• Sonuç bulunamadı

2. CARİ İŞLEMLER DENGESİ

2.6. CARİ İŞLEMLER DENGESİNİ SAĞLAMAYA YÖNELİK POLİTİKA

UYGULAMALARI

Her ticari işlemin ödemeyle ilgili bir karşılığı olduğuna göre cari açığa sahip olan bir ülkede öncelikle bu açığın finansmanı gerekir. Cari açık ya uluslararası rezervler ile veya dışarıdan borçlanılarak finanse edilir. Sabit kur varsayımı altında cari açığa finansman sağlayabilmek için, baskı altına almak ve tedavi edici tedbirler almak gerekmektedir.

Cari açığı gidermede kullanılan resmi rezervler ve dış borçlanma kapasitesi sınırsız olmadığından uzun süreli açık durumunda sadece finanse etmek yeterli olmayıp bunların tedavi edilmesi de gerekmektedir. Dalgalı kur sisteminde ise döviz kurları arz ve talebe göre kendiliğinden değiştiğinden dış denge otomatik olarak sağlanır. 83

Cari işlemler dengesini sağlamaya yönelik olarak alınan tedbirleri uzun vadeli ve kısa vadeli tedbirler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu şekilde bir ayrıma gidilmesinin sebebi her iki tedbirin de farklı sonuçlar meydana getirmesinden kaynaklanmaktadır.

Alınabilecek tedbirler şu şekilde sıralanabilir.

82 Çekim, a.g.e.2009,s.48

33

2.6.1. Kısa Vadeli Tedbirler

Cari işlemler hesabının açık vermesi durumunda uygulanacak kısa vadeli (bir yıla kadar olan) tedbirler; iç talebi azaltmaya yönelik tedbirlerdir ve kısa vadeli sermaye akımlarına karşı tedbirler olmak üzere iki bölümde incelenebilir.

a. İç Talep Genişlemesini Önlemeye Yönelik Tedbirler

Gerçekleşen yüksek cari açık rakamlarının arkasındaki en önemli nedenlerden biri iç talepte yaşanan genişlemedir. Cari açık milli gelir hesaplarına göre yapılan tanımlamada özel kesim tasarrufları ile yatırımları arasındaki dengesizlik ile kamu sektörünün tasarruf ve harcamaları arasındaki dengesizlikten meydana gelmektedir. Özel sektör yatırımlarının tasarruflarından fazla olması halinde, ya kamu kesimi tasarruflarının artırılması ya da özel sektör yatırımlarının kısılması gerekmektedir ki iç talep dengede kalabilsin.84

b. Kısa Vadeli Sermaye Akımlarına Yönelik Tedbirler

Cari açığın finansmanında sürdürülebilirliğin sağlanması için, asıl olan uzun vadeli doğrudan yatırımlardan faydalanılması gerekmektedir. Kısa vadeli sermaye yatırımlarının ülkeye girişini azaltabilecek bir takım tedbirler gerekmektedir, çünkü kısa vadeli sermaye akımlarının en önemli sakıncası cari açığın sürdürülemez duruma geldiği algısını oluşturması ve ekonomiyi finansal krizlere sürüklemesidir.

Boratav’a göre gereken tedbirin bir yolu da sermaye hareketlerinin denetlenmesidir. Ancak bu şekilde sermaye hareketlerinin denetlendiği bir durumda iktisadi büyüme, ekonomiyi finansal krizlere sürükleyen aşırı sermaye girişine

g

ereksinim duymadan sağlanacak; cari açığın “sürdürülemez” olduğu algılamaları ve

ekonomiyi finansal bir krize sürükleyen boyutta çalkantılar muhtemelen gerçekleşmeyecektir.85

2.6.2. Orta Vadeli Tedbirler

Oluşacak dengesizlik durumunda iç talepteki artışı önlemek ya da oluşan talebi azaltmak amacıyla kısa vadeli tedbirler yeterli etkiyi sağlayamayacağından orta vadede (1-5 yıl) etkisi görünen bazı maliye politikası tedbirlerine başvurulabilmektedir. Maliye politikaları; karardan uygulamaya geçilmesi süreci göreli olarak kısa vadeli politikalardan daha uzun zaman alan politikalardır; uygulamaya konduklarında ise etkileri kısa sürede ortaya çıkar. Sonuç olarak maliye politikası tedbirlerinin etkinliğinin, para politikası tedbirlerine göre daha fazla olacağı öngörülür.86

84 Arş. Gör. Pelin Karatay, a.g.e.(Erişim tarihi:22.04.2015)

85 Boratav,“ 2004 Büyümesi Mercek Altında”, Cumhuriyet,06.04.2005, s.2 86

34

2.6.3. Uzun Vadeli Tedbirler

Kısa ve orta vadede uygulanacak tedbirlerin etkisi ve faydası daha çok iç talepteki artışların engellenmesine yönelik olarak gerçekleşmektedir. Uzun vadede uygulanacak tedbirler ise daha çok cari açığa neden olan yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak gerçekleştirilir. Bu tedbirler kalıcı olmakla beraber uygulama açısından oldukça güçtür.

a. İhracata Yönelik Tedbirler

Cari dengeyi oluşturan en büyük kalemler mal ihracatı ve mal ithalatı kalemleridir. Cari açığın oluşmamasına yönelik tedbirler uygulayan bir ülkenin ithalat tutarını azaltırken ihracat tutarını arttırması gereklidir. Bunun için uygulanacak en etkin yol ihracata teşvikleridir. Bu teşviklerin bir kısmı vergi teşvikleri biçiminde olduğu gibi, bir kısmı da kamu harcama araçları ile yapılabilmektedir.

İhracatın artmasına bağlı olarak üretim ve istihdam düzeyi de artacak ve dış borç düzeyi buna bağlı olarak azalacaktır. Ve bu artışa bağlı olarak da ülkenin dışarıya olan bağımlılığın da azalma meydana gelecek bu ise cari işlemler açığının azalmasını sağlayacaktır. Ancak bu durum ihracatın yöneldiği sektörlerin hammadde ve yarı mamul üretimine dayalı sektörler olması halinde gerçekleşebilir.87

b. Hizmetler Sektörüne Yönelik Tedbirler

Ekonomilere bakıldığında hizmet sektörünün hem istihdamdaki payının, hem de cari dengeye olan katkısının büyük olduğu anlaşılır. Hizmetler hesabında yaşanacak artışın cari açık üzerindeki azaltıcı etkisi ise kaçınılmaz olacaktır. Sektörün taşıdığı önem dolayısıyla Türkiye, hizmet ticaretindeki liberalizasyon sürecinde hep olumlu bir tavır sergilemiştir. Nitekim Türkiye, taahhüt listesi açısından gelişmiş ülkeler seviyesinde bulunmaktadır.

D.T.Ö. ’nün 2013 raporuna göre 2012 yılı hizmet ticareti, küresel ticaretin yaklaşık %19’luk kısmını kapsamaktadır. Ülkemiz ise hizmet ticaretinde 42 milyar $ ile 17. büyük ihracatçı ülke olmuştur.88

c. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarına Yönelik Tedbirler

Türkiye yüksek oranlı büyümeyi ancak yüksek cari açıklar vererek sağlayabilmektedir. Cari açık finansmanı dış borçlanma ya da kısa vadeli sermaye akımları tarafından sağlandığı takdirde ekonomi üzerinde olumsuz etkiler gerçekleşmezken, cari açıklarını finanse edebileceği finansman kaynaklarını bulamadığı takdirde krizler ile karşılaşılması olasılığı artırmaktadır.

87 http://halituzan.com/1980-sonrasi-turkiyede-cari-acik-sorunlari-ve-cozum-onerileri(Erişim tarihi:22.04.215)

88 D.T.Ö. 2013 Dünya Ticaret Raporu Genişletilmiş Özet

http://www.iib.org.tr/files/downloads/PageFiles/%7B93984b9b-53a1-4dd4-a720- fbdbf72c110a%7D/Files/EK_DTO_%20Raporu.pdf (Erişim tarihi:22.03.2015)

35

Ülkemizin doğrudan yabancı sermaye girişi sağlayabilme konusunda sahip olduğu potansiyelinin artırılması için bazı maliye politikası tedbirlerine ihtiyaç vardır. Türkiye’nin doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekememesinin gerisindeki en önemli birinci sebep geçmiş dönemlerde yaşanan iktisadi ve siyasi istikrarsızlıklardır.

Bu bakımdan son yıllarda ülkemizde gerçekleştirilen istikrarın yapısal düzenlemeler ile kalıcı hale getirilmesi son derece önemlidir. Bu bakımdan kamu kesiminin yabancı yatırımcıyı ülkeye çekebilmek için uygulaması gereken birinci öncelikteki maliye politikası araçları, istikrarı korumaya yönelik olanlardır.

Yabancı sermaye yatırımlarının gelişememesinin diğer bir nedeni ise geçmiş dönemlerde enflasyon muhasebesi sisteminin uygulanmaması dolayısı ile fiktif kârların vergilendirilmesidir. 2003 yılında yapılan düzenleme ile ülkemizde enflasyon düzeltmesi uygulanmaya başlanmıştır.89

Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının önündeki üçüncü engel ise ekonomideki kayıt dışılıktır. Kayıt dışı ekonomiyi önlemeye yönelik olarak alınacak tedbirler hem yabancı sermaye sahipleri açısından hem de yerli yatırımcı açısından önemlidir. Ülke içinde çeşitli sektörlerde ağırlığı hissedilen kamu kesiminin varlığının azaltılması ve piyasa mekanizmasının işleyişini engelleyecek uygulamalara izin verilmemesi Türkiye’ye olan güvenin sağlanması açısından son derece önemlidir.

Yabancı sermaye yatırımlarına yönelik dördüncü tedbir serbest bölgelere ilişkin uygulanabilecek maliye politikası teşvikleridir. Mevcut serbest bölgelerin alt yapı ve üst yapı olanaklarının iyileştirilmesi ve kurulma çalışmaları devam eden serbest bölgelerin de faaliyete geçirilmesi gerekmektedir.

Son olarak doğrudan yabancı sermaye girişine hız kazandırması için özelleştirme uygulamaları yoğunlaştırılmalıdır. Aslında, bu konuda alınması gereken maliye politikası tedbirleri daha genel nitelikte olup Türkiye’nin sadece doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını arttırmaya yönelik değil, aynı zamanda ekonomimizde beklenen atılımın gerçekleştirilebilmesi açısından da önerilebilecek tedbirlerdir.

Makroekonomik hesaplar, ekonominin performansının değerlendirilmesini ve bu hesaplar aracılığıyla belirlenen ilişkileri kullanarak gelecekle ilgili öngörü yapmaya ve planlamaya yardımcı komple bir sistemdir. Makroekonomik hesaplar; Milli Gelir, Ödemeler Dengesi, Para, Kamu Maliyesi ve Fon Akımları Hesaplarını kapsamaktadır.90

Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH), ekonomik faaliyetlerin genel düzeyini göstermesi açısından, en belirleyici değişkendir. Belirli bir dönemde, ülkede yerleşik

89

http://halituzan.com/1980-sonrasi-turkiyede-cari-acik-sorunlari-ve-cozum-onerileri(24.04.215) 90 Söyler ,a.g.e.2001,s.23

36

üretim birimleri tarafından üretilen nihai mal ve hizmetlerin değerlerinin toplamı GSYH’yi oluşturmaktadır. GSYH’nin hesaplanmasında kullanılan yöntemler üretim, harcama ve gelir yöntemleridir.

Ödemeler dengesi ise bir ülkede yerleşik olan ekonomik aktörlerin diğer ülkelerle gerçekleştirdiği ticareti gösteren bir tablodur.

37

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM