• Sonuç bulunamadı

Bursa 40 derece boylam ve 28 - 30 derece enlem daireleri arasında Marmara Denizinin güneydoğusunda yer alan, toplam il nüfusu 2007 Yılı Genel Nüfus Tespit sonuçlarına göre 2.439.876 ile Türkiye'nin 4. büyük kentidir. Bursa ili doğuda Bilecik, Adapazarı, kuzeyde Kocaeli, Yalova, İstanbul ve Marmara Denizi, güneyde Kütahya, batıda Balıkesir illeriyle çevrilidir (Anonim 1, 2012: 2).

Toplam 11 bin 027 kilometrekarelik alana sahip olan Bursa’nın 17 ilçesi Büyükorhan, Gemlik, Gürsu, Harmancık, İnegöl, İznik, Karacabey, Keles, Kestel, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Orhaneli, Orhangazi, Yenişehir, Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım), 230 beldesi ve 659 köy yerleşimi vardır. Kuzeyde Marmara Denizi 135 kilometrelik bir kıyı şeridi oluşturmaktadır (Anonim 2, 2012: 1).

Asya'nın batıya açılan kapısı konumundaki "Tarihi İpek Yolu" güzergahındaki Bursa, 15. yüzyılda Dünya'nın başlıca ticaret, sanayi ve kültür kentlerinden biri haline gelmiştir (Cengiz: 2008:15).

Denizden yüksekliği 155 metre olan Bursa, genelde ılıman bir iklime sahiptir. Ancak, iklim bölgelere göre de değişiklik göstermektedir. Kuzeyde Marmara Denizinin yumuşak ve ılık iklimine karşılık güneyde Uludağ'ın sert iklimi ile karşılaşılmaktadır (Anonim 1, 2012: 2).

İlin yüzey şekilleri, birbirlerinden eşiklerle ayrılmış çöküntü alanlarıyla, dağlar halindedir. Çöküntü alanlarının başlıcalarını İznik ve Uluabat gölleriyle Yenişehir, Bursa ve İnegöl ovaları oluşturmaktadır. Bursa ili topraklarının % 17'sini ovalar oluşturmaktadır. Bursa ili topraklarının yaklaşık % 35 ini dağlar kaplamaktadır. Dağlar genellikle doğu-batı yönünde uzanan sıradağlar şeklindedir. Marmara Bölgesinin en yüksek dağı olan Uludağ'dır (2.543 m). İl sınırları dahilinde Uluabat (1.134 km2) ve İznik (298 km2) gölleri bulunmaktadır. İlin önemli akarsuları; Mustafakemalpaşa Çayı, Uludağ'ın güney yamaçlarından doğan ve gene Uludağ'dan kaynaklanan birçok küçük dere ile beslenen Nilüfer Çayı, Göksu Çayı, Koca Dere, Kara Dere, Aksu Deresidir.

2.7.2. Tarihi Konum

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Bursa’da tarih, her bir yeni buluntuyla binlerce yıl eskiye götürülüyor. Bursa ve civarında M.Ö. 5.000’li yıllardan itibaren çeşitli yerleşimlerin olduğu biliniyor (Ilıpınar). Nilüfer bölgesinde Akçalar Aktopraklık mevkiinde yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında da tarih öncesi döneme ait ilk çiftçi topluluklarının yaşam izlerine rastlanmıştır. Bu bölgenin M.Ö. 6300 yıllarından M.S. 2. yüzyıla kadar iskân edildiği anlaşılmaktadır. Fakat yöreye ait kesin bilgiler M.Ö. 7. yüzyıla dayanmaktadır. (Anonim 2, 2012: 1).

M.Ö. 3. yüzyılda Bithynialılar ve Prusiaslılar tarafından kurulan kentin ilk adı Prusa olduğu bilinmektedir. Yazılı kaynaklar Bithynia olarak da Bursa ve çevresinin en eski yerleşimleri İznik gölü çevresi (Cengiz, 2008: 25)., olarak kayıtlarda belgelenmektedir.

Bugünkü Hisar içinde bir pazar yeri olarak kurulan Bursa, Roma çağında Prusa ad Oliympium (Olympos Bursası) olarak adlandırıldı. Prusa (Bursa) 1204-1261 yılları arasında Nikaia’a (İznik’e) bağlı sönük bir tekfurluktur. Türklerin Bursa bölgesine ilk kez 1081 yılından sonra geldikleri bilinmektedir. İznik, 1075-1096 yıllarında Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkentliğini yapmıştır (Anonim 2, 2012: 1). Bursa tarihteki asıl gelişimini Türklerin bölgeye yerleşmesi ve kenti devlet merkezi yapması sonucu göstermiştir. 6 Nisan 1326’da Osman Gazi’nin oğlu Orhan

Bey tarafından Bursa fethedilmiştir. Orhan Gazi (1326-1362) fetihten sonra ilk Osmanlı parasını Bursa’da bastırmış ve kenti Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti yapmıştır.

Fatih Sultan Mehmed’in, İstanbul’u fethetmesinden sonra başkentin İstanbul’a taşınmasına rağmen Bursa’ya olan ilgi tamamen bitmemiştir. Bursa 17. yüzyıl kayıtlarında "Daru’s-saltanat-ı Kadime" (eski payitaht) olarak geçer. Osmanlı’yı kuran şehir Bursa’da günümüzde ilk altı padişahın türbesi vardır. Tophane’de Osman Gazi ve Orhan Gazi, Çekirge’de Sultan Murad Hüdavendigar, Yıldırım’da Sultan Yıldırım Bayezid, Yeşil’de Sultan Çelebi Mehmed, Muradiye’de Sultan II. Murad’ın türbeleri bulunmaktadır.

2.7.3. Kültür ve Turizm

Bursa Osmanlı’nın ilk zamanlarında başkent olması ve ipek yolu üzerinde bulunması dolayısıyla ekonomik ve kültürel olarak tam anlamıyla bir merkez durumundadır. Uludağ'ın yamaçları boyunca kurulmuş ve gelişmiş olan Bursa, çok eski yıllardan bu yana büyük kültürlerin beşiği olmuştur. Hitit, Lidya, Frigya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı kültürleri Bursa’da izlerini bırakmıştır (Anonim 3, 2012: 1).

Bursa, "kültür ve turizm potansiyeli" açısından İstanbul'dan sonra Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biridir. 27 arkeolojik, 3 kentsel ve 1 doğal sit alanı; 2000'nin üzerinde korunması gereken kültürel tarihi ve anıtsal yapı barındıran Bursa, hemen yanı başındaki Uludağ ile de Türkiye'nin en büyük kış ve doğa sporları merkezidir (Cengiz, 2008: 15).

Bursa, İznik şehri ile de Hıristiyanlık alemi için Vatikan ve Kudüs'ten sonra en önemli üçüncü kutsal merkeze ev sahipliği yapmaktadır. Uludağ diğer adıyla Olympos dağı, Hıristiyan keşişlerinin inzivaya çekildikleri bir yerleşim birimi olarak bilinmektedir. Bursa tarihi boyunca hem bir göçmen kenti olmuş, hem de "hoşgörü diyar"ıdır (Anonim 2, 2012: 1).

Bursa birçok etnik grubun bir arada yaşadığı gerçek bir kültür ve medeniyet şehridir. 1831'de Bursa'da gayrimüslim oranı %34.69'dur. 20. yüzyılda bu oran %21.77'dir. Bursa'daki Müslümanlar ile Gayrimüslimler arasında dinsel farkın dışında neredeyse hiçbir farkın kalmadığı görülmektedir. Bunun örnekleri şu şekilde aktarılmaktadır. "Bursa'da bir Rum papaz, bir Müslüman'dan borç alabiliyor, bir naib, hacca giderken parasını papaza emanet bırakabiliyordu" (Cengiz, 2008: 116).

Bursa'da birçok anıtsal eser bulunmaktadır. Dönemlerine göre Bursa’nın Anıt Eserleri şu şekildedir. "Bursa’da; Osman Bey zamanında 11, Orhan Bey zamanında 130, I. Murat döneminde 66 ve Yıldırım Bayezid döneminde 111 anıt yapıt yapılmıştır.Yapılan bu anıtların da; 140'ı cami veya mescit, 30'u medrese, 7'si okul, 5'i han, 2'si kervansaray, 45'i hamam, 27'si türbe, 3'ü köprü, 5'i kale,17'si imaret, 6'sı saray, 24'ü zaviyedir" (Anonim 1, 2012: 2).

Bursa, Osmanlı’nın fethi ile birlikte birçok ilklere de sahne olmuş, birçok yenilikleri ilk defa yaşamış, bir çok ilklerde dünyaya örnek olmuş zengin ve köklü kültürel geçmişe sahip tarihi bir kenttir. Bunlardan bazıları şunlardır:

Osmanlı’nın ilk kalesi, Osmanlı’nın ilk parası, ilk medrese ilk üniversite, Osmanlı’nın ilk köprüsü, Osmanlı’nın ilk üniversiteli camii, Osmanlı’nın ilk hastanesi, ilk şadırvanlı minare, ilk yün ve ipek dokuma atölyesi, Dünyanın ilk çarşılı köprülerinden biri, ilk şadırvanlı mescit, ilk ipek fabrikası, Dünyanın ilk standardı, ilk ve tek müziksiz halk dansı, ilk ruhsatlı maden suyu, ilk ve tek ipekçilik okulu, ilk döner kebabı, Anadolu’da ilk tiyatro binası, ilk şehirlerarası ulaşım, Anadolu’nun ilk müzesi, ilk dağcılık kulübü, Türkiye’nin ilk teleferiği Bursa'nın ilk akla gelen kültürel sanatsal değerlerindendir.

Bursa kültürel miraslarını geleceğe taşıyan birçok müzeye sahiptir bunlar: Bursa Kent Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Karagöz Müzesi, Ormancılık Müzesi, Atatürk Köşkü Müzesi, Uluumay Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takıları Müzesi, Yaşayan Müze: Hüsnü Züber, 17. Yüzyıl Osmanlı Evi Müzesi, Türk-İslam Eserleri Müzesi, Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi, Hünkar Köşkü, Basın Müzesi, Cumalıkızık Etnografya Müzesi, Mudanya Mütareke Evi Müzesi, Yenişehir Şemaki Evi Müzesi,

Celal Bayar Müzesi, Bursa Sağlık Müzesi, İznik Müzesi, Ayasofya Müzesi, İnegöl Kent Müzesidir (Anonim 2, 2012: 1).

Seminer çalışmasının yapıldığı Bursa Kent Müzesi: Tarihi ve kültürel mekânlarıyla "açık hava müzesi" konumunda ve Bursa’nın tüm tarihi ve kültürel değerlerinin bir arada görülebileceği önemli bir mekândır.

2.7.4. Bursa El Sanatları

Bursa el sanatları yönünden çok zengin bir maziye sahiptir. Bursa'da el sanatlarına verilen değer 1869'da Sanat Mektebinin kurulmuş olmasından anlaşılmaktadır. Sanat mektebinde marangozluk, terzilik, kunduracılık, demircilik, mücellidlik sanatları gösterilmiştir. Sanat Mektebinin kurulmasından önce de birçok sanat kolunun teşkilatlanarak faaliyet gösterdiği bilinmektedir.

Bursa Kütüğüne göre 1557'de, Bursa'da tüm sanat sahipleri teşkilatlanmışlardı bunlar: İlk olarak, dolapçılar, tabdihler, altınlı kadifeciler, çifte taftacılar, boğasi boyacıları, yiğit taftacılar, simkeşler, kemhacılar, gülistancılar teşkilatlanmıştır. Bu sanat sahipleri kendi içlerinde sanatların değerlerini korumak yapılan işlerin kalitesini takip etmek için o işin ustası "dikişçibaşı" gibi bir kimse seçilir ve bu kişinin dikişlerden sorumlu olduğu Bursa Siciline kaydedilirdi. "1816'da Bursa'daki muhtelif sanatkarların yekunu 96 birlikten ibaretti" (Bursa Sicilleri 1272/34).

Osmanlı'dan günümüze Bursa'daki geleneksel el sanatlarından biri de dokumacılıktır. Bursa dokumasına verilen önemi "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa" adlı kanunname, çeşitli kumaşların dokunma ve boyanma özelliklerinden ve Bursa'da dokunan kumaşların adlarından bahsedilmiştir. Bursa ipekli dokumacılığında dünya çapında bir üne sahip olduğu ve ipekli dokumaların ana türlerinin; "Kemha", "Atlas", "Kutnu", "Kadife", Tafta" ve "Vale" olarak sıralanmaktadır.

Bursa'da ipekçilik ve ipekli dokumacılığın gelişimi konusunda kaynaklar şöyle bahsetmektedir. "Bursa’da ipekböcekçiliğinin çok yaygın olması ipekçiliği geliştirmiş, ipekli dokumaların merkezi olmuştur. Şer’i Mahkeme sicileri Bursa'daki

ipekli dokumacılığın XIV. yüzyıl sonlarında oldukça gelişmiş olduğunu göstermektedir. 1845 yılında Bursa da 40 ipek iplik fabrikası varken 1860 yılında ipek iplik üreten imalathane sayısı 85’e yükselmiştir" (Anonim 3, 2012: 3).

İpekli kumaş üretimine gelince, Bursa ipeklilerinin kalitesi dünyaca meşhurdu ve Polonya Kraliyet ailesinden İran Şahına kadar uzanan bir müşteri zümresi mevcuttu (Dalsar, 1960: 156).

Bursa'da tarihsel gelişim içinde ipekli dokumacılığı kadar, bir tür pamuklu kumaş olan "beledi" dokumacılığının da önemi vardır. Bursa'da bu dokumacılık XIX. yüzyılın sonuna değin sürmüştür (Bursa Ansiklopedisi, 1987: 496). Bursa'da dokunan kumaşların en önemli özellikleri arasında, süslemelerindeki ustalık ve uyum sayılmaktadır. Kumaşlarda süsleme motifleri olarak, çoğunlukla doğanın tıpkısına taklit edilmediği stilize bitki şekilleri kullanılmıştır. Bunların başlıcaları sırasıyla; lale, karanfil, sümbül, gül, narçiçeği, nar, çam kozalağı, çınar yaprağı, zülf-i aruz (gelin saçı), ve çeşitli bitki yaprakları ile tomurcuk ve goncalardır (Bursa Ansiklopedisi, 1987: 496).

Bursa’da dokumalardan başka urgancılık, saraçlık, bıçakcılık, demircilik, sedefçilik, gümüş kakma sanatı, tenekecilik, köfüncülük, çarıkçılık, semercilik gibi el sanatları yapılmaktadır (Anonim 3, 2012: 3)

Benzer Belgeler