Beyin Göçü
3. BULGULAR VE ÖNERİLER
Aşağıda KOBİ çalışması sonrası elde edilen bulgu ve öneriler özetlenerek verilmektedir.
BULGU 1 -‐ SANAYİCİLER BU VE BENZER ARAŞTIRMALARA KATILMA YÖNÜNDE MOTİVASYONLARINI KAYBETMİŞLERDİR.
Anket uygulaması esnasında karşılaştığımız sorunlardan bir tanesi, KOBİ’lerin sadece ÜSİ bağlamında değil, genel olarak “projelere” karşı olumsuz bir tavır takınmaya başladıklarına ilişkindir. Ankara’da ÜSİ gibi KOBİ’ler için çok önemli bir konu ile ilgili olan ankete katılım güçlükle sağlanmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, farklı kurumların farklı projeleri vesilesiyle tekrarlayan benzer soru formlarının sanayicilere sürekli olarak sunulması, nihayetinde ise kendi zamanından kısıp anket ya da görüşmelere zaman ayıran sanayicilere geri dönüşte bulunulmamasıdır. Bu anlamda, sanayicilerin yapılan bilimsel araştırmalara güvenleri de zedelenmiştir.
ÖNERİ 1 -‐
Öncelikle yapılması gereken bu araştırmanın raporlarının mümkünse basılı halde ankete ve derinlemesine görüşmelere katılan sanayicilere ulaştırılmasıdır. Uzun vadede ise, proje çıktılarının bu tarz araştırmalara gönüllü olarak katılan sanayicilere olumlu geri dönüşünün sağlanmasıdır. Aşağıdaki grafikte gösterilen döngü ÜSİ projelerinde hayata geçirilmelidir.
ŞEKİL 31: ARAŞTIRMA DÖNGÜSÜ
BULGU 2 -‐ “AYNI DİLİ KONUŞMUYORUZ!”: ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ BAĞLAMINDA İLETİŞİM EKSİKLİĞİ EN ÖNEMLİ SORUNDUR.
“Aynı dili konuşmuyoruz” ifadesi, derinlemesine görüşmelerde sıklıkla dile getirilen ifadelerdendir. Sanayiciler üniversitelerin kendileri ile aynı dili konuşmadıklarını belirterek, üniversite ve sanayi arasında çok büyük bir iletişim sıkıntısı yaşandığına
Temel Araştırma
Proje tasarım
Uygulama Geri
bildirim
dikkat çekmektedirler. Sanayiciler bu durumun sorumluluğunu sadece akademisyenlere ve doktora öğrencilerine yüklememekte, kendilerinin de üniversitelilerin dilini anlamak için çaba sarf etmediklerini de belirtmektedirler.
ÖNERİ 2 -‐
Üniversite ve sanayicilerin en azından ortak bir söyleme sahip olabilmesi amacıyla, aynı kavramları aynı tanımlarla ifade edebilmelerini, farklı bağlamları birbirlerini anlayacak şekilde kavramsallaştırmalarını sağlayacak bir iletişim çalışması yapılmalıdır. İletişim uzmanlarının hazırlayacağı çalışma; söylemsel ve imgelem düzeyinde sanayicilerle üniversitelerin ortak bir dil kullanmasını hedeflemelidir.
BULGU 3 -‐ AR-‐GE VE İNOVASYON KAVRAMLARININ İÇERİĞİ DOĞRU OLARAK BİLİNMEMEKTEDİR.
Derinlemesine görüşme yaptığımız birçok sanayicinin Ar-‐Ge ve inovasyon kavramlarının anlamlarını bilmedikleri, daha doğru bir ifade ile bu mefhumların yapısı ve işlevi hakkında doğru ya da ayrıntılı bilgi sahibi olmadıkları görülmüştür.
Özellikle Ar-‐Ge süreci ile ilgili yanlış beklentilere yol açan şey, Ar-‐Ge süreci ve mantığı ile örtüşmeyen bir vizyona sahip olmalarıdır.
ÖNERİ 3 -‐
Her ne kadar genel olarak “bilinen” bir kavram olduğu kabul edilse de, Ar-‐Ge ve inovasyon kavramlarına ilişkin bir eğitim programı, bu kavramların içeriğine ilişkin bir sanayici bilgilendirme çalışması yapılmalıdır.
BULGU 4 -‐ KOBİ’LER AR-‐GE FAALİYETLERİNDE YETERSİZ KALMAKTADIR.
KOBİ’lerin Ar-‐Ge faaliyetlerinde yetersiz kalmalarının en önemli nedeni, yeterli finans ve insan kaynağına sahip olmamalarıdır. Oldukça kırılgan iktisadî bilançoyla ayakta kalabilen KOBİ’lerin Ar-‐Ge faaliyetlerine yatırım yapacak sermayeleri, ya da sadece Ar-‐Ge faaliyetleri için istihdam edecekleri personel için yeterli kaynakları bulunmamaktadır.
ÖNERİ 4 -‐
ÜSİ kapsamında, her ne kadar büyük ölçekli sanayicilerle iletişim kurmak veya ortaklaşa iş yapabilmek daha kolay olsa da ÜSİ’nin KOBİ bağlamının göz ardı edilmemesi gerekmekte, daha zor ve daha uzun sürse de ÜSİ bağlamında KOBİ’lerin projelere daha fazla dahil olması için olanca çaba gösterilmelidir.
BULGU 5 -‐ KOBİ’LERİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN OLAN “KURUMSALLAŞAMAMA” ÜSİ ÖNÜNDE DE EN BÜYÜK ENGELLERDEN BİRİDİR.
Birçok sanayici, KOBİ’lerin kurumsallaşma konusunda çok eksik kaldığını, kurumsallaşma sorununun KOBİ’lerin ölçeği ile değil, “anlayış”la ilgili olduğunu belirtmektedir. Mikro ölçekli işletmelerin belli standartlarda kurumsallaşma
kriterlerini karşılayabileceğini ama özellikle Ankara’da KOBİ’lerin kurumsallaşmadan uzak bir yapıda şirketleştiğine vurgu yapılmaktadır.
ÖNERİ 5 -‐
Öncelikle hali hazırda KOBİ’lerin kurumsallaşmanın hangi aşamalarında yer aldıkları belirlenip, belirli (az kurumsal, orta kurumsal, kurumsal, vb) kurumsallaşma tipleri tanımlanarak, her tip için üniversite ve odaların işbirliğiyle danışmanlık programları oluşturulmalı, KOBİ’lerin bu eksikliğinin tamamlanması için çalışmalar yapılmalıdır.
ŞEKİL 32: KURUMSALLAŞMA
BULGU 6 -‐ KOBİ’LER AR-‐GE FAALİYETLERİNİN GERİ DÖNÜŞÜ OLMAMASINDAN KAYNAKLI OLARAK BU ALANA YATIRIM YAPMAK İSTEMEMEKTEDİRLER.
KOBİ’ler geri dönüş garantisi olmayan Ar-‐Ge faaliyetlerine yatırım yapmaktansa, ihtiyaç duydukları yüksek teknoloji ürünlerini ithal etmeyi tercih etmektedirler.
Aslında burada yatırımın geri dönüş oranı çok önemlidir ve KOBİ’ler kısa vadeli çözümlere yönelerek, araştırıp geliştirmektense satın almayı tercih etmektedirler.
ÖNERİ 6 -‐
KOBİ’lerin Ar-‐Ge faaliyeti yapmasını özendirecek, yüksek teknoloji ürünleri ithal etmektense kendilerinin üretmesini, en azında iç pazardaki Ar-‐Ge faaliyetlerinin çıktısı niteliğindeki ürünleri tercih etmesini sağlayacak mevzuatın kabul edilmesi için hükümetin karar alıcı organlarıyla bir araya gelinerek, bu konuda devletin desteği alınabilir.
BULGU 7 -‐ ÜSİ PROJELERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAMASI, BU PROJELERE KOBİ İLGİSİNİ AZALTMAKTADIR.
Sürekli olarak farklı kurumlarca, farklı paydaşlarca yeni projelerin ortaya konması fakat bu projelerin uzun erimli ve sürdürülebilir olmaması KOBİ’lerin bu projelerde yer alma şevklerini kırmaktadır.
!
!
Tip!1
Kurumsallaşma!çalışması!
aşama!1
Tip!2
Kurumsallaşma!çalışması!
aşama!2
Tip!3
Kurumsallaşma!çalışması!
aşama!3
KURUMSALLAŞMA!
ÖNERİ 7 -‐
Daha önce ÜSİ bağlamında yapılan tüm projelerin bir dökümü yapılmalı, bu projelerin gerek temel araştırmaları, gerekse de değerlendirme araştırmaları bir paydaşlar komisyonu tarafından incelenmeli, çeşitli atölye çalışmalarıyla paydaşların daha önceki deneyimleri aktarılmalıdır. KOBİ’lere sunulacak bir sonraki proje, mutlaka farklı aktörlerin ve kurumların ortak inisiyatifiyle ve daha da önemlisi sürdürülebilir kurumsal bir yapı ve finansal kaynaklarla başlanmalıdır. Aksi durumda, sonuç sadece aktüel projenin başarısızlığı değil, bir sonraki projenin başarısızlığına da katkı niteliğinde olacaktır.
ŞEKİL 33: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
BULGU 8 -‐ ÜNİVERSİTELERİN ÜRETİM VE PRATİK FAALİYETLERDEN KOPUKLUĞUNA OLAN İNANÇ.
Birçok sanayici, sanayi-‐merkezli bir bakış açısıyla, üniversitelerin ve özellikle de hocaların/akademisyenlerin bizzat üretim faaliyeti içinde olmaları gerektiğine inanmakta, bilimin, bilimsel düşüncenin bütünlüklü niteliğini göz ardı etmektedir.
Elbette ki, bu anlaşılabilir bir durumdur. Sanayiciler bilimsel araştırmaların süreç kısmıyla değil, “çıktı” kısmıyla ilgilenmekte, bilimsel araştırmaların direkt çıktı ile bağlantısı olmayan aşamalarını “gereksiz” olarak değerlendirmektedirler.
ÖNERİ 8 -‐
Kuşkusuz, sanayi ile üniversiteler arasında ortak bir dil oluşturulduğunda, bu sorun da önemli ölçüde çözülmüş olacaktır. Fakat, özel olarak sanayicilerin bilimsel bilginin üretim süreci hakkında bilgilendirilmesi, aynı zamanda akademinin de sanayicilerin bu tarz bakış açılarına daha da hoşgörülü olmalarını sağlayacak etkinliklerin düzenlenmesi gerekmektedir.
BULGU 9 -‐ ÜSİ BAĞLAMINDA ÜNİVERSİTELERİN KURUMSAL UYUMU SORUNLU OLABİLİYOR.
Sanayiciler ÜSİ için üniversiteleri ile işbirliği sağlanmasındansa, Üniversite Sanayi İşbirliği için hevesli, bu işbirliğinin gerekliliğine inanmış ve bu konuda çalışma yapmayı isteyen akademisyenler ve bu akademisyenlerin yönlendirdiği doktora öğrencileri ile çalışmayı yeğlemektedirler. Aksi durumda, akademisyenlerin bu işbirliğini sadece görev ve sorumluluk olarak görecekleri, ÜSİ’yi içselleştirmeyeceklerini belirtmektedirler.
Paydaşların
ortaklığı Sürdürülebilirlik KOBİ'lerin
projelere inancı
ÖNERİ 9 -‐
Bu bağlamda, “portal” gibi bir projede de üniversitelerin kurumsal olarak yer almasından ziyade, akademisyenlerin tekil olarak yer almalarını sağlayacak, buna müsaade edebilecek bir mevzuata sahip projeler oluşturulabilir.
BULGU 10 -‐ DOKTORA ÖĞRENCİLERİNİ TEZGAH BAŞINDA, ÜRETİM FAALİYETLERİ İÇİNDE GÖRME TALEBİ.
Birçok sanayici, Üniversite Sanayi İşbirliği ile işletmelerinde çalışacak doktora öğrencilerinin üretim sürecinde yer alması gerekliliğine inanmaktadır.
ÖNERİ 10 -‐
Uygulamalı bir alanda, ya da uygulamalı bir konuda yapılıyor olsa bile doktora çalışmalarının esas olarak bir hipotezin doğrulanması ya da yanlışlanması üzerine kurgulanmaktadır. Dolayısıyla doktora tezlerinin öz itibariyle kuramsal çalışmalar olduğu, sanayicilerin doktora tez sürecinden sonra, doktora tezlerinin çıktısını üretim sürecinde değerlendirmesinin Üniversite Sanayi İşbirliğine katkısının daha çok olacağı gösterilmelidir.
BULGU 11 -‐ DOKTORA ÖĞRENCİLERİNE GÜVEN SORUNU.
Sanayicilerin ÜSİ bağlamında doktora öğrencilerine güvenmedikleri ortaya çıkmıştır.
Sanayiciler doktora öğrencilerinden ziyade, akademisyenlerle birlikte çalışmak istemekte, doktora öğrencileriyle baş başa kalmayı tercih etmemektedirler.
ÖNERİ 11 -‐
ÜSİ bağlamında oluşturulacak bir projede, sanayiciler, akademisyenler ve doktora öğrencileri üç farklı paydaş olarak algılanmamalı, doktora öğrencileri ve akademisyenler aynı paydaş kategorisinde görülmelidir. Üniversite Sanayi İşbirliğinde yer alacak olan doktora öğrencileri akademisyenler vasıtası ve kontrolüyle yer almalıdır. Ancak bu şekilde sanayiciler de doktora öğrencilerinin projelerde yer almasını olumlu karşılayabileceklerdir.
BULGU 12 -‐ AR-‐GE VE GİZLİLİK SORUNU.
Sanayiciler Ar-‐Ge faaliyetlerinin en önemli sorunlarından birinin “gizlilik” olduğunu, bu bağlamda ÜSİ çerçevesinde tanım itibariyle belli bir süreliğine doktora öğrencilerinin Ar-‐Ge faaliyetlerinde yer almasının güvenlik sıkıntısı yaratacağını belirtmektedirler.
ÖNERİ 12 -‐
Güvenlik sorunu detayıyla incelenmeli ve her iki tarafında haklarını koruyan
“sözleşme/taahhütname” örnekleri hazırlanmalıdır.
BULGU 13 -‐ BAŞARI HİKAYELERİNE İHTİYAÇ VAR!
Görüşmelerimizde sürekli olarak sanayicilerin olumlu bir örneği görmeden, bir projeye katkı veremeyeceği, bir proje içinde yer almayı istemeyecekleri belirtilmiştir.
ÖNERİ 13 -‐
Bu bağlamda, öncelikli olarak projeye hali hazırda ilgi gösteren sanayicilerle bir araya gelinmeli, diğer KOBİ’lere anlatılacak, aktarılacak “başarı hikayeleri” ortaya çıkarılmalıdır.
BULGU 14 -‐ ANKARA’DA REEL ÜCRETLERİN DÜŞÜKLÜĞÜ.
Birçok işletmeci, özellikle Ankara’da reel ücretlerin düşük olduğunu, KOBİ’lerin çok hassas dengeler üzerinde durarak faaliyetlerine devam ettiğini ve bu koşullarda yetişmiş, iyi elemanların, özellikle de Ar-‐Ge elemanlarının kariyerlerine Ankara’da devam etme koşularının kalmadığını belirtmektedirler.
ÖNERİ 14 -‐
Ankara emek pazarına ilişkin daha detaylı bir çalışma ile öncelikli olarak durum tespit edilmeli ve daha sonrasında bu dengesizliğin çözülebilmesi için daha üst düzeyde projeler gerçekleştirilmelidir.
Derinlemesine görüşme yaptığımız akademisyenlerin ve doktora öğrencilerinin ÜSİ’nin geliştirilmesine yönelik bulgular ve üzerinde çoklukla ortaklaşılan çözüm önerileri aşağıdaki şekildedir:
BULGU 1 -‐ “ORTAK DİL” GELİŞTİRİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ
KOBİ’lerle yapılan görüşmelerde ortaya çıkan sonuca benzer bir biçimde, doktora öğrencileri ve özellikle akademisyenler de, Sİ bağlamında en önemli sorunun sanayi ve üniversitenin birbirlerini anlamaması, işbirliğinin geliştirilmesi ve uygulanması aşamalarında farklı dil konuşmaları olduğunu belirtmişlerdir.
ÖNERİ 1 :
Üniversite ve sanayicilerin proje geliştirme ve uygulamada en azından ortak bir söyleme sahip olabilmesini, aynı kavramları aynı tanımlarla ifade edebilmelerini, farklı bağlamları birbirlerini anlayacak şekilde kavramsallaştırmalarını sağlayacak bir iletişim stratejisi çalışması yapılmalıdır. İletişim uzmanlarının hazırlayacağı çalışma; söylemsel ve imgelem düzeyinde sanayicilerle üniversitelerin ortak bir dil kullanmasını hedeflemelidir.
ŞEKİL 34: ORTAK DİL
BU L G U 2 -‐ PA Y D A Ş L A R “OR T A K Dİ L” GE L İ Ş T İ R M E K O N U S U N D A A R A C I O L A B İ L İ R L E R.
Üniversite Sanayi İşbirliği bağlamında projelerin geliştirilmesi, ortak bir dilin oluşturulması için tarafsız aracı kurumlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda hem üniversitelerin hem de sanayicilerin güvendiği kurumlar (paydaşlar) olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB, YÖK ve Ankara Kalkınma Ajansı öne çıkmaktadır.
ÖNERİ 2 :
Hem üniversitenin hem de sanayi tarafının ortak dil konuştukları taktirde kazanımlarının ne olacağı, bu ortaklığın ülkemize ne gibi faydalar sağlayacağı belirlenmeli ve her iki taraf da konu hakkında bilgilendirilmelidir. Bu girişimi yapabilme kapasitesinde olan kalkınma ajansları güçlendirilmelidir. Kalkınma ajansları hem üniversitenin hem de sanayinin kullanacağı ortak dili yaratma konusunda stratejik bir görev alabilirler.
ŞEKİL 35: ORTAK DİL ARACILIĞI
BULGU 3: TEZ DANIŞMANLARI DOKTORA ÖĞRENCİLERİNİN SANAYİ İLE İLETİŞİME GEÇEBİLMELERİ İÇİN KİLİT ROLDEDİR.
KOBİ’lerin görüşlerine yer verilen raporda da değinildiği gibi, sanayiciler direkt olarak doktora öğrencileri ile birlikte çalışmayı tercih etmemektedirler.
Akademisyenlere daha çok güvenmektedirler ve çoğu zaman doktora öğrencileriyle işbirliğini ancak “başlarında hocaları varsa” kabul etmektedirler. Benzer bir biçimde, doktora öğrencileri de farklı nedenlerden dolayı sanayicilerle bire bir iletişimde bulunmaktan çekinmekte, tez danışmanlarının aracı olması durumunda sanayicilerle birlikte çalışmaya daha sıcak bakmaktadırlar.
ŞEKİL 36: İLETİŞİM KURULMA ÖNERİSİ
ÖNERİ 3 :
Doktora öğrencilerinin sanayicilerle iletişime geçebilmeleri için tez danışmanları önemli bir aracı konumda olmalıdır. Sanayicilerle üniversiteler arasındaki ilişkiler doktora tez danışmanları üzerinden kurulmalıdır.
BULGU 4 -‐ DOKTORA ÖĞRENCİLERİ UYGULAMALI ALANLARDA ÇALIŞMAYI TERCİH EDİYOR.
Her ne kadar bu konuda doktora öğrencileri arasında bir ayırım söz konusu olsa da, bir diğer deyişle bazı doktora öğrencileri ÜSİ’nin akademinin bilimsel niteliğine zarar vereceği yönündeki düşüncelerini ileri sürse de, doktora öğrencileri genellikle uygulamalı alanlarda tez çalışması yapmayı tercih etmektedirler. Hatta birçok doktora öğrencisi işbirliğine çok olumlu yaklaştığını da belirtmektedir. Doktora öğrencileri Ar-‐Ge alanında sanayiye önemli katkılarda bulunacaklarına inanmaktadırlar.
BULGU 5 -‐ DOKTORA ÖĞRENCİLERİ KONULARINA KENDİLERİ KARAR VERMEYE EĞİLİMLİLER.
Her ne kadar doktora öğrencileri (ve KOBİ’ler) tez danışmanlarının aracı rolünde olmasını istese de, araştırmada da görüldüğü gibi, doktora öğrencileri arasında önce tez konusuna karar verip, daha sonra konuya göre danışman atadıktan sonra konuyu belirleme eğilimi yaygınlaşmaktadır.
ÖNERİ 5 :
ÜSİ bağlamındaki projeler tez danışmanlarının aracılığında olsa dahi, doktora öğrencilerinin tez konularına kendilerinin karar verdiği bilinciyle hazırlanmalıdır.
BULGU 6 -‐ ÜNİVERSİTEDE “SANAYİNİN AKADEMİYİ CİDDİYE ALMADIĞI” KANISI HÂKİMDİR.
Görüştüğümüz doktora öğrencileri ve akademisyenler, sanayinin akademik süreçleri ve akademisyenleri ciddiye almadıkları yönünde sıkça serzenişte bulunmaktadır. Söz konusu yakınmalar bilhassa KOBİ’ler özelinde daha çok artmakta, bundan dolayı uygulamalı alanlarda çalışmak isteyen bir çok doktora öğrencisi ve akademisyen KOBİ’lerden ziyade büyük ölçekli sanayi firmalarını tercih etmektedir.
ÖNERİ 6 :
KOBİ’lerle ilgili raporda belirtildiği gibi, KOBİ’lerin üniversite ve akademi kavramları, bilimsel bilgi üretim süreçleri hakkında bilgilendirilecekleri bir eğitim ya da atölye çalışması bu konudaki sıkıntının giderilmesine faydalı olacaktır.
BULGU 7 -‐ DOKTORA ÖĞRENCİLERİNİN FİNANSAL ANLAMDA DESTEKLENMESİ ÖNEMLİDİR.
Doktora öğrencileri ÜSİ kapsamında maddi beklentilerinin olduğunu belirtmekte, özellikle “yeti ve bilgileri dikkate alındığında göreceli ucuz işgücü” olarak kullanılmalarına karşı çıktıklarını ifade etmektedirler. Doktora öğrencileri ÜSİ kapsamındaki projeler vasıtasıyla bazı sanayicilerin doktora öğrencilerinin emeğini düşük maliyetle değerlendirme amacında olmasından çekinmektedir.
ÖNERİ 7 :
Her ne kadar doktora yapan öğrenciler belli ideallerle ve akademik saikleri ön plana çıkartarak kariyerlerine devam etme eğiliminde olsalar da, sanayi ile işbirliği sürecinde ortağa koydukları birikimin karşılığında çalışmalarının finansal anlamda desteklenmesi gerekmektedir.
BULGU 8 -‐ DOKTORA ÖĞRENCİLERİ PROJELERDE SANAYİCİ BASKISINDAN RAHATSIZDIR.
Ar-‐Ge, teknoloji ve bilimsel araştırma gibi mefhumlarda üniversiteden daha farklı bakış açısına sahip olan sanayinin farklı bir “zaman” algısına sahip olduğu, bilimsel üretim için gerekli olan “tefekkür”e karşı sabrının olmadığını belirten doktora öğrencileri ve akademisyenler, ortak çalışmalarda sanayicilerin akademiye sürekli olarak baskı yaptığını, bunun da ötesinde “üretime destek” olma beklentilerine sahip olduklarından dolayı Ar-‐Ge faaliyetleri üzerinde daha yoğun bir baskı kurdukları belirtilmektedir. Bu baskı neticesinde, doktora öğrencileri ve akademisyenler ÜSİ için çekimser kalmaktadır.
ÖNERİ 8 :
Sanayicilerin Ar-‐Ge, teknoloji ve bilimsel araştırma gibi mefhumları kavramsal düzeyde benimsemeleri ve buna uygun davranış kalıpları geliştirilmesine yönelik çalışma programları bu çatışmayı engelleyebilme potansiyeline sahip olabilecektir.
BULGU 9 -‐ ÜNİVERSİTELERİN SEKTÖREL BİLGİLERİNİN ZAYIF OLMASI.
Üniversitelerin sektörlere ilişkin, sektörel bölünmeler, sektörel çalışma alanları, teknoloji ihtiyaçları gibi alanlara ilişkin bilgilerinin çok zayıf olduğu bizzat akademisyenler ve doktora öğrencileri tarafından ifade edilmektedir.
ÖNERİ 9 :
Farklı disiplinlerin yakın olduğu sektörlerin çalışma alanları, teknoloji ihtiyaçları konusunda özellikle doktora öğrencilerine seminer ya da konferanslar verilebilir, buna uygun sektör ziyaretleri gerçekleştirilebilir.
BULGU 10 -‐ ÜNİVERSİTELERİN UZMANLAŞMA SORUNU.
Mevcut yapı içerisinde, üniversiteler belli konularda uzmanlaşmaktansa, aynı bölüm/fakülte içinde farklı konularda çalışmayı tercih etmektedir. Bu durum da ciddi bir kaynak israfına yol açmaktadır.
ÖNERİ 10 :
Üniversitelerin, fakültelerin veya enstitülerin her birinin belli alanlarda uzmanlaşmasını sağlayacak bir programın Türkiye genelinde uygulanabilmesi için başta YÖK olmak üzere farklı kurumlarla ortaklaşa bir çalışma yapılmalıdır.
BULGU 11 -‐ AKADEMİK UNVAN ALMA KRİTERLERİNİN ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİNE UYUMLU OLMAMASI.
Bir çok akademisyen ÜSİ çerçevesinde çalışmalar yapmak istese de, akademik unvan alma kriterleri nedeniyle daha çok yayın çıkarma ve patent alma faaliyetleriyle ilgilendiklerini belirtmektedir. Bu durum da sanayi ile işbirliğini desteklememektedir.
ÖNERİ 11 -‐
ÜSİ bağlamında yapılacak çalışmaların akademik unvan kriterleri kapsamında değerlendirebilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
BULGU 12 – AKADEMİK KARİYER HEDEFLERİYLE ÜSİ HEDEFLERİ UYUŞMAMAKTADIR.
Görüşmelerde, doktora yapan öğrencilerin önemli bir kısmının kariyer hedefi olarak akademide kalmayı, üniversitede kalmayı tercih ettikleri görülmektedir. Özellikle Anadolu’da yeni açılan üniversiteler bu anlamda böyle bir kariyer hedefini desteklemektedir.
ÖNERİ 12 :
ÜSİ bağlamında yapılacak faaliyetlerin akademik kariyeri destekleyici, ya da akademik kariyer -‐ sanayi ikilemini ortadan kaldırıcı ara formüllere yönelmesi gerekmektedir.
BULGU 13 -‐ TEMEL BİLİMLER AR-‐GE’YE YÖNLENDİRİLMELİDİR.
Ar-‐Ge kavramsallaştırmasında mühendislik bilimleri ön planda değerlendirilirken, temel bilimlerin Ar-‐Ge’ye katkısı, Ar-‐Ge’deki fonksiyonu göz ardı edilmektedir.
ÖNERİ 13 :
Mühendislik bölümleri ile temel bilimler arasındaki kavram karmaşasına son verilerek, bilimsel araştırmanın bel kemiğini oluşturan temel bilimler Ar-‐Ge’ye yönlendirilmelidir. Ar-‐Ge birimlerinde “temel bilimciler” istihdam edilmeli, temel bilimlerde doktora yapan öğrenciler Ar-‐Ge’ye yönelik çalışmalar yapmaya teşvik edilmelidir.
BULGU 14 -‐ RESMÎ UYGULAMALARIN GENEL OLARAK AR-‐GE DESTEĞİNDE YETERSİZ KALIŞI.
Resmî uygulamalar Ar-‐Ge’nin daha etkin bir mevzuata sahip olmasında yetersiz kalmaktadır. Hâlihazırdaki Ar-‐Ge destekleri ise kalitesiz ve niteliksiz Ar-‐Ge birimlerinin kurulmasına zemin hazırlamaktadır. Bu bağlamda üniversiteler de
“sorumluluklarını yerine getirmek” gayesiyle Ar-‐Ge ve ÜSİ faaliyetleri içinde yer almakta, bu faaliyetleri içselleştirememektedir.
ÖNERİ 14 :
Ar-‐Ge reform paketleri yeniden gözden geçirilmeli, üniversiteler ile sanayicilerin de yer aldığı bir komisyonla devletin ve resmî kurumların Ar-‐Ge desteğini ne koşullarda gerçekleştireceği karara bağlanmalıdır. Üniversitelerin sadece zorunlulukları yerine getirmekten ziyade, olumlu motivasyonla Üniversite Sanayi işbirliğini gerçekleştirmeye yaklaşmaları için üniversitelerin özerk yapısı desteklenmelidir.
BULGU 15 -‐ AB’NİN UYGULADIĞI “TEKNOLOJİ HAZIRLIK SEVİYELERİ” UYGULAMASI TÜRKİYE’DE DE UYGULANMALIDIR.
AB’de uygulanan “Teknoloji Hazırlık Seviyesi” (Technology Readiness Levels) bir araştırmanın hangi seviyede olduğunu konumlandırılmakta ve ona göre bir eylem planı hazırlanmaktadır.
ÖNERİ 15 :
Buna benzer bir düzeylendirme sistemi ile her projenin sonundaki çıktının uygulamada kullanılabilir oluşu sağlanabilmekte, örneğin beşinci dereceye kadar gelebilen projelere ayrı, sekizinci derecedeki projelere ayrı araştırma olanakları ve finansal kaynaklar sunularak hem firmaların kendilerini belli konularda geliştirmeye başlaması hem de farklı aşamalarda üniversitelerle işbirliği yapması da desteklenmiş olabilmektedir.
BULGU 16 -‐ DEVLET ARACI KONUMUNU GÜÇLENDİREREK SÜRDÜRMELİDİR.
Her ne kadar hem meslek odaları hem de üniversiteler, bu işbirliği için birebir iletişim kurma yapısına ve becerisine sahip olsa da, her iki yapının da tabi olduğu mevzuatlar bazı konularda her iki tarafın da hareket alanını kısıtlamaktadır.
ÖNERİ 16 :
Devlet sanayinin taleplerini değerlendirip, o talepler doğrultusundaki doktora çalışmalarına kaynak ayırabilmelidir. Aynı zamanda ÜSİ için sanayiciler özendirilmelidir.
BULGU 17 -‐ ENSTİTÜLERİN KURULMASI VE YAPILARININ KORUNMASI.
Üniversitelerin özellikle uygulamalı alanlara yönelik birimlerinde faaliyet gösteren
Üniversitelerin özellikle uygulamalı alanlara yönelik birimlerinde faaliyet gösteren