Bu bölümde araştırmanın alt problemlerine yönelik olarak yapılan analizler sonucunda elde edilen bulgulara yer verilmiştir. Bulgular tablolar halinde gösterilerek açıklanmaya ve yorumlanmaya çalışılmıştır.
4.1. OKUL YÖNETİCİLERİNE AİT BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLERİN DAĞILIMI (BETİMSEL İSTATİSTİK SONUÇLARI)
Okul yöneticilerinin bağımsız değişkenlere (yaş, cinsiyet, branş, bitirdiği en son eğitim kurumu, mesleki kıdem, yöneticilik kıdemi, okuldaki öğrenci ve öğretmen sayısı, çalışılan yerleşim birimi, eğitim alanında alınan seminer veya kurs sayısı, öğretmenliği tercih sırası, öğretmenliği bugün tercih sırası, yöneticilikten sağlanan doyum, olumlu ve olumsuz ev ve iş yaşantılarının birbirlerine etkisi, ciddi sağlık sorunu durumu, evlilik şekli, evlilik yılı, evlilik sayısı, çocuk sayısı, evde aile üyeleri dışında kalan kimse durumu) göre dağılımları tablolar halinde verilmiştir.
Tablo 4.1. Okul Yöneticilerinin Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
Yaş grupları n % 21-30 24 11.7 31-40 89 43.2 41-50 63 30.6 51 ve üzeri 30 14.6 Toplam 206 100
Araştırmaya 21-30 yaşları arasında 24, 31-40 yaşları arasında 89, 41-50 yaşları arasında 63, 51 ve üzeri yaşlarda 30 okul yöneticisi katılmıştır. Yüzdelik oranlarına bakıldığında; % 11.7’si 21-30, % 43.2’si 31-40, % 30.6’sı 41-50, % 14.6’sı 51 yaş ve üzerindedir. Okul yöneticilerinin büyük çoğunluğunun orta yaş grubunda olduğu görülmektedir.
Tablo 4.2. Okul Yöneticilerinin Cinsiyete Göre Dağılımı
Cinsiyet n %
Kadın 5 2.4 Erkek 201 97.6 Toplam 206 100
Yöneticilerin cinsiyetlerine bakıldığında, 206’sından yalnızca 5 tanesi yani yüzde 2.4’ünü kadınlar oluşturmaktadır. Geri kalan % 97.6’lık büyük oranı 201 erkek yönetici oluşturmaktadır. Buna göre, ilköğretim okullarındaki yöneticilerin çok büyük bir bölümünü erkekler oluşturmaktadır. Bu sonuç, gelişmiş ülkelerdeki oranlarla kıyaslandığında; ülkemizdeki kadın eğitim yöneticilerinin yok denecek kadar az olduğunu göstermektedir.
Tablo 4.3 incelendiğinde araştırmaya katılan okul yöneticileri branş dağılımları; % 5.3 Türkçe- Edebiyat, % 9.7 Sosyal Bilgiler, % 5.8 Fen Bilimleri, % 4.4 Matematik, % 1.0 Yabancı Diller, % 2.9 Meslek dersleri, % 10.2 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, % 60.7 Sınıf Öğretmenliği şeklindedir. Bu bulgudan, ülkemizdeki okul yöneticilerinin farklı branşlardan geldiği anlaşılmaktadır. Yöneticilerin sayısal oranları ile okullardaki
Tablo 4.3. Okul Yöneticilerinin Branşlara Göre Dağılımı
Branş n % Türkçe-Edebiyat 11 5.3 Sosyal Bilgiler 20 9.7 Fen Bilimleri 12 5.8 Matematik 9 4.4 Yabancı Diller 2 1.0 Meslek Dersleri 6 2.9 Din K. Ve A.B. 21 10.2 Sınıf Öğretmenliği 125 60.7 Toplam 206 100
öğretmenlerin oranlarının örtüştüğü anlaşılmaktadır. Örneğin ilköğretim okullarında sayısal olarak en çok sınıf öğretmenleri bulunmakta ve bu branştan okul yöneticisi sayısı % 60.7 oranla en yüksek orana sahiptir. İlköğretimdeki okul yöneticilerinin çok büyük bir oranı (% 60.5) sınıf öğretmenlerinden oluşmaktadır Sınıf öğretmenlerinin diğer branş öğretmenlerine oranla sayıca fazla olması, özellikle kırsal kesimde birleştirilmiş sınıflarda görev yapan öğretmenlerin aynı zamanda müdür yetkili olması bu durumun nedenleri olarak düşünülmektedir.
Diğer taraftan öğretmen oranı ile kıyaslandığında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi branşından yönetici olanların sayısının diğer branşlardan daha çok olduğu anlaşılmaktadır. Bu sonuçlar ülkemizde okul yöneticisi yetiştirme ile ilgili bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Tablo 4.4. Okul Yöneticilerinin Mezun Oldukları Eğitim Kurumlarına Göre Dağılımı
Mezun olunan eğitim kurumu n %
Fakülte 126 61.2
Yüksek Öğretmen Okulu 14 6.8
Mesleki ve Teknik Eğitim 4 1.9
Eğitim Enstitüsü 41 19.9
Yüksek Lisans veya Doktora 10 4.9
Diğer 11 5.3
Toplam 206 100
Tablo 4.4 incelendiğinde okul yöneticilerinin % 61.2’sinin Fakülte, % 6.8’inin Yüksek Öğretmen Okulu, % 1.9’unun Mesleki ve Teknik Eğitim, % 19.9’unun Eğitim Enstitüsü, % 4.9’unun Yüksek Lisans ve Doktora, % 5.3’ünün diğer okul mezunları oldukları görülmektedir. Okul yöneticilerinin, farklı farklı eğitim kurumlarından mezun oldukları görülmektedir. Bu da; eğitim sistemindeki, yönetici olabilmek için mezun
olunan eğitim kurumunun düzeyinin önemli olmadığını göstermektedir. Yani, yöneticilerin belirli bir eğitim kurumundan mezun olması gerekmemektedir. Türkiye’de öğretmen yetiştirmeyen eğitim kurumlarından mezun olanlar da öğretmenlik yapabilmekte ve okullarda yönetici olarak görev yapabilmektedirler.
Tablo 4.5. Okul Yöneticilerinin Mesleki Kıdemlerine Göre Dağılımı
Mesleki kıdem n % 10 yıl ve daha az 61 29.6 11-15 38 18.4 16-20 33 16.0 21-25 32 15.5 26 ve üzeri 42 20.4 Toplam 206 100
Tablo 4.5’teki, okul yöneticilerinin mesleki kıdemleri incelendiğinde; % 29.6 oranla 10 yıl ve daha az, % 18.4 oranla 11-15 yıl arası, % 16.0 oranla 16-20 yıl arası, % 15.5 oranla 21-25 yıl arası ve % 20.4 oranla 26 yıl ve üzeri hizmeti olan okul yöneticilerinden oluşturmaktadır. Bu sonuçlara göre, mesleki kıdemi 10 yıl ve daha az olanların oranının diğerlerinden daha yüksek olduğu görülmektedir.
Tablo 4.6. Okul Yöneticilerinin Yöneticilik Kıdemlerine Göre Dağılımı
Yöneticilik kıdemi n % 5 yıl ve daha az 94 45.6 6-10 yıl 56 27.2 11-15 yıl 29 14.1 16-20 yıl 12 5.8 21-25 yıl 9 4.4 26 yıl ve üzeri 6 2.9 Toplam 206 100
Yukarıdaki okul yöneticilerinin yöneticilik kıdemlerini gösteren tablo incelendiğinde; yönetici sayısının, kıdemleriyle ters orantılı olarak değiştiği görülmektedir. % 45.6’lık oranla en büyük bölümü 5 yıl ve daha az yöneticilik kıdemi olanlar oluşturmaktadır.
Tablo 4.7. Okul Yöneticilerinin Çalıştıkları Okuldaki Öğrenci Sayısına Göre Dağılımı
Öğrenci sayısı n % 1-100 30 14.6 101-300 85 41.3 301-500 30 14.6 501’den fazla 61 29.6 Toplam 206 100
Tablo 4.7’den anlaşıldığı gibi, okul yöneticilerinin çalıştıkları okullardaki öğrenci sayıları; % 14.6 ile 1-101, % 41.3 ile 101-300, % 14.6 ile 301-500 ve % 29.6 ile 501’den fazla olanlardan oluşmaktadır.
Tablo 4.8. Okul Yöneticilerinin Çalıştıkları Okuldaki Öğretmen Sayısına Göre Dağılımı
Öğretmen sayısı n %
1-10 50 24.3 11-25 98 47.6
26 ve üzeri 58 28.2
Toplam 206 100
Tablo 4.8 incelendiğinde, okul yöneticilerinin çalıştıkları okullardaki öğretmen sayılarının oranının; %24.3’ünün 1-10, % 47.6’sının 11-25, % 28.2’sinin ile 26 ve üzeri şeklinde dağılım gösterdiği gözlenmektedir. Oranlara bakıldığında okulların yarısına yakın bir kısmında 11-25 arası öğretmen bulunmaktadır.
Tablo 4.9. Okul Yöneticilerinin Okulun Bulunduğu Yerleşim Birimine Göre Dağılımı Okulun bulunduğu yerleşim birimi n % İl merkezi 53 25.7 İlçe merkezi 69 33.5
Kasaba, köy, belde 84 40.8
Toplam 206 100
Tablo 4.9’ dan anlaşıldığı gibi, okul yöneticilerinin çalıştıkları yerleşim birimleri; % 25.7’si il merkezi, % 33.5’i ilçe merkezi ve % 40.8’i kasaba, köy, beldeden oluşmaktadır. Tokat ilinde kırsal kesimin yoğunluğu dikkate alındığında bu oranların beklenen sonuçlar olduğu söylenebilir.
Tablo 4.10. Okul Yöneticilerinin Katıldıkları Hizmet içi Eğitim Kurs veya Seminer Sayısına Göre Dağılımı
Alınan seminer veya kurs sayısı n %
Hiç 40 19.4
1 kere 34 16.5
2 kere 76 36.9
4 kere ve üzeri 56 27.2
Toplam 206 100
Okul yöneticilerinin katıldıkları hizmet içi kurs ve seminerlerin, tükenmişliklerinde etkili olabileceği düşünülerek araştırmada yer verilmiştir. Tablo 4.10’a bakıldığında; okul yöneticilerinin katıldıkları hizmet içi kurs ve seminerlerin sayısının yetersiz olduğu görülmektedir. Ülkemizde, yönetici olabilmek için öğretmen olmak yeterli gelmektedir. Okul yöneticisi olmak için, herhangi bir ek eğitim almak gerekmemektedir. Bunlar göz önünde bulundurulduğunda; en azından, öğretmenlerin okul yöneticisi olduktan sonra hizmet içi kurs veya seminerlerle eğitilmesi gerektiği
düşünülmektedir. Analiz sonuçlarına bakıldığında, okul yöneticilerinin katıldıkları hizmet içi kurs veya seminerlerin sayısının düşük olduğu görülmektedir.
Tablo 4.11. Okul Yöneticilerinin Öğretmenlik Mesleğini Üniversiteye Girişte Tercih Sırasına Göre Dağılımı
Tercih sırası n % 1. sırada 67 32.5 2-5 arası 51 24.8 6-10 arası 44 21.4 11 ve yukarı 44 21.4 Toplam 206 100
Araştırmaya katılan okul yöneticilerinin öğretmenliği; % 32.5’inin ilk sırada, % 24.8’inin iki – beş arasında, % 21.4’ünün altı - on arasında, % 21.4’ünün on bir ve yukarı sırada tercih ettikleri anlaşılmaktadır. Öğretmenlik mesleğini düşük sıralarda tercih eden okul yöneticilerinin sayısı oldukça yüksektir. Yani; okul yöneticilerinin büyük çoğunluğu, öğretmenlik mesleğini isteyerek seçmemiş görünmektedir veya da düşük sıralarda seçmiştir. Bu konuda, ülkemizdeki üniversite tercih sisteminin eksikliği görülmektedir. Yeterince istekli olmadan zoraki yapılan tercihlerin, bireylerin verimliliğini etkileyeceği düşünülmektedir.
Tablo 4.12. Okul Yöneticilerinin, Şu Anda Meslek Seçimi Yapsalar Öğretmenlik Mesleğini Kaçıncı Sırada Tercih Edeceklerine Göre Dağılımı
Şu anki tercih sırası n %
İlk sırada 96 46.6 2-5 arası 81 39.3
6-10 arası 15 7.3
11 ve yukarı 14 6.8
Yöneticilerin mesleklerinden memnuniyetlerini de gösteren, tekrar meslek seçme şansları olsa öğretmenliği seçme oranlarına bakıldığında % 46.6’sının öğretmenliği ilk sırada seçecekleri görülmektedir. Bu bulgulardan yöneticilerin yarısına yakının mesleğinden memnun olduğu anlaşılmaktadır. Okul yöneticilerinin üniversiteye girerken öğretmenliği ilk sırada tercih etme oranları % 32.5 iken, mesleğe başladıktan sonra bu oranın % 46.6’lara yükseldiği görülmektedir. Bu sonuçlar yöneticilerin öğretmenlik mesleğine başladıktan ve yönetici olduktan sonra mesleklerine giderek alıştıkları ve daha çok sevmeye başladıklarını göstermektedir. Diğer bir düşünce de; yöneticiliği öğretmenliğe tercih etmeleri, kendilerine yöneticiliği daha uygun görmeleri olabileceğidir.
Tablo 4.13. Okul Yöneticilerinin Meslekten Sağladıkları Doyum Sırasına Göre Dağılımı
Sağladığı doyum alanı n %
Psikolojik 125 60.7
Sosyal statü 68 33.0
Ekonomik 13 6.3
Toplam 206 100
Okul yöneticilerinin % 60.7’si mesleğinden en fazla psikolojik doyum sağladığını ifade etmiştir, % 33’ü sosyal statü yönünden doyum sağlamakta iken, % 6.3’ü ile en düşük doyum alanının ekonomik yönden olduğunu belirtmiştir. Bu sonuçlardan okul yöneticilerinin meslekten aldığı psikolojik doyumun, sosyal ve ekonomik doyumdan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Öğretmenlik veya okul yöneticiliğinin toplum tarafından yüksek bir statü olarak görülmemesi ve ayrıca gelirinin düşük görülmesi bu meslekten ekonomik ve sosyal doyum sağlayan yönetici sayısının az olmasına neden olduğu söylenebilir. Psikolojik
doyum sağlayan yönetici sayısının yüksek olmasının nedeni olarak; eğitime yüklenen kutsal değer ile birlikte insan yetiştirme, eğitme ve öğretme görevinin verdiği haz düşünülmektedir. Bu anlamda ülkemizde okul yöneticilerinin, yöneticilik görevlerini devam etmelerini sağlayan en önemli motivasyon kaynağının meslekten sağladıkları psikolojik doyum olduğu rahatlıkla söylenebilir. Birey olarak, okulun başında olmanın ve yönetmenin verdiği haz psikolojik doyum sağlayanların oranını yüksek çıkarmaktadır.
Tablo 4.14. Okul Yöneticilerinin Ev ve İş Yaşantılarının Birbirlerine Etkileri
Değişkenler X Değer n %
Hiç 15 7.3 Biraz 44 21.4 Oldukça 96 46.6 Olumlu iş yaşantılarının ev
yaşantısına etkisi 2.89
Çok 51 24.8 Hiç 21 10.2 Biraz 93 45.1 Oldukça 62 30.1 Olumsuz iş yaşantılarının ev
yaşantısına etkisi 2.49
Çok 30 14.6 Hiç 54 26.2 Biraz 120 58.3 Oldukça 22 10.7 Olumsuz ev yaşantılarının iş
yaşantısına etkisi 1.94
Çok 10 4.9 Hiç 20 9.7 Biraz 62 30.1 Oldukça 84 40.8 Olumlu ev yaşantılarının iş
yaşantısına etkisi 2.70
Çok 40 19.4
Tablo 4.14 incelendiğinde okul yöneticilerinin olumlu iş yaşantılarının ev yaşantısını % 7.3’ü hiç, % 21.4 biraz % 46.6 oranla oldukça, % 24.8’ü ise çok,
etkilediği yönünde görüş belirtmişlerdir. Ayrıca frekanslardaki farkların anlamlı olup olmadığını test etmek için ortalama değer incelenmiş olup, okul yöneticilerinin olumlu iş yaşantılarının ev yaşantılarını oldukça etkilediği sonucuna ulaşılmıştır ( X = 2.89).
Tablo 4.14 incelendiğinde, yöneticiler olumsuz iş yaşantılarının ev yaşantılarını % 10.2’lik oranla hiç etkilemediği, % 45.1’le biraz etkilediğini, % 30.1’le oldukça etkilediğini, % 14.6’lık oranla çok etkilediğini belirtmişlerdir. Ortalama değerine bakıldığında olumsuz iş yaşantılarının ev yaşantılarını biraz etkilediği söylenebilir
(X =2.50). Bu sonuçlardan okul yöneticilerinin olumlu iş yaşantılarının olumsuz iş
yaşantılarına oranla ev yaşantılarını daha çok etkilediği anlaşılmaktadır. Yani olumlu iş yaşantıların eve yansıması daha yüksektir. Bu sonuç da, eğitim açısından sevindiricidir.
Tablo 4.14 incelendiğinde okul yöneticilerinin; % 26.2’si olumsuz ev yaşantılarının iş yaşantılarını hiç etkilemediği, % 58.3’ü biraz etkilediği, %10.7 oldukça etkilediği ve % 4.9’unun ise çok etkilediği şeklinde görüş belirttikleri anlaşılmaktadır. Ayrıca aritmetik ortalama incelendiğinde okul yöneticilerinin olumsuz ev yaşantılarının iş yaşantılarını biraz (çok az) etkilediği sonucuna ulaşılmaktadır ( X =1.94). Bu sonuçlara bakarak yöneticilerin evdeki olumsuzlukları işlerine yansıtmamaya çalıştıkları söylenebilir.
Olumlu ev yaşantılarının iş yaşantılarını nasıl etkilediği sorusuna gelindiğinde ise okul yöneticileri; % 9.7 hiç, % 30.1 biraz, % 40.8 oldukça ve % 19.4 çok etkilediği yönünde görüş belirtmişlerdir. Ayrıca okul yöneticilerinin bu soruya verdikleri cevapların aritmetik ortalaması incelendiğinde okul yöneticilerinin olumlu ev yaşantılarının iş yaşantılarını oldukça etkilediği sonucuna ulaşılmaktadır (X =2.70). Bu
sonuç okul yöneticilerinin olumlu ev yaşantılarının olumsuz ev yaşantılarına oranla iş yaşantılarını daha çok etkilediğini ortaya koymaktadır.
Genel olarak ülkemizde eğitim yöneticilerinin olumlu olan ev ve iş yaşantılarının birbirlerini daha çok etkileyebildiği anlaşılmaktadır. Olumsuz ev ve iş yaşantılarının ise bastırılmaya çalışıldığı söylenebilir. Sonuç olarak, okul yöneticilerinin iş yaşantıları ile ev yaşantılarının birbirlerini etkilediği ve buna bağlı olarak da, mesleki tükenmişlikleri ile evlilik doyumlarının birbirini etkileyebileceği söylenebilir.
Tablo 4.15. Okul Yöneticilerinin Ciddi Sağlık Sorununa Göre Dağılımı
Ciddi sağlık sorunu var mı? n %
Evet 14 6.8 Hayır 192 93.2 Toplam 206 100
Okul yöneticilerinin sağlık sorunlarına bakıldığında; % 6.8’inin ciddi sağlık sorunu varken, büyük bir kısmı olan % 93.2’sinin ciddi sağlık sorunu bulunmamaktadır. Okul yöneticilerinin büyük oranda ciddi sağlık sorununun olmaması olumlu bir sonuçtur. Yöneticinin sağlık sorununun, tüm yaşantısını olumsuz yönde etkilemesi olağan bir sonuçtur. Yönetim görevini de olumsuz yönde etkileyerek, veriminin düşmesine neden olabilir.
Tablo 4.16. Okul Yöneticilerinin Evlilik Şekline Göre Dağılımı
Evlilik şekli n %
Görücü usulü 98 47.6
Flört 50 24.3 Diğer 58 28.2 Toplam 206 100
Tablo 4.16. incelendiğinde okul yöneticilerinin % 47.6’sı görücü usulü, % 24.3’ü flört ve % 28.2’si diğer şekillerde evlendikleri anlaşılmaktadır. Büyük bir
orandaki okul yöneticilerinin görücü usulü evlenmesi, ülkemizde adet ve geleneklere bağlılığın ve evlilik kurumunun hala tercihe bırakılmadığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Tablo 4.17. Okul Yöneticilerinin Evlilik Yılına Göre Dağılımı
Evli oldukları yıl sayısı n %
1-5 yıl 31 15.0 6-10 yıl 35 17.0 11-15 yıl 43 20.9 16-20 yıl 31 15.0 21 yıl ve üzeri 66 32.0 Toplam 206 100
Tablo 4.17 incelendiğinde okul yöneticilerinin % 15.0’inin 1-5, % 17.0’sinin 6- 10, % 20.9’unun 11-15, % 15.0’inin 16-20 ve % 32.0’sinin 21 yıl ve üzeri sürede evli oldukları anlaşılmaktadır.
Tablo 4.18. Okul Yöneticilerinin Evlilik Sayısına Göre Dağılımı
Evlilik sayısı n %
İlk 202 98.1 İkinci 4 1.9 Toplam 206 100
Tablo 4.18. incelendiğinde araştırmaya katılan okul yöneticilerinin % 98.1’inin (202) ilk evliliği, % 1.9’unun ikinci (4) evliliği yaptıkları anlaşılmaktadır. Okul yöneticilerinin evlilik doyumları göz önüne alındığında, % 98.1’inin ilk evliliği olması biraz tezat görünmektedir. Fakat ülkemizde örf ve adetlere göre, boşanmanın kötü karşılanması nedeniyle az olması bu sonucun açıklaması olarak düşünülmektedir.
Tablo 4.19. Okul Yöneticilerinin Sahip Oldukları Çocuk Sayısına Göre Dağılımı Çocuk sayısı n % 0 11 5.3 1 32 15.5 2 94 45.6 3 48 23.3 4 20 9.7 5 ve üzeri 1 0.5 Toplam 206 100
Tablo 4.19 incelendiğinde araştırmaya katılan okul yöneticilerinde hiç çocuğu olmayanların oranı % 5.3, bir tane olanlar % 15.5, iki tane olanlar % 45.6, üç tane olanlar % 23.3, dört tane olanlar % 9.7, beş ve üzeri sayıda çocuğu olanlar % 0.5 olarak görülmektedir. Okul yöneticilerinin ortalama çocuk sayısı 2 olarak ortaya çıkmaktadır. Tablo 4.20. Okul Yöneticilerinin Evinde Aile Üyeleri Dışında Sürekli Kalan Bireylerin Varlığına Göre Dağılımı
Evde aile üyeleri dışında
kalan var mı? n %
Evet 21 10.2 Hayır 185 89.8 Toplam 206 100
Tablo 4.20 incelendiğinde okul yöneticilerden %10.2’sinin evinde aile üyeleri dışında yaşayan bireyler bulunmakta, %89.8’inin ise bulunmamaktadır. Bu sonuçlardan, ülkemizde en azından eğitim alanında çekirdek aile modelinin geçmiş yıllara göre daha çok yaygınlaştığı anlaşılmaktadır.
4.2. OKUL YÖNETİCİLERİNİN MESLEKİ TÜKENMİŞLİK VE EVLİLİK DOYUMLARINA İLİŞKİN BETİMLEYİCİ İSTATİSTİK SONUÇLARI
Okul yöneticilerinin mesleki tükenmişlik alt boyutları olan; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı düzeylerine göre dağılımları tablolar halinde verilmiştir. Tablo 4.21. Okul Yöneticilerinin Duygusal Tükenme Düzeylerine Göre Dağılımı
Duygusal tükenme düzeyi n %
Düşük 191 92.7 Normal 14 6.8 Yüksek 1 0.5 Toplam 206 100
Tablo 4.21’deki veriler ışığında araştırmaya katılan okul yöneticilerinin duygusal tükenmişlik düzeylerinin % 92.7 oranla düşük, % 6.8 normal ve % 0.5 yüksek olduğu tespit edilmiştir. Duygusal yönden, tükenmiş olmayanların oranının yüksek olması eğitim açısından olumlu bir sonuç olarak görülmektedir.
Tablo 4.22. Okul Yöneticilerinin Duyarsızlaşma Düzeylerine Göre Dağılımı
Duyarsızlaşma düzeyi n %
Düşük 183 88.8 Normal 22 10.7 Yüksek 1 0.5 Toplam 206 100
Tablo 4.22 incelendiğinde araştırmaya katılan okul yöneticilerinin Tükenmişlik Ölçeği alt boyutlarından olan duyarsızlaşma düzeylerinin % 88.8’nin düşük, % 10.7’nin normal ve % 0.5’inin ise yüksek olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlara bakarak
ülkemizdeki okul yöneticilerinin duyarsızlaşma düzeylerinin düşük olduğu yorumu yapılabilir.
Tablo 4.23. Okul Yöneticilerinin Kişisel Başarı Düzeylerine Göre Dağılımı
Kişisel başarı düzeyi N %
Düşük 0 0
Normal 0 0
Yüksek 206 100 Toplam 206 100
Tablo 4.23 incelendiğinde araştırmaya katılan tüm okul yöneticilerinin kişisel başarı düzeylerinin yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu sonuç ışığında; ülkemizdeki eğitim yöneticilerinin, kendilerini bireysel anlamda başarılı gördüklerini söylemek doğru olacaktır. Ancak bir okuldaki eğitim ve öğretim kalitesinin en önemli aktörlerinden olan okul yöneticilerinin kişisel başarılarını yüksek algılamaları ile okulların genel olarak eğitim ve öğretim başarısı arasında bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Doğal olarak kişisel başarısı yüksek olan okul yöneticisinin bulunduğu okulun başarısının da yüksek olması beklenir. Bu durumda kişisel başarının nasıl algılandığının tekrar sorgulanması gerektiği kanaati oluşmaktadır.
Tablo 4.24. Okul Yöneticilerinin Evlilik Doyumlarına Göre Dağılımı
Evlilik doyum durumu n %
Doyumsuz 57 27.7
Doyumlu 149 72.3 Toplam 206 100
Tablo 4.24 incelendiğinde araştırmaya katılan okul yöneticilerin % 27.7’sinin doyum sağlayamadığı, % 72.3’ünün ise evliliklerinden doyum sağladıkları
anlaşılmaktadır. Doyum sağlayamayanların oranını doyum sağlayanlardan daha az olmasına rağmen önemli bir orandaki okul yöneticisinin evliliklerinde doyumsuz olması oldukça önemlidir. Ayrıca ev ve iş yaşantılarının birbirlerini etkilediği gerçeği dikkate alınırsa, bu oranın eğitim açısından önemsenmesi gerektiği daha iyi anlaşılacaktır.
4.3. OKUL YÖNETİCİLERİNİN MESLEKİ TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİ İLE EVLİLİK DOYUM DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Eğitim yöneticilerinin evlilik doyum düzeyleri ile mesleki tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını test etmek için Pearson Korelasyon testi uygulanmış ve sonuçları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo 4.25 Evlilik Doyumu ile Mesleki Tükenmişlik Alt Boyutları (EE, DP, PA) Arasındaki Korelasyon
Evlilik doyumu r²
r -.309** p .000 Duygusal Tükenmişlik (EE)
n 206 0.09 r -.185** p .008 Duyarsızlaşma (DP) n 206 0.03 r -.212** p .002 Kişisel Başarı (PA)
n 206 0.04
**. Korelasyon .01 düzeyinde anlamlıdır.
Büyüköztürk (2006: 32)’e göre; korelasyon katsayısının 1.00 olması, mükemmel pozitif bir ilişkiyi; -1.00 olması, mükemmel negatif bir ilişkiyi; 0.00 olması, ilişkinin olmadığını göstermektedir. Korelasyon katsayısının büyüklük bakımından yorumlanmasında tam olarak ortaklaşılan aralıklar bulunmamakla birlikte kullanılabilecek aralıklar mutlak değer olarak, 0.70 – 1.00 arasında olması, yüksek; 0.70 – 0.30 arasında olması, orta; 0.30 – 0.00 arasında olması, düşük düzeyde bir ilişki olarak
tanımlanmaktadır. Bu değerlendirmeye göre, tablo 4.25 incelendiğinde, okul yöneticilerinin evlilik doyumları, mesleki tükenmişlik alt boyutları açısından incelendiğinde aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır. Araştırmaya katılan okul yöneticilerinin mesleki tükenmişlik alt boyutlarından, duygusal tükenme düzeyleri ile evlilik doyum düzeyleri arasında ters yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişkinin olduğu anlaşılmaktadır (r = -.309, p< .01). Bu ilişki, iki değişken arasındaki toplam varyansın % 9’unu karşılamaktadır (r² = 0.09). Eğitim yöneticilerinin evlilik doyum düzeyleri ile duyarsızlaşma düzeyleri arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı bir ilişkinin olduğu gözlenmektedir (r = -.185, p< .01). Bu ilişki, iki değişken arasındaki toplam varyansın % 3’ünü karşılamaktadır (r² = 0.03). Eğitim yöneticilerinin mesleki tükenmişlik alt boyutlarından kişisel başarı düzeyleri ile evlilik doyum düzeyleri arasında ise yine ters yönde, düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (r = -.212, p< .01). Bu ilişki, iki değişken arasındaki toplam varyansın % 4’ünü karşılamaktadır (r² = 0.04). Bu bulgulardan yola çıkarak okul yöneticilerinin evlilik doyum düzeyi ile mesleki tükenmişlik düzeyi ters orantılı olarak değişmektedir. Yani okul yöneticilerinin evlilik doyumları arttıkça mesleki tükenmişlikleri azalmakta, ya da mesleki tükenmişlikleri arttıkça evlilik doyumları azalmaktadır. Bu sonuç, ev ve iş yaşantılarının birbirlerini etkilemesi bulgusu ile de örtüşmektedir.
4.4. OKUL YÖNETİCİLERİNİN TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİ İLE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ İNCELEYEN ANALİZ SONUÇLARI
Okul yöneticilerinin mesleki tükenmişlik (EE, DP, PA) düzeylerinin, bağımsız değişkenlere (yaş, cinsiyet, branş,bitirdikleri en son eğitim kurumu, mesleki kıdem, yöneticilik kıdemi, çalıştıkları okullardaki öğrenci ve öğretmen sayısı, çalıştıkları yerleşim birimi, evlilik yılı, katıldıkları seminer veya kurs sayısı, öğretmenlik mesleğini tercih sırası, öğretmenlik mesleğini şu anki tercih sırası, yöneticilikten en fazla doyum sağladıkları alan, ciddi sağlık sorunu durumu, çocuk sayısı) göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için analizler uygulanmış olup, sonuçları tablolar halinde verilerek açıklamaları yapılmıştır. Okul yöneticilerinin mesleki tükenmişliklerini etkileyebileceği düşünülen bağımsız değişkenler seçilerek, analizler bu bağımsız değişkenlere göre yapılmıştır.
Okul yöneticilerinin tükenmişlik düzeylerinin yaşlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için Kruskal Wallis testi uygulanmış olup sonuçları tabloda verilmiştir.
Tablo 4.26. Okul Yöneticilerinin Yaşlarına Göre Mesleki Tükenmişlik Düzeyleri Arasındaki Kruskal Wallis Testi Sonuçları
Yaş n Sıra Ort. sd χ² p Anlamlı Fark
Duygusal Tükenmi şlik 21-30 31-40 41-50 51 ve üzeri 24 89 63 30 118.58 107.58 104.94 76.28 3 8.28 0.04 21-30 ile 51 ve üzeri 31-40 ile 51 ve üzeri 41-50 ile 51 ve üzeri Duyars ızla şma 21-30 31-40 41-50 51 ve üzeri 24 89 63 30 123.02 106.11 102.90 81.38 3 7.05 0.70 Fark Yok Ki şisel Ba şar ı 21-30 31-40 41-50 51 ve üzeri 24 89 63 30 128.21 113.25 90.90 81.25 3 13.63 .003 21-30 ile 41-50 21-30 ile 51 ve üzeri 31-40 ile 41-50 31-40 ile 51 ve üzeri p < .05
Tablo 4.26’daki Kruskal Wallis testi sonuçları incelendiğinde, araştırmaya