• Sonuç bulunamadı

Soru 5. Değerlerin öğrenme alanları ile ilişkilendirilmesi, bu yolla kazandırılması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Programda yeni bir boyut olan değerler, “Doğrudan Verilecek Değerler” başlığı altında ilgili öğrenme alanları ile ilişki kurularak kazandırılmaktadır. Bu soru, diğer programlardan farklı olan bu uygulamayı katılımcı öğretmenlerin nasıl algıladığı belirlemeye yöneliktir.

İlgili soruya katılımcı öğretmenler, değerlerin öğrenme alanları ile ilişkilendirilmesini uygun görüp görmedikleri yönünde görüş belirtmişlerdir. Bu nedenle sorunun analizi için 22 katılımı öğretmen cevabı incelenmiş ve bu cevaplardan yola çıkılarak aşağıdaki temalar belirlenmiştir:

1 Numaralı Tema(T1): “Uygun” Değerlerin öğrenme alanları ile ilişkilendirilmesi yoluyla kazandırılmasını hakkında olumlu görüş belirtilen cevap türü.

2 Numaralı Tema(T2): “Uygun Değil” Değerlerin öğrenme alanları ile ilişkilendirilmesi yoluyla kazandırılmasını hakkında olumsuz görüş belirtilen cevap türü.

3 Numaralı Tema(T3): “Diğer” Değerlerin öğrenme alanları ile ilişkilendirilmesi yoluyla kazandırılmasını hakkında olumlu görüş belirten ancak uygulamanın gerekli olmadığı yönündeki cevap türü.

Buna göre 22 öğretmenin beşinci soru için verdiği cevapların frekansları ve 3 ana temadan her biri için örnek cevapları (örnek cevap cümleleri öğretmenlerin ifade ettikleri şekliyle değiştirilmeden aktarılmıştır) Tablo 4.2.3.’de verilmiştir.

Tablo 4.2.3.. 5. Soruya Ait Örnek Cevaplar ve Temaları

Cevap temaları Frekans Örnek cevap

T1 11 Ö3: “Temayı öğretirken değeri verirsen, ilişkili

olduğu için kalıcı olur. Öğrenci tek başına sorumluluk değerini anlamlandıramaz. İlişkilendirme ile daha kolay olur. Çok iyi düşünülmüş.”

Ö4: “Çok yerinde. Başka türlü öğretilmesi zaten mümkün olmazdı.”

Ö22: “Öğrenme alanları beceri ve değerleri bir bütün olarak ele aldığından, değer öğretimini organize ettiğinden doğru bir uygulama olduğunu düşünüyorum.”

T2 3 Ö1:Değer kazandırmayı basitleştirmek için yapılmış

Biz uygulamada uzun bir zamana ve konulara yayıyoruz. Bir temada öğretip, diğerinde bırakmıyoruz. Süreklilik olması gerekiyor.

Ö14: “Öğrenme alanına çok konu yükleniyor. O zaman değerler kazandırılamıyor. Çocuklara buldurma yoluyla kazandırmayı seviyorum. Örneğin “Türkiye’m” konusunda o kadar çok bilgi var ki değerlere süre kalmıyor.”

T3 2 Ö2: “Öğrenme alanlarıyla sınırlandırmaya gerek yok.

Zaten bağlantı kurulabilir. Yeni programda sonuca öğrenciler ulaştığı için böyle bir belirlemeye gerek yoT. Planlama adına, zamanlama adına etkilidir, ama çok da gerekli değil.

Ö11. “Değerlerin verilmesi uygun. Fakat o öğrenme alanında farklı değerler de verilebilir. Programda esneklik var. Çevre şartlarını, belirli günleri, bölgesel farklılıkları göz önünde bulundurarak farklı değerler verilebilir.”

İlgili soruya 22 katılımcı öğretmenden 15’i cevap verirken, 7’si görüş belirtmemiştir. Tablo 4.5 incelendiğinde katılımcı öğretmen görüşlerinin T.1 temasında yoğunlaştığı (f:11) görülmektedir. Bu temada ki katılımcı öğretmen görüşleri değerlerin öğrenme alanları ile ilişkili bir şekilde öğretilmesinin doğru bir uygulama olduğu yönündedir. Bu temada ki katılımcı öğretmen görüşlerine göre değer tek başına, konulardan bağımsız bir şekilde verildiğinde öğrencinin anlam kurması zor olacağı için o değerin kazanımını zorlaşabilir. Buradan, değerin ilgili öğrenme alanlarıyla ilişkili bir şekilde verilmesi yoluyla anlam kurma süreci kolaylaştığı ve kalıcı öğrenme sağlanabileceği yönünde bir bulguya ulaşılmıştır.

Bu temada bir öğretmen görüşü (Ö22) değerlerin öğrenme alanları ile ilişkili bir şekilde öğretilmesi uygulamasını çok iyi bir şekilde anlamlandırmış ve uygulamanın temel mantığını çok iyi bir şekilde ifade etmiştir.

Ö22: “Öğrenme alanları beceri ve değerleri bir bütün olarak ele aldığından, değer öğretimini organize ettiğinden doğru bir uygulama olduğunu düşünüyorum.”

Bu görüşten, kavram, beceri ve değer gibi birbiriyle ilişkili yapıların bütünsel bir yaklaşımla ele alındığı öğrenme alanları yoluyla öğrenme organize edilmesinin doğru bir uygulama olduğu yönünde bulguya ulaşılmıştır. Temadan genel olarak elde edilen bulgu ise, değerin konulardan veya temalardan bağımsız bir şekilde verilmesinden ziyade, ilgili

olduğu öğrenme alanında ilişki kurulması yoluyla verilmesi, öğrencinin anlam kurmasında kolaylık sağlayacağı, kalıcı öğrenmeye yol açacağı ve bu ilişkisel yapıdaki bütünlüğün öğrenmeyi düzenli hale getireceği için daha uygun olduğu yönündedir. Ayrıca, Sosyal Bilgiler Dersi 4. ve 5. Sınıf Öğretim Programı Tanıtım Kitapçığında (2005, s.102), öğrenme alanı, “birbiri ile ilişkili beceri, tema, kavram ve değerlerin bir bütün olarak görülebildiği, öğrenmeyi organize eden yapı” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım, temadan elde edilen bulguyu destekler niteliktedir.

T.2 teması incelendiğinde katılımcı öğretmenlerin değerlerin öğrenme alanları ile ilişkili bir şekilde kazandırılmasını uygun bulmadıkları yönünde bulguya ulaşılmaktadır.

Ö1:Değer kazandırmayı basitleştirmek için yapılmış sanırım. Ancak birebir böyle olması mümkün değil. Biz uygulamada uzun bir zamana ve konulara yayıyoruz. Bir temada öğretip, diğerinde bırakmıyoruz. Süreklilik olması gerekiyor.

Bu temada ki katılımcı öğretmen (Ö1), değerlerin öğrenme alanları ile ilişkilendirilmesini değerlerin bir temada öğretilip diğerinde o değerden bahsedilmemesini olarak görmektedirler. Buradan katılımcı öğretmenin, değer öğretiminin bütüncül ve ilişkisel bir mantıkla öğrenme alanları yoluyla organize edildiği mantığından haberdar olmadığı yönünde, tema ve öğrenme alanı ile ilgili bir kavram kargaşası yaşadığı ve temayı öğrenme alanı olarak gördüğü yönünde bulguya ulaşılmıştır.

Bu temada ki katılımcı öğretmen (Ö14) ise öğrenme alanlarındaki konu yoğunluğundan dolayı değerlerin öğretimine zaman sıkıntısı yaşadığını belirtmiştir.

Ö14: “Öğrenme alanına çok konu yükleniyor. O zaman değerler kazandırılamıyor. Çocuklara buldurma yoluyla kazandırmayı seviyorum. Örneğin “Türkiye’m” konusunda o kadar çok bilgi var ki değerlere süre kalmıyor.”

Bu görüşten elde edilen bulgu ise katılımcı öğretmenin diğer katılımcı öğretmen (Ö1) görüşüyle benzer bir şekilde uygulamanın temel mantığında haberdar olmadığı yönünde olup, ayrıca değerleri öğrenme alanları ile ilişkisel bir şekilde konuların içerisinde kazandırılmasından ziyade kazandırılması gereken bağımsız ve ayrı bir konu olarak gördüğü bulgusuna ulaşılmıştır.

T.3 temasındaki katılımcı öğretmen görüşleri, değerlerin öğrenme alanlarında verilmesinin uygun olduğu, fakat zaten değerlerle konular arasında bağlantı kurulabileceği için öğrenme alanları ile sınırlandırılmasına gerek duyulmadığı yönündedir. Ayrıca bazı değişkenlere göre ilgili öğrenme alanlarında farklı değerlerin verilmesi şeklinde bir esneklik olabileceği yönündedir.

Ö2: “Öğrenme alanlarıyla sınırlandırmaya gerek yok. Zaten bağlantı kurulabilir. Yeni programda sonuca öğrenciler ulaştığı için böyle bir belirlemeye gerek yok. Planlama adına, zamanlama adına etkilidir, ama çok da gerekli değil.

Ö11. “Değerlerin verilmesi uygun. Fakat o öğrenme alanında farklı değerler de verilebilir. Programda esneklik var. Çevre şartlarını, belirli günleri, bölgesel farklılıkları göz önünde bulundurarak farklı değerler verilebilir.”

Değerlerin öğrenme alanları ile ilişkili bir şekilde programa konulmasının öğretmene hangi değeri hangi konuda kazandırmaya çalışacağı yönünde rehberlik edip, öğretimi organize edebileceği yönünde bir uygulama olduğu da söylenebilir. Ayrıca değerlerin açık bir şekilde verilmesi yoluyla değer öğretimi öğretmenin tercihine bırakılmamış, bir anlamda öğretmenin kendi değerlerini empoze etmesinin önüne de geçilmiştir. Ancak bu temada ki görüşlere göre programın esnek bir yapıda olması ve öğrencinin değere kendisinin ulaşacağı için ilişkilendirilme çok da gerekli görülmemektedir. Fakat burada gözden kaçırılmaması gereken nokta değer öğretimi sürecinde öğretmeninin etkili bir rehber olduğu ve ilişkilendirmenin bir anlamda değer öğretimi sürecini de daha planlı hale getirerek, organize ettiğidir. Çünkü öğrenme alanının yapısı çözümlendiğinde sadece temalar değil; kavram, beceri ve değerler bir bütün olarak bu yapıda ilişkisel bir şekilde yer alan unsurlar olarak dikkat çekmektedir. Öğrenme alanının ilişkisel bu yapısı bütüncül öğrenmeyi de destekler niteliktedir. Ancak bu temada n, katılımcı öğretmenlerin ilişkisel ve bütüncül yapı olan öğrenme alanları sınırlayıcı bir faktör olarak gördüğü, programın esnek yapısı ile örtüşmediği bulgusuna ulaşılmıştır.