• Sonuç bulunamadı

1.4. FİNANSAL PİYASADA YER ALAN KURUMLAR

2.1.3. Bretton Woods Sistemi

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arası dönemde dünya ekonomilerinin yaşadığı tecrübelerle özellikle ABD ve İngiltere uluslar arası para sistemini ülkeler arası işbirliğine dayanan kuruluşlar çerçevesinde düzenleme çalışmalarına 1940’da başlamışlardı. Bu çalışmaları hayata geçirebilmek için 1944 yılında ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton Woods (BW) kasabasında toplanan 44 ülke uluslararası konferansta buluştu (Akdiş, 2000:14).

BW sisteminin işleyişine bakıldığında, ayarlanabilir sabit kura dayanıyordu. ABD dışındaki tüm Uluslar arası Para Fonu (International Monetary Found-IMF) üyeleri resmi kurdan paralarının değerlerini, dolar cinsinden tanımlamışlardı. Bu durumda dolara bağlı olan ülke parası dolaylı olarak altına da bağlanmış oluyordu.

50

Ulusal paraların dolar paritesi etrafında dalgalanma marjı alt ve üst yönde % 1 olarak sınırlandırılmıştı. Dış ödeme dengesizliklerini gidermek için üye ülkelere paritelerde değişiklik yapma olanağı tanınıyordu. Ancak temelde sabit kur sistemine dayandığından devalüasyon ve revalüasyon gibi kur değişiklikleri en son başvuru çareleriydi. Dış açık sorunuyla karşılaşan ülkeler önce döviz rezervlerini kullanacaklar sonra para ve maliye politikası gibi yurtiçi önlemlerle toplam harcamalarını kısmaya çalışacaklardı (Seyidoğlu, 2003:528).

BW sistemi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin yeni hegemonik güç olarak yükselmesiyle birlikte gelişmiş bir sistemdir. Savaştan zarar görmeden çıkan ABD bu dönemde dünya madencilik ve ağır sanayinin yaklaşık üçte ikisini, buğday üretiminin üçte birini tek başına gerçekleştiriyordu. Altın rezervinin de üçte ikisini elinde bulunduruyordu. BW sisteminde asıl amaç ise savaş sonrasında ülkeler arasındaki ticari sistemin yeniden canlandırılmasıydı. Bu doğrultuda dünya ölçeğinde yeniden yapılanmayı gerektirmişti ve bu bağlamda kurumlar oluşturulmuştu. IMF; para ve sermaye hareketlerini düzenlemek, Dünya Bankası; üretken sermaye hareketleri ve yatırımları düzenlemek, GATT ise dünya ticaretindeki entegrasyonu artırmak için kurulan kurumlardı. BW para sistemi bu düzenin bir parçası olarak kurulmuştur (Akçay, 2009:105). BW temel dayanakları olan IMF, Dünya Bankası ve GATT, BW sisteminin kurumsal yapısını oluşturmaktadır ve küresel ticaret sisteminin temellerini oluştururlar. Sistemin işleyebilmesi için bu üç organın da dengeli olması gerekmektedir. İkinci Dünya Savaşının hemen ardından toplanan BW konferansının amaçlarını şu şekilde özetlemek mümkündür (Seyidoğlu, 2003:529-34):

Uluslar arası bir para ve ödeme sistemi oluşturmak

Dünya ticaretinin önündeki sınırlamaları kaldırmak ve çok taraflı bir küresel ticaret sistemi oluşturmak

Avrupa’nın yeniden imarı için gerekli finansal kaynağı sağlamak

BW konferansındaki IMF anlaşması, sermaye kontrollerine izin vermekteydi. BW dönemindeki sabit kur sisteminde pek çok ülke ödemeler bilançosu sorununu

51 aşabilmek için sermaye kontrollerini3

uygulamıştır. Fakat 1970’lerde BW sisteminin çökmeye başlamasıyla, sermaye kontrollerinin yol açtığı maliyet ve bozulmalar, gelişmiş ülkelerde bu kontrollerin kademeli olarak kaldırılmasına yol açmış ve finansal piyasalarda serbestleşme hareketi yaygınlaşmıştır (Keskin, 2009:151-52).

1944’ten 1970’li yıllara kadar süren BW sisteminde sabit kurlu rejim sermaye hareketlerinin kontrolünü içerirken sistemin çöküşüyle ülkeler kendi belirledikleri farklı kur rejimlerini uygulamışlardır. Çöküş döneminde döviz kurları dalgalanmaya başlamış ve bu durum kar sağlama olanağını ortaya çıkartmıştır. Artan spekülatif sermaye akımlarını kontrol altına almaya yönelik düzenlemeler hem etkinliği yitirmiş hem de ülkelerin çıkarlarına uygun olmamaya başlamıştır. Zamanla bir çok ülkede sermaye kontrolleri terk edilmiştir (Çağlar, 2003:44-50).

ABD 1974 yılında çoğu sınırlamayı ortadan kaldırarak finansal serbestleşmeye yönelik adımlar atmıştır. ABD’de banka faiz oranı üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmış, bankacılık ve sermaye piyasalarını birbirinden ayıran etkenler ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Ayrıca sadece yetki alan eyalette bankacılık yapabilme zorunluluğu kaldırılmış, bankacılık bölgesel olmaktan çıkmış ulusal hale gelmeye başlamıştır (Eroğlu, 2002:20). BW anlaşmasıyla altına konvertibl (1ons:35 ABD doları) rezerv para konumundaki ABD doları, ABD dış açığının belirlenmesi ve ödemeler dengesindeki kronik açığın tırmanmasına bağlı olarak 1971 yılından itibaren değer yitirmeye başlayan uluslararası para standardı ciddi olarak sarsılmış ve sonucunda parçalanmıştır (Sönmez, 2005:156). Sabit kurlu BW sistemini genel itibariyle yıkılma sebepleri şunlardır (Seyidoğlu, 2003:536-39):

1. Dış Denkleşme Sorunu: BW otomatik bir denkleşme mekanizmasına dayanmıyordu. Denkleşme mekanizma ile ilgili kararlar, hükümete bırakılmıştı ve dış denkleşmeyi sağlamanın yolu devalüasyon ya da revalüasyonun yapılmasıydı. Fakat sistemde sabit kur modeli olduğundan çok sık kur ayarlaması yapılamıyordu.

2. Likidite Sorunu: Sabit kur rejimlerinde dış açıkları finanse etmek için uluslararası rezervlere ihtiyaç duyulur. Ekonomisi dış açık veren ülkede döviz

3

Sermaye Kontrolleri: Uluslar arası sermaye hareketlerinin hacmini, yönünü, niteliğini ve zamanlamasını değiştirmeye yönelik resmi düzenlemelerdir (Vergil, 2002:20).

52

talebinin döviz arzını aşması karşısında kur yükselme eğilimi gösterecek bunun için de MB’nın piyasaya müdahale edip döviz satması gerekecektir. Fakat rezerv araç olarak kullanılan doların altına bağlı olması ve altının üretim yetersizliği ile sanayide yaygın kullanımı nedeniyle sistem likidite ihtiyacına cevap verecek durumda değildi.

3. Güvenlik Sorunu: Sistemin temelinin altına dayalı olması, diğer yandan ABD’nin sınırsız dış açıklar vermesi dolara olan güveni sarsmıştı.

4. Emisyon Kazançları Sorunu: BW sisteminde senyoraj (emisyon) kazançları sorunu, ABD’nin rezerv para ülkesi olarak elde ettiği gelirle ilgili olarak ortaya çıkmıştır. ABD dışındaki ülkelerin uluslar arası likidite sağlayabilmeleri için önce mal ve hizmet ihraç etmeleri gerekiyordu. Oysa dünya MB konumundaki ABD’nin böyle bir zorunluluğu yoktu. ABD Para basarak ithalatını finanse edebilmekteydi. Dolayısıyla para basmanın maliyete sıfıra yakındır ve ABD’nin senyoraj geliri oldukça yüksektir.

5. Az Gelişmiş Ülkelerin Kalkınma Sorunları: BW sisteminin az gelişmiş ülkelere yeterli ölçüde reel kaynak transferi yapmaması.

BW sisteminin yıkılışını takiben sanayileşmiş ülkelerde serbest değişken kur rejimleri uygulanmaya başlamıştır. Fakat bu uygulamalar kısa süreli bir çözüm olarak görülmüş, ileride BW benzeri uluslararası anlaşmalara dayalı ve kapsamlı sözleşmelerin düzenleneceği düşünülmüştür (Bayraktutan, 2006:32).

Benzer Belgeler