• Sonuç bulunamadı

3.2. Arstanbek Buylaş Uulu’nun Şiirlerinde Muhteva

3.2.1. Tarihi ve Sosyal Olaylar

3.2.1.2. Boylar Arasındaki Mücadeleler

Hokant Hanlığı bünyesinde Özbek, Kırgız ve Kıpçak halklarını barındırmıştır. Yönetim bu üç grubun içinde el değiştirmiştir. Bazen de aralarında anlaşmaya varan gruplar yönetimi birlikte sürdürmüşledir. Grupların başında bulunan beyler çeşitli unvanlarla Kırgızlar arasında hanlığın yönetimini yürütmüşlerdir (Kebekova, 1994: 156). Bu şeklide devam ettirilen Hanlığın yönetimi için beyler zaman zaman kendi aralarında mücadeleler gerçekleştirmiştir. Yaşanan mücadeleler sırasında en çok zararı halk görmüştür. Kırgızların, Sarıbağış ve Bugu Boyları arasında yaklaşık on yıl devam eden iktidar ve güç mücadeleleri yaşanmıştır. Kendisi de Bugu Boyu’na mensup olan Arstanbek, yaşanan hadiseleri bizzat tecrübe etmiş ve olayları şiirinde anlatmıştır.

Hokant Hanlığı tarafından kendisine parvanacı unvanı verilen Kırgız Ormon Han ilerleyen süreçte boylar arasındaki çatışmaları azaltmayı başarmıştır. Fakat ilerleyen süreçte Sarıbağış ve Bugu boyları güç ve iktidar mücadelesine başlamıştır. Yapılan savaşta Sarıbağış boyundan olan Ormon Han, yaralanıp ölünce Sarıbağış Boyu intikam almak için Bugulara karşı saldırıya geçmiştir. Sarıbağışlarla uzun süre mücadele eden Bugular, savaşı daha da uzamaması adına Ruslardan yardım talep etmişlerdir. Bu davet Ruslar için iyi bir fırsat oluşturur. Ruslar bazı Kırgız köylerine zarar verip hayvanlarını almışlardır. Sarıbağış Boyu Ruslara saldırmış ve ağır kayıplar vermiştir. Bu süreç sonunda Bugular, Rus idaresine tabii olmuştur. Yaşanan bu olayların ardından Bugu Boyu’nun üyeleri Andican, Cıldız ve Tekes’e kaçmıştır (Begaliyeva, 1998: 36; Yazı, 2007: 20).

Ormon hanı ölgöndö Ormon hanı öldüğünde

Akıldan caman şaşkanbız, Aklımızı şaşırmıştık, Atanga cuktu artkanbız, Deveye yükü artmıştık, Ancıyan közdöy kaçkanbız. Andcan’a doğru kaçmıştık. Atandın oozu cırıldı, Devenin ağzı yırtıldı,

Andan beter kırıldı. Ondan da beter yok oldu. (Kebekova, 1994: 118)

Arstanbek, mısralarında Ormon Han’ın ölümünün ardından Bugu halkının yaşadığı zorlukları ve insanların kendi topraklarını bırakıp çaresizce Andican’a kaçışını aktarmıştır. Sarıbağış boyu ile savaş halinde olsalar dahi Ormon Han’ın ölümü Bugular ve diğer Kırgız boyları için iyi bir durum değildir. Çünkü Ormon Han iktidarı süresince Kırgız boylarının arasındaki anlaşmazlıkları azaltmayı başarmış ve bunun için gayret göstermiştir. Arstanbek,Ormon Han’ın ölümünün adından yaşananları anlattığı bir başka şiirinde de göç sırasında yaşananlara ve olayların ardından kendi topraklarına dönmeye çalışan halkının başına gelenlere yer vermiştir:

Kaşkarga kire kaçkandın Kaşkar’a kaçanların

Zamanası kuurulgan, Zamanesi kavruldu

Topurakka cuurulgan, Toprağa yoğruldu

Kayra keldik sandalıp Geri geldik serserileşip Baş azayıp tandalıp Sayımız azalıp seçilip Darı kördük zorduktu, Yine çektik horluğu

(Kebekova, 1994: 18)

Arstanbek, şiirlerinde boylar arasındaki mücadelelerin yanında Kazak- Kırgız savaşlarına da yer vermiştir. Kazak Abılay Han döneminde, Kırgızlara ait olan topraklara yayılmaya başlayan Kazaklardan rahatsız olan Kırgızlar, Kazaklara karşı savaşmaya başlamışlardır. Bunun üzerine bazı Kazak Beyler, Kırgızlara karşı Abılay Han’dan yardım talep etmişlerdir. Abılay Han, 1774’te Kırgızlara karşı sefere çıkmış ve başarılı olmuştur. İki taraf da kendi topraklarına çekilmiştir fakat sınırdaş olmaları sebebiyle barışı sağlayamamışlardır. Kırgız baskınları artmış ve bunun üzerine Abılay Han tekrar Kırgız seferine çıkmıştır. Kırgızların yenilgisiyle sonuçlanan savaşın ardından yapılan antlaşma ile iki tarafın toprakları, “Geleneksel olarak ili nehrinin sağ tarafı Kazakların, sol tarafı ise Kırgızların yaylak yeri olarak belirlenmiştir.”. Abılay Han’ın ölümünün ardından torunu Kenesarı, Kazak topraklarının bağımsızlıkları için Hokant Hanlığı ve Ruslarla mücadele etmiştir. Kenensarı, o dönem Hokant Hanlığı yönetiminde olan Kırgızlarla da savaşmıştır. Kırgız Ormon ve Cantay

Beylerden kendisine tabi olmalarını istemiş ve onları bu konuda tehdit etmiştir. Kırgız Beyler, onun teklifini reddedip ona karşı savaşmaya karar vermişlerdir. Kenesarı, bunun üzerine 1846’da Kırgız topraklarına saldırmış ve ağır tahribatlar yaratmıştır. 1847’de Kırgızlar üzerine yaptığı büyük saldırıda Kenesarı, Naurızbay ve Hudaymendi Kırgızlarca idam edilmiş ve savaş son bulmuştur. Hatta Kenesarı’nın başı kesilerek Rus Kraliçesi’ne yollanmıştır (Orynbayev, 2012: 15- 21).

Arstanbek’in çeşitli şiirlerinde yer alan bu konu, özellikle Kazak şair Süyümbay ile yaptığı atışmada karşımıza çıkmaktadır. Arstanbek, Süyümbay üzerinden Kazak Han Kenensarı’nın ve Kazakların, Kırgız halkına verdiği zararı anlatmıştır. Kenensarı’nın, atası Abılay Han’ın yolundan giderek Kırgızlara karşı bir kıyım başlattığını, özellikle bir Kırgız boyunun neredeyse tamamı yakınını katlettiğini, saldırıp ölümüne sebep olduğu erlerin ardından sayısız kadın ve çocuğun çaresiz kaldığını, Kırgızların mallarını yağmalattığını, kızlarının ganimet olarak aldığını bildirmiştir:

Albay küldün tukumu Abılay kölenin nesli Kenensarı, Noruzbay, Kenensarı, Nooruzbay, Kesirluu çıktı çoyuştay, Belalı çıktı burun kıvırıp, Koñşu catkan Kırgızdı Komşu yatan Kırgızları Cön cayına koyuşpay. Huzur içinde bırakmadan. Kılıçın kanga kandagan, Kılıcını kanla kanlayan,

Kuşçulardı caylagan, Kuşçuları(Kırgız boyu) öldüren,

Aram kalmak tukumu Haram Kalmağın soyu

Kimge azap salbagan, Kimlere eziyet etmemiştir Beykapar catkan Kırgızdın Kaygısız yatan Kırgızların Şeyit bolgon baatırı, Şehit oldu kahramanı, Cesir kalgan katını. Dul kaldı kadınları.

Malın cıyıp aydagan, Hayvanlarını toplayıp süren,

Kız- kırkının ıylatkan, Kız gelinlerini ağlatan, Kempir- çaldı sızdatkan. İhtiyarları sızlatan,

(Kebekova, 1994: 67)

Arstanbek, Kenensarı’nın yaptıklarına dayanamayan Kırgız boylarının bir araya gelip Ormon Han liderliğinde, Kenensarı ile savaştıklarını ve bu savaştan galip olarak ayrıldıklarını anlatmıştır. İntikam ateşiyle yanan Kırgızlara yaşattığı acıların Kenensarı’nın yanına kalmadığını hak ettiği gibi öldürüldüğünü erkek, kadın, çocuk ve yaşlıların; harap edilen yerlerin ve el konulan bütün malların hesabının sorulduğunu bildirmiştir:

Kenensarı, Noruzdun Kenensarı, Nooruz’un

Kırgızdan cetti kazası. Kırgızların elinden geldi kazası. Albay colun coldoym dep, Abılay’ın yolundan giderim diye, Kırgızdardı kordoym dep, Kırgızları horlarım diye,

Özü kelip kabıldı, Kendisi gelip sataştı, Acalı çetten tabıldı. Eceli yaban yerde bulundu.

Kenen menen Noruzdun Kenen ile Nooruz’un

Kılganı curtka cetkenden, Yaptıkları halka ulaştığından, Iza, korduk ötköndön, Zulüm, horluk çektiğinden, Sarbagış, Solto çogulup, Sarbagış, Solto birleşip, Cantay, Baytik oolugup, Cantay, Baytik gönül verip, Ormon koldu baştagan, Ormon, askerlerin başında, Opsuz köpkön Kenendin Haddini aşan Kenen’in Başın kesip taştagan. Başını koparmışlardır. Noruzbayday baatırdın Nooruzbay gibi kahramanın Cülünün culup sabınan, İliğini koparıp sapından,

Tarihsel süreç içinde yaşanan ve her iki topluluk için de büyük kayıplara sebep olan bu durumları şiirlerinde dile getiren Arstanbek’in maksadı Kırgızlarla Kazaklar arasında sorunlar çıkmasını, anlaşmazlıklar yaşanmasını desteklemek ya da Kazakları Kırgız düşmanı olarak göstermek değildir. Üzücü olsa da bu olaylar tarihin sayfalarını kaydedilmiş ağır hadiselerdir ve Arstanbek gibi halkı için ömrünü harcayan bir şairin şiirlerinde de bu durumu dile getirmesi yadırganacak bir durum değildir. Türkistan halkının birliği için elinden gelen bütün gayreti harcayan Arstanbek’in, özelde kendi milletine olan sevgisisin varlığı unutulmamalı ve bu sevgiden diğer halklara düşman olduğu anlamı çıkartılmamalıdır. Kantarbay ile yaptığı atışmada yer alan sadece şu mısraları bile Rusların karşısında Kazak ve Kırgızların yaşadığı eziyete dair duyduğu büyük üzüntüyü ve her şeye rağmen bu halkların birliğine olan inancını ifade etmeye yetecek niteliktedir:

Kazak, Kırgız musulman Kazak, Kırgız Müslüman Közüm cetpeyt artına Gözüm ulaşmaz arkasına Kanday gana zañ boldu? Nasıl bir zaman oldu?

Tübü Birge musulman Kökü bir Müslümanlar

Kanday küngö coluktuñ? Nasıl bir güne kaldınız? (Kebekova, 1994: 43)