• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.6. Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi

2.6.2. Boşanmanın Yaşam Doyumu Açısından Çocuk Üzerindeki Etkisi

Yaşam doyumu, olumlu ve olumsuz hisler arasındaki muvazene olarak tanımlanabilir. ”Bu yaklaşımda olumlu duygu; isteklilik, enerjik olma, ruhsal uyarılmışlık ve kararlılık gibi terimleri içerirken olumsuz duygu; üzüntü, kaygı, korku, öfke, suçluluk ve küçümseme gibi hoş olmayan duygu terimlerinden oluşmaktadır” (Yavuz, 2006, s.14). “Bir başka tanımda yaşam doyumu, genel olarak kişinin kendi yaşamından duyduğu memnuniyeti ifade etmektedir “ (Telman ve Ünsal, 2004, s.52). “Yaşam doyumu bireyin kendinde bulduğu özelliklerin uyum içinde olması olarak tanımlanabilir. Öznel iyi olma çoğunlukla yaşam doyumu yerine kullanılır. Ancak öznel iyi olma yaşam doyumunu da kapsayan daha geniş içeriğe sahip bir kavramdır. Öznel iyi olma kriterleri arasında yaşam doyumu da bulunmaktadır “ (Keser, 2003, s.122).

Bu konuyla ilgili yer alan araştırmalar incelendiğinde, iyi oluş değişkeni birbirinden farklı isimlendirmeler ve yapılar olarak ele alınmaktadır. İsimlendirmelerdeki farklılaşmayla birlikte yaşam doyumu veya iyi oluşa isnat edilen özellikler de farklılaşmaktadır. İsim ve bağlamsal olarak oldukça karmaşık bir yapı sergileyen alan yazısına göre, iyi oluşun tanımı yapılırken de benzer farklılıklar görülmektedir. Dolayısıyla yaşam doyumu veya iyi oluşun tanımı ile ilgili çeşitli teoriler, farklı yaklaşımlar getirerek psikolojik yorumlarla konuya açıklık getirmeye uğraşmışlardır. Böylece tanımlardan ziyade birtakım genellemeler ortaya çıkmıştır. Biz de fazla detaya girmeden aralarındaki bu ince farkı göz önünde bulundurarak iki farklı başlık altında çocuğun yaşam doyumu ve psikolojik iyi oluşumunu ele alacağız.

Mutlu olmanın önemli bir göstergesi de bireyin, belirlediği yaşam ölçülerine ne derecede uygun yaşadığına yönelik yaptığı öznel değerlendirme olarak tanımlanan yaşam doyumudur. “Yaşam doyumu içinde bilişsel öğeleri de içeren bir kavramdır ve önemli belirleyicileri arasında aile, anne baba çocuk iletişiminin olumlu olması vardır” (Akyol, 2013, s. 30). Günlük dilde “mutluluk” olarak ifadesini bulan yaşam doyumu, bireyin yaşamını kendisinin değerlendirmesidir. Mutluluk, psikolojide öznel iyi oluş kavramıyla ele alınır. Yaşam doyumu bireyin kendi hayatını değerlendirmesi ve bu değerlendirme neticesinde bir hüküm bildirmesi anlamına gelmektedir. “Yaşam

doyumu, tek boyutlu bir yapı değildir Yaşam doyumu., olumlu duygulanım, olumsuz duygulanım ve yaşam doyumu olmak üzere üç önemli göstergesi vardır. Yaşam doyumun, olumlu duygulanım boyutunda, neşe, heyecan, gurur, ümit, ilgi ve güven gibi duygular yer alır. Olumsuz duygulanım boyutunda ise, üzüntü, suçluluk, nefret ve öfke gibi duygular yer alır. Yaşam doyumu boyutunda, bireyin çeşitli yaşam alanlarındaki doyumuna yönelik değerlendirmeleri yer alır” (Myers & Deiner. 1995.s,8).

Yaşam doyumu, kişinin psikolojik durumunu ve sosyal ilişkilerini etkileyen en önemli etmenlerden birisidir. Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri hakkındaki literatürü taradığımızda karşılaştığımız kavramlardan birisi yaşam doyumudur. Yaşam doyumu kavramı kişinin yaşamına yönelik umumi bir değerlendirmedir. Bu nedenle birçok farklı alandan etkilenmektedir. Yani yaşam doyumu, kişinin çalışma hayatı dışındaki tepkisidir, diğer ifadeyle bireyin yaşadığı hayata karşı genel tutumudur. “Yaşamın bütününü kapsayan yaşam doyumu kişinin nasıl bir ruh sağlığı içerisinde olduğunu gösteren önemli bir göstergedir. Yaşamda meydana gelecek çeşitli engellenmeler, zorlanmalar, çatışmalar ve ani olumsuz değişimler yaşam doyum düzeyinin düşmesine neden olabilir” (Demirel,2003 s. 1-9).

Ebeveynlerin ayrılmış olmasının risk oluşturma ihtimalinin olduğu psikolojik ve fizyolojik değişkenlerden biri de yaşam doyumudur. Çocuğun ve ailenin mutluluğu arasında paralel bir ilişki vardır. Aile saadetinin azaldığı oranda, çocuğun saadeti, çocuğun saadeti azaldığı oranda da aile saadeti azalmaktadır. Çocuğun sosyalleştiği birinci alan olan aile ortamı, aynı zamanda en ince detayına kadar taklit etme yoluyla rol model ihtiyacını giderebileceği sosyal yaşam alanıdır. Parçalanmış aileye sahip çocukların hayata bakışlarını, hayattan ne düzeyde memnun oldukları, hayattan zevk alıp almamaları da etkilenmektedir. “Parçalanmış aileye sahip çocukların yaşam doyumu ve iyilik hallerinin tam aileye sahip olanlara kıyasla anlamlı bir oranda düşük olduğu araştırmalarla bulgulanmıştır” (Amato & Both, 1991, s. 26).

Sosyal bir varlık olan insan, yalnızca diğer insanlarla geliştirdiği ilişkilerle hayatını sürdürebilmektedir. Yaşam doyumunun ehemmiyetli bir parçası olarak aile bireyleri arasındaki ilişkiler de insan hayatının önemli doyum kaynaklarından biridir. Aile

boşanması sonrasında, aile içinde yaşanan problemlere makul çözümler üretilememesi, aile bireyleri arasındaki uyumu azalttığı gibi, ebeveynlerin ve çocukların ruh ve beden sağlıklarını menfi olarak etkilemektedir. Dolaysıyla sağlıksız bir aile ilişkisi yaşam doyumunu olumsuz etkiler. Sağlıklı bir evlilik birlikteliği olan çiftlerin sağlıklı nesiller yetiştirecekleri gibi, çocuk gelişiminde de olumlu etkileri olacaktır. Bireyin aile ilişkileri ve yaşam doyumu, yaşam alanını ziyadesiyle etkilemektedir. Aile ya da evlilik hayatında yaşam doyumu yeterince iyi olmayan bireyler, bu sıkıntısını çocuklarına da yansıtmaktadırlar. Ve tabii olarak çocukların yaşamında kendilerini yalnız ve tehdit altında hissetmesi, psikolojik iyi oluş düzeylerine de bir sorun olarak yansımaktadır.

Akyol tarafından yapılan alan araştırma sonuçlarına göre; parçalanmış aileye sahip çocukların parçalanmamış aileye sahip olan çocuklara göre yalnızlık düzeyleri daha yüksek görülürken, yaşam doyumu ve sosyal destek düzeyleri ise daha düşük görülmektedir. Ebeveynlerinin evli olma durumuna göre ailenin çocuğa olan desteği görülür şekilde farklılaşırken, arkadaş ve öğretmen desteği kayda değer oranda farklılaşmamaktadır. ”Çocukların yalnızlık, yasam doyumu ve sosyal destek düzeyleri üzerinde anne baba evlilik durumu ve demografi değişkenlerin ortak etkisi anlamlı düzeyde bir fark yaratmamıştır. Boşanmış aileye sahip çocuklarda boşanmanın üzerinden geçen süreye göre yalnızlık, yasam doyumu ve sosyal destek düzeyleri anlamlı şekilde farklılaşmamakta” (Akyol, 2013, s. 4 ) olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada “Ailesi boşanmış çocukların boşanmamışlara göre daha fazla problemi olduğu; bu çocukların, okulda problemler yasadıkları, davranış sorunları gösterdikleri, akranları ve ebeveynleriyle çatışma içinde oldukları, kendilerine bakış açılarının olumsuz olduğu saptanmıştır “ (Akyol, 2013, s. 52).