• Sonuç bulunamadı

1.5. EVLİLİKTE EŞLER ARASI UYUM VE İLETİŞİM

2.1.4. Boşanmanın Çocuklar Üzerine Etkileri

Boşanma sonrası eşler arasında evlilik bağı ve birlikteliği bitse de ebeveynlik bağı devam etmektedir. Ailenin en temel işlevlerinden birisi neslin devamlılığını sağlamak ve topluma sağlıklı bireyler yani çocuklar yetiştirmektir. Aile çocuğun doğumundan itibaren ilk ve en temel bilgilerin verildiği; örf, adet gelenek ve kültürel bilgilerin yoğun bir şekilde aktarıldığı yerdir. Böylesine yoğun bir bilgi aktarım ve eğitim süreci uyumlu ailelerde bile sağlıklı yürütülmesi zorken parçalanmış bir aile de sağlıklı bireyler yetirmek çok daha zor olmaktadır.

Eşler, boşanma ile birlikte ortak birlikteliklerini sonlandırabilirler ama anne ve babalıktan boşanmaları söz konusu değildir. Çocuğun bu gerçeği anlaması ve algılaması için anne ve babanın ona hayatı boyunca yanında olacaklarını hissettirmeleri gerekmektedir (Tarhan, 2016: 111). Çocukların kendilerini en güvende hissettiği yer şüphesiz ailesidir. Boşanma sonrası ailenin parçalanması çocukta ebeveynlerine olan güven duygusunun azalmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle boşanma süreci ve sonrası için boşanmış bireyler çocukları ile sağlıklı ve sürekli bir iletişim alanı oluşturmalıdır.

Günümüzde boşanma süreci ve boşamanın getirdiği yeni hayat araştırmacıların ilgi alanı olmuştur. Çocuklar, anne-baba çatışmasına; boşanmadan önce, mahkeme salonunda ve boşanma sonrası yeni aile hayatında maruz kalabilmektedir. Ebeveynler nispeten iyi bir ilişki kursalar dahi pek çok çocuk anne

ve babaya karşı sevgisi, saygısı ve sadakati sebebiyle kendini parçalanmış hissetmektedir (Emery, 2013: 3).

Bu süreçten en çok etkilenenler kuşkusuz çocuklardır. Bir çocuğun kuşkusuz fiziksel ve psikolojik olarak en güzel şekilde gelişimini aile ortamında tamamlamaktadır. Çocuk anne ve baba ilgisine, sevgisine, şefkatine muhtaçtır.

Çocuğun ruhsal ve zihinsel yönden sağlıklı olması kişiliğinin ideal bir aile tarafından kazandırılmasıdır (Türkarslan, 2007: 100). Çocuk ilk rol modellerini okuldan önce aile ortamında edinmektedir. Çocuğun sağlıklı bir sosyalizasyon süresinden geçmesinde ailenin rolü büyüktür.

Boşanmanın çocuk yönünden bakıldığında üç temel sorun ortaya çıkmaktadır.

İlki, boşanmanın çocuğun günlük yaşamına getirdiği etkilerdir. Çocuğun çevresinin zenginliği ve ana babasıyla ilişkisinin miktarı ve türü çocuğun yetişmesinde büyük paya sahiptir. Çocuğun aile ortamı, boşanma sonucu önemli değişiklerle karşı karşıyadır. Bu değişikliklerin çocuğun psikolojisinde ne gibi etkileri olur bakmak gerekir. İkinci sorun, çocuğun boşanma sırasında kaç yaşında olduğu ile ilgilidir.

Çocuk küçük yaşlarda iken ortaya çıkan bir boşanma, onun gelişim sürecini derinden etkilemektedir. Üçüncü sorun ise, çocuğun anne veya babadan birinin yanında kalmış olmasından kaynaklanmaktadır (Cüceloğlu, 2006: 381).

Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü “Halkın Boşanmaya İlişkin Tutumları Araştırması 1996” (2015: 194) araştırmasında yoksul boşanmış kadınlara göre kendi kız ve erkek çocuklarının başlıca problemleri şu şekilde sıralayabiliriz;

 Boşanmadan dolayı babayı suçlama,

 Babayla birlikte olamadığı için üzülme,

 İçe kapanma,

 Arkadaşlarını, babaları olduğu için kıskanma,

 Can sıkıntısı,

 Derslerde başarısızlık,

 Söz dinlememe,

 Boşanmadan ötürü utanç duyma,

 Boşanmadan ötürü anneyi suçlama,

 Sigara içme şeklinde sıralayabiliriz. Ayrıca erkek çocuklarında anneyle yaşanan iletişim sorunları vardır.

Boşanma, çocukların başına gelebilecek en yıpratıcı olaylardan birisi ve potansiyel olarak onların gelişmelerini ciddi bir biçimde etkileyecek birçok değişikliği de beraberinde getirmektedir. “Potansiyel” bir durumdur, çünkü boşanmış bir ailenin çocuğu olarak yaşamak kaçınılmazdır ve bu durum çocuklara zarar veren bir durum değildir. Önemli olan ebeveynlerinin boşanmayı nasıl karşıladıkları, boşanmadan sonra yeni hayatlarını ve ilişkilerini nasıl devam ettirdikleri ve çocukları ile ilişkilerine devam etmeleridir (Türkarslan, 2007: 101).

Boşanma sonrası süreci öncelikle ebeveynlerin sağlıklı bir şekilde atlatması gerekmektedir. Boşanmış bireyler -azami düzeyde- sağlıklı bir iletişim alanı oluşturmalıdır. Çocukların boşanma sonrası yeni durumlara uyum sağlamaları bu iletişim alanının etkinliği ile doğru orantılıdır. Böylesine zor bir dönemde çocuklar anne ve babasından eskisinden çok daha fazla sevgi, şefkat ve güvene ihtiyaç duyacaktır. Ebeveynler bu durumda çocuğu ile olabildiğince kalite bir iletişim süreci içerisinde olmalı, anne-çocuk, baba-çocuk ve anne-baba bu süreçte mutlaka güçlü bir iletişim ağını kurmalıdır. Boşanma sonra çocuk kaygı ve endişe duygularını en yoğun şekilde yaşayacağı için ebeveynler çocuk üzerinde alacakları kararlarda tutarlı ve görüş birliğinde olmalıdır.

Boşanma sonrasında çocuklarda görülen ortak tepkileri şu şekilde sıralayabiliriz: Suçluluk, korku, öfke, üzüntü, barışma arzusu, uyku sorunları, yemek yeme sorunları, yalnızlık, reddetme, gerileme, okul sorunları ve fiziksel sorunlar.

Boşanma artık kaçınılmaz bir hale geldiyse, boşanmadan sonra çocuklarda meydana gelecek olumsuz değişimleri önceden görmek mümkün olmadığından, mümkün olduğunda sevgi ile kararlı davranmak gerekir. Eğer davranışları düzeltme noktasın zorluk yaşanıyorsa uzman birinden yardım alınması gerekmektedir (Türkarslan, 2007: 105-107).

Boşanmaların olumsuz sonuçlarını en çok çocuklar ödemektedir. Boşanan aile sayısının giderek artmasının çocuklar arasında suç işleme oranının artması, uyuşturucu ve madde bağımlılıkların artması gibi olumsuz durumlarla önemli bir bağlantısı vardır. Elbette boşanma bu olayların tek nedeni değildir ancak çocukların sadece anne veya baba ilgisinden mahrum kaldıkları önemli bir durumdur (Tarhan, 2016: 106).

Yörükoğlu (1994: 271) boşanma sonrası ebeveynlerin yapması gereken davranışları şu şekilde sıralamaktadır:

 Boşanma kavramı çocuğa açık ve en sade dille anlatılmalıdır. Eşler önceki eşlerini suçlamadan durumları çocuğun duygusal dünyasını kargaşaya sürüklemeden anlatılmalıdır. Ayrıca çocuk bir barışma unsuru olarak kullanılmamalıdır.

 Boşanma sürecinde zor zamanlar geçirilebileceği anlatılmalı, boşanmanın çocuk ile ilgili bir durum olmadığı belirtilmelidir. Ebeveynleri olarak çocuğun kendisine karşı sevgi ve sorumluluklarının devam ettiği gösterilmelidir.

 Eşlerin anlaşamadıkları konu ve durumları çocuklara yansıtmamalıdır.

 Çocuğa ebeveynleri arasında bir karşılaştırma veya seçim yapması istenilmemelidir.

 Önceki eşten intikam almak veya ceza vermek için çocuk bir araç olarak görülmemelidir. Çocuğun ebeveynleri ile görüşmesine engel olunmamalıdır.

 Çocukta boşanma sonrası yıpranan güven duygusu ebeveynlerinin ilgisi ve görüşme sıklığı belirlenmelidir.

 Çocuk ile gerçekleştirilen her davranış ölçülü ve tutarlı olmalıdır. Çok sert veya çok gevşek davranılmamalı, aşırı tepkili davranışlar ve korkutucu sözler telaffuz edilmemelidir.

Çocuklar boşanmadan bir süre sonra yeni bir zor durumla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum ebeveynlerinden birinin veya her ikisinin yeniden evlenmesidir. Yeniden evlenme, çocukların ebeveynlerine karşı öfkesini yeniden ateşleyebilir, birlikte yaşamadığı ebeveynle iletişimi kesebilmekte veya azaltabilmektedir. Üvey ebeveyn ve üvey kardeşler aile bireyleri olarak dâhil

olabilmektedir. Yeni aile fertleri destek kaynağı veya rakip olarak algılanabilmektedir (Emery, 2013: 4-5).