• Sonuç bulunamadı

,: - " - ,'- - - _:: , o -. - o :: - - - , -.::1-' '1

°1-

J-~

J J ı.JJj

4.-UJ

0+-":"; L-:

~

r~ ~LA..-uı.ı.

JII

-

"

::0:"J~::;$"'o~J

::~(>~-i

~

'iilI

--:;L:-G -~~

o~-i

::;i.l

":, 1-..._ e.ı:.. ~,'i-~ .~::

. -

!. - -. :: ,

'.-1

J' -

"o

o~_

°l - •

0:JI> _

:ı~

J..>-

i

ı.:rl.:..J

J."-: J

.;:>

J \

J

J-:""'\J _~ ~

.j/; ..J:t-:

::0.i-::r...-

<.Stıl'J':~"

::0~J~ . G.~C...,1\J':ı\~-i

.... .

" _ (-" '. - OJ._ - - :::ı-~.-i-_

J'--.

l" •• 11-.

«.

i:::: .•

>

.Y.;-:- ~ \

J . 4~):ı '-' _ır~..u-- _ ~ J_!OJ .;

"Boşanmış kadınlar, üç kur' (bekleyip) kendilerini gözetlerler (hami. le olup olmadıklarına bakarlar). Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyor- larsa, Allah'ın, kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri (karınıarında çoeuk olduğunu saklamalan), kendilerine helfil olmaz. Bu arada kocaları da barışmak isterler8e onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Erkek- lerin kadınlar üzerinde bulunan hakları gibi, kadınların da erkekler üze- rinde hakları vardır. Erkeklerin, kadınlar üzerinde(ki hakları), bir derece daha fazladır. Allah azizdir, hakimdir."2

Burada yüce Allah, boşanmanın hükümlerini açıklıyor:

1- Boşanan kadın, gebe olup olmadığının anlaşılması için bir süre bekliyecektir. Bu süreye (iddet denir. Burada beyan edilen iddet, adet gören, gebe olmayan, niki\htan sonra kocasiyle birleşmiş bulunan kadıu-

lara mahsustur. Nikahlamp da henüz kocasiyle birleşmeden boşanan

ıAyııı cscr, 290-291. 2 Bakara suresi : 228

KUR';':'!I KERhr'DE EYLEi'iME YE BOşAN~rA

263

kadınlar: "İnanan kadınları nikahlayıp da henüz kendilerine doktllıma- dan onları boşarsanız, onların üzerinde sayacağınız bi,. iddet hakkınız yoktu,.!." ayetinin hükmü gereğince iddet beklemezler. "Gebe olan ka-

dınların bekleme sü,.esi, yüklerini bırakıncaya kadardır2." Küçüklük ve-

ya yaşlılık sebehiyle adet görmeyen kadınlar ise üç ay heklerler: (Yaşlı- !ıklarından ötürü) iidetten kesilen kadınlarınızın bekleme süresi üç aydır. Henüz adet görmeyenler de böyledir3."

Yukarıdaki ayette geçen kuru' kelimesi, kur'ün çoğuludur. Kur',

Arapçada iki zıd anlamlı kelimelerdendir. Hem adet, hem temizlik an- lamına gelir. Ebu Hanife, bunu hayz (adet) anlamında almı~, Şafii de tuhr (temizlik) anlamında kahul etmiştir. Ebu Hanife'ye göre boşanun kadın, hoşanmasını müteakib üç £tdet görmesini bekleyecektir. Şafii'ye göre bulunduğu temizlik süresinden. sonra iki temizlik süresi daha bekle- yecektir.

İddet beklemenin iki önemli hikmeti vardır: Biri, kadının karmnda çocuğu olup olmadığının anlaşılması, böylece çocuğun babasımn helli olması; diğeri de bu süre içinde karı kocanın, iyice düşünüp bir anlaşma zemini hulmaIarına. aradaki kırgınlığı gidererek tekrar birbirlerine dön- mclerine imkrm verilmesidir. Karı koca, herhangi bir sebeble kavga ede- bilir, anlaşmazlığa düşebilir, öfkeye kapılıp boşanmağa kalkabilirler. Ama bu anlaşmazlık, çoğu kez bir tehevürün, bir öfkenin eseridir. Şimdi bunlar, birbirlerine yaklaşınadan, aynı evde veya başka evlerde bir süre ayrı yaşayıp düşünürlersc, çoğunlukla yaptıklarına pişman olur, hirbir- lerini gerçekten sevdiklerini vc ayrı yaşayamayacaklarını anlar ve bir- birlerine dönmeğc karar vcrebilirler. Nitekim Ccnahı Hak: "Bilemezsin,

belki Allah, bundan sonra bir iş yapar (bir anlaşma imkanı ortaya çıka- rır)4." ilyetiyle iddetin hikmetini açıklamıştır. Öyle ya, imian bir nimetiıı kadri11i, bir süre ondan uzak kalınca daha iyi anlar.

Kadın, iddeti içinde iken kocası isterse yeni bir nikilh kesmeden ona dönebilir. Ancak iyi niyyetle dönmesi şartiyle. Yüce Allc:h: "Bu arada,

kocaları da barışmak isterlerse onları geri almağa daha çok hak sahibidir- Ier." cümlesiyle bu iyi niyyetin, ısl£th Ye barış niyyetinin esas olduğunu bildiriyor. Müfessir Kasimi, ısl£th niyyetiylc olmadıkça iddeti içinde, bo.

1 Ahziib Suresi: 49. 2 Taliik Suresi: 4. 3 Taliik Suresi: 4. Tnliik Suresi:

ı.

264 SüI,Ey~ıAl'" ATE~

~adığı kadına dönmenin haram olduğunu söylemiştir. Kocasının iyi niy- yetinden emin olmayan kadın da isterse kocasının dönme isteğine razı ulmayabilir. "Kadınların özerinde (erkeklerin) birtakım hakları olduğu gibi kendilerinin de (erkekler ü7.erinde) birtakım hakları vardırı" cümle- sinden bu mana anlaşılıyor. Nasıl erkeğin, iddeti içinde karısına dönme- yip işi ba'in talaka çevirme hakkı varsa, kocasının iyi niyyetinden emin olmayan kadının da aynı hakkı vardır. Bu anlayış, "Erkeklerin, kadınlar üzerindeki hakkı bir derece fazladır." cümlesine aykırı düşmez. Çünkü bu ifade, genel olarak iiile hayatında, aile reisliği, nafaka temini, kadını hi- maye gibi hususlarda erkeğin bir üstünlük kazandığını belirtir. Erkeğin, kadın ü7.erinde hakkı olduğu gibi, kadının da erkek üzerinde hakkı var- dır. İkisi de karşılıklı olarak hirbirlerine iyilik etmekle yükümlüdürler. İbn Abbas şöyle demiş: "N asıl ben, kadının benim için süslenınesini is- tiyorsam, benim de kadın için süslenmemi isterim. Çünkü Allah (Kadın-

ların üzerinde erkeklerin birtakım hakları oldu,iJ,ugibi, onların da erkekler üzerinde birtakım ha.kları vardır) diyor2."

Hasılı iddetin en önemli hikmeti, karı kocanın, bir süre evlilik mü- nasebetinden uzak kalıp salimen düşünmeleri ve hirbirlerinc dönme ze- mini ve fırsatı bulmalarıdır. Bunun için yüce Allah, hoşamanın olup bit- tiye getirilmesini yasaklıyol' ve ayrı zamanlarda verilmek şartiylc taliikı üçc çıkarıyor. Bakara Suresinin 229'ncu ayetinde şöyle buyuruyor:

2-((_0t/':..}J~k:!I:

Boşama iki defadır."

İslamdan önce Araplar, karılarını istedikleri kadar boşar, bclli bir süre sonra tekrar ona döner, yine hoşar, yine döner, böylece 227'nei ayet- te açıklanan ilti'da olduğu gibi bu yolla da kadına işkence ederler; ne ona hürriyetini verirler, ne de ona eş gözüyle bakarlal'dı. İslam devrinde En-

sardan bir adam, karısına:

--.o

- Sana hiç yaklaşmayacağım, ama sen benden çözülüp ayrılamaya- caksın dedi.

Kadın:

- Nasılolur, dedi. Adam:

- Seni boşayacağım, süren dolmağa yaklaşınca sana döneceğim. Yine boşayacağım, süren sonUna yaklaşınca tekrar döneceğim, işi böyle uzatacağım, dedi.

1 Bakara: 228. 2 İbn Kesir, 1.371.

KUR'ANI KERI\I'DE E'TF.NME VE HO!,!.\NMA 265 Kadın, bu durumu Allah'ın Besulüne arz etti. Yüce Allah Bakara Suresinin 229'ncu avetini indirdi '.

İşte bu ayetle, kadının aleyhine işleyen bu bosama sistemini yüce Allah kaldırıyor Ye erkeğe, ancak iki boşamada dönme hakkı tanıyor. Üçüncü defa da bo~arsa artık ona dönme hakkı vermiyor2•

İslama göı'c kadın nasıl boşanll'?

Kütüb.i Sittede bulunan hadislcrin de ifade ettiği üzre karısını bo- şamak isteyen kimse, kadın ııdetinden temizlendikten sonra onu boşa- yıp bekler. Kadın hir adet daha görüp temizlendikten sonra bir daha bo- şar. Yine bekler, kadın bir adet daha görüp temizlenil'. Eğer adam boşa- mağa kararlı ise bir daha boşar. Böylece kadınla bütün evlilik bağları kopmuş olur. Kadın ertesi adetini de gördükten sonra dilcdiğine varabi- lir, dilediğiyle evIenebilir.

Bütün mezheplere göre adet halinde bulunan kadını boşamak caiz değildir. Adeti kesildikten sonra kocası temas etmeden onu boşayabiIiI'. Adetten sonra temas etıni~ ise bu temizlik içinde dc boşamak caiz değil- dir3•

Kur'an'ın aalattığı tarzda boşama halinde kadın, kocasının evin- den ayrılırken iddet süresini de hitirmiş olarak ayrılır. Kur'an şöyle di- yor:

"Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman iddeıleri içinde (adetten

temiz oldukları sırada) onları boşayın ve iddeti sayın (üç defa adet görüp temizlenmelerini bekleyin). Rabbiniz Allah'tan korkun. (Bekleme süreleri

dolmadan) onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınıar; an- cak ap açık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Rıınlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını p,eçerse kendine yazık etmiş olur. Bilmezsin belki Allah bundan sonra bir iş ortaya çıkarır (bu bekleme süresi içinde, eşIer arasında hir sevgi yaratır, bir anlaşma zemini hazırlar)4."

Gerek Bakara Suresinin 229'ncu ayeti gerek bu ııyetin ifadesinden anlaşılıyor ki bu üç talak, ayrı ayrı taHikIardır. "marrateyn" ta'hiri, bir şeyin, iki kere yapılmasını gösterir. Nitekim şari', otuz üç kere "sııbluı-

i Tirmizi, rala~, 16; Tahe.ri. 2 İbn Kesir, ı, :n1.

3 Kitalıu'l-Fıkh uli,'I-Me.7.ulıihi'I-Arba'u, IV, 31

ı.

1 Tal"k Sııre,i:

ı.

266

SÜLEYMAN ATEŞ

nellah" ,otU?;Üç kere "elhamdulilli1h", otuz üç kere "Allahuekber" den- mesini emretmiştir. Şimdi hİr adam hir defada 33 adedini söyleyerek "otuz üç kere dhamdulillah" demekle bu emri yerine getirmiş olmaz. Mutlaka ayrı ayrı, otuz üç tane elhamdulillah demesi gerekir. İşte tıpkı hunun gibi, bir adam, bir sözle: "üç defa boşadım" demekle de kadın, üç defa boşanmış olmaz. Hz.Peygamber'in açıkladığına göre adet halin- de iken kadın boşanma?:, ancak temizlik halinde hoşanabilir. Hz.Ömer'in oğlu Ahdullah, hayz halinde Imlunun karısını, bir rivayete göre bir talak ile, bir başka rivayete göre üç talak ile hoşamış. Hz.Ömer, bu duruml' Hz.Peygamber (s.a.v.)dcn sormuş. Allah'ın Resulü buyurmuş ki:

"Ona

emret, kadına dönsün. Temizleninceye kadar onunla münasebette bulunma- sın. Kadın tekrar {idet görsün, yine temizlensin, bundan sonra dilerse onu yanında koysun, dilerse hiç temas etmeden boşasın. İşte Allah'ın, kadınları

boşamak için emrettiği iddet budur!."

Gelen salıih hadisler, üç talakın bir defada verilemeyeceğini göste- rir. İbn Ömer'in, bir defada karısını üç talak ile boşayan bir adama:

"Bari bir kere, yahut iki kere boşasaydın, çünkü Allah'ın Resulü, bana böyle emretti. Eğer onu üç kere boşarsan, kadın, başlca kocaya varmadıkça sana haram olur ve sen, Allah'ın, karını boşaman hususunda sana verdiği emre aykırı giderek Allah' a iisı olursun" dediği rivayet edilir2• Bu rivayet,

üç telakın, bir arada verilebileceğini gösterirse de Nesa'i'de bulunan ha- dis, bu rivayeti cerhctmektedir:

" Bir adamın, karısını bir defada üç taliik ile boşadığı, Allah'ın Resu- lüne haber verildi. Allah'ın Resulü, kızarak ayağa kalktı, şöyle dedi:

- Ben henüz aranızda iken Allah'ın kitabiyle mi oynanıyor? Bir adam ayağa kal/ıtı :

- Ya ResuliilIah, şu adamı öldüreyim mi? dedi3."

Tirmizi de Rükane'nin şu rivayetini kaydediyor: "Ya ResuliilIah, dedim, karımı bette taliike ile (kesin şekilde) boşadım. Neye niyyet ettin, dedi. Bir talôka niyyet ettim, dedim. Vallahi mi, dedi. ValIahi, dedim.

1\'iyyetin ne ise taliik odur, dedi4."

1 BuIJurl, TaHıl!:, 1; Müslim, Taliik, bab 1; İbn Miiee, Taliil!: 2; ;llcsii'I, Taliil!: 1; Tirmizi, 'raIfıl!:

ı.

2 Bul.ıfırl, 'faliiı!:, 7; Müslim, Talfı~

ı.

3 ;'IcSi;'i, Talfıl!:, biib: e;;-selfı;;u'l-mccmu'allı vcmii fihi mine't-tıığliz.

4 Tirmizi, Talill!:, 2. Ebii DavOd, l\1ü.lim ve ıbn I:Innbcl de rivayet etmişlcrdir. et-Tiie, II, 310.

KUR'ANI I\ERiM'DE EVLEN)IE VE BOŞANMA

267

Ancak Tirmizi, hu hadi!'in sadece bir senedIe geldiğini ve Im lıadistı~ 17.dırap bulunduğunu söyler. İbn Hanbel de bu hadisi sağlam görmemi~- tir. İbn İshak'ın, Dilvtıd ilm İkrime yaliyle İhn Abbas'tan rivayetine göre "Rükfme, karısını üç talilk ilc boşamıştı ama Medine halkı, üç talilka Bette Talak derI" Ahmed ilm Hanbel'in rivayetine göre karısını üç ta- l£ik ilc boşayıp sonra çok pişman olan Abdu Yezid oğlu Rükilnc, durumu Hz.Peygamber'den sordu. Hz.Peygamber, Rük£ine'den, karısını nasıl boşadığını sordu. RüJdinc, üç talilk ile boşaclığını söyledi. Hz.Peygam- her: "Bir mecliste mi?" diye sordu. Rükane: "Evet" dedi. Hz.Peygam- ber: Bu sadece bir boşarnadır. İstersen dön" dedi. Bu hadisi rivayet eden İbn Abbas Talakın ancak her temizlikte bir tane olabileceği görüşünde idi2•

Ebu Daviıd'un, İkrime yoliyle İbn Abbas'tan rivayet ettiği benzeri bir hadiste ise karısını boşayan, Rükilnenin kendisi değil, bahası Abdu Yezid'dir. Abdu Yezid, çocuklarımn annesini boşayıp başka bir kadınla evlendi. Aldığı kadın, Hz.Peygamber'e gelip Abdu Yezid'in, kendisine bir yararı olmadığını söyleyerek ondan ayrılmak i!'tcdi. Hz.Peygamber de Abdu Yezid'e, bu kadını boşayıp, Rükane ve kardeşlerinin annesi olan (eski karısın)a dönmesiııi emretti. Abdu Yezid'in:

- Ya Resul£iIlah, hen onu üç tal£ik ile boşadım, demesi üzerine Hz.- Peygamber:

- Biliyorum, dedi ve "Ey pı!ygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri içinde boşayın ve iddeıi sayın3" ayetini okudu4•

İbn Abbas'tan gelen çeşitli rivayetler, ta Hz.Ömer devrinin ilk yıl- larına kadar bir defada söylenen üç talilkın, bir talAk sayıldığını belirt-

mektedir:If~""'.l.;~~i.1 t-.1 ~

<lilIJ...:'<lil\Jy.).J.~

J&-

J~ı.:ıt)

~i u"'l:JI

::.:ı) :l..;-'lk>Jı U,.;r

JlAJ

."ö.\>I.1

~~i

J~

'Jr

4;')\.;,:.

. ~

ol...2.•ı;(1:1&- o\~

.•

i.ll; ,"ölii

4.;:; tl, ~;L:) ...li

,..;:"1J \}~~~\

:Allah'ın Resulü

(s.a.v.)

ve Ebubekir edvrinde, iki yıl da Ömer dev- rinde üç taluT., bir tazak sayılırdı. Ömer ibn al-Hattub ; insanlar, teenni ile

1 Bkz.1bnu'I-Kayyim cl-Cevziyye, l"lamu'I-Muva~~ıin, III. 40-,ıı. 2 llın Hanbel, J, 265.

3 Talak Suresi: ı.

268

SÜLEYMAN ATEŞ

hareket etmeleri gereken bir işte acele ettiler, ışın çabucak olup bitmesini istediler. Acaba, a.l(~yhlerine olan bu işi kabul etsek mi' dedi ve aleyhlerine olan bu işi kabul etti!." Müslim ve Ebu Davud'un rivayetinde: Ebfr's- Salıba, İbn Abbas'a sormuş: "Allalı'ın Resnlü (s.a.v.) ve Ebubekir dev- rinde üç talak, bir talak değil miydi

?"

İbn Abbas: "Evet öyle idi, fakat Ömer devrinde insanlar, talakın çabuk bitmesini çok istedikleri için Ömer, onların aleyhine bunu eai7. gördü2."

İbn Abbas'ın sözlerinden açıkça anlaşılıyor ki Hz.Peygamber ve Hz.Ebubekir devirlerinde ve H7..Ömerin halifeliğinin ilk yıllarında, bir ağızIa söylenen üç talftk, bir talak kabul ediliyordu. Ayetin beyan ettiği şekilde boşama tarzına riayet ediliyordu. Hz.Ömer devrinin ileri yılla- rında İslam toplumu genişleyip, toplumda sosyal problemlerin yoğunluk kazanması sonucu insanlar boşama i~inin bir an önce bitmesini istediler. Üç ay beklerneğe dayanamayan insanların sayısı arttı. Bu işin bir an önce bitmesi hususunda Hz. Ömer'e başvurdular. Fa7.la talebveya toplumsal baskı yüzünden, o devir ve şartlar için bir zaruret haline gelen bu boşa- ma tar/\ı, kabul edilmiş ve Hz.Ömer kabul ettiği için artık ondan sonra teşekkiU eden dört me7.hepçe de ittifaken kabul edilmiştir. Fakat İbn Abbas gibi bazı müetehidler itira7. ettiğine göre bu meselede ahabın iema'ı yoktur hatta ulemıı'nın da iema'ı yoktur.

Aksine, bir ağı7.da söylenen üç talakın bir talak olduğu hakkında Hz.Ömer devrinin ilk yıllarına kadar ashab arasında kadim bir iema ol- muştur.

Üç talakın birden söylenmesinin geçerli olmayacağı hakkındaki de- lilleri sıralayan İbnu'l-Kayyim el-Cevziyye özetle der ki: Lian'da, Nur Suresindeki 6'neı ayete göre adamın dört defa doğru söylediğine dair Allah'ı şahid tutması gerekir. Bir adam bir ağızda "Dört defa Allah'. şahid tutarım ki ben doğru söyleyenlerdenirn" demekle dört şahidlik yerine gelmiş olma7.. Bu yemin, sadece bir yemindir. Hadiste namaun sonunda otuz üçer kere "subhanellah, elhamdulilliih, Allahu ekber" den- mesi emredilmiştir. İnsan bir defa otuzüç kere Sübhanellah demekle bu emir yerine getirilmez, belirtilen sevaba erilmez. Ayrı ayrı tam otU7.üç kere "subhımellah, ... " demek gerekir. Nur Suresinin 58'nci ayetinde hizmetçilerin ve bülı1ğa ennemiş çocukların, üç kere izin alma-

1 )füs!im, Talii~, biih Taıii~i'ğ.selüs. hadis: 15.

KUR'ANI KERIM'DE EVLENME VE BOŞANMA

269

lan emredilmiştir. Hadiste de: "İzin alma üç defadır. Eğer izin verilirse gir, yoksa geri dön" buyurulmuştur. Bu emirlerin yerine gelmesi için üç defa ayn ayrı i.-:inalmak gerekir, bir kerede "Üç defa şöyle olsun" de- mekle emir yerine getirilmcz. İşte taIak hakkmdaki emir de böyledir!

(J~i)

daki (Ji)istiğrak ifade eder. Ayetin takriri

J~i

J5'")

(~m

cıf J

.:.ıl;.J,A

Bütün boşamalar iki keredir, bir de üçüneü boşama vardır, demek olur. Böyle olunea meşru talilk, ancak ayrı ayrı yapılan talaktır.

(1.:,,(,:')

ancak ayrı ayrı yapılmakla olur. Kitabın, siinnetin ve dilin gereği buuurı.

"Ashabın hepsi, Hz.Ömer devrinin ilk yıUanna kadar bir lafızIa söylenen üç talakın bir talilk olduğu kanaatinde idi. Bu görüşe itiraz eden olmamıştı. Bundan dolayı bazı ilim erbabı, bu meselenin, kadim bir icma olduğunu söylemiştir. Ama bunun hilafına bir icma olmamış, günümüze kadar her asırua bu görüşü benimseyen ve buna göre fetva veren alimler bulunmuştur:

Abdullah ibn Abbas bu görüşte olduğu gibi Zübeyr ibn el-Avvam ve Abdurrahman ibn Avf da böyle fetva vermişlerdir. Hz.Ali ve İbn Mes'ud'dan ise iki rivayct gelmektedir. Birine göre bir ıarızdaki üçna- liikı kabul etmişler, diğerine göre etmemişlerdir. Tabiundan İkrime, Tavus, tilbi'ut-tilbiinden Muhammed ibn İshak, Hilas ibn Amr, el-Haris el- Ukeyli, bunlardan sonra gelen nesiluen Dilvud ibn Ali ve taraftarlan, İbn Hazm ve başkalan, İmam Malik'in bir kısım talcbeIeri, Hanefüer- den bazıları, İbn Hanbelin bazı talebeleri böyle fetva vermişlerdir. İmam Ahmed'e göre bir ağızIa yapılan üç talilkın geçerli olmayacağı hakkındaki hadis doğrudur, fakat hadisi rivayet edenin, hadisin hilafını benimse- diğinden dolayı İmam, hadisin hilafı olan görüşü kabııl etmiştir. Çünkü İbn Abbas'tan, bunun hilafına da rivayet vardır.

"Rz.Ömer'in, bir ağızIa söylenen üç talilkı geçerli saymasilla gelin- ee: Ömer devrinde, insanlar taliikı küçümser oldular, bunun bir anda olup bitmesini isteyenler çoğaldı. Resıılullah devrinde insanlar, AllaIı'- tan korkar, talaktan çekinirlerdi. Fakat zaman geçtikçe takva azaldı, İnsanlar Allah ve Resuliinün verdiği ruhsatı çiğueyerek işin bir an önce

1 Bkz tqamu'I.Muv~ıin, 42. 2 R3zi, Mefatihu'I-Gayb. Il, 247-248.

270 SÜLEYMAN ATEŞ

olup bitmesini istemeğe başladılar. Hz. Ömer de onları ma'nen cezalan- dırmak için aleyhlerine olan bu isteklerini kabul etti ki bir defada talak olup bitince başka biriyle evlenip boşanmadıkça karısını alamayacağını görsün ve bunun ne zor bir şey oldui;runu anlasınlar da talaktan çekin- sinler. Kendi devri için bunu uygun gördü de fetvayı böyle verdi. Bu, zamanın ihtiyaçlarına göre fetvanın değişmesidir.

Fakat bu tatbikat, zamanla kötü sonuçlar doğurmuştur. Madem

ki üç talakın birden verilmesinin geçerli olmayacağı hakkındaki hadis doğrudur, bunu nesheden bir hadis yoktur. O halde ümmete, bu hadisin hükmünü almak, buna aykırı düşen bütün rivayetleri terk etmek düşer. Birisi, bir hadise aykırı davrandı diye hadisi terk edemeyiz. Zira onun muhalif davranmasımn, aslında tutarsız olan birçok sebebIeri olabilir. O insan masum değildir. Sahabe, insanların isti(caIini görünce, fesadı önlemek için talak meselesindeki eski fetvayı değiştirmiştir . Yani za- mamn ihtiyacına uygun olan hükmü vermişlerdir. Ama şimdi ailelerde meydana gelen mefsedeti önlemek için, bu konudaki fetvayı yine eski

haline, ResuluIlah ve Ebubekir devrindeki durumuna döndürmek la-

zımdır!."

Evet İbnu'I-Kayyim el.Cevziyye'nin yukarıdaki izahıarı, Kur'an'ın

ruhuna uygundur. Çünkü Kur'an'ın maksadı, mümkün olduğu kadar

ailenin yıkılmasına engelolmaktır.

"Belki Allah, ondan sonra bir iş ortaya

çıkarır

2" ayetinin de belirttiği üzre talakta böyle tedriei bir yol izlenmesi

emredilmiştir ki şayet bir tehevvür veya basit sebeblerle karı koca, bir- birlerine darılıp ayrılmağa kalkışmışlarsa, meseleyi geniş zaman içinde salim kafa ile yeni baştan gözden geçirip tekrar barışma ve birbirlerine dönme arzU ve imkanını bulsunlar. Hz.Peygamber (s.a.v.)in dediği üzre:

"Allah indinde en sevilmeyen heleil,taleiktır

3." Zira karı kocanın ayrılması,

yalnız kendileri için değil, çocukları için de büyük bir yıkımdır. Ancak bütün anlaşma imkanları ortadan kalkınca talaka başvurulur. Bu da zamanla anlaşılır. Adam, beraber yaşayamayacağını sandığı karısından bir iki ayayrıca kalınca onunla yaşaması gerektiğini anlar. Onun için bir defada: "Seni üçten dokuza boşadım" demekle iş bitmez. Kur'an, kadımn durumunu yüceltmiştir. Hemen bir kızgınlıkla ağızdan çıkan bir sözle kadını boşanmış saymak, onun aleyhinedir. Yalnız onun değil, çoluk

1 ıhnu'l.~ayyim el.Cevziyye, anılan eser, III, 45-51 özet olarak alınmıştır. 2 Talak Suresi: 1.

KUR'ANI KERiM'DE EVLENME VE BOŞANMA

271

çocuğun ve kadının iiilesinin de aleyhinedir. Bu, Kur'iln'ın ruhuna ta- mamen aykırıdır. Nitekim ResuluIlah ve Hz.Ebubekir devirlerinde böyle bir sözle üç talak kabul edilmemiştir.

Benzer Belgeler