• Sonuç bulunamadı

Başlık: KUR'ANI KERİM'DE EVLENME VE BOŞANMA İLE İLGİLİ AYETLERİN TEFSİRİYazar(lar):ATEŞ, SüleymanCilt: 23 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000583 Yayın Tarihi: 1979 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KUR'ANI KERİM'DE EVLENME VE BOŞANMA İLE İLGİLİ AYETLERİN TEFSİRİYazar(lar):ATEŞ, SüleymanCilt: 23 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000583 Yayın Tarihi: 1979 PDF"

Copied!
66
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KUR'ANI

KERİM'DE

EVLENME VE BOŞANMA

İLE İLGİLİ

A.YETLERİN

TEFSİRİ

Doç. Dr. Süleyman ATEŞ

1- EVLENME İLE İLGİLİ AYETLER:

Evlenme: Kadınla erkeğin, hayatlarını hirleştirıııc akdidir. Birbirine haram olan kadın ve erkek, hu akidle helal olur.

Amacı sağlam bir toplum kurmak olan İslamiyet, aileye çok önem vermiştir. Çünkü aile, toplumun temel taşıdır. Toplumlar, ailelerden oluşurlar. Toplumu oluşturan aile sağlam olursa toplum da sağlam olur. Aile de evlenme ile kurulur.

İnsanlığın devamı, kadınla erkeğin beraberliğine bağlıdır. Bundan dolayı Kur'anı Kerim, insanları evlenmeye teşvik etmiş: "Allah size, kendinizden eşler var etti, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerle rızıklandırdı .

.1",

"içinizdeki bekarları, kö-lderinizden ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah ICıtfiyle onları zenginleştirir. Allah(ın lUtflı) geniştir, (O, herşeyi)

bilendir2". demiştir.

İyi kadını, dünyanın en güzel nimeti sayan İslam Peygamberi de şöyle buyurmuştur: "Dünya bir geçimden ibarettir. Şu geçim dünyasının en güzel nimeti de iyi kadındır3". "Mü'min, Allah korkusundan ve O'na

itaatten sonra, iyi bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yarar-lanmamıştır. Çünkü, ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa kendisini sevindirir, üzerine yemin etse yeminini doğru çıkarır, başka tarafa git-se, kendisinin gıyabında namusunu ve malını korur4". "Gençler, sizden gücü yeten evlensin. Çünkü bu, gözü harama karşı korur, namusu muhafaza

1 Nah) Surcsi: 72. 2 Nur Surcsi: 32.

3 :\lüslim, Rada" bab 17, Hadis: 64. 4 İbn Mace, Nikôh, 5.

(2)

222

SÜLEy~ıAN AT Ei}

eder. Gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç, şı)hveti kırar'''. Nikiil, benim sünnetinıdir. Sünnetimi yapnıayan benden değildir. Evleniniz, çün-kü bım sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hali vakti yerinde olan evlensin, eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç, şehveti kırar2".

Evlenmenin amacı, sadece erkekle kadının doğal duygularını do-yurmaları değil, insanların üremesidir. Şehvet duygusu, neslin devamı için bir araçtır. Nitekim Hz.Peygamber: "Evleniniz, çiinkü ben sizin çok-luğunuzla diğer ümmetlere övünece,4inı" ejimIesiyle evlenmımin amacının ürerne olduğunu belirtmiştir.

Evlenmenin hükmü:

Yukarıdaki hadistc de geçtiği üzre evlenmc, sünndi miiekkededil'. Fakat, bazı şartlarda farz, vacib, haram da olabilir:

ı)

Evlenmediği takdirde zina suçu işleyeeeğini kesinlikle hilen, malı ve bedeni evlenmek için yeterli kimsenin evlenmesi farzdır.

Ev-lenmediği zaman zinaya düşüp düşmeyeceği kesin olmayan kimsenin

evlenmesi v[lCilıdir.

2) Evlenmediği zaman zmaya düşmekten korkusu bulımmayan

normal insanın evlenmesi sünneti müekkcdedir.

3) Elendiği takdirde karısına kötülük edeceğini, ona karşı kocalık görevlprini yapamayacağım kesinlikle bilen kimscnin evlenmesi haram-dır.

Eş seçcrken dikkat cılilecek husus:

Eş, ailenin direğidir. "Yuvayı yapan dişi kuştur." Yuvayı yapacak, çocukları eğitecek, yetiştiı'ecek hayat arkadaşını seçerken güzelliğinden, soyundan ve malından çok dindarlıj;,Tlna ve iyi ahlak sahibi olmasma dikkat edilmelidir. Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle huyurmuştur: "Dört şeyden dolayı kadınlarla evlenilir: Malından, soyundan, güzelli,~inden ı'e dininden dolayı. Sen dindar olanı seç, ellerin toprak olsun3 4".

i Müslinı, Nikiılı, bab 5; Buhuri, Nikiıh, 2; İbn IIHlCc,Xikıilı i; "'esa'i, S.yaırı, 4:-1;Darİm" Xikıilı, 2; İbn Hanbel, 1.378.

2 lım Milcc, Xikulı,

ı.

3 Ellcriu toprak olsun sözü, fakirlikten kinayedir, fakat burada şaka tarzında söylenmiştir. 1. Buhuri, ;'oIikl,h,15; 1':1>".Dhl"l, i"ikı1h, 2: İbn M,.ce, i\ikah, 6; ::'{csU'i,:'Iikfılı. 13: Durimi, !'iikah, 4; l\luyatla', !'iikiıh, 21.

(3)

KUU',\NI KEUh"DE EYLEN'lE VE 1I0~ANMA

223

EJm'I-Esveo cd-Ducli, çocuklarına ~öyle deyip övüniirmiİş: "kü-çüklüğiüıüzdc, biiyüklüğüniizde ve doğumunuzdan önce size iyilik et-tim." Doğumlarından öncc kendilerine nasıl iyilik ettiğini soran çocuk-JarIlla : "Sizc, sijyülmeyccek anne seçtim." demiştir].

Kişinin evlenmek istediği kızı görmesi caizdir:

Hz.Peygamber (s.a.v.), evlcnmck isteyenlere, alacakları kızı önce görmelerini, hunun ileride anlaşmaları için gcrckli olduğunu söylemiştir:

"Allah, hir erkeğin kalbine, bir kadınla evlenme düşüncesi sokarsa, o kim-senin, o kadına bakmasında bir günah yokıur2".

Bir kızla evleneceğini söyleyen Muğire ihn Şu'be'ye, Hz.Peygamber (s.a.v.), alacağı kızı görüp görmediğini sormuş, o da görmediğini söy-leyince: "Git onu gör, ileride anlaşmanızın sürekliliği için, hu, ikinize de iyidir3". demiştir.

Ancak İslama göre kızla crkek yalnız bir ınahrem yanında hirbir-Icrini görürler. İkisinin yalnız haşına bir arada kalmalarına, gezip toz-malarına İslam ccvaz vermez. Hz.Peygamber (s.a.v.) şöyle

buyurmuş-tur: "Bir erkek, bir kadınla ancak kadı,nın bir mahremi olmak şartiyle beraber bulunabilir4".

Hitbe:

Evlenmek için kız isterneğe hitbe denir. Hithe, Allah',a harnd ile ve hir dufı ile haşlar. Hz.Peygamher hithc'dc şöyle dua edilmesini öğütle-miştir: J J ., o

J.-:_~

(

;; J

J , .•. o .•. o-l..•...~ J o"'Co "

"0

;:

l:.:--A.;

i jJJ~

J-:

,:.0~

ı:r

J J

.J ~

J:~j(t

J

.ıD\

J •...o'" J:;:: o .••.c, o -l.>J

.ul1':1 \

4.1

1':10

i

.c:ı~'i

~C~~~....

0

0-:

J

. J.J ~

.:lCA>~Ü

0J:L.a~

J J .°0••• o o J""!..A'::"'_J J J ...• ""_ J._~ \ J

i Dr. Ahmed el-Candur, C1-Ahviııu'ş-Şah,iyye fi't-Teşri'i-l'l.liimiyy, •.27, Kuveyt, 1972. 2 ıbn Mace, Kikiilı, 9.

3 ıbn Miıcc, l'iik"lı, 9.

(4)

224 SÜLEY~lA~ ATF~

~J

i

-i-i~ ~

J-~ ~

-ıÖI

\.J~

i

\~:.:;r ~

U:~.D\~

4~:iC:

~J \ ~.

~)ı.(

4.-J.~

0

.J~üC_~

LS

_"lJI

~

4.01

\.JY;\~

i

.)

.J ~~

-./5.]

c:-:La~

(~~..ı..:~:;;

i)

.JJ'J ~-ıDı \.J~;~\ . ~

J>i

. ~ Vİ

J-:J ~

J \ .

:s.-~;/~ ·f-ı

~_i.;..~~

·

t~J

c~:~~i

"Allah'a hamdolsun. O'na hamdeder, O'ndan yardım diler, mağfiret isteriz. Nefçimizin kötülüklerinden, kötü amelierimizden Allah'a sığımrız. Al-lah'ın doğru yola ilettiğini kimse saptıramaz. Allah'ın saptırdığını da

kim-se doğru yola iletemez. Allah'tan başka tanrı olmadığına, O'nun birliğine, ortağı olmadığına tanıklık ederim. lVluhammedin de A ilah'ın kulu ve el-çisi olduğuna tanıklık ederim. (Böyle dedikten sonra Allah'ın kitabından üç ayet okursun) : Ey inananlar, Allahtan, sakınılması gerektiği gibi sakı-nın ve ancak müslüman olarak ölünı. Kendisi adına birbirinizden dile/ae bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten sakının. Şüphesiz Allah, hepinizi görüp gözetmektedirı. Allah'tan sakının, doğru söz söyleyin ki Allah, işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Elçisine itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermişti/.3

"4.

Başkası tarafından istenmiş ve söz kesilmiş hir kl7:ı istemek cili7. değildir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle huyurmuştur: "lW"ii'min, mü'minin kardeşidir. j\1ü'nıinin, kardeşinin satışına en!!rl olması, yahııı onun siiz

kestiği kızı isteme.~i Iwlal de.4ildir5".

Nikah:

Kelime itihariyle birbirine meylctmek, iç iı,:c geçmek anlamı-na gelen nikilh, dinde kadınla erkeğin evlcnme akdinc dcnir. ~ik£ıhın iki temeli vardır: İc£ıb ve kabuL.

İcah, evlcnıne teklifidir. Kabul de hu teklifi kabul ctmektir. İcab ve kahulü, evlenecek insanların bi7.7.at kendileri yapahilecckleri gibi onlar adına velileri veya vekilleri de yapabilirler.

Akid yapılırken iki şahidin hulunması şarttır. ŞahidIer, iki erkek, ya-hut bir erkek iki kadın olmalıdır. Yalnız bir erkek, yaya-hut erkck olmadan hirkaç kadın, şahitlik için yeterli değildir.

1 .Ali tmran Sure,i: 102. 2 Nisa' Suresi:

ı.

:l Ahzah Suresi: 70-71. 4 İbn Mı1ce, Nikfth,

"',I"

19. 5 ı\1iislim, "'ikiılı, lı,ılı: 6, hadis: 56.

(5)

KUR'ANI KEHhl'DE EVI,ENME VF. BOŞANMA

225

Şahitlerın hulunmasındaki amaç, hu hirleşmenin gizli bir şey olma-yıp meşri'ı' bir evlp.nıne olduğunu bildirmek ve tarafların haklarılUn zayi olmasını önkmp.ktir. Evlilik çok güzel hir~ey olduğundan Hz.Peygamber (~.a.v.) nikahIn herkese duyurulmasını emretmiş: "Nikahı i'lan ediniz, I1wscitlerde kıyınız, tefler (davullar) çalınızı." buyurmuştur. Ayrıca çok sade de olsa düğün için hir ziyafet verilmesini emretmiş: "Bir koç da olsa

(kesip) düğün zi.yafeti ver2" demiştir.

Düğünde meşru ölçüde çalgı çalmak, şarkı söylemek caizdir. Halid d-Medeni diyor ki: "Biz Aşurli günü Medine'de idik. Cariyeler tef çalı-yorlar, şarkı söylüyorlardı. Muavviz kızı Rubeyyi'in yanına gittik. Ca-riyelerin tef çalıp şarkı söylediklerini ona anlattık. Dedi ki : Gelin olduğum gecenin sabahında Allah'ın Resulü (s.a.v.) yanıma geldi, yanımda iki cari-ye şarkı söylüyor, Bedir Savaşında öldürülen atalarıma ağıt yakıyorlardı.

Sözleri arasında' Aramızda yarını bilen pey<~amber var' diyorlardı. Allah'-ın Resulü : ' Bu sözü söylemeyin, Yarın ne olacağını Allah'tan başka kimse bilmez!' dedi3." Enp.s ilm l\Ulik de ~öyle diyor: "Peyğamber (s.a.v.) Medi-ne'nin bir yerine gitmişti. Orada cariyeler tef çalıyorlar, şarkı söylüyorlar, şöyle diyorlardı: 'Biz Neccar oğullarının cariyeleriyiz. Aramızda Muham-med ne güzel komşudur, Peyğamber

(s.a.v.)

şöyle buyurdu: 'Allah bilir ki ben sizi seviyorunı'4." Bir hadisi şerifte de: "Hellil ile haram arasını ayır-dı!den, nikalıtaki tef Vi! sestir5." buyurulmuştur.

Veli:

Veli erkek veya kadl1lIn bahası, amcası, k.ardeşi, oğlu gibi kendisine J)akacak dUrumda olan akrabasıdır. Veliler çeşididir. Ö",ellik1e kadın hakımmdan nikahta velinin önt~mi çoktur. Veli konusunda medıeplel'İn çeşitli görüşlerini, tcferruatı inceleyen fıkıh kitaplarına bırakıyoruz. An-eak Illıkonuda şu kadarına işaret edelim:

Biüi'ığa ermiş, aklı başında her erkek ve kadııı evlenmc yetkisine "ahiptir. Nikalı akdi yapar, kendi isteğiyle evlenir. Rızası olmadan kim-se onu evlendiremez. Aneak hülı1ğa erınp.miş çocuğu evlendirme yetkisi, velisinin elindedir. Fakat ını yp.tki kesin değildir. Çünkü velisi tarafından

1 Tirmizi, ~ikiılı, 6.

2 Müslim, NikiiIı, hau: 13, hadis: 7'1-81; Lun;\liicc, Ni".;h, 24.

3 lun lIIiıce, ;'IIikıih, 21; Tirmizi, Nikiih 6.

,i.lun ı\lı1cc, :'iik"h, 21. 5 İhn Miicc, Nik£ıh, 20,

(6)

226

S(LEYMA;'i" ATEŞ

bülı1ğa ermeden niktıh edilen kız, bülı1ğa erince ra~ı olmadığı bu nikahm . feshi için mahkemeye başvurunca hakim nikfilu feshcderl•

Evlilikte Adiilet:

İşte İslamiyette nikahm esası budur. Bu esa~ları böylece özetledik-ten sonra şimdi Kur'fını Kerimde, evlenme ilc ilgili ayetlerin tefsirine ge-çeceğiz. Yüce Allah, Nisa suresinin baş tarafmda evlenıne ve aile huku-ku ile ilgili hükümlerini bildirirken, önce insanlığın ilk izdivacına, ilk ailesine dikkati çeker. Bir tek aileden ürcyip cihana yayılan bütün in-sanların, aslında aynı ana babadan gelmiş kardeşler olduğuna işaret ettikten sonra şöyle buyurur:

~S:J-~Ck LA \-,~~S::;G~A(~rı

~

\-,~0\[i

01-~~_

°(j_I)

ı)_~:;ii

°t~;"~ °(j_G

'-t.l~~J::.)~~)

~::';.A

_"L.iJ\--:ı~

ıp.",;;

\ri J°.)-i -

~L~-~

,O~~jL.:(i

::..:s::c

G~-i

"f

~:>-\;j

,,:;:.;.

0ıY-

o~S:J -~k

0(j_(~,

"d.:ı~/~

G

}..ı:..~ -"WL \-,~)

::: .... ::: .... J

',J

1"",... ::: o •.... J o

(( ~ .rA ~~~ .,

.,,_.L>._'

L..ı-i

~A ".'Şayet yetım (kızlarla evlendiğiniz takdirde on )lar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size Iıeltil ola.n (h aşka) kadınlardan iki-şer, üçer, dörder alın. O ~kadı)nlar arasmda da adfilet yapumayacağınız-dan korkarsanız bir tane alın; yahut salıib olduğunuz diriyelerle yetinin Cevr (ve haksızlık) etmemeniz için en uygun olan budur ... Kadınlara, mehirlerini, bir hak olarak verin; eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kıs-mını size bağışlarlarsa onu da ajiyetIe yeyin!""

Birinci [ıyet, yetim kızlara karşı adaletli davranmaına endişesi ol-duğu takdirde yetim olmayan kadınlarla evlenmeyi öğütlernektcdir Ayctin arılamı şudur: "Yetiın kızlarla evlendiğiniz zaman onlara karşı adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız onlarla evlenmeyiniz, size helal olan başka kadınlarla evleniniz."

Bu ayetin iniş sebebi hakkında bir olay zikredilmeıniştir. Ancak

[tye-tin tefsiri konusunda Buhtıd ve Müslim, Hz.Aişe'lıin bir yonımumı nak-lederler: "Urve ilmu'z-Zubeyr Hz.Aişe (r.a.)den Yetimler hakkında ada-leti yerine getirenıeyeceğinizden korkarsanız... ayetinden sordu. Hz.

i Dr.Ahmcd c1-GulHlür, eJ.Ahviilu'ş-Ş"h,iyyc fi't-Tc~rı'iı.hı.imiyy, s.125-127, KU\.eYh 1972.

(7)

KUR'ANI KERbl'DE EYLENJl.1E YE BOŞANMA 227

Aişe Şöyle cevap verdi: Kız kardeşimin oğlu, ını, o yetim kızdır ki veli-sinin yanında olur, malıııı onun malına katar. Güzelliği ve malı adamın hoşuna gider. Bu veli, adaletli biçimde diğer kadınlara verilen mchr'i ona vermeden onunla evlenmeye kalkar. İşte höyleleri, en yüksek mehir-lerini vermedikçe yetim kızlarla evlenmekten mcnedilmişler ve haşka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir!."

Hz.Aişe şöyle devam ediyor: "İnsanlar bu ayetten sonra (Hz.Pey-gamher'den) fetva sordular. Yüce Allah:' Sendm kadınlar hakkındafetva istiyorlar. De ki: Allah, size onlar hakkında hiikmünü açıklıyor: Kendi-lerine yazılmış olan (miras haklarını vermeyip kendileriyle evlenmek iste-diğiniz yetim kadınlar ve zavallı çocuklar hakkında ve yetindere karşı ada-leti yerine getirmeniz hahkında Kitabda size okunan ayetler, Allah'ın hük-münü açıklamaktadır.'2 "J Hz.Ai~e, sırf malı için yetimlerle evlenmenin

yasak kılındığını açıklaJl1)~tır4.

Bazı insanlar, vasisi bulundukları yetimin mallamu ele geçirmek, malın başkasına geçmesini önlemek için onlarla evlenirler ama aslında on lardan ho!;'lanınazlar. Evlendikten sonra da o zavallılara hayatı zindan ederler.

Demek ki mallarına konmak için yetim kızhırla evlenmek yasaktır. Yetim kızlarla evlenince onların haklarına riayet edilemeycceği endişesi varsa onlada evlenmek doğru değildir. Fakat onların hakkını tam yerine getireceğinden emin olan kimsenin, böyle kızlarla evlenmesinde bir sa-kınca yoktur. Ayetin amacı, yetim kızlara zulmü önlemektir.

Vesayeti ahında bulunan yetim kız veya kadmlarla evlenmek, ada-let yönünden sakıncalı ise, vcsayeti altında bulunmayan kadmlarla ev-lenmek Iazımdır.

Çok kadmla evleıııne sorunu:

Bu i.ycue iki, üç, dijrt kadın alınaya müsaade edilmiştir. Ayetin maksadı kaç kadın alınacağım helirtmek değil, yetimlere zulmii önlemek

1 iluhilri, Tefı;ir, Surcttl'n ..i\i~.r.

2 l\'iSll Suresi: 127.

3 Buhur!, Tef,il', Nisa Suresi. 4 Aynı.

(8)

228 SÜLEYMAN ATEŞ

için başka kadmIada evlenme yolunu göstermektir. Buradaki "evlcııİ-niz" emri, vüeub değil, ibaha ifade eder. Yani bu emrin hükmü, farz de-ğil, mübahtır. Ayet, mutlaka 2,

3,

4, kadın almayı emretmiyor. Ancak zaruret halinde buna müsaade ediyor. Bu müsaadeyi de kadınlar araslıl-da aaraslıl-dalet etme şartına bağlıyor. Son bölümünde isc: "Eğer aaraslıl-dalet

yapa-mamaktan korkarsanız bir tane alınız" buyuruyor.

Müfessirlcrin çoğunluğuna göre«(

ıjJJ~;.-/'j"i

';;0

~"i~

ı!.~n

il kısromdaki

te'illil kelimesi, cevr anlamındaki 'avI'den gelir. Mana: "Cevr ve zulüm

etmemeniz için en uygun olan bir tane almanızdır" şeklinde olur. Tabiilere atfedilen bir tefsire göre te'uhl kelimesi, fakirlik anlamındaki 'ayl

kökün-den gelir. O takdirde mana: "Fakirlik çekmemeniz için en uygun olan bir tane almanızdır." şekline girer. Tevbe Suresinin 28'nei ayetinde kullanı-lan 'ayle kelimesi, bu anlamı güçlendirmektir. Zeyd İbn Eslcm, Süfyan ibn Uyeyne ve İmam Şafii de bu manayı tercih etmişlerdir!.

Ayeti kerime, yetimlerin ve kadınların haklarını korumayı hedef et-miştir. Daha öncede söylediğimi,.. gibi amaç, bir erkeğin alacağı kadın sa-yısını belirlemekten çok, alınacak kadınlar arasında adaleti sağlamaktır. Fakat müfessirlerin biiyük bir kısroı, bu ayetin, bir erkeğin alabileceği kadın sayısını belirlediği ve ancak dört kadınla evlenmeğe izin verdiği kanaatindedir. Onlara göre bir erkek, en çok dört kadınla evlenebilir. İslamdan ve bu ayetin inişinden önce erkek, istediği kadar kadınla ev-lenebilirdi. Bazı kimselel'in 5, 10, 15 karısı vardı. Bundan dolayı H:r..-Peygamber de bu ayetin inişinden önce 15 kadınla evlenmiş, bunlardan on üçüyle zifaf olmuş ve yanında II kadın bir arada nikiıhı altlılda bu-lunmuştur. Vefatı sırasında ise nikiıhı altında yalnız dokuz kadın vardı2•

Ahmed ihn Hanbel, Ebu Davud ve İmam Şafii'nin rivayet ettikleri hadislere göre H:r..Peygamber (s.a.v.), dörtten fazla kadınla evli hulunaıı sahabilerine, bu ayet indikten sonra kadınlar arasında dördünü seçip diğerlerini hoşamalarını emretmiş3, fakat A.hzab Suresinin 50'nci ayetin-de beyan huyurulduğu üz re yalnız kendisine, evlendiği bütün kadınları nikiıhı altında tutma müsaadesi verilmiştir.

Ayetin, evlenilecek kadııı sayısını belirleme amacını taşımadığını, yalnız yetimlere zulmii önleme hedefini giiddiiğünü söyleyenler ise, bir

i İbn Kesir, Tefsir, 1.151. 2 İbn Kesir, 1.450. 3 Aynı.

(9)

KUR'ANI KERIM'DE EVLEN)IE YE BOŞAN)IA

229

erkeğin, dörtten fazla kadınla da evlenebileeeği kanaatini ileri sürmüş-lerdir. Şi'aya ve Kur'amn yalnız 7-ahirini esas alan Zahiriyye mezhehine göre mesnii, süliise, ruba' kelimeleri; isneyn, sclas ve erba' kelimelerinden ma'duldur. Bunların toplamı dokuz eder. Buna göre insan, dokuz kadım nikahı altında bulundul'abilir. Hz.Peygamher (s.a.v.)in, dörtten fazla kadınla evli olan sahfıbilerine, dörtten fazlasını boşamalarını emrettiği hakkındaki rivayetler, onlara göre zayıftır. Dörtten fazla kadınla evli bulunmanın, yalnız Hz.Peyğamber'e mahsus olduğuna dair bir delil ol-madığını söylemişlerdir.

Fakat onların Im delillerine rağJ)H~ndört Halife devrinden bu yana dörtten fazla kadınla evli bulunan bir müslüman olmamıştır. Bu uygula-ma, şia ve Zahiriyye'nin görüşlerini çii.rütmeğe yeter. Kaldı ki Ahzah Suresinin SO'nci ayetinde" Bu, mü'mil/lere de/iiI, yalnız sana mahsustur"

cümlesi, bu müsaadenin, yalnız Hz.Peygamber (s.a.v.)e mahsus olduğnn göstermektedir.

Bazı kimseler, İsıamın dört kadınla evlenmeye cevaz vermesini eleş-tirider. Önce şunu belirtmek lfızımdır ki İslam geldiği zaman, hir erkek istediği kadar kadınla evlenme hakkına sahipti.

Çok kadınla evlenme adeıi, eski toplumların birçoğunda geçerli bir ildetti. Eski HindUIar, sınırsız kadınla evlenmeyi mübah gördükleri gibi bugün bile hazı Brehmenler arasında çok kadınla evlenme adeti vardır. MidyaIılar, Babilliler, eski İran ve Hz.Musa'nın vefatmdan önce ve sonra-ki Yahudilerde de erkeğin evlenmesi sınırlı değildi. Tevrat'ta Hz. Musa' nın ve ondan sonraki LeygamberIerin, hirçok kadınları olduğu anlatılır.

"Talınud, erkeğin, evleneceği bütün kadınların ihtiyaçlarını görecek derecede güçlü olması şartını getirdi ise de kadın sayısını sınulamadı. Gerçi yahudi hahamları, dört kadından fazla alınmanHlsını öğütlüyor-lardı ama pek dinleyen yoktu.

Avrupa ile Batı Asya'nın çeşitli yönlerinde yaşayan Trakyahlar, Midyalılar,' plfıjlarda pek fiihiş derecede çok kadınla evlenmeğe alışkm idiler. Kadının, bir eşya gibi miras kaldığı, hibe olunduğu, vasiyetle biri-ne devredilebildiği Atina'da da erkek, dilediği kadar kadınla evlebiri-nehilirdi.

Hz.İsa, evlennıe rağbetini biraz kırınaya davet ettiyse de evlenmeyi yasaklanıadı, Hıristiyanlığın esasında, çok kadınla evlenmmıiıı haram olduğuna dair kesin bir hükü,m yoktur. Çok kadiilla evlenmek, Jiislinicıı kanunu ile yasaklaıımıştır.

(10)

230

sül,EY~L\N" ATEŞ

Çok kadıııla evlenmenin yasak olduğu Batı ülkelerinde, vaktiyle pa" puslar dahi yakın zamanlara kadar :'\lorganatik denilen bir çeşit nikah ile e\-lenmede bir sakınca görmemişlerdi. Hristiyanların azizlerinden Saint Al1gustin kanunları, çok kadınla evlenmeyi mübah kılan toplum-lar içinde bunu yapmakta hir sakınca görmemiştir. İngiliz tarihçisi Hal-lam, Almanya'da, ProstestanIığın kurucularının, ta Onaltınca asra ka-dar ilk kadının kmr olması gibi belirli sebeblerle çok kadınla evlenmcyi mübah kıdıklarını anlatıyor."l

İşte İslam, o zaman mevcut toplumların birçoğunda uygulanan

çok kadınla (~vlenmeyi sınırlayarak dörde indirmiştir. Fakat dört

kadlilla evlenmeyi de emretmeıniş, ancak topluma iyice yerleşmiş

olan bu uygulamayı kısmış, şarta bağlunuştır. Kadınlar arasında adalet yapamama endişesi Imlununca bir tane almayı emretmiştir. Böylece İs-liım, çok kadınla evlenmeyi imkausız denecek kadar güçleştirmiştir.

Kadınlar arasında her bakımdan adalet.i yerine get.irmek kolay hir Şı~ydeğildir. Adalet. yapılamayınca da hir kadınla (~vlenme zaruret.i or-taya çıkmaktadır. Demek ki İslam, dört I,adınla evlenmeye t.eşvik et.mi-yol', sıııırsız evlenmeyi sınırlaynrak en çok dörde müsaade ediyor, onu da adalet şartına bağlayıp çok güçleştiriyol', bir t.ane almayı gerekli kılıyor. Fakat hazı hallerde toplumun selameti için birden fazla kadınla evlenıne kapısını da tamamen kapatmıyol', biraz açık tutuyor. Zira hazı durum-larda birden fazla kadınla evlenmek zaruri olahilir.

Kadın kısır, hastalıklı olduğu zaman kocası onu boşayıp kapıya at-ına yı~rine şefkatle onu muhafaza eder, fakat kendisinin dünyada devamı olacak bir çocuğa sahih olabilmek, yahut zaruri ihtiyaçlarını karı;;ılall1ak için başka bir kadınla evlenir. Çocuk sahibi olmak, her insanın en büyük arzusudur. Çünkü çocuk, insanın en büyük desteği, mutluluk kaynağı, vefat.ından sonra kendisinin hayattaki uzantısıdır. Kadın kısırsa erkek, çocuk sahibi olmak için ya o zavaIIı, günahsız kadını boşayacak, yalınt da çocuksuz kalmaya katlanıp bedhaht olacaktır. Halbuki kısırlığını bi-len bir kadın, keııdi~ini ihmal etmeyeccğine, yüz üstü bırakmayacağıııa inandığı erkeğinin evlenip çocuk salıihi olmasına ra:.ı:ıolabilir. Hem yuva yıkılınaz, hcm de erkek ınes'ud olur. İki kadın (la Aııah'ın emrinc razı olup karıleş kardeş geçinider.

ıAhduL.lziJ': Çavi~, :\llglikilll Kiıi-:c~iııı: Cf.;\'iljJ1 ÇC\'.i\I,dııııed Akif, ~adde~tirnıc: StileyıncHı

(11)

KUR'ANı h.ERhı'DE EVLE:\"ME VE BOŞAl'iMA

231

Hastalık hali de höyledir. Öyle hastalıklar vardır ki o durumda cin-sel ili~ki sakıncalıdır. Şimdi hn duru mda erkek, bedenı ihtiyacını Ilasıl karşılayacaktır. Bunu karşılamak için hasta karısını bo~aYJp yüz üstü mü bıraksın ?

Bütün dünyada savaşa gidc.nler, erkeklcrdir. Bazı durumlarda, özel-likle savaşa girmiş ülkelerde kadınların sayısı artar, erkcklerden fazla olur. Her kadın, bir erkekle evlenmeyi arzu eder. Erkck sayısı, kadın sayıslIldan az olursa o zaman her kadıııa bir erkek düşmez. Böyle haller-de şartlarını yerine getirebilecek erkeklere birden fazla kadııı alma hakkı tanımrsa bütüıı kadınlar koca bulma şansına kavuşurlar. İşte hu ve ben-zeri sebebier, birden fazla kadınla evlenmeyi gerekli kılar. Ama bunlar zaruri hallerdir. Zorlayıcı sebcp yokken fazla evlenmeğe kalkmak, müs-liiman toplumlarda hoş karşılanmaml~tır. ~itekim asırlarea İsl£ım Im-kukIIlla göre yönetilen Osmanlı İmparatorluğunda, birden fazla k".dınla evli olanların sayısı çok azdır. Hatta toplum onları kınamıştır.

Dediğimiz gibi birden fazla evlilik, zaruret halinde başvurulaeak bir yoldur. Zorlayıcı sebep olmadan bunu uygulamak, İslamın emri değildir, Kadınlar arasında adalet yapılamayacaksa bir kadınla yetinmek gerck-tir ve şarttır. Özellikle g(~çim şartlarının son derece ağırlaştığı şu çağda, Iıirden fa;,ı;lakadın almaya kalkmak, fıile sai'ulctini bozar, kıskançlık, hu-zursuduk kaynağı olur.

İsli'ımı Im ytizden ta'll eden bazı mahfillerde, aslında gi:,digizli birçok kadınla yasak aşklar yaşandığı, herkesin malıımuuur. İşte İsl[ım, böyle gayri meşru ilişkileri kabul etme;ı:. İslama göre insan, ya tck kadınla ya-şayacak, yahut tek kadınla doymuyor:;a niki'ıJı ilc başka kadın alacaktır. Gayri meşru' birleşme, gizli dostluklar ;ı:inadır, haramdır. Bunlar, top-lum ahlakıııı bozar, insanları hirbirine düşman eder, nesli bozar, insan-ları de.:enere eder.

Ayetin son bölümü olan "Yahut elinizin altında bulunanlar ... "

ejimIesine gelince bu, o zaman yürürlükte olan bir ihleti ikrardır, yeni hir hüküın değildir. O zaman kiilelik ve cariyelik yürürlükte idi. Sahibinin, cariyesi ilc cinsel ilişki kurması meşru idi. Bu adet, toplumda höylc yer-leşmiş idi. Kuı.'an, bu yerleşik adeti hali üzre bıraktı. Çünkü bu, cariye-lerin de yararına idi. Zira onların da birleşme ihtiyacı vardı. Halbuki onlar, mi'ıliklerinden başkalariyle birleşme hakkına sahip değillerdi. An-cak mrılikleriyle hirl(:şchilirlerdi. Bu hak da onların elinden alınsa onlara

(12)

232

SÜLEY~fAN ATEŞ

zulüm olurdu. Şayet cariye, efendisinden hamile kalıp çucuk duğurursa ümmi veled (çocuk anası) olur, artık satılamaz ve efendisinin ölümüyle birlikte hürriyetine kavuşurdu. Bu, köle ve cariyeliğin kaldırılması yo-lunda atılmış bir adımdır. Çünkü cariye de zevce sayılmıştır: "İçinizden inanmış, /ıür kadınlarla. evlennıeğe gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altın-da bulunan inanmış eliriyelerinizden alsın',"

İkinci ayet de evlenen erkeklerin, üzı~rinde aıılaştıklan mehri

kan-lanna vermelerini emretmektedir. Bu ayetin hükmüne göre, evlenen her k<ıdının, kocasından alacağı, mehr denen bir mehlağ vardır. Bunu ver-mek, kocanın üzerine farzdır. Şayet kadın, gönül rızasiyle hu alacağından vazgeçerse o zaman koca, mehir vermeyebilir. Bu fıyet de kadın haklarını koruyan ayetlerden biridir.

Fııhşun cezası:

=:0:~:;ı:~\./~:~

....

o

'~L..j

0:,0 ~4.:':':>-C4:1I~

0::j.t~

u-/

JU(,

-; .••••.• o; .•.. .J J o -;: J J/" o ""~_ J ... o .••• oJ/o t:: ••.•••.• o ...,

U

.J-:-;'

u-=->-

:?-,_~J \

u-~

0-~

J->-;-_o

U

i

J ~~-~

0~U

(>...

::,0

4._~.J \

.... .... ,_ ... ;:; ... :;; .... ;; J... J ';;... o .•..o"'Co J o.... o :: J

L~_;L::-jl-:. 0 \ .ll_ll)

.

':>~::-~

0~.J

.ı..U\

J _~:.)\

..:..ı

J_4.lI

0-~

....

--""

....

,~~~

\J~";'

.J:~l:;

ı:;';L..•Tj

0~

L; C':.ı.

)J ~

Ls

'/5..:::

'\-:>-~

L~

\~:j ~

~,C) ~

..rı

i ~

0

i

"Kadınlarınızdan jiı1ıuş Japanlanı karşı içinizden dürl şahit ge-tirin; eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm (alıp) götürünceye, yn da Allah onlara bi r yol gösterinceye l.adar evlerde tutun (dışarı çıkarmayın). İ çinizden iki kişi juhıış yaparsa, onlara. eziyet edin; eğer tevbe eder, II sla-mrlarSIL artık onlar (a eziyet)den vazgeçin. Çünkü Allah, tevbderi çok kabul edendir, çok esirgeyendir."2

Fr1hişe: ıwk çirkin, a~ın d(~r4~cedeedepsizlik l.knıektir. Burada

fa-hişe, L:ina anlamınadıl'.

Birinci ayettc fııh~a saparak L:intısuçu işleyen ve lıu suçu i~lediklel'i, dört şahit tarafından da göriilıniiş bıılunan kadınların, evlerde

hapsedil-] Xi~:l'Slln~~i: 25. 2 ı\j,i\ suresi : 15-16

(13)

Kım';\]';ı KERlIı'nE EVLEC'iME VE BOŞANMA 233 meleri, ölünceye, yahut AHah kendilerine hir yol gi)stl'rinceyc kadar cv-lerd(~ tutulup dışarı çıkarılmamalan emrediliyor.

İkinci ayettc de fuhuş yapan erkeklere eziyet edilmesi, tevhe edip usIandıkları takdirde onların bahTIşlanması emir huyurularak yüce AI-lah'm, tevheleri çok kabul eden, kullarını çok esirgeYl'n olduğu hatırla-tılmak suretiyle insanlar da şefkat vc merhametle işlem yapmaya teşvik ediliyor.

Bu ayetlerin iniş sehehi hakkında bir rivayet yoktur. Bunlar ls-Iiımda zina hakkındaki hükümlerin ilk aşamasını helirlemektedir. isliı-mın ilk zamanlarında zin[ı eden kadınlar, evlerde hapsedilir erkekler ise azarlama, kınama, ayakkabı ile dövme cezası ile cezalandırılırdı. Zina eden kadınlar için evlerde hapis, erkekler için azarlama, kınama cezasını emreden bu ayetlerin hükmü, daha sonra inen Nur Surl'sinin: "Zina eden

kadın ve zinii eden erkeğin her birine yüz değnek vurun ... i" meiilindeki

iiyetleriyle neshedilmiş, zina eden bekar erkek ve kadına yüz değnek vur-ma, evlilere de taşlanarak iildürme cezası getirilmiştirı.

Dbiide ilm cs-Siimit, Hz.Peyğamber (s.a.v.) in şöyle buyurduğunu anlatır: "Allah'ın, kadınlara yol göstereceği konusundaki hükmü benden alımz. Allah, (zina eden) kadınlara şöyle yol gösterdi: Evli evli ile, bı!kar bekiir ile zina ederse, zina edım evliye yüz değnek vurulur ve taşla recmeaair. ZinIı eden bekiira da yüz değnek vurulur, sonra bir yil sürgün edilir'."

Bu hadiste zina eden evliye, yüz değnek vurulup sonra recmediI(~-ceği ifade buyuruImuş ise de tatbikatta Hz.Peygamber (s.a.v.) zina eden evli kişiyi dövmemiş, sadece recmetmiştir. Hz.Peyğaınber (s.a.v.)in bu uygulaması, yukarıdaki sözüne tercih edilmiştir. Cumhur, zina eden ev-linin, dövülmed(:n recıncdileeeğine hüküm vermiştir •.

İkinci [ıyettc eziyet edilmesi emredilen iki kişinin iki erkek mi, yok-sa birbiriyle zinii eden erkek kadın mı olduğu hakkında giiriiş ayrılığı vardır. İkrime, Ata', el-Hasan ve Abdullah ibn Kesir'e göre bu ayet, hirbiriyle zina eden erkek ve kadın hakkındadır. Süddi'ye göre evlenme-den önce genç erkeklerin işledikleri fiil hakkındadır. Miidthid'e göre Lu ayet, livata eden iki erkek lıakkıııdadır5•

1 Nur Surcsi: 2. 2 İbn Kesir, 1.462.

3 Müslim, Hudüd, bab: 4, hadi,: ]2-13: Buı".ri, Tef,i •., Nisa Sıır•."i; Ebu Davi"l, Um],ıı], 23; Timıizi, Hudiıd, ll; İlın Macc. Budüd, 7.

,ıTaberı, IV.294. 5 ~1üciihid, Tefsir, s.149.

(14)

siiLEY\fAi'; ,\1'E~

Tcfsım

A

yfıti'I-Ahl..al1l'ela, ikinci ayettc hilelirilen iki kişinin, hirhi-riyle zina eden erkek ve karlın olduğu hakkındaki görüşün daha isabetli olduğu ileri sürülüyor. Zira Allah, bUrada iki hüküm hildirmiştir: Biri hapis, diğeri eziyct. Hapis, cziyetten daha ağır bir cezadır. Hapis cezası evliler için, eziyet de bekarial' içindir. Sonra l\"ur Suresindeki ayetıc bu üyetlerin hükmü neshedilince IHlrada evliye verilen hapis cezasına karşı-lık, orada hunun daha ağın olan recm cezası; hUrada eziyet cezasına kar-şılık da orada bunun daha ağın olan yüz değnek cezası getirilmiştir. Bun-(lan dolayı hurada ağır ecza olan hapsin, zinfı eden evliye; hafif ceza olan eziyetin de zinfı eden Iwkfıra verileceğiilc hükmediyoruzl•

Görüldüğü gibi hu iki ayetin ddülct ettiği kişiler hakkında çeşitli görüşler mevcuttur. Fakat dış m£madan anladığımıza göre bu ayetler, İsliimın ilk zamanlannda fuhuş yapan kadınlara ve erkeklere uygulana-cak cezayı tesbit etmiştir. Bunlar, fuhşun, Jslamrlaki ilk cezilsını oluştur-maktadır. Zina cezası, iki aşamada tamamlanmıştır. İlk aşamada zaten evde duran kadınların, hayat boyu evde tutulmaları; çalışarak hem ken-dilerini, hem de ailelerini geçindirmek zorUnda bulunan erkeklerin de ezi-yet (azarlama, kınanıa ve ayakkabı ile dijvıne) ilc cezalandırılmaları em-rediImiş, fakat bunıın son şekilolmadığı, hu konuda ileride Allah'ın bir yol göstNeceği, kesin bir hüküm bildireceği de belirtilmiştir. İkinci aşa-mada g(.len yiiz değnek ve recm cezası, bu ayetlerin hükmünü neshet-mekten çok tadil etmiş, tamamlanmıştil'. Nur Suresindeki had ayetiyle,

!ıu ayetlerle emredilen hapis ve eziyet cezaları, celd ve recnı'e değiştiril-miş, fakat bu ağır cezalarm verilmesi için 7.ina suçunun dört şahit ile tes-hiti hii,kmii değiştirilmemiş, olduğu gibi lmakılmıştır.

, _ G _ oJ/'o. $ __ o'Co ~ Li_ _ } o _ Li ••••

(i \J ~:~,;. .)~

Lt

t-~

~-"-:J

i

-.J:~~J-"\

J ~~....:._::...•••

U

Onlara. karşı

içinizden dört şahit getirin ... " cümlesi, zinanın, dört şahit tarafından teshi t edilmesini gerekli kılmıştır. Zina fi'li, dört şahit tarafından gijzle ve açık açık görülecektir ki hu ceza uygulansııı. "içinizden" kelimesinden, şahit-lel'in müslüman olmaları gereği anlaşılmaktadır. Çünkü gerçek müslü-man, giirmediği şeyi söylemez. Zina suçunun, tahmin veya akıl yürütme ilc değil, bizzat göriilerek teshiti icabeder. Çünkü zina ağır hir suçtur, cc-Zaf'1dn çok ağırdır. Bu suç sabit olunca bir aile yıkılacak, kişilerin namus-ları töhınet altında kalacak, kadıııııı Ye erkeğin istikhali sönecek, hayat-lan mahvolacaktır. Böyle insanların istikbaııerini söndürecek, aileleri

(15)

yıkacak hir iddianın yalnız tahminc veya bir kişiııin tanılJığına dayan-ması doğru değildir. Ancak dört şahit: tarafından görüldüğü zaman zina failleriııc, Kur'£ını Kerim'in gösterdiği ceza uygulunır ki hu da eiddcn pek güçtür. Meğer ki şahsın kendisi itiraf etsin. Bundan dolayı İ"lilnıda zin£ı cezası pek nadir uygulanın!~tır.

İslamın af ve merhamet ruhıı:

Aneak l\ur Suresinde açıklandığı üz re karısını zina ile suçlayıp dört şahit hulaınayan kimse, hakimin karariyle karısından hoşanıl". Fakat kadın suçunu itiraf etmediktı:n sonra kendisine zina cezası verilmez. Hz.Peygamber (s.a.v.), zina etliklerini itiraf eden hazı kişil.:re dahi acı-yarak "belki yanılıyorsunuz, helki ne söylediğinizin farkında değilsi-niz .. " deyip recm cezasını uygulam;\k istememiş, fakat o ki~ilerin kendi ısrarı üzerine onları reenıettirmiştir. Bunda İslamın toplumu kurtarmak için verdiği ceza yanında af ve hoşgörüsünü de anlamak ıııiimkündiir. Burada bir olayı anlatmakta yarar vardır:

Eslem kabilesinden Miliz isimli hir adam zina eder ve Resulullah'ın huzuruna gelip suçunu itiraf il(~"Ya Resulallah, zina ettim, heni temiz-le!" dcr. Resulullfılı, "Dön" Allah'a tevbe ve istiğfal' d!" dcr. Fakat Maiz gitm.~z, "beni temizle"der Allah'ın Resulii yü:>:ii.niio tarafa çcvirir. Miliz, yine karşısına geçip zina ettiğini, kendisini temizlemesini ister. Resıılullah, tam dört kere yüzünü o tarafa çevirir ve Miıiz, her dcfasmda onun karşısına geçip bu suçtan kurtarılmasını diler. Resı1lulhih hakar ki M~iz gitmiyor, eezalandınlmakta israr ediyor, hu kez:

"-Sen deli misin, dcr. Mi'ı.iz eldi olmadığmı ",iiyleyinec, Allalı'ın Hesulii, oradakilere:

"--nu

Sarho~ falan olmasın, der. Sarho!? olmadığı da anb~ılıııea Allah'ın Resulii Im zatı gönderip reemeuirirl."

Bu olaya henz.~r hir ba~ka olay da 7öylcdir:

Bir kadın, Hz.PeyğamLer (s.a.v.)e gelip "Beni temizle!" dcr, ZlIIa

ettiğini itiraf eder. Allah'Jll Resulii ona da: "Dön, tevbe \c istiğfar ct!" .ler. Fakat kadın Jönınez, zintı"dan gc1ı() kaldığmı söyI,'r. AlIa!I'1Il Re-sulü.

(16)

23(i Si.'LEY\L\N ATEŞ

"-Öyle ise karnındaki çocuğu doğurmalısın!" dcr. Kadın doğu-mıınu yaptıktan soııra yine gelir, recmedilerek giinahtan temizlenınt~i"ini ister. Fakat Allah'ın Resulü (s.a.v.):

"-Seni reemedip yavruyu süt anuesiz hınıkamayız" der. Kadın gitl,~r, çocuğunu emzirir, süUen kestikten sonra yine gelir:

"-Ya Resulallah, çocuğu sütten kestim, artık yemek yiyor" der. Bunun üzerine Allah'ın Hesulü (s.a.v.) bu kadını recll1ettirir, bunun için Allah'tan mağrifet diler ve şöyle der: "Bu kadın öyle bir tevhe etti ki, ]lIInlın tevhesi, Medi!)c gibi yetmiş şehir halkına taksim f'dilse, hepsine yel.erl."

Hemen bii tün hadis Jlleernuularında anlatılan hu olaylar, Resulul lülı'lIl şefkat ve merhametini, İslamııı hoşgörüsünü belirtmeye yeter.

Ebu Miislim'in yorumu:

Kur'uııı Kerim'de ncshi kabul etmeyen Ebu Müslim EI-Isfahanı'ye göre LI ' ••

~~:>-\:.a:ı\

~

0~/t~

~JJlıı'j

Kadınlarınızdanfulııış yapanlara ..•"

[ıyeti ilc salılıakalar (seviei kadınlarp, ((0

Js::::....

C~\~.j ~

0\~

.J.Dı'jİçinizden

('

-

~

-

-fıı/llIŞ yapan iki kişi ... " u)'eti ile de livata eden erkekler kasdedilmiştir. Zira (i

J')UI

Jil kadınları gösteren LI

~ıı

l) nin çoğuludur. LI

01.llJI

J)

ise, erkeği gösteren (i

<s.J.J\»

nin tesniy,~sidir. Ona göre hu yorum en doğru

yorumdur. Zira:

1) Bu suretle hiçhir ayet neshedilmez, her fıyetin hükmü haki kalır.

2) Eğer her iki ,ıyette de zina ~asdedilmiş olsaydı, zina eden erkek ve kadının hükmü, bir ayet içinde zikredilirdi. Nitekim

JI)I.J ~;i)i)

(i

\J~\j

ayetinde aynı suçu işleyen erkek ve kadının hükmü hildirü.

1 l\{üslim, Hudlid, bab: 5, hadis: 22-2'1.

2 Sevicilik, iki kadının hirbiriyle eimel tatmin aramasına denir. Biri fail, diğeri mef'ul du-ruıııunda buinliur. Bir çeşit sapıklık vc hastalık olan bu fiil, cskiden beri çeşitli toplumlarda bazı kadınlar arasında vardır. Bazı toplnııılarda bu harekete ab'lr cezalar verilmiştir. Sevicilik, erkekler ara,ınılaki homoseksüeııiğc benzer. Buna kadın homoseksiieIliği de denir. Bkz.Prof.Dr.Rasim Adasal, Ruh Hastalıklan ve CilıseI Bozukluklar, IIJ.61S-617, Ankara, 1954.

(17)

l(UR'J\~I KERIM'DE EVI,ENME VE BOŞANMA

237

miştir. İki ayettc de kasıt zina olsaydı, burada da böyle olur, bunlar aynı ayet içinde zikredilir ve aynı şcyden söz eden ayetler tekerrür etmezdi.

3)(i

4~>lAl\

wv~

J'YJI

J))fıyetinin zina hakkında olduğunu söyleyenler,

« •••• ~ .••• ~

.ı:iı1~JiYahut

Allah onların yararına bir yol

gösterince-ye kadar" cümlesindeki gösterilecek yolu, recm ve celd (taşla öldürme ve yüz değnek vurma) diye tcfsir ediyorlar. Bu doğru değildir. Çünkü yüce Allah, burada kadınların lehine, yararına bir yol göstereceğini bil-diriyor. Halbuki recm, celd ve sürgün kadınların lehine değil, aleyhine-dir. Bunlar kadınlar için çok ağır bir cezadır. Bundan dolayı biz, burada-ki fuhşu, kadınlar arasındaki seviciliğe yorarak ayeti, "Allah, onların şehvetlerini nikfıh ile tatmin yolunu gösterccektir" şeklinde tefşir

ediyo-TUZ. Allah'ın onlara nikfıh nasib etmesi, onların lehine olan bir yoldurı.

Ebu Müslimi'in bu izahıarı gerçi akla uygundur, fakat önceki mü-fessirlerden hiçbiri, birinci ayet ile seviciliğin kasdedildiğini söylememiş-tir. Sevici kadınlar hakkında hadislerde de bir hüküm yoktur. Yalnız Müciihid, ikinci ayetin, livata eden erkekler hakkında olduğunu söyle-miştir. Bu bakımdan bu ayet ilc livatanın kasdedilmiş olması muhte-meldir. Fakat birinci ayetin sevici kadınlar hakkında indiğine dair bir delil yoktur. Siyaktan da bunun zina eden kadınlar hakkında olduğu an-laşılıyor.

Eziyet:

İslamın ilk zamanlarında fuhuş yapan erkeklere uygulanan eziyete gelince, bu konuda da hayli görüş ayrılıkları vardır. Bilginlerin bir kısmı-na göre bu eziyet, sadece dil ile yapılan azarlama, kıkısmı-namadır. Bir kısmı-na göre hcm dil ile hem de el ile yapılır. İbn Abbas şöyle demiş: "Erkek fuhuş yapınca kınanır, ayakkabı ile dövülürdü." Mücahid,«

t~

J~iJOnlaTa eziyet ediniz"i söverek eziyet ediniz şeklinde açıklamıştn2• Taberi'ye göre

yüce Allah, bu ayette eziyetin türünü belirtmemiştir. Hz.Peygamber (s.a.v.)den de şöyle veya böyle yapıldığına dair bir şey nakledilmemiştir. Binaenaleyh bu cziyetin hem dil, hem el ile, yahut bunlardan sadece bi-riyle olması caizdir. Bunlardan hangisinin toplum için yararlı olup olma-dığını bilmek de önemli değildir. Çünkü artık bu hüküm neshedilmiştir.

1 Razi, Mefatihu'l.ğayb, 111.245-246.

(18)

23B

Livata edenlerin mcl'{ın olduklarına dair hadisler ,ardır. "[,ilt kar-minin yaptığını yapan kimsrleri görürseniz, faili de, mef'illü de öldürü-nüzi" mdılindeki hadisler ise p(~k sağlam değiıtiir. Tirmİ;d, bu hadisin senedine güvenilemeyeceğini helirtmiijtir. Tirmizı şöyle diyor: "İlim cr-habı, livata yapanın cezası koıııtsunda ihtilaf etmiştir. Bazılarına görı' evli olsun, hekar olsun livata yapan kimse recmedilir. Bu, :ıHalik, Şfıfii, Ahmed ve İshak'ııı görii~iidiir. Tühiundan bazı fakihlere göre de liviha .. nın cezası, zinanın cezasının aynıtlır. Bu da Hasan Basrı, İbrahim (~n-Nehaci, CAta ilm Ehı Rab5h'ın görii~iidiir2."

Kadınlar miras malı değildir:

~

-

,

-"C-,JI

ıP_;;

.0'1

./5..J

'J:~~

I;::,J

-

-f._.:Lı1 C~~'i4))

~ •. ::" ::;) J" o ... _ __ , ..• 11._ ::, J J Li.... ••••••• ••••Li

o

i ı_\,jJı

.r-=7

j\ \ ••••

v:.a...••..

~j \-,~

~ı.;::J

u.Al.J:.l....2._.••..

i ~J

,LA)::

} }.

- • -

. }• _.

..}

}

- -

- ", ~ ~-. -'-'.J -

.0\' J~

is

0 _

\j ,

;J

"r~"..J~

,jJıJ

J:;;'

Lç.-' '",4_:_:~.... ----~

w:ı

ı:r.3-:

.I~:-~:S- ~~

~

};iı1-

J~J

'G:::;;.

1;/1>

~"5..; •0-1

~-,,_t

.•

u~/1>

-

-

-I..L>_\ .~"j\-J

,:iJ~

-0CS:: .• ,,~~~ -J\-~:=:....

J

.t~j.;)~-I.0_\

J

::: Li ••• ::: •••• Li J J.... J. J oc... :::Li •••• J Li J J ot " &:.-. Li :: J ~ \J

L;~~~

4.;

J

....L>-

u' \

'l:.::..:.

••...

:... i

J

_L:>- ..

j~ \)

L~:...;

u.AI

,

--\

.1-~'.-(~r,.2~••~ w> \

.-,.2-"_:

'"

"Ey inananlar, kadınları mıras yoluyla zorla almanız s;.ze heliil değil-dir. Onlara verdiklerinizin bir kısmını (onlardan) alıp götürm('k için onları

sıkıştırmayın. Şayet açık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Onlarla iyi geçi-nin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız bilin ki sizin hoşlanmadığılllz bir şeye Allah çok hayır oymuş kolabilir. Bir eşin yerine başka bir eş almak iste-diğiniz zaman onlardan birine yüklerle mal vermiş olsanız dahi verdiğiniz-den hiç/ıir şey geri almayın. iftira ederek ve açık günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? Nasıl alırsınız ki, birbirinize geçmiş (içli tlışh olmu!?)

idiniz ve onlar, sizden saplam süz almışlardı ..,3 1 Tirmi',I, Hudud, 21..

2 Tirmi'zl, Ebıı L,,, ]\fıılıamme,l ilm Sayra, S,IJlCII, Mu'''"haskı". IV.:;8.

(19)

ı,UR'ANI I{ERhl'DI, EYLEN'lE VE BOŞANMA 239

Manalan açık olan bu ayetlerIc gf'tİrilen hükümler şunlardır: 1) Yakınınrının, ölenin knnsına zorla varis olmaları; kadınlara veri-len mehri geri almak, ya da onların mallarına sahip olmak için onların evlere kapatılıp baskı altında tutulınaları haramdır. Şayet kadınlar açık-ça bir fulıuş yapmış, zina etmiş iseler, o zaman verilen mehir geri alınabi-lir. Kocası, mehrini almak için hul' isteyebilir2• Namuslu kaldıktırı

süre-ce kadınlarla iyi geçinmek Hızımdır. Çünkü kişinin, karısıyla iyi geçin-mesinde yarar vardır. İçinden gelmese de bunu yapmalıdır. Zira insanın zoruna giden hirçok şey vnI' ki sonucu kendisinin haynna olur.

2) Karısından ınutlaka ayrılmaya karar veren kişi, ne kadar fazla olursa olsun, verdiği meIıri yalanla, iftira ile geri almaya kalkmamalıdır. Zira karısiyle az çok beraher yaşamışlar, kadın herşeyini kocasına ver-miştir. Bu kadar iç içe birlikte yaşamış iken, bu kadar beraberliğin hatırı varken kadına verilen mehri geri almak doğru değildir.

İbn Ahbas, ayetin tefsirinde şöyle diyor: "Araplar arasında biri öl-düğü zaman veIilerinin, adamın malı üzerinde hakları olduğu gibi karısı üzerinde de hakları vardı. İçlerinden biri, dilerse (ilenin karısiyle evlenir, yahut kadını başkasiyle evlendirip mehir alır, ya da hiç evlendirme:ı, evde alıkordu. Mirasçıların, Im kadın üzeyinde, kadının kendi ailesinden daha çok hakkı vardı. İşte birinci üyet, hu uygulamayı ortadan kaldır-mak için inmiştir3."

İbn Kesir'deki rivayete güre bu işi, ölenin oğlu yapardı. Adam ölün-ce başka kadından doğmuş oğlu, üveyannesinin üzerine c1bisesini atar: "Malına varis olduğum gibi karısına da v[u'is oldum" derdi. Böylece üvey annesi, kendisine kalır, dilerse mehir vermeden -babasının verdiği me-IıirIe- onunla evlenir, dilerse kadını başka biriyle evlendirip mehir alır-dı. İşte yüee Allah, bu ayeti indirerek: "Ey inananlar, akrabanızın ka-dmlarma, onlar istemediği halde v,his olmanız size helill değildir" bu-yurdu. Bu tefsire göre varis olunan şey, kadının kendisidir. Yani ayet, kadını, tıpkı eşya gibi miras meta'ı olmaktan kurtarmıştır.

Diğer hir tefsire göre [ıyetin manası, "Kadınlar istemediği halde

011-ları evlenmekteli aIıkoyv.rak mallarına varis olmanız size helal değildir" şeklindedir.

1 Hu!C meselesi ileride izah edilecektir. 2 Taberi, JV.310-3!

ı.

(20)

240

SÜr,EYMA:N ATE~

Karılarından hoı;;lanmayan bazı kimscl~r de onlardan ayrılmak is-terlerse verdikleri mehri g~ri almak için geçimsizlik yapar, mehri geri ver-meleri için kanlannı sıkıştırırlar, onların diledikleriyle evlenmelerine de engelolur, ölünceye kadar evde t.utarlardı. Ama kendileri de onlara ko-ealık ct.mezlerdi.

Birinci ayet ilc bu tür davranışlar da yasaklanmakta: "Verdiğinizi geri almak için onlara engel olup evde tutmanız, evlenmelerini engelle-meniz helal değildir. Eğer onlar ap açık bir fuhuş (edepsizlik, zina) yap-mış olurlarsa o zaman ayrılmaya sebep, onlar olduğu için hul' istemekte mazur sayılırsınız. Bunun dışında onlarla güzel geçininiz." buyurulmak-tadır. Hasılı bu ayet ile, kadının aleyhine olan, onun hareketlerini kısıt-layan kaba davranışlar yasaklanmıştır.

Ailenin mutluluğu, çocukların huzuru, iyi yetişmeleri, karı kocanın güzel geçinmelerine bağlıdır. Bundan dolayı Kur'iinı Kerim, güzel gc-çinmeyi emretmiştir. Allah'ın Resulü (s.a.v.)de bu konuda şöyle buyur-muştur: "Ey insanlar, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır, on-ların da sizin üzerinizde hakları vardır. Onların, sizin yatağınıza başkasım almamaları ve iffetlerini korumaları, sizin onlar üzerindeki haklarınızdan-dır. Eğer bunları yaparlarsa onları yataklarında yalnız bırakmanıza

hafifçe dövmenize Allah izin vermiştir. Eğer vazgeçerlerse onların geçimle-rini ve giyimkgeçimle-rini sa,4lamak sizin görevinizdir. Kadınlara hayır tavsiye edi-niz. Çünkü onlar sizin yanınızda tutsak gibidirler. Kendi kendilerine bir şey yapamazlar. Siz onları, Allah'ın emanetiyle (Allah adına güvence vererek) aldınız ve A ilah'ın sözleriyle onların ırzlarını helal kıldınız!."

Ayetteki açık fahişe deyimine iki anlam verilmiştir: Biri, kadının kocasına ve kocasının ailesine karşı başkaldırması, huysuzluk etmesi, diğeri de zina etmesidir. Şayet kadın, huysuzluk edepsizlik veya zina ederse ona verilen mehir geri alınabilir ve hul' edilir.

Bazı insanlar, hoşlanmadıkları karılarına verdikleri mehri geri al-mak için yalan söyler, onlara iftira ederlerdi. İşte ikinci ve üçüncü ayet-lerde kadına verilen mehl'in, ne kadar çok olursa olsun, kantar kantar da olsa -zinıı durumu hariç- geri alınması haram kılınmıştır. Çünkü hu iki insan, uzun süre beraber yaşamış, içli dışlı olmuştur. Nikiih bağıyla hir-birlerine bağlanmışlardır. En mahrem şeyleri birbirine hclillolan bu iki arkadaşın, beraher kaldıkları günlerin hatırını saymaları gerekir.

(21)

KüR'ANI KERIM'DE EVI,ENME VE BOŞANMA

241

teki ifdô, kelimesi, kadınla yalnız kalmaktan veya cinsel ilişkiden kina-yı~dir.

Kadına verilen malııı geri alınması, onu bir anda yokluğa düşürmek demektir. Ayrılmak, zaruret halini alabilir. Ama kadını perişan düşür-mek olmaz. Erkek, nikfıh ilı~himaye edeceğini söz verdiği kadım, ayrılır-ken perişan etmesi, soyup soğana çevirmesi, hiçbir şey vermeden onu dışarı atması elbette doğru değildir. İ~te Kur'an, hunu yasaklamıştır.

Mehrin yüksek olması makbul değildir:

Hz.Peygamber (s.a.v.), evlenmenin kolaylaştırılmasını istemiş, bu-nun için mehrin, kolay ödenchilir ölçüde olmasmı öğütlemiştir: "Kadı-nın istenmesinin kolay, mehrinin kolay, rahminin doğurucu olması, kadının uğurundandırl• "

Hz.Öıner bir gün konuşma yaparken: "Kadınların mehrini ne çok artırdınız! Peygamber ve ashabının devrinde mehir, dörtyüz dirhemi geç-mezdi. Eğer fazla mehir vermek, Allah indinde bir takva ve üstünlük olsaydı siz mehir konusunda onları geçemezdiniz. Ben iyi biliyorum ki (Resulullah devrinde) bir erkek, dörtyüz dirhemden fazla mehir verme-miştir." demişti.

Böyle deyip minberden inen halifeye, Kureyşli bir kadın: "Allah'ın

(i)C1::i

ı.i.tıIJ.>.\

f!i.J

Onlara kantarlarca, yüklerle mehir vermiş olsanız da) dediğini işitmı~din mi ?" diyerek itiraz etti. Kadııun bu sözü üzerıne

Hz.Ömer, tekrar minbere Çıkıp: "Ey insanlar, ben kadınlara dörtyüz dir-hemden fazla mehir vermemenizi söylemiştim. Artık dileyen, dilediği kadar mehir verebilir." dedi2•

Bu rivayet eğer doğru ise hir kadının cesaretini ve halifenin de o ka-dar cemaat içerisinde bir kadından dahi olsa hakikati duyunca derhal kabul edip hatfısmdan dönmekten çekinmediğini göst.erir ki her iki ha-reket de İslam karakterine yakışır olgun davranıştır.

Evlenilmesi Haram Olan Kadınlar:

..DG r;'1

\

"L:ıı

~

0:,0

.(5Jc!

c.:~:;C'o

i;~

'J)

il

~,o~~ .~ .•••• ~ •.

c.:.J

,I

<':0"4:,0) <';C..:..>-ı:.;

~0LSJ.G \

,-~.c....

1 Hadi~i İlın Hanbel, Hakim ve Heyhaki, H~.'Aişe'den rivayet etmişlerdir. Faydu'I-Kadir, n.543.

(22)

242 SÜLEYMAN ATEŞ

.;G

L:~~ .

F

ı~i

J

.

F

C::~J •t~-j ~Ji

o

r~:Cç.

~ ;;~i

J

(S-~

4~./i")

~

J"J°I

~C~")

~C"J°I~

c:.~

J o~

~C>-J

o~e.-.:

~4~./i")

~~:ç.G)1

~

ı:r:

°t~\;'::i

J

o/~=:-~~-i

oJo_ _

;;J~ ~

o

oJ~ J J

•..

1;;1

J~(J ~

-t.::J->. ~

ı.s:j~1 \

-.;l--:j

u-;"

t..J

~jJ-~>- ı.s:! ~ JU \ \

.~3~

j J

J~SC>-

J •

;~:ı:~

c.l~

~(j ;;

u:~j

o

/L.e>-- ~ ~~;.s:..j

o

rj

oıJ~(; ;;

0:~

o .•.. o , co o, o ....' J.... o _ o ••.~.... o Ji""" .,i o --Co o _ .:; J ~~ .... o""co

~,j-;_:">-

':1

i

u~-~

IY" __ ~

ıJ

i J

t->'j

'>\.~\

u:.A

-:ı:.~J.JI

\.!

L:_~ \

~l.:.~":lIJ

.

L-;j

i~)~

-ıJL.S

-

-CIı\\)~\

,~~

...••

°J.)C.A\'-I

0/5:..;r.~

.0Jı:""'C:S

,0;S:JC.:~~i ::":S::C

C/':l

i

~"c...::ı\ -

u:.A

-ı:.r.:~:~.A./~\):..~~~

\)~:"~j

°ıJ'i °;S:~~~~~\~JC°t~J;;J:>-Ji")

;; J J_ :; J o o J o ...•o •.• o ...• .... __ ...• J ....0_.

u-,2l

);U

u+-;"

_4-.:

r::"~':-"::'-""'\

L4j

'ı:.r.:~L_-.A

.J~ o J o ...• ...• .-- o ~ ...•.•.. J ".... iii .••• ....:; J __ J le.

u-: ~~

t':.~-"';I.J"j

C~! \

-~:(ç. Cl.:~

ı) '_4~~.!"t

uJ>

j)~ \

«

(~~~s::..>-

~:.l&. ~ıJtS '

-CIı\

.ıJ_I '~44:.J:.J\~..ı~

"Geçmişte olanlar hariç, (bundan böyle) babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. Çünkü bu, edepsizliktir, (Allah'ın) hışm(t)dır ve iğrenç bir yoldur .. Size (şunlarla evlenmeniı) haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkar-deş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, karılarınızı n anaları, zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız -eğer onlarla henüz zifafa girmemişseniz, (kızlarını almaktan ötürü)

üze-rinize bir günah yoktur-kendi sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları ve iki kızlwrdeşi bir arada almanız. Ancak geçmişte olanlar hariç. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. (Savaşta esir olarak)

el-lerinize geçen (cariye)ler miistesna, evli kadınlar(Ia evlenmeniz) de (haram-dır. İşte bunlar) size Allah'ın yazdığı yasaklardıro Bunlardan ötesini, if-fetli yaşamak, zina etmemek şartiyle mallarınızIa istemeniz (mehirlerini

verip almanız), Size heUll kılındı. O halde onlardan ne kadar yararlandı-nızsa, ona karşılık kesilen ücretlerini bir hak olarak verin. Hakkın (melı-rin) kesiminden sonra karşılıklı anlaşma(k suretiyle kesilenden aı veya çok vermeniz)de üzerinize bir günah yoktur. Şüphesiz Allah, (herşeyi)

bilendir, yerli yeri nce yapandır." ı 1 :Nisa Suresi: 12-24

(23)

Kun'ANI In;nbı'DE EVI,ENME VE BOŞANMA 243

Bu aYf~tlerde, nik£ıh edilmesi haram kılınan kadınlar açıklanmakta-dır. ilk olarak habanın karısiyle evlcnmek haram kılınmıştır. Cahiliyye devrinde üveyannesiyle evlenenler vardı. Müfessir1erin, 19'neu ayet mü-nasehetiyle anlattıkları üzre adam öli.i.nee, başka hir kadından doğmuş olan oğlu, üvey annesinin i~ııerine elbisesini atarak "Malına varis olduğum gibi karısına da varis olurum" der ve höylece üveyannesiyle evlenelJilirdi.

Ensar'ın salihlerinden olan Ebu Kays ihnu'l-Eslet vefat edince, oğ-lu Kays, habasının karisiyle evlenmrk istedi. Kadın: "Ben seni oğlum sayıyorum. Sen kavminin iyilcrindensin. Bcn hu durumu gidip Allah'ın Hesulüne sorarağım" dedi ve gelip Allah'ın Hesuliindeıı sordu:

- Ya Hesulallah, Ebu K~ys öldü, oğlu Kays henimle evlenmek is-tiyor. HallJUki o, kavminin iyilerindendir. Ben onu kendi oğlum sayıyo-rum. Bu konuda ne dersili? Allah'ın Resulii kadına:

- Evine dön, dedi, hunun üu~riııe: "Geçmişte olanlar hariç, (bundan höyle) babalannızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin ... " ayeti indil•

o

ııarnan Araplar arasında hu tür uygulamalar vardı. Fakat babaya saygıyı yok edcn, kadını miras olunacak bir eşya düzeyine indiren bu ha-reketler, toplum içinde sızlanmalara neden oluyordu. O zamanki toplum dahi bu uygulamayı hoş görmemişti. Babanın karısını nikahlamaya el. nıakt (ğazab), hu nikıilıtaıı doğacak çocuğa da el-makft (gaııaha uğramış, gazab ürünii) df~rlerdi2.

Bed ilın Aııih ve Kurrı~ ibn İy,h el-.Muzeni'nin anlattıklarına göre H:t..Peygall1ber (s.a.v.), üny annesiyle evlenen bir adamın öldürülmesi-ni enm~tmiştir. llera ilm Aııib şöyle diyor: "Dayım (el-H,his ibn Amr) yanıma geldi. Pı~ygambcr (s.a.v.) kendisine bir saneak vermişti. (Yani bir askeı' topluluğunun başı yapmıştı)".

"

1\"1' yapmak istiyorsun ?", dedim.

" Allah'ın Resulü (s.ıı..v.) beni, hahasJl1ın ölümünden sonra karı-siyle (~vlf~ncnbir adama gönderdi, onun boynuıııı vurmamı emrettİ, de-di3."

1 İhn Kc.ir, 1.168.

2 Tcfsiru Ayfıti'l-alık,.JlI, ILM ; Ri"i, Mcffıtilm'j-ğayu, llJ.266. 3 İhn Macc, Huuüd, 35; Tirmizi, Hudi,d, 29; thu Haubel, 1.'1-30,... , .

(24)

244

SÜLEY:\fAN ATEŞ

Müfessirlerin bazılarına göre bu ayet, babaların cinsel ilişki kurduğu bütün kadınlarla evlenmeyi, oğullarına haram kılmıştır. Hatta bazılarına göre babanın sadece şehvetle baktığı kadın dahi oğluna haram olur!.

Bundan sonraki iki ayette haram kılınan kadınların kimi neseb, ki-mi süt, kiki-mi de nikfih sebebiyle haram kılınmıştır. Neseb dolayısiyle ha-ram kılınanlar yedidir. Şöyle ki:

A- Neseb dolayısile haram olan kadıolar:

(i

~~?

Size şunlar haram kılındı"

1- ((

~ı+.•i

Anneleriniz."

Kendi anneleriniz, babanızın ve annenizin annleri, onların anneleri, ne kadar yukarıya varırsa varsın bütün ninele-riniz size haram kılınmıştır.

2- (~~ J

Kızlarınız",

Gerek kendi evladınız, gerek oğlunuzun ve-ya kızınınızIn kızlan, torunları ne kadar aşağı inerse insin sizin zürriyeti-nizden gelen bütün kızlar size haramdır.

Bilginlerin çoğunluğu, gayri meşru yoldan (zina'dan) olan kızların da diğer kızlar gibi babasına haram olduğuna hükmetmişlerdir. Çünkü "kızlarınız" sözü geneldir. Ne yoldan olursa olsun, insanın sulhünden gelen bütün kızlara şamildir. Ebu Hanife, Malik ve Ahmed ibn Hanbel bu görüştedir2•

3-«

~1.,,>-1

Kızkardeşleriniz".

Aııne baba bir, anne bir, yahut ba-ba bir bütün kızkardeşleriniz. Anne veya baba tarafından neseb ortaklığı olmayan kız haram deı;rildir. Kızkardeşin kızkardeşi, eğer erkeğin kızkar-deşi değilse haram olmaz. Mesela Ahmed'in baba bir kız karkızkar-deşinin, baş-ka bir adamdan olan anne bir kızkardeşi, Ahmed'e helaldir. Bunu şöyle gösterebiliriz:

Hasan

Abmetl--I

-i

1 ıbn Kesir, 1.468. 2 ıbn Kesir. 1.469.

Şaziyc (Anne) Fazlı

(25)

KUR'ANI KERbı'DE EVI,ENMF. VE BOŞANMA

4- ((

pU

J Halalarınız". Bahalarınızın, dedelerinizin kızkardeşleri olan bütün halalarınız.

5-«(

P~L>-.J

Teyzeleriniz". Annelerinizin ve nine1erinizin kızkardeş-leri olan büyük küçük bütün teyzeleriniz.

6-((

t)t\

Ü~ J Kardeşinizin kızları", torunları, bütün yeğenIeriniz.

7-((~,:.)t1

Ü~ , Kızkardı!şinizin kızları", bu yoldan olan bütün ye-ğenleriniz.

İşte bu ayette buraya kadar sayılan kadııılar, neseb nedp.niyle ha-ram olan kadınlardır. Bir de süt nedeniyle haram olan kadınlar vardır. Şimdi yüce Allah, onları sayıyor.

B- Süt dolayısiyle haram olan kadınlar:

1-«(o ~~

~i

J~\

pı...

J

J Sizi emzirmiş olan süt anneleriniz" ve

nineleriniz. Süt anne, kişiyi emziren kadın, yahut bu kadının nesep ve ya süt anne1eri, ninderidir. Bunların hepsi, emene haramdır.

2-

((~L.,.;

)iif

pl.J,:.i

JSüt kızkardeşleriniz" .Süt emzirenlere anne, be-raber emenlere kardeş denilmesi, ncscp hükümlerinin bunlarda da geçerli olduğunu gösterir. Süt anneler, süt kardeşler bulunanca süt babalar, süt kızlar, süt halalar, süt teyzeler, süt kardeş kızları da var demektir. Buna göre süt yüzünden haram olanların da kıyas yoluyla yedi olduğu, fakat Kur'iinı Kerim'de yalnız ikisinin anılmasiyle yetinildiği anlaşılır. Nitekim Hz.Peygamber (s.a.v.): "J)o.~unı dolayı.siyle haram olanlar, emzirme ile de haram olur." buyurmuştur!.

Yani süt emziren kadın, emen çocuğun annesi duru.muna, kadının

kocası da babası durumuna geçer. Kadın o çocuğa haram olduğu gibi

oğulları, kızları, erkek ve kız kardeşleri, ataları, amcalan, teyzc1eri, oğul ve kız torunları ve dayıları da haram olur. Aynı kadından emen erkekler ve kızlar-İster emzirenin kendi çocuklariyle emsin, ister başkalarının ço-cuklariyle o kadından em miş bulunsun- birbirlerine haram olurlar.

1 Buhari, Nikalı, 20, 27; Müsliın, Rada',biilı: ı,hadis: 2; Elıi'ı Davi"I, Kikillı, 6; İlm ~ıacc, Kikfıh, 34; Darimi, Nikfılı, 18; İlın Hanbel, 1.275.

(26)

~ÜLEYMA],; ATEŞ

Böylece nesd) ilc yedi, huna kıyasen süt ilc de yedi olmak ü~crc bu-raya kadar ayette ondört mahrem sayılmış olur.

Kur'anı Kerim'de emzirmenin miktarı belirtilmemiştir. Mutlak söy-lendiğine göre bir kere emmek dahi süt hükmünü geçerli kılar. Said ib-nu'l-Müscyyib, Urve ibnu'z-Zubeyr, Ebu Hanife ve Malik bu görüşte-dirler. Fakat: İmam Ş£ifiiye göre haram olmak için en a~ beş kere emmek ltızımdır. Şafii, bu hükmünü şu hadisIere dayandırıyor:

"Bir kere, iki kere emme/;; haram kılmaz."l, "Ummu'l- Fadl anlatıyor: Pı!ygal1lber

(s.a.v.)

benim evimde iken bir köylü içeri girdi:

"-

Ey

Allah'm peygamberi, dedi, benim bir karım vardı, üzerine bir kadın dalıa aldım. İlk karım, yeni karımı bir veya iki kere emzirdiğini sa-nıyor. Allah'ın Peygamberi:

"- Bir yahut iki kere emiliek, haram hlıııaz, dediı."

Hz.Aişe de şöyle demiştir: "Kur'an'da indirilen ayete göre bilinen on emme haram kılardı. Sonra bunlar, beş bilinen emme)'e de,if,iştirildi. A 1-lah'ın Resulü

(s.a.\'.)

vefat ettiği zaman Kur' iin'da bu beş bilinen emme okunurdu3."

İşte İmam Şafii, biL hadislere dayanarak bir iki kere emmenin

ha-ram kılmayaeab'lnı, özellikle son hadise dayanarak da en az beş kere em-mcnin, süt hükmÜ,nü geçerli kılacağını söylemiştir.

Fakat son hadisin doğruluğunu kahul edersek, Hz.Pcygamber (s.a.-\' .)in vefatından sonra Kur'[ını Kcrim'in değiştirilmiş olduğu sorunu or-taya çıkar. Zira burada "Kur'an'da ancak on kere emmenin haram kıla-cağı hakkında ayet vardı. Sonra bu neshedilip beş kere emınenin haram kılacağına uair ayet indirildi. Hz.Peygamber (s.a.v.) vefat ettiği sırada beş kere emmenin haram kılacağı hakkındaki ayet, Kur'[Il1'da okunur-du" deniyor. Şimdi Kur'an'da ne on kere, ne dc beş kere emmenin haram kılacağına dair bir ayet. bulunmadığına göre demek ki bu ayetlerin lUfzı ortadan kaldırılmıştır. Hele Hz.Pcygamber'in vefatından sonra bir [ıye-tin IMzını veya hükmünü ortadan kaldırınak, kimsenin haddi değildir.

i Müslim, R,u;la', bfıh 5, J.ıaclis:17; Tirmizi, Ha~,ı', ~; ;\'cs1,'i, Nik"J,ı, 51; ihıı Macc, Nikı1J,ı, 35; Darimi, :'iikal .•, 49.

2 ;\[ü,lim, Raı)aC, hah 5, haciis: 18; ]\e,iı'i, i\ik:1I,ı, 51; D:1rim., Nikal,ı, 49; İbn Babııd, VI.

239, ...

3 M.iislim, 1\,,,,1fı',hfıh 6, J.ıaJi>: 24.-25; Ebiı 1Jfıvi"l, i\ikiıl .•,

ıo;

Tirınizi.lb •.li,' :~;}luvana'.

(27)

K UU'A;,1 i KERiM'DE EYLEN~IE YE BOŞAN~IA 247

Eğcr bu doğru olsa, Hz.Peygamhcr'den sonra Kur'ün'ın değİi:ıikliğe uğ. radığı ortaya çıkar. O halde bu rivayet kabul edilebilir nitelikte değildir. İmam Mülik bu hadisc göre amel edilemeyeceğini söylemiştirı. İmam Ebu Hanife de tahrim üyetinin, habcri yııhid ile tahsis edilı~meyceeğini ileri sürmüştür2•

Bu iddiü, Kur'[ım Kerim'in korunacağııu ifade euen3 üyete

aykırı-dır. IHşa Kur'anı Kerimin değiştirildiği anlamına gelen böyle [ıhiid ha-herlerini kahul edemeyiz. O halde Şafii'nin bu delili tutarsızdır. Ebu Hanife'nin dediği gibi bir kere emmek dahi haram kılar. Nitekim bir kere emmek ile de haramlığın cereyan edeceğine daİr hadis vardır. Said ihnu'-I-Museyyib, iki yaş İçerisinde hir katre dahi cmmenin, süt hükmünü ge. çerli kılacağını söylemiştir4•

Lebenul Fahl (fahl sütü) haraın kılar mı?

Bunu anlaınak içİn şöyle bir örnek verelim: Adamın evlendi ğİ iki kadın da doğurur. Bu kadınlardan biri hir kızı, diğeri dc bir oğlanı em. zirirse bu kız ile oğlan, aynı hahanın sütünü emmiş olurlar. iştc hu siilc leben-i fahl denir.

Leben-i fahlin haram kılıp kılmadığında görüş ayrılığı vardır. Bir kısım bilginIere göre aynı erkeğin, ayrı ayrı kadınlarından emen kızla oğ-lan, birbiriyle süt kardeş olur, bunların lıirbiriyle evlenmeleri haram-dır. Buhur! ve Müslim'in rivayct ettikleri hadisten de bu anlaşılıyor:

"Örtünme ayeti indikten sonra Ebıı'l.Kııays'ın kardeşi Eflah, Hz. Aişe'nin yanına girmek için izin istedi. Ebu'l-Kuays, Aişe'nin süt babası idi. Aişe: (VaUahi, dedi, Allah'ın Resulü (s.a.v.)den sormadan Eflah'ın

yanıma gelmesine izin vermem. Çünkü beni emziren, Ebu'l-Kuays de~il, karısıdır.) Aişe diyor ki:" Allah'ın Resulü

(s.a.v.)

gelince:

"- Ya Resuliiliah, dedim, Ebu'l-Kuays'ın kardeşi Efliih geldi, içeri girmek için izin istedi. Senden müsaade almadıkça izin vermeyi uygun bul.

madım. Peygamber

(s.a.v.):

"-

O

senin amcandır, yanına Birebilir, dedi5." 1 MuvaHa', 11.45.

2 Tefsim Ayati'l-al.ıkuııı, ıl.66, ]ılı>ır, 134Y. 3 Hier Suı'esi: 9.

4 Muva!!a', 11.43.

5 BuIJari, NikUJ.ı, 22; illüsliııı, Ha<,!a', hah: 2, hadis: 5, 6; Ehü Davut!, :\ikül.ı, i; Tirınizı, Ragıi', 2; Nesa'i, Nikiil.ı, 52; İhn l\lace, Xikal.ı, 38.

Referanslar

Benzer Belgeler

Türk Ceza Kanununun 456 inci maddesi 2 inci bendinde bulunan bu ifadenin, hekimler tarafından farka anlaşılması neticesi birbirine zıt raporlar verilmesine sebep olduğu, hat­

Biraz sonra Lolme'un eksik fakat ışık tutucu mahiyette ola­ rak, İngilterenin jüri ile muhakeme usulü hakkında yazdıkları dik­ kati çekecekti&#34;. Lolme İngiliz

Zira resmen ta­ nınmış bir hizmette âmme vasfı görmek imkânsızdır (78). Yabancı teşebbüs biletleri, Türkiye'de kullanılabildikleri nis- bette bu madde hükmüne dahil

(Ankara Baro Derg.. veya annenin zinadan mahkûmiyetinin, ailenin diğer unsurlarım teşkil eden çocuklara tesir etmiyeceği iddia edilemez. Şikâyet hak­ kı, kişiye sıkı

Hal­ buki hükümet tasarruflarında tasarruf bütünü ile hukuk kaideleri dışında kalır; binaenaleyh hâkim, bu gibi tasarruflardan doğan ih­ tilâflarda dâvayı iptidaen

Ancak, demokratik bir nizamın işleyebilmesi ve hukukçunun, bu nizam içinde kendisine terettüp eden vazifeleri, gerektiği şe­ kilde yerine getirebilmesi için, onun vasıflan

Bir hükmi şahsın, buna rağmen, bir tek devletin hukuku ile diğer devletle- rinkiyle olduğundan daha sıkı bir şekilde bağlı olmayacak surette inşa edilmesi lâzımgeliyorsa,

Fakat tasarruf edilen gelir nisbeti artmış olsun veya olmasın, biz, herhangi modem bir cemiyetin temel psikolojik kuralı olarak ka­ bul ediyoruz ki, reel geliri arttığı zaman