• Sonuç bulunamadı

Birlik İçerisindeki Rekabet Baskısı ve Piyasa Güçleriyle Baş Edebilme Kapasitesi Kapasitesi

II. EKONOMİK KRİTERLER

2.2 Birlik İçerisindeki Rekabet Baskısı ve Piyasa Güçleriyle Baş Edebilme Kapasitesi Kapasitesi

İşleyen Bir Piyasa Ekonomisinin Varlığı

Küresel ölçekte önemli dalgalanmaların yaşandığı bir ortamda Türkiye’nin gösterdiği güçlü büyüme performansı, ekonominin temel unsurlarındaki iyileşmeyi ve şoklara karşı dayanıklılığın arttığını teyit etmektedir. Piyasa mekanizmaları uygun işlemeye devam etmektedir.

Beşeri ve Fiziki Sermaye

Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın (2007-2013) kilit unsurlarından biri olan Eğitim Reformu Programında sona yaklaşılmıştır. İlköğretimin zorunlu hale getirilmesi ile Türkiye’de okuryazarlık oranı son 10 yılda hızlı bir artış göstermiş olup, 2012 yılı itibarıyla % 90’ın üzerine çıkmıştır. Orta Vadeli Programda (2014-2016) kamu harcamalarının tahsisi bakımından öncelikli alanlardan biri olarak belirlenen eğitim sisteminde, bireylerin kişilik ve kabiliyetlerini geliştiren, hayat boyu öğrenme yaklaşımı çerçevesinde işgücü piyasasıyla uyumunu güçlendiren, fırsat eşitliğine dayalı, kalite odaklı bir dönüşüm hedeflenmektedir. 2011 yılında GSYH’ye oranı % 3,1 olan eğitim harcamalarının GSYH’den aldığı pay 2012 yılında % 3,9 olarak kaydedilmiştir.

Aktif işgücü piyasası politikasına ayrılan kaynaklar önemli ölçüde artırılmıştır.

Hükümet, aktif işgücü programları için her yıl ortalama 1,5 milyar TL kaynak ayırma kararı almış olup, 2013 yılından itibaren her yıl 400 bin işsizin bu programlardan yararlanması hedeflenmiştir. İstihdamın korunmasına ve artırılmasına, işsizlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesine, işsizliğin azaltılmasına ve özel politika gerektiren grupların işgücü piyasasına kazandırılmasına yardımcı olmak üzere aktif işgücü hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirleyen Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği 12 Mart 2013 tarihli ve 28585 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Aktif işgücü programlarının etkin uygulanması amacıyla, İŞKUR’un kurumsal kapasitesini geliştirme çalışmaları ile özel kesim ve ilgili meslek kuruluşlarıyla işbirliği sürdürülmektedir. Ayrıca, işsizlere mesleki beceri kazandırmak amacıyla Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi başlatılmış, kamu-özel sektör ve üniversite işbirliğiyle beş yıl devam edecek olan bu proje ile her yıl 200 bin işsiz olmak üzere toplam 1 milyon işsizin mesleki eğitimden geçirilerek işe yerleştirilmesi amaçlanmıştır.

Avrupa Birliği Bakanlığı 29

2013 yılında özel yatırım harcamalarının GSYH içindeki payının 2012 yılındaki % 16 seviyesinden % 14,8’e gerilemesi, kamu yatırımlarının GSYH içindeki payının ise 0,4 puan artarak % 4,8’e yükselmesi öngörülmektedir. Son 11 yılda Türkiye'de Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı yaklaşık iki kat artmıştır. 2012 yılında merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge için ayrılan pay 2011 yılına göre % 2,2 oranında artarak 4,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2012 yılı itibarıyla % 0,86 olan Ar-Ge Harcamaları/GSYH oranının 2018 yılında % 1,8’e çıkarılması hedeflenmiştir.

Sağlık sektörü, Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konan politikalar sonucunda son on yılda yaklaşık dört kat büyümüştür. Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu kurumları yeniden yapılandırmayı amaçlayan Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında Dünya Bankası ile yürütülmekte olan Sağlıkta Dönüşüm Projesinin ilk kısmı 2009 yılında tamamlanmış, akabinde 2009 yılının ikinci yarısı ile 2013 yılları arasında yürütülmek üzere ve 81,1 milyon dolar tutarındaki Sağlıkta Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik Reformu Projesi hayata geçirilmiştir.

Sektör ve İşletme Yapısı

2012 yılında sanayi, hizmetler ve tarım sektörlerinde katma değer artışı sırasıyla % 1,9,

% 2,4 ve % 3,1 olmuştur. 2012 yılında tarım sektörünün % 8 olan GSYH içindeki payı bir önceki yıla göre değişmezken, hizmetler sektörünün payı artarak % 72,8’e ulaşmıştır. Ekonomik büyüme yeni iş olanakları yaratılmasını desteklemiş ve Ocak-Ağustos 2013 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre tarım dışı istihdam ise % 3,4 oranında artmıştır. 2012 yılında % 45,4 olan istihdam oranının 2013 yılında % 46,4 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. İşsizlik oranı 2011 yılındaki % 9,8 seviyesinden 2012 yılında % 9,2’ye gerilemiş olup, 2013 yılında da bu seviyede kalacağı tahmin edilmektedir.

Türkiye’nin elektrik sektöründe 2000’li yılların başından itibaren başlatılan serbestleştirme girişimlerinde önemli bir aşamaya gelinmiştir. Önümüzdeki dönemde enerji üretiminde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılması için gerekli tedbirler alınacak ve elektrik üretiminde doğalgazın ve ithal kömürün payı azaltılacaktır. Enerji özelleştirmelerinde yatırımcı lehine iyileştirmeleri amaçlayan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu 14 Mart 2013 tarihinde kabul edilmiştir (Resmi Gazete:

30 Mart 2013/28603).

Telekomünikasyon piyasasında rekabeti artırıcı adımlar sürdürülmüştür. Şubat 2012 tarihinde başlatılan toptan hat kiralama uygulamaları, özellikle geniş bant ve sabit hatlı telefon piyasalarında rekabeti daha da artırmış, şebeke endüstrilerinde serbestleşme devam etmiştir.

Devletin Rekabet Edebilirlik Üzerindeki Etkisi

2012 yılının Nisan ayı başında yeni ve kapsamlı bir teşvik paketi açıklanmış ve Haziran ayında uygulamaya konulmuştur. Devlet Desteklerini İzleme ve Denetleme Kurulu

Avrupa Birliği Bakanlığı 30

kapsamlı bir devlet destekleri envanteri oluşturacak ve tüm devlet desteği uygulamalarının AB müktesebatı ile uyumlu hale getirilmesine yönelik bir eylem planı hazırlayacaktır. Devlet desteklerine ilişkin izleme ve değerlendirme sistemleri oluşturularak kurumlar arası işbirliği ve koordinasyon güçlendirilecektir.

AB ile Ekonomik Bütünleşme

AB, Türkiye’nin birinci ticari ortağı konumundadır. 2013 yılının Ekim ayında AB’nin toplam ihracatımızdan aldığı pay bir önceki yılın aynı dönemine göre artarak % 41,7;

toplam ithalatımızdan aldığı pay ise azalarak % 43,4 olmuştur. Böylece AB’nin toplam dış ticaretimiz içindeki payı 2013 yılı Ekim ayı itibarıyla % 42,7’ye yükselmiştir.

Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı yatırımların toplam stok değeri 2011’de 134,7 milyar dolar iken, 2012’de 183,7 milyar dolara yükselmiştir. AB, 2012 yılındaki % 71,3’lük payıyla Türkiye’nin en büyük doğrudan yabancı sermaye kaynağı olmuştur. Bu oranın 2002 yılı öncesinde % 56 seviyesinde olması AB’ye katılım sürecinin yabancı yatırımlar anlamında ne kadar önemli olduğunun başka bir göstergesidir.

Avrupa Birliği Bakanlığı 31