• Sonuç bulunamadı

NATO, BARIŞI DESTEKLEME HAREKÂTI, AFGANİSTAN HAREKÂT ALANI VE ISAF İLE İLGİLİ

2.3. BARIŞI DESTEKLEME HAREKÂTI

2.3.2. Birleşmiş Milletler Barışı Koruma Kavramı

ülkelerde yaşanan istikrarsızlık, bölge ile tarihi ve kültürel bağları olsun olmasın diğer bölge ve dünya siyasetinde rol sahibi ve rol kapmak isteyen tüm aktör ülkeleri derinden etkilemiş, ülkelerin kamuoyu üzerinde de büyük rahatsızlık yaratmıştır. Bu şartlar altında; ülkeler gerek kendi güvenlikleri, gerekse bölgelerindeki barış ve istikrarın pekişmesi ve kalıcı hale getirilmesi maksadıyla üyesi oldukları BM, NATO ve AGİT gibi uluslararası örgütler aracılığı ile bölgesel barış ve istikrara olan katkılarını artırmaya başlamışlardır.

Üye ülkelerin katkılarıyla icra edilen BDH’larında, devlet kurumlarının yeniden oluşumu, bölgenin imarı, barış antlaşmasının uygulanmasının engellenmesine yönelik çabaların durdurulması, çatışmaların oluşumunun engellenmesi gibi yeni görevler yerine getirilmekte, ayrıca barışı koruma güçlerine askeri personelin yanında çok sayıda sivil personel de katılım göstermektedir.

2.3.2. Birleşmiş Milletler Barışı Koruma Kavramı

Soğuk Savaş yılları boyunca kendiliğinden gelişen, etkisini daha çok uluslararası toplumun manevi ağırlığından alan, taraflar arasında fiziki bir engel olmaktan çok manevi engelleri sembolize eden, askeri personeli gönüllü üye devletlerce sağlanan BM Barış Güçleri çoğu zaman diplomatik çabalara zaman kazandırma işlevini yerine getirmişlerdir.

BM Kıbrıs Barış Gücü örneğinde olduğu gibi görevleri uzun yıllar uzatılmış olanlar bulunmasına rağmen esas olarak geçici nitelik taşırlar. Başarılı olabilmeleri için ise tarafların işbirliği, yeterli mali kaynağa sahip olmaları, yetkilerinin açık, seçik ve uygulanabilir olması ile Güvenlik Konseyi'nin sürekli desteği asgari koşullar olarak belirtilmiştir.

1980'lerin sonunda ve 1990'ların başında Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı dağılmış, iki Almanya birleşmiş ve böylece Soğuk Savaş da sona ermiştir. Ancak, Soğuk Savaş sonrasındaki iyimser hava çok uzun sürmemiş ve eski Doğu Bloku ülkelerinde etnik temelli sorunlar ve hatta iç savaşlar ortaya çıkmıştır (Gürkaynak, 2004:27).

Soğuk Savaş sonrası dönemde, uluslararası örgütlerin barış amaçlı müdahalelerinde nitelik açısından bir değişme, niceliksel olarak da bir artış söz konusu olmuştur. Bu durumu doğuran ise, söz konusu dönemde, uluslararası güvenliği tehdit eden krizler, çatışmalar ve savaşların, çoğu zaman uluslararası örgütlerin müdahalesini gerektiren boyutta artmış olmasıdır(Koçer, 2006:47).

Soğuk Savaş sonrasında oluşan Barış gücü, dağılmakta olan birçok başarısız devlette ortaya çıkan iç savaşlara müdahale ederek insani yardım elini uzatmak ve yeniden yapılanmalarına olanak sağlamak maksadıyla geleneksel barışı koruma ilkelerinden uzaklaşılarak daha sert önlemlere başvurmayı gerekli kılmıştır. Bu operasyonlar siyasal işlevlerinin yanı sıra insani yardım faaliyetlerine de yer veren çok boyutlu ve çok işlevli bir görünüm kazanmışlardır.

1980'lerin sonlarında uluslararası ilişkilerin siyasal ikliminde yaşanan yeni değişimler Birleşmiş Milletler aracılığı ile barışı koruma politikalarının geliştirilebilmesi için yeni fırsatlar yaratmıştır. Yeni bir uluslararası iklimin yaratılmasına katkıda bulunan gelişmelerin başında ABD-Sovyetler Birliği ilişkilerinin iyileşmesi gelmiş, bu iyileşme gücünü 1980'lerde yer alan nükleer silahlarda indirimden, silahsızlanma çabalarından, azalan ideolojik karşıtlıktan ve en önemlisi M. Gorbaçov'un "yeni düşünce tarzından" almıştır (Coate, 1990:128).

1980'lerin sonlarında BM Barışı Koruma Operasyonları'nın canlanmasında rol oynayan en önemli etken, Gorbaçov'un Sovyetler'de iktidarı ele geçirmesiyle başlayan değişimler ve Doğu-Batı ilişkilerinde yaşanan iyileşmeler olmuştur (Berdal,

26

1993:8). Gorbaçov'un Sovyetler Birliği'nin BM Barışı Koruma Operasyonları'na "birlik" vermek istediğini bildirmesi, o zamana kadar yazısız bir ilke olarak hüküm süren "süper güçlerin bu operasyonlara asker vermemesi" durumunun da sona ermesi gerektiğini göstermiştir. Bu tutum değişikliğinin ardında Afganistan'ı işgal etmenin Sovyetler'e getirdiği büyük askeri yükten kurtulmak isteğinin bulunduğu belirtilmektedir (Coate, 1990:128).

17 Haziran 1992'de Güvenlik Konseyi'ne sunulan bu rapor, uluslararası barışın sağlanmasını dört ana kavram çerçevesinde ele almıştır. Bunlar sırasıyla "çatışma önleyici diplomasi", "barışı oluşturma", "barışı koruma" ve "çatışma sonrası barışı inşa etme" kavramlarıdır(Claude, 1964:286).

Soğuk Savaş sonrası BM barış gücü faaliyetlerinin canlanmasında rol oynayan bir diğer önemli unsur bu dönemde uyuşmazlık ve çatışma türünün değişmiş olmasıdır. Soğuk Savaş yıllarında çatışmalar, daha çok egemen bir devletin başkaları tarafından işgal edilmesi gibi nedenlerle, devletlerarasında çıkmaktaydı. Soğuk Savaş sonrasında ise, ülke içi istikrarsızlıklar ve iç savaş türü çatışmalar ağırlık kazanmıştır. Bunun da temelinde süper güçlerin desteğini çekmesiyle güç duruma düşen rejimlerin zayıf kurumları ve çöken ekonomileri ile bu ülkelerde o zamana dek bastırılmış etnik ve dinsel bölünmelerin su yüzüne çıkmasının yarattığı istikrarsızlık yatmaktadır (Urquhart, 1992:313).

1980'li yılların sonlarında Soğuk Savaşın sona ermesi ile birlikte BM Barışı Koruma Operasyonlarının sayılarında ve işlevlerinde önemli artışlar gözlenmiştir.

Barış gücünün evrimi incelendiğinde, devletlerin güvenliği yaklaşımından insan güvenliği yaklaşımına yönelik dönüşümün yaşandığı gözlemlenmektedir. Daha önceleri devletlerin egemenlik haklarına daha fazla itibar edilirken, özellikle devlet

yapısının işlemediği durumlarda yeni nesil barış gücü misyonları siyasi, sosyal yapının kurulması konusunda daha aktif rol almaya başlamıştır (Köse, 2006:16).