• Sonuç bulunamadı

Birikim Krizine Tedrici Çözüm: Toprağı Kapat, Kenti DönüĢtür

1.6 Ġlkel Birikimin Sürekliliği ve Ekonomi DıĢı Zor

2.1.6 Birikim Krizine Tedrici Çözüm: Toprağı Kapat, Kenti DönüĢtür

Hedefini “insan merkezli toprak yönetimi” olarak ifade eden Uluslararası Arazi

Koalisyonu273 tarafından “kullanıcıların özgür, ön ve bilgilendirilmiĢ onayından (rızasından) yoksun olan, sosyo-çevresel etki değerlendirmelerini içermeyen ve yozlaĢmıĢ bir biçimde gerçekleĢtirilen, düzgün demokratik katılımın olmadığı anlaĢmalar”274

olarak tanımlanan

land-grabbing, (toprak kapatma) küresel kapitalist sistemin gıda ve enerji krizi için bulduğu

“çözüm” yollarından biridir. Bu yüzden baĢta Afrika olmak üzere Asya ve Latin Amerika ülkelerinde her yıl milyonlarca hektarlık arazi, küresel Ģirketlerin yatırımlarına konu olmakta; bunun bütün yükünü de sözü geçen bölgelerde yaĢayan köylüler ve küçük üreticiler çekmektedir.

Fotoğraf 2.1 Güney Sudan’da Toprak Kapatmalarının Etkileri275

Amerika BirleĢik Devletleri, Malezya, Singapur, BirleĢik Krallık, BirleĢik Arap Emirlikleri, Çin, Hindistan, Brezilya, Kanada ve Hollanda tarafından baĢı çekilen land-

grabbing çerçevesinde satın alınan veya uzun dönemli kiralanan toprakların miktarı, 2000-

2010 yılları arasında 203 milyon hektarı bulmuĢtur276. 2013 yılında yapılan bir habere göre

273 http://www.landcoalition.org/ (eriĢim tarihi: 05.05.2017). 274

Uluslararası Arazi Koalisyonu‟ndan aktaran Gülersoy ve Girgin, 2017: 37

275 http://wordpress.clarku.edu/id252-southsudan/2014/12/03/ramifications-of-land-grab-in-south-sudan/ (eriĢim

tarihi: 05.05.2017).

276

son yıllarda Üçüncü Dünya ve genç sanayi ülkelerinde 32.9 milyon hektarlık arazi yabancılara satılmıĢ veya kiraya verilmiĢtir ve bu arazilerin toplam geniĢliği, Almanya‟nın yüzölçümüne eĢit durumdadır277

.

GeliĢmiĢ kapitalist (emperyalist) ülkelerin azgeliĢmiĢ (sömürge) ülkelerin dev tarım arazilerini kendine bağladığı sistemle buralarda üretilen gıda maddeleri, sadece yatırımı yapan ülkeye ihraç edilmekte; buralarda yaĢayan yerli halk ise yerlerinden sürülmektedir. Yardım örgütü Oxfam‟ın Almanya temsilciliğinden Marita Wiggerthale, kuĢaklar boyu aynı aile tarafından ekilen, ancak tapuda kaydı olmayan bir arazinin günün birinde yabancı bir Ģirketin eline geçtiğinin; bu uygulamalarla çoğunlukla toprakları kullanma hakkının çiğnendiğinin, tarım yapan ailelerin yerlerinden sürüldüğünün, sonuçta da tüm geçim kaynaklarının ellerinden alındığının altını çizmektedir278

.

2010 yılında 2.5 milyonu aĢkın vatandaĢının gıda yardımına ihtiyaç duyduğunu açıklayan Etiyopya, aynı yıl 600.000 hektar tarım alanını çokuluslu Ģirketlere satmıĢ; benzer bir Ģekilde Kenya da Katar hükümeti ile Kenya‟da inĢa edilecek bir limanın finansmanı karĢılığında 40.000 hektar tarım arazisinin kullanım hakkını vermiĢtir; ki Kenya nüfusunun % 30‟u yeterli gıdaya ulaĢamamaktadır279

.

Her ne kadar söz konusu arazilerin satıĢı çoğunlukla gizli yapıldığından boyutu ile ilgili kesin rakamlar verilemese de Oxfam‟ın tahminlerine göre, 2001‟den (haberin yapıldığı) 2011 yılına kadar yaklaĢık 227 milyon hektarlık arazi geliĢmiĢ kapitalist ülkeler tarafından satın alınmıĢtır; bu, neredeyse Batı Avrupa büyüklüğünde bir alana denk gelmektedir280

. Neo-liberal dönemin ayırt edici özelliklerinden biri de konut sorununun -kentsel dönüĢüm pratiklerinin- sermaye birikim sürecinin krizi için taĢıdığı özel roldür.YaklaĢık 150 yıl önce Engels, burjuvazinin konut sorununa yaklaĢımını Ģu cümlelerle ifade etmiĢtir:

“Gerçekte burjuvazinin konut sorununu çözmek için bildiği tek bir yol vardır; öyle bir çözümdür ki bu, sorunu tekrar tekrar üretir. Bu yöntemin adı Haussmann‟dır, yani büyük Ģehirlerimizde bulunan iĢçi semtlerinde, özellikle merkezi konumdaki semtlerde gedikler açmak. Bunun kamu sağlığı veya Ģehri güzelleĢtirmek adına mı, yoksa büyük Ģirketlerin Ģehir merkezi üzerindeki taleplerini karĢılamak için mi, veyahut trafiğin gerekli kıldığı bir banliyö hattı, yeni bir cadde (ki bazı durumlarda barikat savaĢlarını zorlaĢtırmak amacıyla inĢa edilir) vb. için mi yapıldığı fark etmez… Nedeni her ne olursa

277

http://www.dw.com/tr/toprak-kapatma/a-17152285 (eriĢim tarihi: 05.05.2017).

278 Oxfam tarafından Uganda‟da uygulanan bir land-grabbing ile (Ġngiliz bir yatırımcının Ugandalı yetkililer ile

yaptığı anlaĢma yüzünden) dev bir çam ve okaliptüs plantasyonuna yer açmak için 22.500 kiĢinin yaĢadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldığı; bu çiftçilere ne önceden sorulduğu, ne haber verildiği, ne de tazminat ödendiği belgelenmiĢtir. Ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.dw.com/tr/yoksul-%C3%BClkelerden-toprak- araklan%C4%B1yor/a-15471740 (eriĢim tarihi: 05.05.2017).

279 Kutluay ve Turhan, 2012: 34-35

280 http://www.dw.com/tr/yoksul-%C3%BClkelerden-toprak-araklan%C4%B1yor/a-15471740 (eriĢim tarihi:

olsun sonuç daima aynıdır: Rezil sokaklar ortadan kaybolurken, burjuvazi bu büyük baĢarı karĢısında kendi kendine övgüler düzer, fakat o sokaklar çok geçmeden bu kez baĢka bir yerde yeniden ortaya çıkar… Hastalık ve batak yuvaları ile kapitalist üretim biçiminin iĢçilerimizi her gece içine hapsettiği izbe bodrum katı odaları ortadan kaldırılmıĢ olmaz, sadece baĢka bir yere taĢınır. Bu mekanların ortaya çıkmasına neden olmuĢ olan iktisadi zorunluluk, Ģimdi de onları yeni bir yerde var etmektedir”281

KentleĢme ile kapitalizm arasındaki içsel bağlantıyı “Ģehirler bir artı-ürünün toplumsal ve coğrafi olarak yoğunlaĢmasından doğmuĢtur; dolayısıyla kentleĢme, daima sınıfsal bir olgu olagelmiĢtir” Ģeklinde tespit eden Harvey‟e282

göre sermaye birikiminin krizi ile kentleĢme arasında da içsel bir bağlantı vardır:

“KentleĢme, (…) kapitalizmin tarihi boyunca sermaye ve emek fazlasının soğrulmasını sağlayan kilit yöntemlerden biri olagelmiĢtir. Mimari çevreye yapılan yatırımların çoğu, çalıĢma ve sermaye devri sürelerinin uzun oluĢu ve nihai ürünün uzun ömürlü oluĢu nedeniyle, sermaye birikimi dinamiklerinde çok kendine has bir iĢleve sahiptir. Aynı zamanda, coğrafi bir özelliğe de sahiptir, çünkü mekanın ve mekânsal tekellerin üretimi, birikim dinamiklerinin parçası haline gelir. Salt meta hareketlerinin mekanda izlediği güzergahın değiĢimi değil, aynı zamanda bu hareketler sırasında katedilen mekan ve yerlerin niteliği de bu durumda etkilidir. Ancak tam da uzun vadeli olmasından ötürü, bütün bu faaliyetin -ki değer ve artı-değer yaratılmasında son derece önemli bir saha teĢkil eder- yaĢama geçebilmesi için belli oranlarda finans sermayesi ve devlet müdahalesinin katılımı zaruridir. Uzun vadede apaçık spekülatif bir niteliğe sahip olan bu faaliyet, baĢlangıçta bertaraf edilmesini sağladığı aĢırı birikim koĢullarını, çok daha ileri bir tarihte ve ölçeği büyümüĢ olarak, yeniden üretme tehlikesini daima barındırır. Kentsel ve diğer fiziksel altyapıya iliĢkin yatırımların (kıtalararası demiryolları, karayolları, barajlar vb.) krize meyyal oluĢu bu yüzdendir”283 (Harvey, 2013: 88).

Bir baĢka çalıĢmasında Harvey, el koyarak birikim olarak ifade ettiği ilkel birikimin, kapitalizmde yaĢanan aĢırı birikim krizine ürettiği çözümü Ģöyle ifade eder:

“Peki ama el koyarak birikim, aĢırı birikim sorununun çözülmesine nasıl yardımcı olmaktadır? Hatırlarsak, aĢırı birikim, sermaye fazlalarının (belki iĢgücü fazlalarıyla birlikte), kârlı yatırım alanları bulamadan atıl olarak kalması durumuydu. El koyarak birikimin iĢlevi, bir dizi varlığı (iĢgücü de dahil olmak üzere) düĢük (hatta bazı durumlarda sıfır) maliyetle sermaye birikiminin hizmetine sokmaktır”284

.

Görüldüğü gibi kapitalist kentleĢme ile sermaye birikimi, birbiriyle içsel olarak bağlantılı süreçlerdir. Dolayısıyla neo-liberal dönem ilkel birikim araçlarını da sadece bir tercih olarak görmek yanlıĢ olacaktır; çünkü bu durum, bir yanıyla da kapitalist sistem ve buna uygun bir kentleĢme için zorunluluktur.

281

Engelst‟ten aktaran Harvey, 2013: 59 (Türkçe çeviri için bkz: Engels, 1992)

282 Harvey, 2013: 45 283 Harvey, 2013: 88 284