• Sonuç bulunamadı

1.5. CAM TAVAN SENDROMUNA YOL AÇAN ETMENLER

1.5.1. Bireysel Faktörler

Cam tavan kavramının kadın çalışanlar ile ilişkilendirilmiş olması nedeniyle cam tavana neden olan engellerin de cinsiyet temelli bir yaklaşım üzerine kurulduğu görülmektedir. Bireysel faktörlerden kaynaklanan engeller kadının birden fazla rol

21

üstlenmesi ve önceliklerinden dolayı kişisel tercih ve algıları şeklinde iki başlık altında incelenebilir.

1.5.1.1. Çoklu Rol Üstlenme

Toplum içerisinde bireylere belirli roller verildiği açıkça görülmektedir. Örneğin erkeğin iş hayatında bulunması, kadının iyi bir anne olması gibi roller genel kabul görmüş yargılar halini almıştır. Nitekim Cam tavan sendromuna maruz kalan kadınların en sık yaşadığı engellerden bir tanesi de çoklu rol üstelenmesidir.

Kadının hem anne hem eş hem birey ve hem çalışan olarak birçok role sahip olması kadının üst pozisyonlara gelmesinde engelleyici bir durum oluşturmaktadır (Korkmaz, 2014: 6). Bu nedenle kadın yöneticiler bazen ailesi ve işi arasında kalabilmektedirler. Bu durum, kadınların iş hayatında çok yetenekli eğitimli olsalar dahi erkeklere göre daha uzun sürede kariyer basamaklarını çıkmalarına sebep olmaktadır (İmamoğlu, 2016: 30).

Kadının, çalışan kadın, eş ve anne olarak çoklu rol üstlenmesi, kadın için üç tür gerilim ve çatışmaya yol açmaktadır (Karaca, 2007: 53):

• Zaman baskısına dayalı gerilim (Time-based conflict), • Çatışan rollerin yarattığı gerilim (Strain-based conflict),

• Her rolün birbirinden farklı davranış istemesinin yarattığı gerilim (Behaviorbased conflict).

Birden çok rol üstlenen çalışan kadın hem iş yerinde kendisinden beklenen görev ve sorumlulukları yerine getirmek, hem de özel yaşamında oynaması ve yerine getirmesi gereken roller nedeniyle fazla çaba sarf etmektedir. Bu nedenle pek çok kadın kariyerleri uğruna özel hayatlarından feragat etmek zorunda kalmıştır. Nitekim kendini ailesine ve toplumsal rollerin dayatmalarına karşı sorumlu gören kadın kariyerini ikinci plana atarak kariyerinde yükselme planları yapmamaktadır. Kadın çalışanlara yüklenen bu ağır sorumluluklar ve çalışma hayatında karşılaştıkları çeşitli engellemeler sonucunda kadınlar, tepe yönetimi pozisyonlarında çalışmak istememektedirler (Doğru, 2010: 83).

Yapılan araştırmalarda da, kadınların çoklu rol üstlenmesinin kariyerlerini ciddi olarak etkiledikleri görülmüştür. Örneğin, başlangıçta çok yüksek kariyer güdülerine sahip kadınların, zamanla aile rollerinin artan taleplerinden doğan baskılar nedeniyle mesleklerinde daha düşük kariyer hedefleri belirledikleri tespit edilmiştir. Aynı şekilde aile yaşamının kadınların kariyerleri üzerindeki etkisini konu alan birçok araştırmada evlilik ve çocukların kadının kariyerini sekteye uğrattığı saptanmıştır (Ünal, 2015: 70).

Sonuç olarak hem anne ve eş, hem de çalışan kadın rollerinin eş zamanlı baskısı, kadın yöneticinin aile ve kariyeri arasında çatışma yasamasına sebep olmaktadır. Çoğu

22

kadın yönetici, ortalama bir iş günündeki zamanını planlama konusunda sorunlar yaşamaktadır. Bu sebeple çoklu rol üstlenme kadın yöneticilerin terfi ettirilmelerini kısıtlamakta ve bireysel faktörlerden kaynaklanan bir cam tavan engeli oluşturmaktadır (Karaca, 2007: 55).

1.5.1.2. Kişisel Tercih ve Algı

Cam tavanını oluşturan bireysel engellerden bir diğeri ise kadınların kişisel tercih ve algılarıdır. Bu durum Öğüt tarafından yapılan çalışmada kadınların kendilerine oluşturdukları üç kavram tanımlanmıştır. Birincisi kadınların risk almaya daha az gönüllü olması nedeniyle risk taşıyan üst yönetim görevlerine cesaret edememeleridir. İkincisi kurtarma kavramıdır. Kadınların yüksek sorumluluk duygusu ile çok fazla sorumluluk almaları ve önemli konulara ayıracak zaman ve enerjilerinin kalmaması sorunuyla karşılaştıklarını anlatmaktadır. Üçüncü ve son kavram ise dürüstlüktür. Kadınlar iş arkadaşları tarafından çok dürüst ve samimi olarak algılanmakta ancak daha az objektif, duygusal kontrolü daha düşük bireyler olarak görülmektedir (Öğüt, 2006: 66).

Kariyer engelleri açısından değerlendirildiğinde bazen kariyer engelleri diğer kişi ve dış şartlardan oluşmayıp, kişinin kendisinden de kaynaklanabilmektedir. Kişilerin kariyer engelleri oluşturmalarına neden olan unsurları ise şu şekilde sıralamak mümkündür (Örücü ve diğ., 2007:119-120):

• Kadının cinsiyet rollerine ilişkin tutumları; “Kadının yeri neresi ?” sorusunun cevabını bulamayışı,

• Toplumsal değerleri sorgulamadan içselleştirmek,

• Kadınlara karsı olan negatif önyargıları kabul etme ve bu doğrultuda hareket etmek,

• Kendisine ailede yüklenen rol gereği iş-aile çatışması yaşamak ve suçluluk duygusu ile başa çıkamamak,

• Özgüven eksikliği, kararsızlık, ne istediğini bilememek; kendini geliştirme, koşullarını değiştirme isteği, inancı veya imkânı olmamak,

• Sistemin değiştirilemeyeceğine duyulan inanç, sistemi destekleme zorunluluğu hissetmek,

• Kariyerde yükselmeyi tercih etmemek / kariyer yönelimli olmamak, kariyerde yükselmenin gerekliliklerini ve zorunluluklarını göze almamak.

23

Çalışma hayatında gerekli olan özgüven ve hırs eksikliği kadını rakiplerinden geriye düşürmektedir. Kadınlar bu özgüven eksikliği sonucunda, dikkat çekmek istemeyen, üst kademelerde kendini ifade edemeyen, astlarına emir vermekte zorlanan, daha duygusal davranışlar sergileyen bireyler haline gelmektedirler. Bu görüşü destekleyen çalışmalardan biri de Fels’in 2004 yılında gerçekleştirdiği çalışmasıdır. Fels, yüzlerce başarılı kadınla görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmeler sonucunda kadınların dikkat çekmekten yoğun şekilde korktuklarını, kendi başarı hikayelerinin bile merkezi olmayı reddederek başarıyı başka tarafa yönlendirmeyi tercih ettiklerini, tanınmaktan kaçındıklarını gözlemlemiştir (Mercanlıoğlu, 2009: 42). Kadınların aslında özgüven eksikliğini giderebilmeleri ve yeteneklerini ön plana çıkararak, başarabileceklerine olan inançlarını yitirmemeleri gerekir.

Kadına yüklenen toplumsal roller kadının kendini algılayış şeklini de etkilemektedir. Kadınlar, ev kadınlığı kimliğini üstlerinden atamamışlar ve bu durum onların belli kalıplara göre hareket etmelerine neden olan bir algı ortaya çıkarmıştır. Buna göre, kadınlar çalışma hayatına atıldıklarında genellikle ev hizmetlerinin uzantısı olan işlerde çalışmaya başlamış, ekonomik koşulları uygun olursa çalışmalarının gerekmediği ve çocuk bakımında temel sorumluluğun kadına düştüğü inancı yaygınlaşmıştır (Uzun, 2005: 35-36).

Kadınların kariyer hedeflerine ulaşmada isteksiz olduklarına dair bir görüş de mevcuttur. Bu görüşe göre kadınlar istekli olsalar bile, karşılaştıkları engeller karşında kolaylıkla vazgeçebilmektedirler. Çünkü hem o konumun getireceği çatışmalar, polemikler ve hırsı göze alamamakta, hem de aile yaşamının zarar görebileceği endişesine kapılabilmektedirler. Bunun yanı sıra çoğu zaman kadınların kendi kişisel yeteneklerini veya eğitimlerini o konuma uygun görmedikleri de belirtilmiştir (Çetin, 2011: 72).