• Sonuç bulunamadı

1.4 Bireysel Başvuruların İncelenmesi

1.4.2 Kabul Edilebilirlik İncelemesi

1.4.2.9 Bireysel Başvuruda Kişi Bakımından Yetki

Anayasa Mahkemesinin kişi bakımından yetki incelemesi AİHM kararlarında “ratione personae” kavramıyla ifade edilen incelemeyi anlatmaktadır. Bu incelemede başvurucunun; başvuru ehliyeti olup olmadığı, mağdur sıfatının bulunup bulunmadığı, temsilcilik durumu ile başvurusunun Türkiye Cumhuriyeti aleyhine yapılıp yapılmadığı ele alınmaktadır.86

80 MELLINGHOF Rudolf (F. Almanya Anayasa Mahkemesi Üyesi), Federal Almanya Cumhuriyetinde

Anayasa Şikâyeti, Anayasa Yargısı, Yıl: 2009, Sayı: 26, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s. 36

81 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinde başvuru dilekçesine eklenmesi gerekli belgeler arasında “ihlale

neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı veya örneği”nden söz edilmesi, bunun idari bir işlem ya da yargısal karar olabileceğinin göstergesidir.

82 AYM, 66 Soruda …, s.6.

83 Örnek olarak bkz.: Abdurrahman Akyüz, B. No: 2012/620, 12/2/2013, §§ 19-20; Nesin Kayserilioğlu

(3), B.No: 2013/1581, 16/4/2013, §§ 14-16.

84 Örnek olarak bkz.: Arif Güneş, B. No: 2012/837, 5/3/2013, §§ 13-19. 85 Örnek olarak bkz.: Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 37. 86 ŞİRİN, Bireysel Başvuru… s.14.

Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasına göre herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, AİHS kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmektedir.

6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinde bireysel başvuru hakkına sahip olan kişiler daha ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında bireysel başvuru hakkına sahip olabilmek için gerekli üç temel koşula yer verilmiştir. Buna göre; başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun; “güncel bir hakkının ihlal edilmesi87” ile bu ihlalden başvurucunun “kişisel olarak88” ve “doğrudan89” etkilenmiş

olması gerekir.

Mahkeme, başvurucularda mağdur olma zannı ve kuşkusunun mağdurluk statüsünün varlığı için yeterli olmadığını belirtmiştir.90 Yine Mahkeme, halk davası

olarak nitelenen durumlarda91 başvurucunun mağdur statüsü bulunmadığından başvuruyu kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmaktadır.

87 Anayasa Mahkemesi, adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına yönelik olarak İnsan Hakları

Tazminat Komisyonunca ödenen tazminat tutarının yeterli görülmesi (Ramazan Acar, B.No:2013/7939, 15/12/2015) nedeniyle; geçici koruma statüsüne alınma sebebiyle sınır dışı edilmesi mümkün olmayan başvurucunun sınır dışı edilme işlemlerine karşı başvurusu (K.A. (2) [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015) nedeniyle mağduriyetin güncelliğinin bulunmadığına karar vermiştir.

88 Anayasa Mahkemesi, siyasilerin genel söylemlerine ilişkin yapılan başvuruyu (Nurettin Polat,

B.No:2014/9053, 7/7/2015); velayeten açtıkları dava dolayısıyla anne ve babanın adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikayeti (Uğur Sağlamtaş ve diğerleri, B.No: 2013/2960, 23/3/2016) kamu gücü müdahalesinden kişisel olarak etkilenmiş olma koşulu sağlanmadığından kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmuştur.

89 Anayasa Mahkemesi, davada taraflardan birini vekâleten temsil eden kişinin adil yargılanma

hakkının ihlal edildiğine dair başvuruyu (Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2015, §§ 29- 31); Sayıştay yargılamasında hakkında hüküm verilen sorumlulardan olmayan kişinin başvurusunu (A. Z. [GK], B. No: 2013/3228, 10/12/2015) kamu gücü müdahalesinden doğrudan etkilenmiş olma koşulu sağlanmadığından kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmuştur.

90 Onur Doğanay, B.No: 2013/1977, 9/1/2014, § 45.

91 Örnek olarak bkz., imar işlemlerine karşı işlemlerin doğrudan muhatabı olmayan kişiler tarafından

yapılan başvuru (Tezcan Karakuş Candan ve diğerleri, B. No: 2014/5809, 10/12/2014; Yüksek Seçim Kurulu kararlarının başvurucunun haklarına bir müdahale oluşturmadığı durumda yapılan başvuru (Mahmut Tanal ve diğerleri (2), B.No: 2014/11438, 23/7/2014)

Başvuruculardan şikâyete konu ettikleri tedbirden doğrudan etkilendiklerini ikna edici şekilde ortaya koymaları beklenmektedir.

Gerek Anayasa’da gerek 6216 sayılı Kanun’da herkesin bireysel başvuru yapabileceği belirtilmiştir. Yani hem gerçek hem tüzel kişilere bireysel başvuru dava ehliyeti tanınmıştır.

6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancıların bireysel başvuru yapabilme imkânı yoktur. Kanun’un, gerçek kişiler yönünden tek istisnası bu hükümdür. 6216 sayılı Kanun ile bu hususun dışında herhangi bir sınırlama getirilmemiş olması, usul hukuklarında gösterilen dava ve fiil ehliyeti haizliği koşulunun aranmadığı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla belirtilen istisna dışında, milliyeti, ikamet yeri, medeni statüsü veya hukuki ehliyeti ne olursa olsun, herkes bireysel başvuruda bulunabilir.

6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca kamu tüzel kişilerine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmamıştır. Osman Doğru, Anayasa Mahkemesi’nin burada geçen kamu tüzel kişisi kavramını özerk bir kavram olarak ele alarak, davalar temelinde yorumlaması gerekebileceğini92 düşünmektedir. Ancak

yetkisini Anayasa’dan alan Anayasa Mahkemesi’nin ulusal mevzuattan bağımsız hareket etmesi Mahkemenin yargı yetkisinin sınırları dışına çıkması sonucunu doğurabilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuruları kabul etmeye başladığı tarihten bugüne kadar kamu tüzel kişileri tarafından yapılan bireysel başvuruları kabul edilemez bulmuştur.93

AİHM’in de kamu tüzel kişisi kavramını esnek yorumladığını söylemek mümkün değildir. AİHM’e göre bir belediye94 veya belediyenin kamu otoritesini

92 DOĞRU, Osman, s. 100.

93 Örnek olarak bkz., Büğdüz Köyü Muhtarlığı, B.No: 2012/22, 25/12/2012; İhsan Doğramacı Bilkent

Üniversitesi, B.No: 2013/1430, 21/11/2013; Ballıdere Belediye Başkanlığı, B.No: 2012/1327, 12/2/2013.

kullanan bir iştiraki95 AİHS’in 34. maddesine dayanarak bir başvuru yapma hakkına

sahip değildir. AİHM ayrıca, Devletin kendisine ait bir şirketin eylem ve ihmallerinden dolayı Sözleşme’deki sorumluluğundan kurtulabilmesinin, şirketin devletten kurumsal ve işleyiş açısından yeterince bağımsız olması koşuluna bağlı olduğunu belirtmektedir.96

Diğer taraftan 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası özel hukuk tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapma hakkını tüzel kişiliğe ait hak ihlali iddialarına özgülemiştir. Bu itibarla özel hukuk tüzel kişileri (dernekler, vakıflar, sendikalar, siyasi partiler, şirketler vb.), doğalarına ve faaliyet alanlarına97 uygun

olarak yararlanabildikleri eşitlik, mülkiyet hakkı, çalışma özgürlüğü, kanuni hâkim ilkesi, örgütlenme özgürlüğü, hak arama özgürlüğü gibi temel haklar bakımından bireysel başvuru yoluna başvurabilirler.98 Yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü

ve güvenliği hakkı, aile yaşamına saygı hakkı, evlenme hakkı, ölüm cezası yasağı gibi haklar99 doğası gereği tüzel kişiliğe özgü olamayacağı için özel hukuk tüzel kişilerinin bu haklarla ilgili yapacakları başvurular kabul edilemez bulunacaktır.