• Sonuç bulunamadı

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

7- Bilim ve teknolojiye ait birçok yetenek geliştirir (Showalter’dan aktaran Laugksch, 2000, s 76-77).

Fen okuryazarı olan bireyin, tanımlarda ifade edilen bütün özelliklere sahip olmaları pek mümkün değildir. Önemli olan bireylerin genel fen kavramları hakkında bilgi sahibi olup öğrendiklerini yaşamları ile bütünleştirebilmeleri, fen ile ilgili yapılan tartışmalarda fikir

14

üretebilmeleri, çevreye karşı duyarlı birer vatandaş olabilmeleridir. Öğrenmeyi öğrenerek bilgiye kendi başına ulaşabilen, bilimsel bilgiye değer veren, toplumsal tartışmalara katılarak mantıklı savlar üretebilen, bilimsel süreç becerilerine sahip bireyler; yaşadıkları toplumun kalkınmasını sağlayarak, ülkelerini bilim ve teknoloji alanında üst sıralara taşıyacaktır.

Fen Okuryazarlığının Seviyeleri

Bir bireyi “fen okuryazarıdır” ya da “fen okuryazarı değildir” şeklinde nitelendirmemiz doğru değildir. Bilimsel okuryazarlık, bir “evet” ya da “hayır” durumu değildir. Bunun için çeşitli düzeylerde fen okuryazarlığı vardır. Shen (1975), Pella (1976), Scribner (1986) ve Shamos (1995) benzer fen okuryazarlık seviyelerinden bahsetmişlerdir. Fen okuryazarlığın en düşük seviyesi; pratik veya işlevsel okuryazarlık olarak adlandırılır. Kişi bu seviyede, bilimsel ve teknolojik ürünleri günlük hayatında tüketici olarak kullanır. Fen okuryazarlığın en yüksek seviyesi ise, kültürel ya da ideal okuryazarlık olarak adlandırılır ve bu düzeyde kişi bilimsel ve teknolojik konularda toplumsal tartışmalara katılır. Bilimsel çabayı takdir eder (Shwartz vd., 2006, s. 204).

Bybee (1997) ve BSCS (1993), bilimsel okuryazarlık seviyelerini şu şekilde ifade etmişlerdir:

1- Bilimsel okuryazar olmama (Bilimsel cehalet): Öğrenciler fen ile ilgili sorulara cevap veremezler, ilişki kuramazlar. Bilimsel bir soruyu tanımlamak için kelime, kavram, bağlam veya bilişsel kapasiteye sahip değildirler.

2- Yüzeysel bilimsel okuryazarlık: Öğrenciler fen kavramlarını bilir. Ancak, kavram yanılgılarına sahiptir.

3- İşlevsel bilimsel okuryazarlık: Öğrenciler kavramları doğru bir şekilde açıklar, ancak bilgileri sınırlıdır.

4- Kavramsal bilimsel okuryazarlık: Öğrenciler bir disiplinin düşünsel şemaları hakkında bazı algılar oluştururlar ve bu algılarını fen bilgisi algıları ile birleştirirler. Bu bilinç düzeyi; model geliştirme, bilimsel araştırma ve teknolojik tasarım yeteneğini içerir.

5- Çok boyutlu bilimsel okuryazarlık: Bilimsel okuryazarlığın bu seviyesinde birey, bilimsel araştırma yöntemlerinin ve bilimsel disiplinlere ait kavramların ötesinde

15

bir bilim anlayışına sahiptir. Toplumun baş etmeye çalıştığı sorunlar ile ilgili fen, teknoloji ve bilimsel disiplinler arasında bağlantı kurar. Bu seviye fen ve teknolojinin felsefi, tarihsel ve toplumsal boyutlarını içermektedir (Bybee ve BSCS’den aktaran Shwartz vd., 2006, s. 205).

Bilimsel Süreç Becerileri

Bilimin toplumsal gelişim sağlayabilmesi için, her şeyden önce bilimsel düşünme becerisinin toplumun her kesimi tarafından benimsenmesi sağlanmalıdır. Bu süreçte fen öğretimi önemli rol oynamaktadır. Fen öğretiminin amacı, günümüzdeki mevcut bilgiyi öğrencilere aktarmak değil; araştıran, sorgulayan, günlük hayatı ile bilim arasında bağlantı kurabilen, karşılaştığı problemlere bilimsel olarak yaklaşabilen, bir bilim insanının gözüyle hayat bakabilen bireyler yetiştirmektir (MEB, 2006, s. 64). Bu bağlamda fen öğrenmenin amacı, araştırma yol ve yöntemlerini öğrenmektir.

Vitti ve Tores (2006, s. 3), bilimsel süreç becerilerinin akılda kendiliğinden, doğal olarak oluştuğunu; bu becerilerin, düşünceleri adımlara ayırmada, dünyanın nasıl işlediğini anlamada, sadece bilim için değil, aynı zamanda kritik düşünmenin gerektiği durumlarda da kullanılabileceğini belirmişlerdir. Ayrıca bilimsel süreç becerilerini gözlemleme, ölçme, sıralama, tasnif, çıkarım, tahmin, deneme ve iletişim kurma becerileri olarak ifade etmişlerdir.

MEB (2006, s. 64) bilimsel süreç becerilerini; bilgiyi oluşturmada, problemler üzerinde düşünmede, sonuçları açıklamada bilim insanlarının kullandığı düşünme becerileri olarak tanımlamıştır.

Hazır ve Türkmen (2008, s. 83) tarafından bilimsel süreç becerisi; analitik düşünmeye temel oluşturan, yaparak-yaşayarak öğrenme ilkesi ile bilgi oluşturma ve problem çözmede kullanılan hayat boyu öğrenme süreci olarak tanımlanmıştır.

Bilimsel süreç becerileri, bireylerin yaşadıkları dünya hakkında bilgi sahibi olmasını, bilgi üretmesini sağlayan en önemli araçtır (Karar ve Yenice, 2012, s. 86). Bu beceriler, günlük hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyulan ve kullanılan becerilerdir. Farkında olarak ya da olmayarak bu becerileri kullanmak, günlük yaşamda karşılaşılan durumları anlamayı, yorumlamayı, öğrenilen temel bilgilerle ilişkilendirmeyi sağlar. Dolayısıyla bireylerin fen okuryazarlığına ulaşmasını kolaylaştırır (Tan ve Temiz, 2003, s. 97).

16

MEB (2006, s. 64) tarafından İlköğretim 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerine kazandırılması hedeflenen bilimsel süreç becerileri planlama ve başlama, uygulama ve analiz ve sonuç çıkarma adı altında tasnif edilmiştir ve Tablo 1’de gösterilmiştir.

Tablo 1. İlköğretim 6., 7. ve 8. Sınıfta Kazandırılacak Bilimsel Süreç Becerileri

PLANLAMA VE BAŞLAMA  Gözlem  Karşılaştırma-sınıflama  Çıkarım yapma  Tahmin  Kestirme  Değişkenleri belirleme UYGULAMA VE ANALİZ  Hipotez kurma  Deney tasarlama

 Deney malzemeleri ve araç-gereçlerini tanıma ve kullanma

 Deney düzeneği kurma

 Değişkenleri kontrol etme ve değiştirme  İşlevsel tanımlama

 Ölçme

 Bilgi ve veri toplama  Verileri kaydetme SONUÇ ÇIKARMA

 Veri işleme ve model oluşturma  Yorumlama ve sonuç çıkarma  Sunma

Tutum ve Değerler

Bireylerin fen okuryazarı olarak yetişmeleri hususunda sadece bilgi, anlayış ve beceri türünden kazanımlar yeterli olmamaktadır. Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nın hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için, öğrencilerde belirli tutum ve değerlerde geliştirilmelidir (MEB, 2006, s. 65). Tutumlar, öğrenme aşamalarında oluşan duygularla baş etme ve kontrol altına alma ile ilgili olup insanların davranışlarına yön vermede oldukça etkilidir (Bozdoğan ve Yalçın, 2005, s. 242).

17

MEB (2006, s. 40) tutum kavramını “bireylerin belli bir kişiyi, grubu, kurumu veya bir düşünceyi kabul ya da reddetme şeklinde gözlenen, duygusal bir hazır oluşluk hali veya eğilimi” şeklinde tanımlamıştır. Fen derslerinde amaç, öğrencilere mevcut bilimsel bilgileri ezberletmek değil, günlük hayatta karşılaşabilecekleri problemleri çözebilecek tutum ve bilimsel süreç becerilerini kazandırmaktır.

MEB (2006, s. 65), öğrencilere kazandırılması hedeflenen tutum ve değerleri beş kategoride sınıflandırmıştır. Bu sınıflandırmalar kolaydan zora doğru aşağıda verilmiştir:

 Öğrencilerin çevrelerinde olup bitenleri kendi isteği ile algılaması,  Duruma uygun olumlu tepkide bulunması,

 Olumlu değerler geliştirmesi,

 Bu değerleri kendi öz benliğinde örgütlemesi,

 Olumlu tutum ve değerler içeren bir yaşam tarzı geliştirmesi.

Öğrencilerin fene yönelik olumlu tutum geliştirmelerinde, öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Fene karşı önyargısız olarak okula gelen öğrencilere, fenin etkili ve bilinçli bir şekilde öğretilmesi öğrencilerin fene yönelik olumlu tutumlar kazanmasını sağlayacaktır.

Uluslararası Yapılan Sınavlar

Milli Eğitim Bakanlığı, Türk eğitim sisteminin kalitesini belirlemek, mevcut sorunları açığa çıkarmak için belirli zaman aralıklarında ulusal ve uluslararası sınavlara katılmaktadır. Bu sınavlardan ulusal olan ve 3 yıl ara ile yapılan sınav, “Öğrenci Başarılarını Belirleme Sınavı (ÖBBS)”dır. Uluslararası alanda ise Uluslararası Matematik ve Bilim Toplumundaki Eğilimler (TIMSS), Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi (PIRLS) projelerine katılım gerçekleştirilmektedir.

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Projesi (PISA)

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtı (OECD - Organisation for Economic Co-Operation and Development) tarafından 2000 yılından itibaren üç yılda bir gerçekleştirilmektedir. PISA; öğrencilerin fen, matematik ve

18

okuma becerileri düzeylerini belirlemek amacıyla günümüzde uluslararası düzeyde yapılan en büyük çalışmalardan birisidir (MEB, 2013c, s. 9).

PISA, 15 yaş grubunda yer alan temel eğitimi tamamlamış öğrencilere uygulanmaktadır. Öğrencilerin fen, matematik ve okuma becerilerinin yanı sıra öğrenme yöntemlerini, problem çözme becerilerini ve değerlendirilen alana dair ilgi ve tutumlarını araştırmaktadır. PISA sadece öğrencilerin hatırlayabildiği bilgileri değil, bu bilgilerin günlük hayatta kullanılma yeterliliğini de ölçmektedir (MEB, 2007, s. 6).

Sürekli değişen toplumlarda yaşayan bireylerin, bu değişimlere ne oranda uyum sağladığının ve okulların bu duruma ne derece etkisi olduğunun belirlenmesi bakımından PISA projesi günümüzün en önemli çalışmaları arasında gösterilmektedir.

PISA projesi, uluslararası alanda yapılan en büyük öğrenci performanslarını değerlendirme araştırmasıdır. Değerlendirmede, öğrenci performanslarına aile, okul, cinsiyet gibi değişkenlerin etkisi dikkate alınarak veriler toplanmaktadır. Veri toplama araçları, katılan ülkelerdeki uzmanların işbirliği ile hazırlanmaktadır.

Her yapılan PISA sınavında öğrencilerin fen bilimleri, matematik ve okuma becerileri düzeyleri değerlendirilse de temelde sadece bir alana ağırlık verilmekte, bir ana konu belirlenmektedir. 2000 PISA’da okuma becerileri, 2003 PISA’da matematik, 2006 PISA’da fen okuryazarlığı, 2009 PISA’da okuma becerileri, 2012 PISA’da matematik ana konu olarak belirlenmiştir.

Türkiye’de, ulusal ve uluslararası alanda öğrencilerin başarı düzeylerini ölçmek, eğitim sisteminin yeterliliğini belirlemek ve diğer ülkelerle elde edilen verileri karşılaştırmak amacıyla gerçekleştirilen PISA uygulaması Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtı (OECD)’nın kurucu üyesi olan Türkiye, 2003 yılından itibaren PISA’ya katılmaktadır.

PISA’ya 2003 yılında 41 ülke, 2006 yılında 57 ülke, 2009 yılında 74 ülke ve 2012 yılında ise 65 ülke katılmıştır.

PISA Projesinde Okuryazarlık

PISA (2009, s. 115), fen okuryazarlığını şu şekilde tanımlamıştır:

Fen okuryazarlığı, bir bireyin sahip olduğu fen bilgisi ve bu bilginin soruları tanımlamak, yeni bilgi edinmek, bilimsel olguları açıklamak, fen ile ilgili konularda kanıtlara dayalı sonuçlar çıkarmak için kullanımı; bilgi edinme ve araştırma amacıyla fenin karakteristik özelliklerini anlayışı, fen ve teknolojinin maddî, düşünsel ve kültürel çevremizi nasıl şekillendirdiğinin

19

farkına varması ve duyarlı bir vatandaş olarak bilimle ilgili konulara ve bilimsel fikirlere ilgi göstermesidir.

PISA, öğrencilerin bilimsel bilgiyi ne kadar öğrendiğini, ne derece hatırladığını değil, öğrendiği bilgilerin ne kadarını günlük hayatta kullandığına odaklandığı için “fen” yerine “fen okuryazarlığı” kavramını kullanmaktadır.

PISA fen okuryazarlığını değerlendirirken 4 boyutu temel almıştır: öğrencilerin bilgisi, fene yönelik tutumları, bilimsel süreç bilgisi ve bu bilgileri günlük hayatında kullanma becerisi. Bu temel boyutların birbirleri ile ilişkisi Şekil 2’de gösterilmiştir.

Şekil 2. PISA 2006 fen değerlendirme şeması (MEB, 2007, s. 14)

PISA, 2006 yılından itibaren öğrencilerin fen okuryazarlığını, 6 düzey ve bir de 1. düzeyin altı olmak üzere 7 seviyede incelemiş ve her seviyede bireyin sahip olduğu özellikleri belirtmiştir.

1. düzeyin altı: Temel fen okuryazarlığı becerilerini gösteremezler. Günlük hayatta dezavantajlı durumdadırlar.

1. düzey: Öğrenciler, günlük hayatta karşılaştıkları, aşinalık kazandıkları az sayıda bilimsel bilgiye sahiptirler. Kanıtlar net olarak verildiğinde, bilimsel açıklamayı ifade edebilirler. 2. düzey: Alışagelmiş durumlardan ya da basit araştırmalardan sonuç çıkarabilecek bilimsel bilgiye sahiptirler. Mantıksal çıkarım ve basit yorumlar yaparlar.

BAĞLAM

Bilim ve teknoloji içeren günlük yaşam ile ilgili durumlar DÜŞÜNME SÜREÇLERİ  Bilimsel durumları ayırt etme  Olguları bilimsel olarak açıklama  Bilimsel kanıtları kullanma TUTUM

Öğrencilerin fen ile ilgili konulara nasıl tepki verdikleri

 İlgi

 Bilimsel sorgulamalara destek verme

 Sorumluluklar

BİLGİ

 Doğal yaşam ve teknoloji ile ilgili (fen alan bilgisi)

 Bilimin kendisi ile ilgili (bilimsel yöntem bilgisi) konularda öğrencilerin sahip oldukları bilgi

20

3. düzey: Konu içerisinde açıkça ifade edilen bilimsel sorunları belirlerler. Bu seviyede yorum yapar, farklı disiplinlerdeki bilgilerden yararlanırlar. Bilimsel bilgiye dayalı sonuçlar elde ederler, gerçekleri kısa ifadeler kullanarak açıklarlar.

4. düzey: Bu seviyede öğrenciler yaptıklarıyla ve söyledikleriyle bilimsel bilgiyi kullandıklarını belirtirler. Fen ve teknolojiyi, diğer disiplinler ile birleştiren açıklamalar oluşturur ve bu açıklamaları günlük hayatlarına yansıtır.

5. düzey: Günlük yaşamda karşılaştıkları karmaşık durumları bilimsel bileşenlerine ayırır, bilimsel süreç becerilerini bu durumlarda kullanır. Bu seviyede öğrenci sorgulama yapar, olaylara eleştirel yaklaşır, savlar üretir, kanıtlarla açıklama yapar.

6. düzey: Öğrenciler edindikleri bilimsel bilgileri kullanır, kişisel ya da toplumsal olaylarla ilgili kararları desteklemek üzere savlar oluşturabilir. Bilimsel bilgiyi tanımlar, kullanır, günlük hayatta karşılaştığı karmaşık olaylarda bu bilgilerden yararlanır. Üst seviyede bilimsel düşünür (MEB, 2013c, s. 32).

Ulusal Fen Alanı Uzman Grubu tarafından ikinci düzey, fen okuryazarlığı temel yeterlik düzeyi olarak kabul edilmiştir (MEB, 2010, s. 116).

PISA Sonuçlarına Göre Türkiye Fen Okuryazarlığı

Türkiye’nin katıldığı PISA sınavlarında elde edilen sonuçlar, sınavların yapıldığı yıllar temel alınarak iki bölüm halinde incelenmiştir. PISA sınavının Türkiye sonuçları “2003 PISA Sonuçları” ve “2006-2009-2012 PISA Sonuçları” başlıkları ile verilmiştir.

2003 PISA Sonuçları

2003 yılında gerçekleştirilen PISA sınavına Türkiye’den 7 coğrafi bölgeden tesadüfi olarak seçilen 4855 öğrenci katılmıştır. Matematik, okuma, fen bilimleri ve problem çözme alanlarında 40 OECD ülkesi arasında Türkiye başarı yönünden 28. sırada, OECD ortalamasının istatistiksel olarak anlamlı derecede altında yer almıştır (MEB, 2005b, s. 126).

PISA 2003’te bilimsel okuryazarlığı ölçmek için üç seviye belirlenmiş ve bu seviyelerde öğrencilerin yapabilmeleri gereken özellikleri aşağıdaki şekilde ifade etmişlerdir:

21

1. Bilimsel okuryazarlık ölçeğinin üst ucunda bulunan öğrenciler (690 puan dolayında): Bir kavramsal model ortaya koyabilirler ve bu modeli düşünceleri açıklamada, analiz etmede, düşünceler arası karşılaştırmalar ve çıkarımlar yapmada, bilimsel görüşleri ayrıntılı ve doğru bir şekilde açıklama kullanırlar.

2. Bilimsel okuryazarlık ölçeğinin ortasında bulunan öğrenciler (550 puan dolayında): Bir bilimsel araştırmanın nelerle ilgilendiğini belirler, sonuç çıkarır, farklı düşüncelerdeki veriler arasında fikir yürütür, bilimsel bilgileri yordama yapar. Bilimsel olarak cevap verilecek soruları tanır.

3. Bilimsel okuryazarlık ölçeğinin alt ucunda bulunan öğrenciler (400 puan dolayında): Kavram, terim, basit kurallara dayalı bilimsel bilgiyi hatırlar. Sonuç çıkarma ya da değerlendirmede herkesçe bilinen bilimsel ilgileri kullanır.

Türkiye’de PISA 2003’e katılan öğrencilerin % 5,7’si bilimsel okuryazarlık anketinin üst ucunda yer alırken, % 38,6’sı alt ucunda yer almıştır. 2003 PISA Fen Bilimleri alanında Türkiye ve OECD ülkelerindeki öğrencilerin başarı durumlarına göre dağılışı Tablo 2’de gösterilmiştir (MEB, 2005b, s. 125).

Tablo 2. Türkiye ve OECD ülkelerindeki Öğrencilerin Fen Bilimlerindeki Başarısı

PISA 2003 Ortalama 400 Puanın Altındaki Öğrenci Yüzdesi 600 Puanın Üstündeki Öğrenci Yüzdesi Türkiye 434 38,6 5,7 OECD Tüm 496 19,9 17,7 OECD Ort 500 17,9 17,6

Türkiye’nin 2003 PISA sonuçları eğitim sistemindeki eksiklerini ortaya koymuştur. Bu sorunları düzeltebilmek için müfredat değişikliğine gidilmiş ve Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından ilköğretim 1-5. sınıflar arası öğretim programı yenilenmiştir. Bu değişiklikler 2005-2006 eğitim-öğretim yılında uygulanmıştır. Yapılandırmacı eğitim temel alınarak hazırlanan müfredatta, öğrencilerin bilgileri ezberlemesi yerine; öğrendikleri bilgileri günlük hayatta kullanması, yaparak yaşayarak öğrenmesi sağlanmaya çalışılmıştır (Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı [TTKB], 2005, s. 22).

22

PISA 2003 sonuçlarına göre, ülkemizin eğitim araç-gereçlerinin yani her türlü eğitim malzemelerinin ve fiziksel altyapının, okullardaki eğitimi desteklemesi açısından çalışmaya katılan ülkeler içerisinde en yetersiz ülke olduğu görülmektedir. “Dört duvar ve bir kara tahta” eğitim anlayışının benimsenmesinin, PISA 2003’te yaşanan başarısızlığın temel sorumlularından olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır (MEB, 2005b, s. 100). Bu sorunu gidermek amacıyla Bilgi Teknolojileri destekli eğitim ortamı oluşturmak amaçlanmış ve Fatih projesi geliştirilmiştir. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesini, öğrenmenin kalıcı hale gelmesini, öğrenme ortamına daha fazla duyu organının katılmasını sağlamak amacıyla Bilgi Teknolojileri araçlarından eğitim ortamında daha fazla kullanılması amaçlanmış, bu amaçla Fatih Projesi oluşturulmuştur.

2006 – 2009 – 2012 PISA Sonuçları

Türkiye, 2006, 2009 ve 2012 yıllarında gerçekleştirilen PISA sınavlarına da katılmıştır. Bu sınavlardan elde edilen sonuçlarda, belirlenen fen okuryazarlık düzeyleri bazında, her bir yeterlilik düzeyinde yer alan öğrenci oranları belirlenmiştir. 2006-2012 yılları arasında gerçekleştirilen PISA sınavlarında fen okuryazarlık yeterlik düzeylerinde bulunan öğrencilerin Türkiye oranları ve OECD ile karşılaştırması Tablo 3‘te verilmiştir.

Tablo 3. PISA Fen Okuryazarlığı Sonuçlarının Yıllara Göre Dağılımı

Türkiye Ortalaması OECD Ortalaması

Düzeyler 2006 2009 2012 2006 2009 2012 1. düzeyin altı (%) 12,9 6,9 4,4 5,2 5,0 4,8 1. düzey (%) 33,7 23,0 21,9 14,1 13,0 13,0 2. düzey (%) 31,3 34,5 35,4 24,0 24,4 24,5 3. düzey (%) 15,1 25,2 25,1 27,4 28,6 28,8 4. düzey (%) 6,2 9,1 11,3 20,3 20,6 20,5 5. düzey (%) 0,9 1,1 1,8 7,7 7,4 7,2 6. düzey (%) 0,0 0,0 0,0 1,3 1,1 1,2

57 ülkeden yaklaşık 400 bin öğrencinin katıldığı PISA 2006’nın ana konusu fen okuryazarlığı olarak belirlenmiştir. Türkiye PISA 2006’da 30 OECD üye ülke arasında 29.sırada, toplam katılan 57 ülke arasında ise 47. sırada yer almıştır (MEB, 2007, s. 23). Belirlenen fen okuryazarlık yeterlik düzeylerine göre Türkiye’deki öğrencilerin % 46,6’sı

23

1.düzey ve altında, % 31,3’ü 2.düzeyde, % 22,2’si 3., 4. ve 5. düzeylerde yer almıştır. En üst okuryazarlık düzeyi olan 6. düzeyde ise öğrencimiz bulunmamaktadır.

Türkiye fen okuryazarlığı sıralamasında altlarda yer almasına rağmen, fene yönelik tutumlarda, fen etkinliklerine katılımda üst sıralarda yer aldığı görülmektedir (MEB, 2007). Bu durum eğitim sisteminde bir eksiklik olduğunu ortaya koymaktadır.

2009 yılında yapılan PISA sınavında 33 OECD ülkesi arasında %95 olasılıkla en yüksek 31, en düşük 33. sırada yer alırken, 65 katılımcı ülke arasından %95 olasılıkla en yüksek 42, en düşük 44. sırada yer almaktadır. PISA fen uzmanları tarafından belirlenen temel yeterlilik seviyesi 2. düzeyin altında kalan öğrenci oranı % 29,9’dur (MEB, 2010, s. 121). 2012 PISA sonuçlarına bakıldığında 3., 4. ve 5. yeterlik düzeylerinde öğrenci dağılımlarında artış olmasına rağmen, yine de OECD ortalamasının çok altında olduğu görülmektedir. Temel yeterlilik seviyesine ulaşamamış öğrenci oranında % 20,3’lük bir azalma olmuştur (MEB, 2013c, s. 32). Eğitime ayrılan bütçenin artması, okulların fiziki koşullarının düzeltilmesi, öğretim programlarının yenilenmesinin bu duruma katkısı olduğu görülmektedir.

Bilim Uygulamaları Dersi

2012 yılında eğitimde gerçekleştirilen reform ile Türk eğitim sisteminde ders ve müfredat değişimine gidilmiştir. İlköğretim okulları, ilkokul ve ortaokul olarak iki bölüme ayrılmış, 5.sınıflar ortaokul kısmına dâhil edilmiştir. Ayrıca bu değişiklikle birlikte 5.sınıftan itibaren başlamak üzere haftalık 8 saati tamamlayacak şekilde planlanmış seçmeli dersler, öğretim programına eklenmiştir. Eklenen bu seçmeli derslerden biri de Bilim Uygulamaları dersidir.

Fen Bilimleri fizik, kimya ve biyoloji alt bilim dallarının bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Alt dallarına bakıldığında fen bilimleri hayatın her alanını bünyesine alan, yaşamla iç içe olan bir bilim dalıdır. Öğrencilerin fen bilimlerini öğrenirken, öğrendikleri bilgileri yaşam ile bütünleştirebilmeleri önemli yer tutmaktadır. Öğrencilerin fen dersinde öğrendikleri teorik bilgileri, günlük yaşamları ile birleştirebilmelerini sağlamak ve farkındalıklarını artırmak üzere ortaokul müfredatına seçmeli olarak Bilim Uygulamaları dersi eklenmiştir.

24

Bilim Uygulamaları dersi, 2012-2013 eğitim öğretim yılı itibariyle, 5. sınıflardan başlamak ve kademeleri olarak uygulanmak üzere haftalık iki ders saati olarak ortaokul müfredat programına eklenmiştir (MEB, 2013b, s. 1).

Günümüzde hızla ilerleyen bilim ve teknolojiyi yakalayabilmek ve uluslararası rekabette yer edinebilmek, karşılaştıkları problemleri kendileri çözebilen nesiller ile mümkün olacaktır. Bunun için de küçük yaştan itibaren öğrencilere bilimsel bakış açısının kazandırılması gerekmektedir. 6-14 yaş aralığı ilköğretim olarak kabul edilmektedir (Korkmaz, 2004). Gürdal (1992)’a göre; bu yaş dönemi çocukların çevrelerine karşı en meraklı oldukları, araştırmaya en yatkın oldukları dönemdir. Bu nedenle öğrencilere bilimsel becerilerin kazandırılması ve fene karşı olumlu tutum geliştirebilmeleri için bu dönemde verilecek fen eğitimi oldukça önemli yer tutmaktadır (Gürdal’dan aktaran Korkmaz, 2004).

Öğrencilerin yaşam boyu öğrenebilmeleri, merak duygusuna sahip olmaları, araştırma- sorgulama ve problem çözme becerilerini edinebilmeleri, öğrencilere bilimsel bakışın kazandırılmasıyla mümkün olacaktır. Öğrendiklerini çevresi ile bütünleştirebilen nesiller, toplumun gelişmesinde büyük rol oynayacaklardır.

Bilim Uygulamaları dersi, merak duygusunu, araştırma yönlerini, hayal güçlerini geliştirirken bilimsel süreç becerilerini kazanmalarını sağlar. Yaparak-yaşayarak öğrenme bireylerin özgüvenlerini ve motivasyonlarını artırırken, öğrencileri kendi kendilerine araştıran ve sorgulayan bireyler olmaya yönlendirir (MEB, 2013b, s. 2). Bilimsel süreç becerileri; analitik düşünmeye temel oluşturan, yaparak öğrenme ilkesi ile bilgiyi oluşturmada ve problem çözmede kullandığımız hayat boyu süren bir öğrenme sürecidir (Hazır ve Türkmen, 2008, s. 83). Bilimsel süreç becerileri ile öğrenci, bilgiyi edinme yöntemini öğrenir.

Bilim Uygulamaları dersinde öğrenciler, öğretmenin rehberliğinde bireysel deneyimler elde ederler. Öğrencilerin yaptıkları etkinliklerle bilimsel süreç becerilerini kazanmaları sağlanır.

Bilim Uygulamaları dersi sadece kavramlar ve terimlerin öğretilmesi yerine, öğrencilerin çevrelerinde meydana gelen olayların bilimsel temellerini keşfetmelerini amaçlayan, eğlenerek ve deneyerek çeşitli etkinliklerle işlenecek 5, 6, 7 ve 8. sınıfa giden 9 ‐ 13 yaş grubuna yönelik uygulamalı bir derstir (MEB, 2013b, s. 4).

25

11-14 yaş arası öğrencilerin kazanması beklenen yetenekler Amerikan Ulusal Fen Eğitimi Standartları’nda şu şekilde açıklanmıştır:

1- Bilimsel bir araştırma oluşturma,

2- Bilimsel araştırmalarla çözülebilecek soruyu belirleme,

3- Verileri toplamak, analiz etmek ve yorumlayabilmek için uygun araç ve teknikleri

Benzer Belgeler