• Sonuç bulunamadı

Bilgi Toplumu Düzeyinde Motivasyon Araçlarının Değişime Uğraması

KENDİSİNE YÖNELİK İLGİ YÜKSEK DÜŞÜK

III. YÖNETİM ve ORGANİZASYON ALANINDAKİ PARADİGMATİK DÖNÜŞÜMLER PARALELİNDE ENTELEKTÜEL LİDERLİK TASARIMI ve

3.2. Entelektüel Liderliğin Gerekçeler

3.2.6. Bilgi Toplumu Düzeyinde Motivasyon Araçlarının Değişime Uğraması

Yönetime ilişkin tartışmaların en önemli başlıklarından biri olarak kabul edilmesi gereken çalışanların motivasyonu; temelde çalışanların işletmeye bağlılığını, çalışma verimliliğini artırmak ve onların memnuniyetlerini sağlamaya odaklanmaktadır. Organizasyonların bütünsel başarılarının çalışanların sağladıkları katma değere bağlı olması, bu anlamda çalışanların, gönüllü olarak çabalamaları yönünde özendirilmelerini gerektirmektedir.

Organizasyonlar açısından motivasyonun yaşamsal öneme sahip olması, bu sorun üzerinde yöneticilerin daha ciddi olarak durmalarını sağlamıştır. Bireylerin birinci (temel) ve ikinci (tamamlayıcı) derecedeki gereksinimlerinin daha iyi bilinmesi ve tatmin edilebilmesi için, gereksinimleri önem sırasına göre sıralamak ve aralarında bir hiyerarşi kurmak gerekmiştir. Maslow’a göre, insanların bütün ihtiyaçları aşağıdan yukarıya doğru beşli bir kademe içinde incelenebilir:369

i-Fizyolojik İhtiyaçlar ii-Güvenlik İhtiyaçları

iii-Ait Olma ve Sevgi İhtiyaçları iv-Değer İhtiyaçları

v-Kendini Gerçekleştirme (Yaratma ve Başarma) İhtiyaçları

Bu hiyerarşik sıralama, genel itibariyle öncelikle şiddetli gereksinimlerin tatmin edilmesine ve bundan sonra, daha az önemli gereksinimin tatmin edilmesi adına çabalanmasına dayalıdır. Şu halde bireyler için, -tatmin önceliği açısından- ilk aşamada fizyolojik gereksinimlerin yer aldığı ve bireyin bu gereksinmelerini karşıladığı sürece motive olabileceği, aksi takdirde güdülenmesinin çok da olurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak bahse konu sistemin özellikle Bilgi Toplumu süreçlerinde –her ne kadar hiyerarşi devam etse de- oldukça değişik bir yapıya eriştiği görülmektedir. Zira, gereksinimleri belirleyen güdüler kişiseldir. Yani zamanın ruhuna bağlı olarak kişisel gereksinimlerin şiddeti ve hiyerarşik sıralanması farklılık arz edebilecektir. Özellikle Bilgi Toplumu düzeyinde, sosyal devletin güçlenmesi, demokratik hak arama araçlarının gelişmesi yanında sahip olunan kaynaklar açısından –dengeli veya dengesiz- zenginliğin ve dolayısıyla refahın artması, bireylerin gereksinimlerinin önceliğinin belirlenmesinde önemli değişiklikler yaratmıştır.

Özellikle organizasyonlardaki çatışmaların yönetilmesi açısından bakıldığında; bireysel önceliklerin anlaşılması ve gereksinmelerin karşılanmasının gerekliliği çok daha net olarak anlaşılacaktır.370 Bu cümleden hareketle sosyal adaletin, bireysel gereksinimlerin karşılanması yoluyla tesis edilebileceğini söylemek mümkündür. Ancak çok kolay olmayacak bu yönetimsel çabayı, daha da açmaza sürükleyen ve zorlaştıran bireysel önceliklerin saptanması sorunudur. Özellikle Bilgi Toplumu düzeyinde, bireysel gereksinimlere ilişkin önceliklerin, geçmiş dönemlere oranla farklılaştığı göz önüne alındığında; bu sorun açıkça anlaşılır olmaktadır.

Zira, aşırılık ekonomisi olarak ifade edilen bugünkü sistemde; rekabet gücünün/üstünlüğünün temelinde yatan kaynaklar, fiziksel yapısı olmayan varlıklar olarak görünmekle bu kaynakları yaratan üstün nitelikli çalışanların motive edilmesi, aynı şekilde görünmeyen varlıklara dayanan stratejilerin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Böyle bir durumda bireylerin, kendilerine insan kaynağı veya adı yahut yüzü olmayan tüketici muamelesi yapılmasından hoşlanmadıklarını söylemek yerinde olacaktır. Bugünün çalışanları veya tüketicileri, daha çoğunlukla ve eskisine aykırı şekilde birey olarak görülmek ve tanınmak istemektedirler. Şu halde bir aşırılık ekonomisinde başarı, duygusal tüketiciyi ve iş arkadaşını çekerek elde edilecektir. Hem müşteriler ve hem de çalışanlar açısından bakıldığında; müşterilerin tatmini açısından, geniş kapsamlı deneyimlere odaklanmak, görünenlerin ötesine bakarak düşünmeye çalışmak ve buluşçuluğa odaklanmak gerekli iken; çalışanların tatmini noktasında da onları kızdıran, üzen ve neşelendiren şeylerin neler olduğunun anlaşılması gereklidir.371 bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Bilgi Toplumunda gerek müşteriler ve yeni sınıf çalışanlar, her şeyden çok daha öte sosyal tanınma ve kendini gerçekleştirme beklentilerine odaklanmaktadır. Şu halde insan gereksinimlerine ilişkin hiyerarşik yapının tersinden okunmaya yahut işlemeye başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle karşılanmayan gereksinimlerin çatışmalara, iş gücü ve verimlilik kaybına neden olacağı düşünüldüğünde; organizasyonel başarı için yaşamsal öneme sahip çalışanların, gereksinimlerinin yön ve şiddetinin analiz edilmesi ve kabul edilmesi ile onları –özellikle yeni sınıf çalışanlar açısından- motive etmede kullanılacak araçların belirlenmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılacaktır.

Bunlara ek olarak bugünün toplumunda bütünsel olarak artış gösteren kalite, güvenlik ve çevresel standartlar konusundaki sosyal duyarlılıklar, bireylerin algı ve duygulanımlarının

370 CHRİSTİE J.D., “ Reducing Direct and Structural Violence:The Human Needs Theory”, Peace and

Conflict:Journal of Peace Psychology, 3(4), 1997, s., 316

verimliliklerini ve etkinliklerini etkilediğini göstermektedir. Özellikle bireysel kazanım ve kendini gerçekleştirmeye odaklanan sanayi ötesi toplumda, çoğu bireyin sosyal, ekonomik ve çevresel olarak güçlü ve sorumlu unsurlar olma yolunda daha fazla olarak çabaladıkları görülmektedir. Bu durum bireylerin geçmişe oranla, sosyal algı ve çıktılar noktasında çok daha farklılaştıklarını göstermektedir.372

Yeni toplumsal yapı için kurgulanan ihtiyaçlar hiyerarşisi basit bir üçgenden daha çok ucu açık bir üçgene dönüşmüştür. Modern ihtiyaçlar hiyerarşisi modeli aşağıdaki gibi şekillendirilebilir: 373

Şekil 3.1.: İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Bu şekle bakıldığında anlaşılacaktır ki; ihtiyaçlar hiyerarşisi açısından an üstte bulunan ve bugün itibariyle yaşamsal önem taşıyan kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarının, insan potansiyeli açısından sınırı bulunmamaktadır. Zira bireylerdeki öğrenme ve gelişme süreci sonsuzdur. Ömür boyu öğrenme sistemlerinin hakim olduğu bugünün toplumunda, yeni deneyimler, beceriler ve düşünceler edinmek hiç de zor değildir.

Bütün bunlardan sonra hem entelektüel ve hem de lider olmaklığıyla Bilgi Toplumu lideri olarak tanımlanan Entelektüel Liderin, örgütsel başarıyı sağlamada oluşturacağı stratejileri oturtacağı ana temel olarak çalışanların gereksinimlerinin yön ve şiddetini en iyi anlayacak, kestirecek ve buna uygun motivasyon araçlarını saptayacak kişi olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle yeni sınıf çalışanların oldukça karmaşık ve deneyimsel olarak anlamlandırılamayacak yeni tür gereksinimlerinin karşılanmadığı durumlarda, organizasyonlarda meydana gelebilecek çatışmaları da yine bütün taraflar açısından kazanımlı ve örgütsel başarıya dönük olarak yönetebilecek bir tarz var ise; bu Entelektüel Liderlikten başkası olmayacaktır.

372 TİSCHLER L., “The growing interest in spirituality in business”, Journal of Organizational Change

Management, Volume:12, No:4, 1999, s., 275

373 KİEL J.M., “Reshaping Maslow's Hierarchy Of Needs To Reflect Today's Educational And Managerial

Outline

Benzer Belgeler