• Sonuç bulunamadı

Bilgi Ekonomisinin Finansal Piyasalar Üzerindeki Etkileri

2.1. BİLGİ EKONOMİSİNE DÖNÜŞÜMÜN İKTİSADİ ETKİLERİ

2.1.3. Bilgi Ekonomisinin Finansal Piyasalar Üzerindeki Etkileri

Yeni ekonominin etkilerinin en fazla görüldüğü alanlardan birisi de finans piyasalarıdır. Finansal sektörün bilgi-teknoloji yoğun bir sektör olması nedeniyle bilgiye dayalı işlemler finansal aracılara pek çok olanakları sunarak bu piyasaları adeta yeniden şekillendirmektedir (Kayalı, 2004:620).

Ayrıca bilgi ekonomilerinde birçok banka ve aracı kurum teknolojik gelişmeleri sistemlerine uygulayarak hizmetlerini online (çevrimiçi) olarak vermeye başlamışlardır. Böylece hem reel ekonomide hem de finansal ekonomide işlerin yapılma şeklini değiştirerek, finansal piyasalar ile sermaye akımlarının hareketleri büyük ölçüde değişmiştir (Yumuşak ve Özgür, 2010:35).

Günümüzde gelişmiş ülkeler ile Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi çeşitli uluslararası kuruluşların finanse ettikleri uluslararası yatırımlar küresel ölçekte hareketlenmiştir. Özellikle küresel düzeyde hızla liberalleşen finansal piyasalar aracılığıyla portföy ve doğrudan yatırımlar şeklinde hareketlenen uluslararası sermaye akımları, kolaylıkla her ülkeye anında giriş ve çıkış yapabilir hale gelmiştir.

Böylece finansal piyasalardaki bu değişim ve dönüşümlerin etkisiyle sermayeyi temsil eden ve onu sembolize eden para olgusunun yerini elektronik ortamda yaygınlaşan, fonlar, kambiyolar, tahviller, hisse senetleri vs. gibi pek çok

44 türde yeni finansal araçlar almaya başlamıştır. Bu tür yayılma ve genişlemeler uluslararası sermaye akımlarını küreselleşen dünyanın yeni finansal düzeninin en önemli aracıları ve yapı taşları haline getirmiştir (Saygılı, 2003:5-6).

Bu durum bilgi ekonomilerinde finansal piyasaların yeniden yapılandırılmasına neden olmuştur. Özellikle maddi sermayenin günümüzde çek, elektronik fon, hisse senedi, bono, tahvil ya da kredi şeklinde olması ekonomideki işlev ve fonksiyonlarını değiştirmemekte, sadece sermayenin işlem hacmini ve hızını arttırarak onu daha kullanışlı hale getirmektedir. Bu sayede uluslararası ticaret yapan, küresel düzeyde faaliyet gösteren ve üretim yapan herkes yatırımlarını daha hızlı ve kolayca istediği ülkeye yönlendirebilmektedir (Mousavi vd., 2007:2413). Bilginin ve teknolojik ilerlemenin finansal piyasalarda neden olduğu dönüşümler sayesinde uluslararası sermaye akımları portföy veya doğrudan yatırımlar şeklinde bilgi ekonomilerinde tüm ekonomik faaliyetlerin bir anlamda finansmanını sağlar hale gelmiştir.

Literatürde ise bu tür uluslararası sermaye akımları yatırım araç ve çeşidine göre, doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve diğer yatırımlar şeklinde tasnif edilerek incelenmektedir (Berksoy ve Saltoğlu, 2011:19; IMF, 2014). Bu tasnifte yer alan özel sermaye akımlarının bilgi ekonomilerine geçişle birlikte finansal sistemde neden olduğı değişimleri doğrudan yatırımlar ile portföy türü yatırımlar başlıkları altında incelemek mümkündür.

2.1.3.1. Bilgi Ekonomilerinde Doğrudan Yatırımlar

Doğrudan yatırımlar, yabancı firmalar tarafından bir ülke içinde firma satın alma, firma kuruluş sermayesine katılma veya mevcut bir firmanın sermayesini arttırma şeklinde gerçekleşen yatırımlardır (Dorsey, 2008:45).

Türkiye Merkez Bankası ise portföy yatırımları dışında kalan, bir veya birden fazla uluslararası yatırımcının tamamına sahip olarak veya yerli bir veya birkaç firma ile ortaklık halinde gerçekleşen tüm yatırımları doğrudan sermaye olarak nitelendirmektedir (TCMB, 2014).

Günümüzde doğrudan yatırımların bir ülkeye giriş için kullandığı standartlaşmış beş yöntem bulunmaktadır: Bunlardan ilki bir malı kendi ülkesinde üretip ihracatını gerçekleştirmek; ikincisi lisans hakkı vererek bilgi ve teknolojisini girmek istediği ülkedeki bir firmaya aktarmak şeklindedir. Üçüncüsü franchising

45 vermek suretiyle o ülkede kendi adı ve markasıyla yerel firma tarafından üretimin gerçekleştirilmesini sağlamaktır (Ajami vd., 2006:23).

Doğrudan yatırımların bir ülkeye giriş için kullandığı dördüncü yöntem, sözleşmeler yapmak suretiyle yerel üreticiye uzmanlık bilgisini ya da know-how kiralamaktır. Beşincisi, üretim sözleşmesi yapmak suretiyle yerel üreticiye kendi adına üretim yapması ve satmasına imkan vermek ve son olarak da girmek istediği ülkeye doğrudan yatırım yapmaktır (Ajami vd., 2006:25).

Görüldüğü üzere doğrudan yatırımlar ekonomilerin ödemeler dengesini stabil tutmak, ülkeye yeni üretim teknolojileri getirmek ve dış piyasalarla bütünleşmek gibi getirileri nedeniyle günümüzde en çok arzu edilen yatırım çeşididir (Gövdere, 2003:7). Bu kapsamda bilgi ekonomilerinin küresel pazarlara açılmasının yanında diğer yandan da ülkede bilgi-teknoloji alt yatırımlarının gelişmesi için gerekli olan yatırımlar bu sayede ülkeye gelmiş olmaktadır.

Öte yandan literatürde doğrudan yatırımların bilgi ekonomilerinin büyüme ve gelişmesi açısından olumlu etkileri olduğu kadar olumsuz etkilerinin varlığından da bahsedilmektedir. Örneğin bu tür yatırımların yeni ekonomik sistemde bazen aniden çıkışlarla kırılmalara ve durağanlığa neden olabileceği vurgulanmaktadır (Kara, 2005). Bazı durumlarda ise ulusal ekonomide yabancı denetiminin artmasına, haksız rekabetin oluşmasına, yerli yatırımcıların azalmasına ve böylece ekonomide suni kur dalgalanmalarına yol açabilmektedir (Seyidoğlu, 2007).

Ayrıca son yıllarda pek çok ülkede yaşanan deneyimler, makroekonomik göstergeleri bozuk, borçlanma oranları yüksek ve daha çok kısa vadeli sermaye girişlerinin yoğun olarak yaşandığı ülkelerde, bu tür olumsuzlukların sıklıkla yaşandığını göstermektedir (Uzunoğlu vd., 1995:52).

Sonuç olarak yabancı sermaye küresel düzeyde oldukça oynak bir şekilde hareketlenmiş durumdadır. Trilyon dolarla ifade edilen bu sermaye birikimleri hiçbir ulusal sınırlamayı tanımamaktadır. Bu nedenle bilgi ekonomilerine yapılan doğrudan yatırımları arttırmak bu tür sermayenin kar edeceğine, güvende olacağına ve üretim sürecinde çok az sorunla karışacağını öngörmesiyle doğru orantılıdır.

İşte bu yüzden ekonomideki istikrar, bilgi ekonomisi alt yapı yatırımlarının arttırılması ve yapılan yasal düzenlemelerle yerli ve yabancı yatırımcıların uzun yıllar ekonomide üretim yaparak kalmasının sağlanması oldukça önemlidir. Bu ise tamamen mevcut ekonomik sistemin bilgi ekonomisine dönüşmesiyle mümkün olduğu değerlendirilmektedir.

46 2.1.3.2. Bilgi Ekonomilerinde Portföy Türü Yatırımlar

Finansal piyasalarda portföy türü yatırımlar, yatırımcıların uluslararası sermaye piyasalarındaki politik risk, döviz kuru riski, bilgi edinebilme riski gibi riskler üstlenerek kazanç elde etmek adına hisse senedi, tahvil ve sermaye piyasası araçlarına yatırım yapması durumunu ifade eden finansal bir terimdir (Candemir, 2009: 660).

Geçmişi 20.Yüzyılının ortalarına dayanan portföy yatırımları küreselleşen yeni ekonomik sistemde bir ülkede faiz oranları dünya faiz oranlarının üzerinde belirlendiğinde bu ülkeye doğru yönelmekte faiz oranları dünya faiz oranlarının altına düştüğünde ise bu finansal piyasayı karsız bularak o ekonomiden çıkmayı tercih etmektedir (Buch, 1999:635).

Ayrıca günümüzde bir ülkeden diğerine yönelen bu tür sermaye hareketleri genellikle, hisse senedi alımı ve borsa işlemleri yoluyla gerçekleşen ve son derece spekülatif nitelik taşıyan yatırımlar olarak tanımlanmaktadır (Boratav, 2001).

Nitekim bu yüzden portföy yatırımlarının gelişmekte olan ülkelere sağladığı ekonomik yararlar da tartışmaya açık bir konu özelliğini taşımaktadır. Zira likiditeleri oldukça yüksek olan portföy akımlarının, bulundukları ülkelerin siyasi ve ekonomik gelişimlerine aşırı duyarlı tepkiler vererek, bir ülkeye kolayca girdikleri gibi çıkışları da bir o kadar kolay olmakta ve bu durum portföy türü yatırımların yoğun giriş yaptığı ekonomilerde risk unsuru oluşturmaktadır (Şahin, 2007:428).

Bu yüzden de portföy yatırımları yüksek oranlarda seyreden ülkeler bilhassa gelişmekte olan ülkelerde her zaman potansiyel kriz riski taşımaktadırlar. Daha açık bir ifadeyle bir ülkeye girişleri kolay olan portföy akımlarının çıkışları da bir o kadar kolay olmakta ve girdiği ekonomilerde önemli finansal veya ekonomik krizlere neden olabilmektedir (Kara, 2005).

Oysa doğrudan yatırımlarda üretim tesisini nakde dönüştürmekte bu nedenle ekonomide yaşanan ufak tefek dalgalanma ve kırılmalar karşısında bu tür yatırımları ülke dışına çıkartmak o kadar kolay olmadığından bu yatırımlardaki çıkışlar ani olmamaktadır. Dolayısıyla portföy yatırımlarının ekonomideki riskli ve kırılgan durum iyileşince geri dönmesi beklenirken, bu durum doğrudan yatırımlar için genellikle kısa vadede pek mümkün olmamaktadır (Karaca, 2010:169).

47 Bu açıklamanın ışığında denilebilir ki küreselleşen yeni ekonomik sistemde bir ekonomide bilgi alt yapısı güçleniyor, ekonomik büyüme sürekli artıyor ve kalkınma yolunda önemli gelişmeler sağlanıyorsa bu durum doğrudan yatırımlar yoluyla yabancı ve yerli yatırımların yoğun bir şekilde ülkeye gelmesiyle mümkün olmaktadır. Bu anlamda doğrudan yatırımlar kadar olmasa da portföy türü yatırımların da özellikle cari açığın finansmanında ve finansal piyasalarda likidite akışının devamında önemli katkısı olmakla birlikte bilgi ekonomisinin gelişimi noktasında sınırlı derecede katkısı bulunmamaktadır (Boratav, 2001).

Diğer bir ifadeyle kısa süreli kur-faiz arbitrajından faydalanmak için bir ekonomiye aniden giren portföy türü sermaye akımlarının, günümüz finansal piyasalarında spekülatif yönleri ağır basmaktadır. Bu yüzden uluslararası portföy türü yatırımların çok rağbet ettiği bir ülke olmak bilgi ekonomisi anlamında önemli bir dönüşümün gerçekleşmesi için yeterli değildir.

Sonuç olarak bilgi ekonomileri küresel yeni ekonomik sisteme ayak uydurmak ve küreselleşen üretim faaliyetlerinde rekabet gücünü korumak adına uluslararası sermayenin tüm çeşitlerini cezbeden, bu sermayeleri yatırıma ve üretime dönüşmesini kolaylaştıran finansal piyasaları ve yatırım olanaklarına sahip olması gerekmektedir.