• Sonuç bulunamadı

2.9. BİLDİRİM ve BİLGİ ALMADA SORUMLULUK

2.9.2. Bilgi Alma

2.9.2.1. Bilgi Alma Hakkının Kullanılması

Esas olarak bağlı şirket pay sahipleri, hakim şirket yönetim kurulu üyeleri ve hakim şirket pay sahiplerinin bilgi alma hakkı bulunmaktadır. Düzenlenen raporlar, gerek topluluk ilişkileri gerekse de denkleştirme ve hakim şirketin sorumluluğu konularında, geriye dönük durumun tespiti açısından düzenlenmektedir. Bu raporlara göre de topluluk politikaları belirlenmektedir. Topluluk politikalarının belirlenmesi, iç ilişkilerini ilgilendiren bir konu olduğundan, topluluk içerisinde yapılmaktadır. Bu nedenle bilgi alma hakkı, topluluğun bütünlüğünün etkilenmesi veya yapısal özelliklerinin değiştirilmesi için tasarlanmamıştır (Windbichler: 2000, s. 271). Alman Konzern Hukukunda bağlı şirketin tüm hisselerinin hakim şirketin elinde olmadığı durumlarda hakimiyet sözleşmesinin taraflarınca bir veya birden çok sayıda sözleşme denetçisi tarafından kontrol edilebileceği düzenlenmiş (AktG § 293b), bu denetçilerin şirket yönetim kurulunun talebi üzerine, bağlı şirketin merkezinin bulunduğu mahkeme tarafından seçileceği düzenlenmiştir (AktG § 293c).

Konuya ilişkin TTK m. 207’de de,

“Denetçi, özel denetçi, riskin erken saptanması ve yönetimi komitesi; bağlı şirketin,

hakim şirketle veya diğer bağlı bir şirketle ilişkilerinde hilenin veya dolanın varlığını belirtir şekilde görüş bildirmişse, bağlı şirketin her pay sahibi, bu konunun açıklığa kavuşturulması amacıyla, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir.”

hükmü düzenlenmiştir. Gerekçede bu hükmün, tam hakimiyete ilişkin hükümlerin uygulanabilmesini sağlamak amacıyla öngörüldüğü belirtilmiştir. O halde tam hakimiyetin söz konusu olduğu hallerde bağlı şirket pay sahibinin, topluluk

97

ilişkilerinin denetimi açısından özel denetçi atanmasını talep edebilme hakkı bulunmaktadır35

.

35

“..Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, genel kurula getirilen talepte TTK'nın

199 maddesi gereğince bağlı şirket raporunun hazırlanmasının talep edildiği, ancak bu raporun hazırlanmadığı, yine bağlı şirket ile hakim şirket arasındaki ilişkinin faydaları ve riskleri ile ilgili açıklama yapılmadığı, bu hali ile yasal gerekliliğin yerine getirilmemesi ve pay sahiplerinin haklarının korunması hususunda doyurucu bilgi verilmemesi sebebiyle özel denetçi atanması hususunda yasal şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu'nun 315021 sicil numarasında kayıtlı O... İlaç Kozmetik ve Sağlık Ürünleri Üretim Pazarlama Ltd. Şti'nin 27.4.2013 tarihli genel kurulunda alınan özel denetçi atanması talebinin reddine dair kararın iptali ile, davalı şirketin bağlı şirket olduğu dikkate alınarak TTK'nın199 maddesi gereğince bağlı şirket raporu hazırlanması ve bağlı şirketin faaliyet konusunun da dikkate alınarak, faaliyet konusunun sağladığı faydalar ve risklerinde analiz edileceği rapor hazırlamak üzere özel denetçi atanmasına, özel denetçi olarak mali müşavir M. K.'nın atanmasına, özel denetçinin yapacağı iş ve hazırlayacağı rapor için 3.000.00 TL ücret tayinine kesin olarak karar verilmiştir. .. Davacı, 6102 Sayılı TTK'nın 439-440. maddeleri gereğince, genel kurulda istemlerinin red edildiğini bildirerek özel denetçi atanmasını talep etmiş, mahkemece istem aşılarak öncelikle genel kurulun red kararının iptaline, bundan sonra da özel denetçi tayinine karar verilmiştir. Her ne kadar özel denetçi atanması istemi üzerine mahkemece verilen kabul kararı aynı Kanunun 440/2 maddesi gereğince kesin ise de; mahkemece bu istem aşılarak genel kurul kararının iptaline karar verildiğine göre bu karar yönünden anılan gerekçelerle kararın kesin olduğundan söz edilemez. Bu nedenle; mahkemenin, verilen kararın kesin olduğuna yönelik kararının kaldırılarak genel kurul kararının iptaline yönelik 17.12.2013 tarihli kararının davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir..” YRG 11. HD.,

2014/6398 E., 2014/12133 K., 25.06.2014 T., (www.kazanci.com). Yargıtay tarafından verilen başka bir kararda ise, “..Davacılar vekili asıl davada; davacı ... ' nın davalı şirketin %28 pay sahibi, davacı

...'ın %14 pay sahibi ortağı olduğunu, ayrıca davalı şirketin bağlı şirket olan ... Ltd. Şti.'nin %99 ortağı bulunduğunu, davalı şirketin paydaş çoğunluğuna sahip ...'ın 04/06/2012 tarihli şirket genel kurul toplantısında şirketi tek başına temsil yetkisi almasından sonra, diğer ortaklara ve o tarihte yönetim kurulu olan davacılara hesapları göstermekten kaçınması üzerine, bağlı şirket olan ... Ltd. Şti.'nin mizan listesinde yer alan kayıtların karşılıklarının incelenmesi için talepte bulunulduğunu ancak isteğin reddedildiğini, 29/06/2013 tarihinde davaya konu iptali istenilen olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, kararların tutanağa bağlandığını, 29/06/2013 tarihli genel kurulun T.T.K. maddesine aykırı olarak afaki iyi niyet, ana sözleşme, usul ve kurallara aykırı bulunduğunu, itirazların toplantı tutanağına şerh olarak verildiğini belirterek davalı şirketin 29/06/2013 tarihli genel kurulun ve kararların iptaline karar verilmesini istemiştir. .. Mahkemece; davalı ... A.Ş.'nin 29/06/2013 tarihli genel kurul toplantısında finansal tablolara dair görüşmenin ertelenmesi ve ertelenen toplantının 07/09/2013 tarihinde yapılması karşısında, bu yönde davaya konu genel kurul kararının iptalini gerektirir bir durumun olmadığı, özel denetçi talebinin reddine dair olarak kanunun sağladığı 3 ay içerisinde mahkemeye itiraz ile özel denetçi atanması hakkının kullanılmadığı, davaya konu genel kurul kararının iptalinin bu sebeple gerekmediği, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmeden yeniden seçim yapılmasının mümkün olduğu, bu yönden genel kurul kararının iptalinin gerekmediği, denetçi E. İ.,'ın genel kurul toplantısında başkanlık yapmasının hukuken mümkün olduğu, bu yönden kararın iptalinin gerekmediği, yönetim kurulu üyeliğine atanan ...'ın pay sahibi olmadığı, ana sözleşmenin ... maddesine aykırı olarak yönetim kurulu üyesi olarak atanmasının hukuken yerinde olmadığı anlaşılmakla, bu toplantıda ...'ın yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına dair kararın iptali gerektiği, bu karara dava açan ortakların şirket ortağı olmadığından bahisle itiraz ettikleri, dava açma koşulunun oluştuğu, diğer kararlarla ilgili iptal talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, ...'ın yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına dair karar kısmının iptaline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. .. Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada/birleşen davada davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir..” şeklinde belirterek, özel denetçi atanması

hakkı kullanılmaksızın genel kurul kararının iptaline yönelik dava açılmasının yerinde olmadığına karar vermiştir (YRG. 11. HD., 2015/12841 E., 2017/997 K., 22.02.2017 T.) www.kazanci.com.

98

Konuya ilişkin olarak başka bir olayda davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirkete pek çok kere keşide ettiği ihtarnamelerle çeşitli konularda bilgi talep ettiğini, davalı şirketin bunların hiçbirine olumlu yanıt vermediğini ileri sürerek davalı şirketin bağlı şirketlerle olan tüm ilişkilerinin dayanaklarını, belgelerini ve yazışma ödeme belgelerini incelemek ve örnek almak için 2013 ve 2014 yılı ile 2015 yılı ilk üç aylık dönem için detaylı mizanlarının mali müşavir aracılığıyla incelenmek üzere azlığa izin verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece şirket yönetiminin pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkını haksız yere engelleyemeyeceği, TTK'nın 437. maddesi uyarınca davacı talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle son genel kurul tarihi olan 21.04.2015 tarihinde geriye doğru bir yıllık süreye dair davalı şirketin ve bu şirketin diğer bağlı şirketlerle olan ticari ilişki kapsamında defter kayıt ve belgelerinin resen seçilen mali müşavir aracılığı ile şirket merkezinde incelenmesi ve davacının bilgi alma ve inceleme yapmasına izin verilmesine kesin olarak karar verilmiştir. Bu karar hakkında davalı vekilince tavzih talep edilmiş ve tavzih kararının yerel mahkemece reddine karar verilmekle, bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay tarafından da davalının temyiz isteminin reddine karar verilmiştir (YRG 11. HD., 2015/13786 E., 2017/1806 K., 27.03.2017 T. www.kazanci.com).

Topluluk açısından üçüncü kişi olan alacaklılar için bilgi alma hakkı söz konusu değildir. Her ne kadar bilgi alma hakkı, alacaklılar açısından çıkarlarının korunmasına yönelik olsa da, alacaklıların bu hakkı kullanırken topluluğun yapısal arka planını ihlal edebilme ihtimalleri olduğundan, bilgi alma hakkı alacaklılara tanınmamıştır (Windbichler: 2000, s. 271.).