• Sonuç bulunamadı

2.9. BİLDİRİM ve BİLGİ ALMADA SORUMLULUK

2.9.1. Bildirim

2.9.1.1. Genel Olarak

TTK m. 198’de bildirim, tescil ve ilan yükümlülükleri başlığı altında,

“(1) Bir teşebbüs, bir sermaye şirketinin sermayesinin, doğrudan veya dolaylı olarak,

yüzde beşini, onunu, yirmisini, yirmibeşini, otuzüçünü, ellisini, altmışyedisini veya yüzde yüzünü temsil eden miktarda paylarına sahip olduğu veya payları bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye şirketine ve bu Kanun ile diğer kanunlarda gösterilen yetkili makamlara bildirir. Payların yukarıda belirtilen oranlarda kazanılması veya elden çıkarılması, yıllık faaliyet ve denetleme raporlarında ayrı bir başlık altında açıklanır ve sermaye şirketinin internet sitesinde ilan edilir. Payların yüzdelerinin hesaplanmasında 196 ncı madde uygulanır. Teşebbüsün ve sermaye şirketinin yönetim kurulu üyeleriyle yöneticileri de, kendilerinin, eşlerinin, velayetleri altındaki çocuklarının ve bunların, sermayelerinin en az yüzde yirmisine sahip bulundukları ticaret şirketlerinin o sermaye şirketindeki payları ile ilgili olarak bildirimde bulunurlar. Bildirimler yazılı şekilde yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan olunur.

(2) Birinci fıkrada öngörülen bildirim ile tescil ve ilan yükümlülüğü yerine getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy hakkı dâhil, diğer haklar donar. Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesine dair diğer hukuki sonuçlara ilişkin hükümler saklıdır.

93

(3) Hâkimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bu sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı şarttır. Sözleşmenin geçersizliği, bu Kanun ile diğer kanunlardaki şirketler topluluğuna dair yükümlülüklere ve sorumluluklara ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz.”

hükmü, toplulukta katılma ilişkilerinin, özellikle karşılıklı katılmaların açıklanması, kamunun aydınlatılması, sermaye piyasasında şeffaflığın sağlanması ve sorumluluk hükümlerinin uygulanması açısından pay sahipliği yoluyla hakimiyet ile ilgili olarak düzenlenmiştir. Bildirim yapılmaması halinde, hakların donacağı hüküm altına alınmıştır.

Bildirim yükümlülüğü, doğrudan ve dolaylı olarak sermayenin % 5, % 10, % 20, % 25, % 33, % 50, % 67 veya % 100ünü temsil eden miktarda paya sahip olması veya payların bu yüzdeler altına düşmesi halinde söz konusu olmaktadır. Pay yüzdelerinin hesabında TTK m. 196’da düzenlenen,

“(1) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketindeki iştirakinin yüzdesi, o sermaye şirketindeki payının veya payların itibarî değerleri toplamının, iştirak olunan şirketin sermayesine oranlanmasıyla bulunur. Sermaye şirketinin hem kendi hem de onun hesabına alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki kendi payları, hesaplamada o şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinden düşülür.

(2) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketindeki oy hakkının yüzdesi, ticaret şirketinin o sermaye şirketinde sahip bulunduğu paylardan doğan kullanılabilen oy haklarının toplamının, sermaye şirketindeki kullanılabilir tüm oy haklarının toplamına oranlanmasıyla bulunur. Hesaplamada, sermaye şirketinin hem kendi hem de onun hesabına alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki paylarından doğan oy hakları düşülür.

(3) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketinde sahip olduğu paylar hesaplanırken ona bağlı şirketlerin sahip oldukları veya onun hesabına alınmış olup üçüncü kişilerin elindeki paylar da hesaba katılır.”

94

hükmü uygulanmaktadır. Bildirim yükümlülüğünü getiren yüzdeler, madde gerekçesine göre, azlık hakları, karşılıklı iştirak sınırları, hakimiyet karinesi, önleyici azınlık ve TTK m. 203’teki tam hakimiyet olgusu dikkate alınarak oluşturulmuştur. Bildirimin, ilgili işlemlerin tamamlanmasından itibaren 10 gün içerisinde yapılması gerekmektedir.

2.9.1.2. Bildirim Yükümlülüğü Olanlar

Bildirim yükümlülüğü, daha geniş bir anlam ifade ettiğinden teşebbüs bağlamında düzenlenmiştir. Bu durumda hem teşebbüsün hem de anonim şirkette yönetim kurulunun, limited şirkette müdürlerin bildirim yükümlülüğü bulunmaktadır (Nilsson: 2009, s. 519.). Ayrıca, teşebbüslerin ve sermaye şirketlerinin gerçek kişi yöneticileri açısından kendilerinin, eşlerinin, velayetleri altındaki çocuklarının ve bunların, sermayelerinin en az yüzde yirmisine sahip bulundukları ticaret şirketlerinin o sermaye şirketindeki payları ile ilgili olarak bildirimde bulunma yükümlülüğü düzenlenmiştir.

2.9.1.3. Bildirim Yapılmaması Halinde Ortaya Çıkabilecek Sonuçlar

TTK m. 198/I’de düzenlenen bildirim, tescil ve ilan yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde, TTK m. 198/II’de oy haklarının donacağı hükme bağlanmıştır. Böylelikle, oy hakkının ve paya dair diğer hakların kullanılamaması söz konusu olacaktır.

TTK m. 196’nın gerekçesinde de kullanılması mahkemece verilen tedbir kararıyla engellenmiş bulunan, oydan yoksunluk hükümlerine tabi olan (TTK m. 436)34 veya TTK m. 198 kapsamına giren paylardan doğan oyların katılma oranı hesaba katılmayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu hüküm gereğince, menfaat sahiplerinin

34 TTK m. 436: (1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olarak müzakerelerde oy kullanamaz.

(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.

95

pay oranları nedeniyle bir takım hak ve yükümlülükleri önceden bilmeleri sağlanmış ve bu bilgi eksikliğine neden olan pay sahipleri, paylarından doğan haklarını kullanmaktan, Ticaret Sicil Gazetesinde yapacakları ilana kadar mahrum edilmiştir (Göktürk: 2015, s. 40). Bizim de katıldığımız Alman Hukuku kaynaklı bir görüşe göre, pay sahibinin kendi iradesi ile kullanmaktan kaçındığı oy haklarının pay sahibine bir avantaj sağlamaması için, oy hesabında pay sahibinin kullanılabilir oyları arasında kabul edilmesi gerektiği yönündedir. Pay sahibi bildirimde bulunmaktan kaçınarak aslında hakimiyeti altında bulunan bir şirketin hakimiyetine sahip olmadığını iddia etmek ve böylelikle kanunun hakimiyete bağladığı sonuçların uygulanmasından kaçınabilmek imkanını elde etmemesi gerekmektedir (Nilsson: 2009, s. 112-113). Ancak TTK m. 198’de düzenlenen bildirim yükümlülüğü, teşebbüse yüklenmiştir. Bildirim yükümlülüğü direkt olarak pay sahibine yüklenmediğinden, bildirimi yapabilmesi için pay sahibinin aynı zamanda teşebbüs olması gerekmektedir. Pay sahibi, teşebbüs sıfatına payı hukuken iktisap ettiği anda sahip olmakta ise de sermaye şirketlerinde pay iktisap edildiği anda teşebbüs sıfatına sahip olunmadığından, bildirim yükümlülüğünün ve buna bağlı yaptırımların da uygulanmayacağı sonucuna varılmaktadır (Göktürk: 2015, s. 41).