• Sonuç bulunamadı

1. 1. Araştırmanın Konusu ve Problemi

Araştırmanın temel sorusu halen CHP üyelerinin ve CHP eski üyelerinin perspektifinden CHP'nin 1990 sonrasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toplumsal taban kaybetmesinin nedenlerinin neler olduğudur. 1960'lı yıllardan itibaren yapılan genel seçimlerde ve yerel seçimler kitlesel destek bulabilen CHP, 1990 sonrasından günümüze kadar Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki toplumsal tabanını kaybetmeye başlamıştır. Bir dönem Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde birinci parti olan CHP'nin günümüzde taban kaybederek etkisiz hale gelmesinin nedenleri araştırmanın odaklandığı temel noktayı oluşturmaktadır.

Bu araştırma içerisinde kullanılan "partili" kavramı hali hazırda aktif olarak CHP içinde yer alan bireyleri tanımlamaktadır. "Eski partililer" kavramı ise bir dönem CHP içinde görev almış; fakat şu an CHP ile bir bağı olmayan bireyler için kullanılmıştır.

Her araştırmada olduğu gibi araştırmanın temel sorusunu destekleyici nitelikte diğer bir takım sorulara yer verilmiş ve araştırma sürecinde bu sorulara da cevaplar aranmıştır. Dolayısıyla araştırmanın ana sorusu ile bağlantılı olarak yardımcı sorular da şu şekilde özetlenebilir:

1990 sonrasında Türkiye siyasetinde etnik ve dini unsurların siyasette belirleyici hale geldiği kabul görmektedir. Buna bağlı olarak Türkiye siyasetindeki değişimin CHP'nin politika üretme sürecini ne şekilde etkilediği önem kazanmaktadır.

Siyasal partiler açısından toplumsal destek bulmak ve böylece iktidara gelmek önemli bir konuyu oluşturmaktadır. Bir siyasal partinin toplumsal destek bulmasında partilerin toplumu mobilize edebileceği kanalların güçlü olması önemlidir. Bu çerçevede CHP'nin mobilizasyon kanallarının neler olduğu araştırmanın önemli sorularından birisidir.

Siyasal partilerin sahip oldukları örgütlenme ve üyelik sistemi siyasal partilerin toplumsal taban sağlamalarında etkilidir. Siyasal partilerin ülkenin her yerinde

örgütlenmiş olması ve parti ile aidiyet duygusuna sahip olan aktif üyelerden oluşması partinin taban desteği kazanmasını sağlamaktadır. Bu anlamda CHP'nin sahip olduğu örgütsel yapının ve üyelik sisteminin partililer perspektifinden partinin toplumsal destek kazanmasında ne derece belirleyici olduğu ve CHP'nin toplumsal taban kaybetmesinin nedenlerini açıklamada önemli görülmektedir.

CHP "devletin kurucu partisi" olması sebebiyle devletin kuruluş süreci ile yaşıt bir siyasal parti olarak siyaset sahnesinde yer almıştır. İmparatorluktan ulus-devlete geçiş sürecinde devletin ulus inşa etme gibi modernleşme politikaları devlet tarafından CHP eliyle yürütülmüştür. Böylece 1923'ten itibaren yaklaşık otuz yıl süren tek parti yönetimi anlamına gelmiştir. Bununla bağlantılı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin etnik yapısının farklılığı itibariyle CHP'nin tarihsel mirasının bugünkü parti algılamasındaki etkisini anlayabilmek adına tek parti dönemi politikaları ve CHP'nin tarihsel mirası ile ilgili partililerin perspektifinin anlaşılması araştırmanın temel sorusuna destekleyici nitelikte olması açısından önem kazanmaktadır.

İktidar olma umudu siyasal partiler açısından taban desteğinin daha güçlü şekilde sağlanmasının önemli sebebidir. Siyasetteki seçim oynaklığının ve kararsız seçmenin oranının yüksekliğine bağlı olarak siyaset sahnesindeki bir siyasal partinin gücü bu kararsız kitleleri kendisine çekebilmesiyle belirlenmektedir. Siyaset pratiğinde bu şekilde bir algının oluşmuş olması yıllardır muhalefette olmuş olan bir partinin tercih edilebilirliği üzerinde ne derece etkili olduğu, CHP'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toplumsal taban kaybetmesinin nedenlerini nasıl etkilemektedir?

Parti politikaları ve söylemleri seçmenler üzerinde etkili olmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaklaşık olarak otuz yıldır süren şiddet ortamı ülke siyasetinin gündeminde yer almaktadır. Bu sorunla ilgili olarak partinin özellikle son yirmi yılda Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan sorunla ilgili olarak söylem ve politika üret(e)memiş olması CHP'nin o dönemde ve günümüzde mevcut olan örgütlerinin de siyaset yapmasını ne şekilde etkilediği anlaşılmaya çalışılan diğer bir soruyu oluşturmaktadır.

Bölge seçmeninin siyasal parti tercihlerinden nelerin etkili olduğunun belirlenmesi partinin bölgedeki temsilcileri açısından önemli bir değişkendir. Bu

çerçevede CHP'nin yerel temsilcilerinin perspektifinden Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki seçmenin siyasal parti tercihinde etkili olan faktörlerin anlaşılmaya çalışılması araştırmanın soruları arasındadır.

1990 sonrasında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de siyasette ağırlık kazanan kimlik olgusuna bağlı olarak siyasal partilerin söylemleri ve politikaları da bu şekilde yeniden üretilmiştir. 1980'li yılların sonun ve 1990'lı yılların başlarında CHP içinde temsil edilen Kürt seçmenin Paris Kürt Konferansı ve meclisteki yemin töreni gibi bir takım sebeplerden dolayı CHP'den kopması gerçekleşmiştir. Bunu izleyen gelişmeler içinde önemli bir noktayı CHP'nin Kürt vekilleri ihracı oluşturmaktadır. Bundan sonra da Kürt vekillerin başını çektiği bir hareketin partileşme sürecine girerek Kürt kimliği ekseninde siyaset yapan bir siyasal partinin doğurmuştur. Kürt kimliği ekseninde siyaset yapan bir partinin var olmasının CHP'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toplumsal taban kaybetmesine etkilerinin anlaşılmasının araştırmanın temel sorusuna yardımcı olacağı düşünülmüştür.

Siyasal partilerin üyelerinin partilerin destek bulmasında önemli oldukları saptamasından hareketle, CHP üyelerinin ilk başta partiyi seçmelerinde nelerin etkili olduğunun anlaşılması CHP'nin şimdi toplumsal taban kaybetmesinin nedenlerine bir açılım sağlayacağı düşüncesi ile araştırma sırasında cevabı aranan sorunlardan diğer birisini oluşturmuştur. Yine araştırmanın temel sorusunu açıklamada yardımcı olacağı düşünülen bir diğer soru da CHP'den ayrılan üyelerin ayrılma sebeplerinin neler olduğudur.

2000'li yıllarla birlikte Türkiye siyasetinde yıllardır iktidarı elinde tutmuş olan DP geleneğinden gelen ANAP ve DYP gibi merkez sağ partiler siyaset sahnesinde etkisiz hale gelmişlerdir. Siyasal alandaki ana akım partilerin etkisiz kalması, ülke seçimlerinde uygulanan baraj sistemi ile de mecliste temsil edilen parti sayısını azaltmıştır. Yine buna bağlı olarak da merkez sağ seçmeninin önünde tercih edebileceği iktidar umudu taşıyan parti kalmamıştır. Siyasetteki bu değişim ülke siyasetini ve seçmen tercihlerinin önemli boyutta etkilemiştir. Araştırma kapsamında merkez sağ partilerin çöküşünün Türkiye siyasetini ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi siyasetini nasıl etkilediğinin cevabının aranmasının araştırmanın temel sorusuna destek olacağı düşünülmüştür.

Temel ve destekleyici sorular çerçevesinde CHP'lilerin ve CHP eski üyelerinin vermiş oldukları cevaplar partinin 1990 sonrasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toplumsal taban kaybetmesinin nedenlerini ortaya çıkaracağı düşünülmüştür. Araştırma sorularına cevap aramak için Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde farklı özellikler gösteren üç il seçilmiştir. Bu iller Diyarbakır, Gaziantep ve Mardin'dir.

Araştırma süresinde CHP'nin politikaları ve söylemleri ile ilgili bir takım gözlemler yapılmıştır. Araştırmanın alan araştırması ise Mayıs 2012'de başlamış ve Eylül 2012'de sona ermiştir. Fiili alan araştırması dışında ise CHP ile ilgili gözlemler çalışmanın başlangıcı olan Ocak 2011'de başlamıştır.

Araştırmanın temel amacı 1990 sonrasında CHP'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde partililer gözünden toplumsal taban kaybetmesinin nedenlerini anlamaktır. Bunu yapmak üzere araştırma yöntemi olarak niteliksel görüşme yöntemi seçilmiştir. Niteliksel görüşmeler sosyal bilimlerde bir sorunun ortaya çıkarılmasında önemli bir etkiye sahiptir (Yıldırım ve Şimşek, 2005: 39). Ayrıca niteliksel yöntem çalışılan konu ile de bağlantılı olarak sosyal olaylar arasındaki bağlantıların sağlıklı bir şekilde kurulabilmesini ve bunların anlaşılmasını daha mümkün kılmaktadır (Bryman, 1999: 38-43; Hammersley, 1999: 75; Gorden, 2003: 170). Niteliksel yöntemle gerçekleştirilen saha çalışması araştırmacıya, katılan bireyin jest ve mimiklerinden hareketle sorulan sorulara vermiş olduğu cevaplar karşısındaki samimiyetini anlama imkanı da sunmaktadır (Morgan, 1997: 8). Niteliksel yöntemin sunduğu bu avantajlar elde edilen verilerin sorunu geniş boyutları ile ortaya çıkarmakta etkili olmaktadır.

1. 2. Araştırma Yöntemleri

Sosyal bilimlerde iki tür araştırma yöntemi kullanılmaktadır. Bunlar niceliksel ve niteliksel yöntemlerdir. Belli noktalarda farklılaşan bu iki yaklaşım bilimsel açıklamalarda kullanılan temel yöntemlerdir. Günümüzde sosyal bilimlerde ağırlıklı olarak ise niteliksel yaklaşımlar kullanılmaktadır. Her iki yaklaşımın da belli konularda birbirine üstünlükleri olmakla birlikte birbirinden eksik yönleri de bulunmaktadır.

Niceliksel yaklaşımın kendi içinde zayıf ve güçlü yönleri bulunmaktadır. Benzer bir durum niteliksel yaklaşım için de geçerlidir. Ancak bu yaklaşımları bilimsel

araştırmalarda kullanılabilir kılan ise seçilen konuya uygun yaklaşımı hangisinin olduğu noktasıdır. Niceliksel yaklaşım ile çalışılabilecek araştırma konularının tercihleri kaçınılmaz olarak niceliksel veri toplama teknikleri olmaktadır. Niceliksel yaklaşımlar genel olarak daha betimsel çalışmalarda kullanılmakta ve istatistiki analizler ve tablolar ağırlık kazanmaktadır. Anlamaya dayalı çalışmalarda ise niteliksel yöntemler kullanılmaktadır. Niteliksel yöntemin içeriğinde ise sözlü verilerin yazıya dökülmesi yer almaktadır (Bryman, 1999: 35).

Niceliksel yaklaşımda nesnel, değişkenlere odaklanmış, güvenilirliğin kilit önemde olması ön plana çıkmaktadır. Niceliksel çalışmalarda çok sayıda olay ve özne söz konusudur. Niceliksel çalışmalarda araştırmacı tarafsızdır. İstatistiksel analizlerle araştırma sorusunu cevaplamaya çalışır. Niteliksel yaklaşımda ise araştırmacı çalıştığı konu ile ilişki içindedir. Ancak bu bir taraf olma durumu değildir. Çalıştığı konuyu anlama çabasından dolayı bir ilişki gerekli olmaktadır. Az sayıda olay ve özne üzerinden araştırma sorusu açıklanmaya çalışılır. Niteliksel çalışmalarda hakiki olma kilit önemde olurken, süreçler de önem kazanmaktadır. Süreçlerdeki olayların gidişatı niteliksel yaklaşımlarda önemli bir noktayı teşkil etmektedir (Neuman, 2009: 21). Çünkü bireyin ait olduğu sosyal dünya içinde sosyal olaylara vermiş olduğu anlam bütüncül bir yaklaşımla derinlemesine bir çaba sonunda kavranabilir. Bu anlamda nitel veriler araştırılanların iç dünyasına girebilme imkanı sunar (Kümbetoğlu, 2008: 43-45).

Nitel araştırmalarda örnek olaylar ve bağlamların dili kullanılır. Örnek olayların ve olayların toplumsal süreçlerinin kendi sosyal bağlamında kullanılması nitel araştırmalarda önemli bir yere sahiptir. Toplumsal olayların anlam yaratımı ve yorumu araştırmacı için temel veri kaynağı olmaktadır. Nitel araştırmalarda insanların kimliklerini nasıl inşa ettikleri ve olaylara nasıl baktıkları araştırma sorularının anlamlandırılmasında etkili olmaktadır. Buna bağlı olarak da nitel araştırmalarda niceliksel veriler sıklıkla kullanılmaz. Nicel verilerle kesinlik elde edilmesi gibi bir anlayış karşısında nitel araştırmalarda kesinlikten ziyade anlamlar belirleyici hale gelmektedir (Neuman, 2009, 232). Ayrıca niteliksel yöntemde elde edilen verilerin doğruluğu niceliksel yöntemden farklılık arz etmektedir. Sorunları anlamayı ön planda tutan niteliksel çalışmalarda, çalışılan kişilerden elde edilen verilerin o kişilere anlamlı

gelmesi verilerin doğruluğu üzerinde belirleyici olmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2005: 26).

Nitel veriler sosyal olayları anlama amacı taşıdıklarından dolayı olayların içinde gerçekleştiği koşulların anlaşılması araştırma sorununun anlamlandırılabilmesi için önemli bir etkiye sahiptir. Nitel araştırmalarda elde edilen veriler bağlamları içine yerleştirilerek anlaşılmaya çalışılır. Nitel araştırmalarda bağlam göz önünde bulundurulurken toplumsal olayın ortaya çıktığı koşullar da önem kazanmaya başlar. Nitel veriler elde edilirken verilerin gerçek olayları yansıtması anlamında belgeler, insanların söyledikleri, davranışlarının gözlemlenmesi ön planda tutulur. Bu aynı zamanda araştırmacıya bir önem atfetmektedir. Çünkü nitel araştırmalarda gözlem önemli bir etkiye sahiptir. Buna bağlı olarak araştırmacının sahip olduğu gözlemsel ve analitik kabiliyet nitel araştırmanın geçerlilik ve anlamlılık düzeyinde etkili olur (Layder, 2013: 87-88; Coulon, 2010: 29).

Nitel araştırmalarda önemli olan nicel araştırmalardan farklı olarak olayların merkeze alınmasıdır. Nicel araştırmalarda ise merkezde yer alan değişkenler olmaktadır. Olayların merkeze alınması ve bağlamları içinde değerlendirilmesi araştırma konusu içine giren olayların anlamlandırılmasını sağlamaktadır. Araştırma sorunu tüm boyutları ile ele alınmaya ve anlamlandırılmaya çalışılırken, araştırma kapsamında elde edilen veriler birer hikaye olarak önem kazanmaktadır. Böylece toplumsal olayların anlamlandırılması sürecinde ayrıntılar, yorumlar araştırma sorununa yeni boyutlar katarak araştırmayı zenginleştirmektedir. Nicel araştırmalarda ise değişkenlerin birbirleri arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarılması araştırmaların doğruluk değerini belirlemektedir. Değişkenler arasındaki ilişki başka araştırmalar da aynı sonuca ulaşmıyorsa, ortaya çıkan sonuç doğru kabul edilmez. Ayrıca nicel araştırmalarda kesinlik ve doğruluğa yapılan vurgu sosyolojinin doğa bilimlerini model alan erken dönem özelliğini yansıtmaktadır (Layder, 2013: 41; Yıldırım ve Şimşek, 2005).

Nitel araştırmalarda sayısal veriler elde edilen verileri destek amacı ile kullanılır. Niteliksel verileri güçlendirme amacı ile sayısal veriler nitel yöntemler içinde yer alırlar. Bu özelliği ile nitel araştırmalarda ön plana çıkan incelenen olayların anlamlandırılma sürecidir. Nitel araştırmalarda araştırmacı sahadan elde etmiş olduğu verilere anlam verir. Elde etmiş olduğu verileri araştırma sorunu çerçevesinde anlamlı kılmaya çalışır.

Nitel araştırmalarda araştırma sorusuna dahil olan konuların dünyayı nasıl gördüğü, kendilerini ne şekilde konumladığı ve ortaya çıkan sosyal olayların onlar için ne anlamlara geldiği önemli hale gelmektedir.

Nitel araştırmalarda anlam ön plana çıkarken nitel araştırmacı da öncelikle araştırma kapsamında incelenen şeylerin insanlar için ne anlam ifade ettiğidir. Çünkü toplumsal olayları ortaya çıkaran insanların eylemlerine yön veren kişilerin kendi kişisel gerekçeleri ve amaçlarıdır. İnsanların eylemlerini gerekçelendirme şekilleri nitel araştırmalarda birinci yorumlama olarak ortaya çıkar. Araştırma sorunu çerçevesinde araştırma kapsamına dahil olan kişilerin eylemlerinin anlamlandırılması yine o kişilerden elde edilen veriler çerçevesinde gerçekleşebilir. Araştırmacı bu anlamayı gerçekleştirdikten sonra ikinci olarak yeniden inşa sürecinin içine girer. Bu düzeyde araştırmacı için önemli olan elde ettiği verileri kendi içinde tutarlı ve anlamlı bir şekilde yeniden değerlendirir. Daha sonraki süreçte ise yapılan yorumlamalar genellenerek belli bir kurama bağlanır. Bu da daha geniş bir yorumla düzeyine ve kuramsal tartışmaları elde edilen verilerle birlikte yorumlama sürecidir.

1. 3. Örneklem Seçimi

Araştırma konularının kapsamı içinde ele alınan kesimlerin tümünü kapsayacak sonuçlara ulaşma araştırma evreninin tümüne ulaşmaktan ziyade o evreni temsil edecek örneklem seçimi ile mümkündür. Örneklem seçimi de daha çok nicel araştırmalar açısından sayısal anlamda evreni temsil edecek boyutta düşünülmektedir. Nicel araştırmalarda örneklemin temsil gücü önemlidir.

Nicel araştırmada örneklemin temsil ölçüsü, sayısal özellikle ön plana çıkarken nitel araştırmalarda araştırma konusunu aydınlatabilecek nitelikte örnek olaylara erişmek önemli olmaktadır. Bağlamı içinde ele alınacak olan örnek olaylar nitel araştırmacı için önem kazanmaktadır. Bundan dolayı da nitel araştırmacı örneklemin niceliksel boyutundan ziyade araştırma sorusunu aydınlatabilecek nitelikte örnek olaylar üzerinden hareket etmektedir. Nitel araştırmalarda örneklemin temsil gücünden ziyade ele alınan toplumsal birimlerin toplumsal yaşamı nasıl aydınlattığı önem kazanmaktadır. Örneklemin temsil gücünden ziyade örneklemin veya küçük örnek olayların birimler ya da etkinlikler toplamının araştırma konusunu ne ölçüde aydınlatabileceği ön plana

çıkmaktadır. Nitel araştırmada örneklem belirlenirken, araştırma örneklemesinin anlayışı netleştirebilecek ve derinleştirebilecek belirli örnekler, olaylar ya da eylemler toplamak birincil hedef olmaktadır (Punch, 2011: 183 – 184; Neuman, 2009: 320).

Nitel araştırmalarda örneklem seçiminde sayısal çokluk birincil planda değildir. Nitel araştırma kapsamında araştırmaya dahil edilecek olan örneklem belirlenirken seçilen kişilerin araştırma konusuna olan yakınlıkları belirleyici olmaktadır. Çalışmanın saha araştırması kısmında kapsama alınması planlanan görüşmecilerin konuya yakınlıkları ve ilgi düzeyleri belirleyici bir unsur olarak ön plana çıkmaktadır. Örneklem seçimi de bunun üzerine kurulmaktadır. Araştırma çerçevesinde incelenen insanların araştırma sorunu ile olan ilgileri ve yakınlıkları araştırmanın verilerini daha güvenilir kılarken, sorunu anlaşılması için de daha yetkin bir düzey yakalanmaya çalışılır. Bu anlamda sayısal özelliklerden ziyade seçilen kişilerin nitelikleri araştırmada belirleyici olmaktadır. Ancak nitel araştırmalarda da örneklem seçim modeli önemlidir. Araştırma konusuna göre seçilecek olan örneklem modeli araştırmacı tarafından konuya en uygun olacak şekilde belirlenir. Farklı örneklem modelleri nitel araştırma kapsamında konuya uygun olarak seçilmektedir.

Olasılıklı olmayan ya da rastlantısal olmayan örneklem nitel araştırmacılar tarafından tercih edilen modeldir. Bu şekilde bir tercih nitel araştırmacıların örneklem büyüklüğünü önceden belirlemeleri gibi bir durumun sık rastlanmamasına neden olur. Nitel araştırmada örneklemin sayısal büyüklüğünün belirleyici olmaması araştırmacıların daha büyük grup veya nüfus hakkında kısıtlı bilgiye sahip oldukları anlamına gelir. Matematiksel kuramların önceden tasarlanıp benimsenen yaklaşım nicel araştırmalarda belirleyici bir özellik olarak ön plana çıkmaktadır. Nitel araştırmalarda ise vakalar araştırma süresi içerisinde yavaş yavaş seçilir. Bu vakaların seçilmesinde belirleyici olan vakaların araştırma açısından taşıdığı öneme bağlı olarak sahip olduğu içeriktir (Neuman, 2009: 320). Nitel araştırma kapsamında örneklem seçilirken konuya uygun süreçler içinde yer almış olanların örnekleme dahil edilmesi temel noktayı oluşturmaktadır. Niceliksel yaklaşımda örneklem seçimi daha ziyade sayısal olarak evreni temsil etme amacı ön planda yer alırken nitel araştırmada konu ile olan ilgi örneklem seçimine ön plandadır. Nitel araştırmalarda ise örneklemin sayısal büyüklüğü

önemli değildir. Ayrıca nitel araştırmaların örneklem seçiminde çok sayıda bireyin araştırmaya dahil edilmesi de mümkün olmayabilir (Yıldırım ve Şimşek, 2005: 87).

Nitel araştırmalarda araştırılan konunun anlamlandırılması açısından örneklem seçiminde de araştırma sorusunun anlamlandırılması, anlaşılması anlamında sorunu aydınlatıcı kılacak örneklem modelleri üzerinde çalışma yapılması daha etkilidir. Nitel araştırmada betimsel bir çalışma ortaya koymaktan ziyade toplumsal olayların anlaşılması ve anlamlandırılması önemli olduğu için örneklem seçiminde de bu amaç dikkate alınmaktadır. Örneklem seçilirken araştırma konusunun ve araştırmanın sorunsalının anlamlandırılmasına etkili olabilecek örneklem modeli seçilir. Bu anlamda nitel araştırmada örneklem seçiminde niceliksel çokluktan ziyade araştırma sorusunu açıklığa kavuşturacak örnek olayların ya da kişilerin sorunla ilişkileri anlamında nitelikleri önemlidir.

Niteliksel araştırmalarda örneklem seçiminin yöntemleri şunlardır: Gelişigüzel örneklem seçiminde araştırmaya uygun olan herhangi bir olay herhangi bir biçimde seçilir. Kotalı örneklem seçmede gelişigüzel yöntemler kullanarak nüfusun çeşitliliğini yansıtacak olan her biri önceden belirlenmiş olan pek çok kategoriden belirli sayıda örnek olay seçilir. Amaca yönelik örneklemde çeşitli yöntemler kullanarak belirli kıstaslara uyan olası tüm örnek olaylar seçilir. Kartopu modeli örneklem seçiminde bir ya da birkaç örnek olaydan gelen göndermeleri kullanarak örnek olaylar seçme ve sonra bu örnek olaylardan gelen göndermeleri kullanma, vb. bir yol izlenir. Aykırı örneklem türünde egemen kalıptan büyük ölçüde farklılık gösteren örnek olayları seçmek esastır. Ardışık örneklem, ek bilgi ya da yeni özellik kalmayana kadar örnek olay seçilerek genellikle de öteki örnekleme yöntemleriyle birlikte kullanılır. Kuramsal örneklem seçiminde ise belirli ortam/ konu hakkında kuramsal olarak önemli olan özelliklerin açığa çıkmasına yardımcı olacak örnek olaylar seçilir (Neuman, 2009: 321).

Nitel araştırmalarda kullanılan amaca yönelik örnekleme modelinde araştırmanın özel durumları belirleyici olmaktadır. Amaca yönelik örneklem modelinde araştırmacı açısından özel durumları içeren örneklemin seçimi esastır. Bu tür örneklem modelinde önemli olan örneklemin nüfusu temsil edip etmemesi değildir. Örnek olaylar üzerinden seçim yapılan bu modelde temel belirleyici olan örnek olaylar olmaktadır. Örneklemin

sayısal temsili niteliksel yaklaşımda genel olarak ikinci planda olduğu gibi bu örneklem modelinde de ikinci plandadır.

Nitel araştırmalarda örneklem seçiminde ve örnekleme dahil edilen kişi sayısında araştırma kapsamında derinlemesine görüşme yapılan kişi sayısını arttırarak araştırma kapsamında görüşülen kişilerin özelliklerinden çok da farklı özellikler taşımayan yeni kişilerle görüşmeler yapmak fayda sağlamaktan uzak olabilir. Örneğin