• Sonuç bulunamadı

3.1. BULGULAR VE YORUMLAR

3.1.3. Betimleyici Tablolar

Tablo 17: Öğrencilerin Şiddet İçeren Dizilerin İzlenme Sıklığı

Şiddet İçeren Dizilerin İzlenme Sıklığı SAYI YÜZDE

HİÇ İZLEMEM 44 14,7

ÇOK NADİR 106 35,3

ARADA SIRADA VAKİT BULDUKÇA İZLERİM 100 33,3

ÇOĞUNLUKLA İZLERİM 30 10,0

HER ZAMAN İZLERİM 20 6,7

TOPLAM 300 100,0

Araştırmamıza katılan öğrencilere; şiddet içeren dizileri izleme sıklığı sorulduğunda hiç izlemem diyenlerin oranı % 14,7 çıkarken sık olarak izleyenlerin oranı % 16,7 gerçekleşmiştir. Yukarıdaki tabloya baktığımızda öğrencilerin büyük bir kısmı az veya çok ama mutlaka televizyon izlemektedir. Bu oran ise gayet yüksek bir oran olan % 85,3’ü oluşturmaktadır.

Tablo 18: Öğrenciler Üzerinde Etili Olan Toplumsal Kurumlar

Öğrenciler Üzerinde Etili Olan Toplumsal Kurumlar SAYI YÜZDE

AİLE 126 42,0

OKUL 92 30,7

MEDYA 56 18,7

DİĞER 26 8,7

TOPLAM 300 100,0

Gençler üzerinde etkisi olan kurumların başında % 42 ile aile tercihi birinci sırayı almaktadır. Toplumda aileye verilen önemin halen devam etmekte olduğunu söyleyebiliriz. Okul tercihi % 30,7 medya tercihi ise % 48,7 oranında gerçekleşmiştir.

Tablo 19: İletişim Araçlarına duyulan güven

İletişim Araçlarına Duyulan Güven SAYI YÜZDE

İNTERNET 91 30,3 RADYO 18 6,0 GAZETE 22 7,3 TELEVİZYON 39 13,0 KİTAP, DERGİ 63 21,0 HİÇBİRİ 67 22,3 TOPLAM 300 100,0

Öğrencilere hangi iletişim aracına güvendikleri sorulduğunda internet % 30,3 radyo % 6, gazete % 7,3 televizyon % 13 kitap- dergi % 21 oranlarında gerçekleşmiştir. Hiç birine inanmayanların oranı ise % 22,3 ile iletişim araçlarına duyulan güven kaybı açısından kayda değer bir yüksekliğe sahiptir. Ayrıca televizyona duyulan güvenin azlığı ise dikkat çekmektedir.

Tablo 20: Medyanın Tutum Ve Davranışlar Üzerindeki Etkisine Olan İnanç

Medyanın Tutum Ve Davranışlar Üzerindeki Etkisine Olan İnanç SAYI YÜZDE

EVET 176 58,7

HAYIR 124 41,3

TOPLAM 300 100,0

Medyanın tutum ve davranışlar üzerindeki etkisine inanıyor musunuz? Sorusu sorulduğunda ‘evet’ cevabını verenler % 58,7, ‘hayır’ diyenlerin oranı ise % 41,3 gerçekleşmiştir. Medyanın tutum ve davranışlar üzerindeki etkisine inananların oranının yüksek çıkması araştırmamız açısından ‘etki’ analizi sonuçlarının değerlendirmesinde önemeli bir yere sahiptir.

Tablo 21: Televizyonun Zararlı Yönleri

Televizyonun Zararlı Yönleri

SAYI YÜZDE

EVET 263 87,7

HAYIR 37 12,3

TOPLAM 300 100,0

Katılımcı öğrencilerin % 87,7’sini oluşturan çok büyük bir oranı televizyonun zararlı yönleri olduğunu düşünmektedir. Bu oran gençlerin televizyona bakış açılarını belirleme açısından önemli bir orandır. Televizyonun zararlı yönleri olmadığını düşünenlerin oranı ise % 12,3 olarak gerçekleşmiştir.

Tablo 22: Şiddet İçeren Film ve Programların Kötü Örnekliği

Şiddet İçeren Film ve Programlar SAYI YÜZDE

EVET 217 72,3

HAYIR 83 27,7

TOPLAM 300 100,0

Katılımcı öğrencilere “Sizce şiddet içeren film ve programlar kötü örnek oluyor mu?”sorusu sorulmuştur. Katılımcıların % 72,3’ü ‘evet’, % 27,7’si ise ‘hayır’ demiştir. Televizyonun toplumda var olan imajı hakkında bilgi vermesi açısından verilerimiz önem arz etmektedir. Yukarıdaki tabloya bakıldığında öğrencilerin genel kanaati televizyon film ve programlarının kötü örnek olduğu yönündedir. Gençleri televizyonun olumsuz etkilerinden koruna açısından düşünürsek oranlarımız sevindirici bir sonuçtur diyebiliriz.

Sonuç olarak gençlerin büyük çoğunluğunun televizyonu ‘medya okuryazarlığı’ yönünden ciddi bir yaklaşımla tahlil ettiğini söyleyebiliriz.

Tablo 23: ”Kendimi Yeterince Güçlü Hissettiğimde Adaleti Kendim Sağlarım" Görüşüne Katılan Ortaöğretim Öğrencileri

“Kendimi Yeterince Güçlü Hissettiğimde Adaleti Kendim Sağlarım” Sözü Sizce Doğru mudur?

Görüşüne Katılanlar SAYI YÜZDE

EVET 109 36,3

HAYIR 191 63,7

Örneklemimizi oluşturan ortaöğretim öğrencilerine “kendimi yeterince güçlü hissettiğimde adaleti kendim sağlarım, sözü sizce doğru mu? “sorusu yöneltildiğinde; öğrencilerin % 36,7’si ‘evet’ , % 63,7’si ise ‘hayır’ cevabını vermiştir. Yukarıdaki tabloya baktığımızda gençlerin % 36,3’ünün adaleti sağlama adına her an suç işleme potansiyeline hazır olduğu görülmektedir.

Tablo 24: Şiddet, Sorunların Çözümünde En Önemli Araçtır

Şiddet, Sorunların Çözümünde En Önemli Araçtır SAYI YÜZDE

EVET 37 12,3

HAYIR 263 87,7

TOPLAM 300 100,0

Araştırmamıza katılan ortaöğretim öğrencilerinin % 87,7’si “şiddet sorunların çözümünde en önemli araçtır.” sözü sizce doğrumudur? Sorusuna “hayır” cevabını vermiştir. Gençlerin % 12,3 ise “evet” demiştir. Yukarıdaki tablodaki oranlar gençlerin büyük çoğunluğunun sorunların çözümünde şiddeti bir araç olarak görmemektedirler. Bu sonuç gençlerin geleceği açısından sevindirici bir olaydır. Medyadaki şiddet görüntülerinin en önemli etkilerinden birisi şiddetin bir sorun çözücü araç olarak kanıksanılmasıdır. % 12,3 “evet” oranının ise, bir kişinin şiddet uygulamasının pek çok insanı etkilediği düşünülürse kayda değer bir orandır. İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insanın ölmesi ve şiddete maruz kalması beki de sadece ve sadece tek adam olan Hitler’in şiddeti bir çözüm aracı olarak görmesidir.

Tablo 25: Gençler Her An Şiddet İçerikli Bir Suçun Faili Olabilirler

Gençler Her An Şiddet İçerikli Bir Suçun Faili Olabilirler SAYI YÜZDE

EVET 230 74,3

HAYIR 70 5,7

TOPLAM 300 100,0

Gençlerin % 74,3 gibi büyük bir oranı her an bir suçun faili olabileceklerini düşünmektedirler. Bu oran çok yüksek ve ürkütücü bir orandır. Gençlerin % 25,7’ si ise gençlerin her an şiddet içerikli bir suçun faili olabileceği düşüncesine katılmamaktadırlar.

Tablo 26: Ülkede Sorunların Yasal Yollarla Çözüleceğine İnanma

Ülkede sorunların yasal yollarla çözüleceğine inanma SAYI YÜZDE

EVET 151 50,3

HAYIR 149 49,7

TOPLAM 300 100,0

Yukarıdaki tabloda araştırmamıza katılan ortaöğretim gençlerinden % 50,3’ü bu ülkede sorunların yasal yollarla çözüleceğine inanmamaktadır. Bu oran adaletin tesisine yasal yollarla ulaşamayan gençlerin adaleti tesis etme adına kendilerince haklı sorun çözme aracı olarak görülmesi, her an şiddet doğurabilecek potansiyel durumun göstergesidir. Gençleri % 49,7’si sorunların yasal yollarla çözülebileceğine inancını ifade etmektedir.

Burada hukukun işlerliğini sağlayan, yasa uygulayıcılara büyük görev düşmektedir. Yasalara ve devlet organlarına olan güvenin yeniden tesis edilmesi bireylerin adaleti kendilerinin oluşturma oranını düşürecektir. Dolayısıyla şiddet uygulama oranının düşmesi de yasalara olan güvenin artmasıyla orantılı olarak gerçekleşecektir.

Tablo 27: Kızların Erkeklere Oranla Şiddete Katılma Durumları

Kızların Erkeklere Oranla Şiddete Katılma Durumları SAYI YÜZDE

EVET 198 66,0

HAYIR 102 34,0

TOPLAM 300 100,0

“Sizce kızlar erkeklere oranla şiddete daha az mı başvuruyor?” Sorusuna gençlerin % 66’sı “evet” demiştir. % 34’ü ise “hayır” cevabını vermiştir. Oranlarımız toplumumuzun genel kanaatiyle doğru orantılı olarak oluşmuştur. Çünkü genel olarak bayanların yapıları itibarı ile şiddete fazla meyilli olmadığı düşünülür. Uygulamaların da bu yönde geliştiğini söyleyebiliriz.

Tablo 28: Şiddet İçerikli Filmlerden Hoşlanma

Şiddet İçerikli Filmlerden Hoşlanma SAYI YÜZDE

EVET HOŞLANIYORUM 86 28,7

HAYIR HOŞLANMIYORUM 70 23,3

BAZEN HOŞLANIYORUM 144 48,0

TOPLAM 300 100,0

Katılımcıların “Şiddet içerikli filmler izlemekten hoşlanıyor musunuz?” sorusuna verdikleri cevapların oranları “evet hoşlanıyorum” % 28,7, “hayır hoşlanmıyorum” % 23,3, “bazen hoşlanıyorum” % 48 gerçekleşmiştir. “evet, hoşlanıyorum” ve “bazen hoşlanıyorum” tercihlerini bir kategoride düşünürsek % 66,3 gibi çok yüksek bir oranın şiddet içerikli filmlerden hoşlandığını söyleyebiliriz. Yukarıdaki tablodaki oranların şiddet ekme etkinliği açısından öneminin büyük olduğunu belirtebiliriz.

Tablo 29: Televizyondaki Şiddetin Gerçek Hayattakinden Farkı

Televizyondaki Şiddetin Gerçek Hayattakinden Farkı SAYI YÜZDE

KESİNLİKLE KATILMIYORUM 43 14,3 KATILMIYORUM 77 25,7 KARARSIZIM 94 31,3 KATILIYORUM 69 23,0 KESİNLİKLE KATILIYORUM 17 5,7 TOPLAM 300 100,0

Katılımcılara “Televizyondaki kavga ve dövüşler (şiddet) gerçek yaşamdakine benziyor. düşüncesine ne derece katılırsınız?” Sorusu yöneltildi, sonuç itibarıyla öğrencilerin % 14,3’ü “kesinlikle katılıyorum”, % 25,7’si “katılmıyorum”, % 31,3’ ü “kararsızım”, % 23’ü “katılıyorum”, % 5,5’ ise “kesinlikle katılıyorum” cevabını verdiler. Her ne kadar oran olarak katılmayanların oranı fazla çıkmış olsa da % 28,7 oranında genç televizyondaki şiddeti gerçek hayattakiyle özdeş görmektedir. Bu demektir ki her an bu gençler televizyon dizi ve programlarındaki çözümleri bilinçsiz bir şekilde gerçek hayata aktarabilirler. Bu davranış ise onarılamayacak derecede toplumsal yaraların doğmasına neden olabilir.

Tablo 30:Televizyondaki İnsan Tiplemesinin Gerçek Hayattakine Benzerliği

Televizyondaki İnsan Tiplemesinin Gerçek Hayattakine Benzerliği SAYI YÜZDE

KESİNLİKLE KATILMIYORUM 39 13,0 KATILMIYORUM 83 27,7 KARARSIZIM 71 23,7 KATILIYORUM 83 27,7 KESİNLİKLE KATILIYORUM 24 8,0 TOPLAM 300 100,0

Gençlere; “Televizyonda gösterilen insanlar, gerçek dünyadakilere benziyor, düşüncesine ne derece katılırsınız?” Sorusu sorulduğunda, gençlerin % 35,7’si televizyondaki insan tiplerini gerçek hayattaki insan tiplerine benzetmektedirler. Sosyal öğrenme teorisinin en büyük savunucusu Bandura’dır. En çok desteklediği görüş bir kişinin başkalarını gözlemleyerek onların davranış biçimlerini taklit ederek öğrendiği düşüncesidir (Bandura, 1973’ten akt: Emanetoğlu, 2006). Bu düşünce biçimi doğrultusunda gençlerin de başkalarından görerek, gözlemleyerek tasvip edilmeyen davranış biçimleri geliştirdikleri iddia edilmektedir. Gençler ve çocuklar gerçek hayattaki kişilerden örnek alabildikleri gibi televizyondaki karakterlerden de çeşitli davranışlar edinebilmektedirler.

Tablo 31: Televizyonun Gerçek Hayatı Aktarma Oranı

Televizyonun Gerçek Hayatı Aktarma Oranı SAYI YÜZDE

KESİNLİKLE KATILMIYORUM 32 10,7 KATILMIYORUM 89 29,7 KARARSIZIM 82 27,3 KATILIYORUM 73 24,3 KESİNLİKLE KATILIYORUM 24 8,0 TOPLAM 300 100,0

Uygulamamıza katılan gençlerin kendilerine "Televizyon bize gerçek yaşamda olanları aktarıyor, düşüncesine ne derece katılırsınız?” Sorusu sorulduğunda gençlerin , % 10,7’si “kesinlikle katılmıyorum”, % 29,7’si “katılmıyorum”, % 27,3’ü “kararsızım”, % 24,3’ü “katılıyorum”, % 8’i “kesinlikle katılıyorum” cevabını vermişlerdir. Gençlerin % 32,3’ü televizyonun gerçek hayatı aktardığına inanmaktadır.

Tablo 32: Yaşadığımız Dünyayı Tehlikeli Görme Algısı

Yaşadığımız Dünyayı Tehlikeli Görme Algısı SAYI YÜZDE

KESİNLİKLE KATILMIYORUM 26 8,7 KATILMIYORUM 29 9,7 KARARSIZIM 47 15,7 KATILIYORUM 128 42,7 KESİNLİKLE KATILIYORUM 70 23,3 TOPLAM 300 100,0

Katılımcılara “Genel olarak söylersek tehlikeli bir dünyada yaşamaktayız, düşüncesine ne derece katılırsınız?” Sorusu sorulduğunda öğrencilerin % 66’sında bir endişenin olduğu görülmektedir. Medya araştırmacılarının pek çoğu yaşadığımız dünyanın tehlikeli olduğu kanaatinin gelişmesinde televizyon programlarının, dizilerin, haber programlarının etkisi olduğu sonucuna varmıştırlar. Şiddet sahnelerini seyreden seyircilerde kısa ve uzun dönemde kurban olma korkusu uyandırabilir.

Tablo 33: Toplumdaki İnsanların Dürüstlüğüne Güven Algısı

Toplumdaki İnsanların Dürüstlüğüne Güven Algısı SAYI YÜZDE

KESİNLİKLE KATILMIYORUM 23 7,7 KATILMIYORUM 37 12,3 KARARSIZIM 66 22,0 KATILIYORUM 105 35,0 KESİNLİKLE KATILIYORUM 69 23,0 TOPLAM 300 100,0

Öğrencilere "Birçok insan eline fırsat geçtiğinde dürüst olmak yerine sizden yararlanmaya çalışır, düşüncesine ne derece katılırsınız?” Sorusu sorulduğunda; öğrencilerin % 7,7’si “kesinlikle katılmıyorum” , % 12,3’ü “katılmıyorum” , % 35’i “katılıyorum” , % 23’ü ise “kesinlikle katılıyorum” cevabını vermiştir.

Yukarıdaki tabloya göre, toplumda insanların eline fırsat geçtiğinde suiistimal edebileceklerine olan inanç % 58’dir. Gençlerin büyük çoğunluğunda toplumdaki insanların dürüstlüğüne olan güven duygusunun sarsıldığını söyleyebiliriz. Toplumsal güven mekanizmasının işlevini yerine getirebilmesi için yeniden tesis edilmesi gereklidir. Güven duygusunun oluşturulmasında toplumun her kesimine görev

düşmektedir, çünkü toplum olarak kendisine rehber olacak büyüklerine güven duyan bir gençliğe, geleceği tesis etme adına ihtiyacımız vardır.

Tablo34: Katılımcıların kendi Haklarındaki Tutum ve Yargıları Algılanmaları Katılımcıların kendi Haklarındaki Tutum ve Yargıları Algılanmaları

SA YI YÜZDE KESİNLİKLE KATILMIYORUM 41 13,7 KATILMIYORUM 43 14,3 KARARSIZIM 73 24,3 KATILIYORUM 103 34,3 KESİNLİKLE KATILIYORUM 40 13,3 TOPLAM 300 100,0

Yukarıdaki tabloda öğrencilerin “Kesin olarak eminim ki çoğu insan benim için en iyisini istiyor, düşüncesine ne derece katılırsınız?” Sorusuna cevapları şöyle gerçekleşmiştir: “kesinlikle katılmıyorum”, ’% 13,7’tür “katılıyorum” % 14,3’tür “katılıyorum”% 34,3’ tür “kesinlikle katılıyorum” % 13,3’tür.

Yukarıdaki tablonun verileri bir önceki tablomuzun verileriyle örtüşmektedir. Toplumsal alanda gençlerde var olan güven duygusunun azlığı veya güvensizliğin yüksek oranda çıkması yönünde dikkatleri çekmektedir.

Tablo 35: Ortaöğretim Öğrencilerinin Çevresindeki İnsanlara Güven Derecesi

Ortaöğretim Öğrencilerinin Çevresindeki İnsanlara Güven Derecesi SAYI YÜZDE

KESİNLİKLE KATILMIYORUM 27 9,0 KATILMIYORUM 28 9,3 KARARSIZIM 38 12,7 KATILIYORUM 120 40,0 KESİNLİKLE KATILIYORUM 87 29,0 TOPLAM 300 100,0

Öğrencilere, "Kesin olarak eminim ki çoğu insan benim için en iyisini istiyor, düşüncesine ne derece katılırsınız?” Sorusu yöneltildiğinde, öğrencilerin % 69‘unun çevredeki insanların kendilerinin iyiliğini istediğine inanmaktadırlar. Önceki sorularla aynı paralelde cevapların gelişmesi, araştırma ölçeğimizin çok sağlıklı bir şekilde uygulandığını göstermektedir ki bu sevindirici bir sonuçtur. Çünkü güven derecesini farklı sorularla ölçmemize rağmen her seferinde aynı yönde sonuçlar çıkmıştır.

Benzer Belgeler