• Sonuç bulunamadı

1.3.1.Biçim ve Yapısına Göre Belgeseller:

Belgeleyen tür ve belgelediğini dramatize eden tür olarak ikiye ayrılabilecek belgeseller (Cereci, 1997: 27), doğal ve gerçek olayları kendi durumu içerisinde görüntülemesi ile klasik belgeseller yada durumu bir hikaye ile süslemesinden dolayı dramatik belgeseller (yarı belgeseller) olarak da isimlendirilebilir (Gündeş,1998: 23). Belgeleyen türde çekim öncesi mizansen hazırlanmaz ve kurgulama yapma aşamalarına izin verilmez. Film doğal sesler, röportajlar ve öyküleyicinin konu ile ilgili anlattığı olaylardan oluşturulur. Doğallık ön plana alınarak belgeselin gerçekçilik ve inandırıcılık etkisi arttırılmaya çalışılır. Özellikle doğa tarih ve gezi belgesellerinde bu tür sıkça kullanılır (Cereci, 1997: 27). Klasik belgesellerle veri ve olay bakımından eşdeğer olan dramatik belgeseller, öykülü filmlere benzer bir olay örüntüsü ile konusunu işler. Ancak olayların gerçeğe dayanması ve çekimlerin olayın geçtiği dekor içerisinde yapılması onu öykülü filmden ayıran önemli bir faktördür (Gündeş, 1998: 23). Tarih belgesellerinde daha çok tercih edilen bu tür konuyu daha açık ve anlaşılır bir hale getireceği gibi konuyu bir hikaye içerisinde işleyerek daha büyük bir izleyici kitlesi oluşturabilecektir. Dramatik belgesellerin oluşturulmasındaki nedenlerden biri, belgesel film türüne karşı henüz yeterli bilinç düzeyi elde etmemiş seyirciyi sinemaya çekmektir. (Cereci, 1997: 27).

1.3.2.İçeriğine Göre Belgeseller

a) Doğa Belgeselleri: Adından da anlaşılacağı üzere doğadaki bilinmeyen ve ilginç özellikleri kamera yardımı ile görüntüleyerek seyirciyi bilgilendirmek amaçlı çekilen belgesel türüdür (Cereci, 1997: 28)

b) Gezi Belgeselleri: Bilinmeyen yerleri tanıtmak ve o yerlerin birtakım özelliklerini seyirciyle paylaşmak adına çekilen belgesel türüdür. Gezi belgeselleri o bölgede yaşayan insanların görüşlerini tanıklardan yararlanarak söyleşi yada röportaj niteliği ile anlatan belgesel türüdür (Gündeş, 1998: 26).

c) Eğitim Belgeselleri: Eğitme işlevine öncelik vererek konuları bilimsel bir çerçevede ele alır. Eğitim belgesellerinde görsel, artistik ve eğlendirici unsurlar geri plandadır

(Cereci, 1997: 28). Okul içi ve okul dışı ders gereci olarak da kabul edilen eğitici belgesellerin çekiminde şu hususlara dikkat edilmesi gerekir;

 Seyredecek grubun yaş ve bilgi düzeyi

 İlginin ve dikkatin canlı tutulmasını sağlayacak zenginleştirici unsurlar  Açıklamaların en az görüntü kadar önemli olduğu (Gündeş, 1998: 30)

d) Kültür ve Sanat Belgeselleri: Toplumların sahip oldukları kültürel değerler ile sanat adına meydana getirdikleri eserleri kültür ve sanatın geçirdiği evreler (Cereci, 1997: 28) dikkate alınarak bu belgesel türünün içerisinde incelenebilir.

e) Propaganda Belgeselleri: II. Dünya Savaşı propaganda belgesellerinin özellikle eğitim amaçlı kullanılmasını sağlamıştır. Fakat zaman içerisinde bu belgesellerin yanlılığı ve birtakım sinema hileleri kullanılarak olayları çarpıtabilmesi bu türe karşı güveni sarsmıştır. Propaganda belgeselleri her ülkede birtakım fikirlerin yerleştirilebilmesi için zaman zaman kullanılmıştır. Özellikle Lenin Sovyet devriminin halk tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacı ile günlük yaşantıdan seçilen görüntülerin içerisine propaganda malzemesi olacak devrim görüntülerin eklenmesini istemiştir. Bunun gerçekleştirilmesi içinde 27 Ağustos 1919’da bir sinema okulu kurarak sinemanın ve belgeselin propagandacı bir işlev görmesini sağlamıştır. Gerçeği görüntüleme ve hissettirmedeki etkisini sezen ve halkı bu yolla etkilemeye çalışan kimi ülkeler bilhassa sinema sektörü ile özel olarak ilgilenmişlerdir. 1933te Nazilerin propaganda bakanı Goebbels propaganda amacı ile komünizmi yeren nazizmi yücelten filmler yaptırmıştır (Gündeş, 1998: 31-32). Ne gariptir ki Goebbels’in bu amacı gerçekleştirmek için kendine örnek aldığı kişi karşı görüşten bir Sovyet yönetmen olan Eisenstein’dir. Eisenstein’in “Potemkin Zırhlısı” adlı filminin montajlarıyla seyirci üzerinde muhteşem bir duygusal düşünce oluşturmayı başarmıştır (Resim-3). Film, çarlık rejimi altında ezilen insanlar için sempati oluştururken aynı zamanda çarlık rejimine karşı nefret beslenmesini de sağlamıştır. Goebbels bu filmi seyrettikten sonra “Eşi benzeri olmayan bir şaheser. Bu filmi izleyen her insan Bolşevik olabilir.” diyerek bir belgeselin karşıt fikirdeki insanı bile nasıl etkileyebileceğini göstermiştir.

Resim-3: “Potemkin Zırhlısı” filminin merdiven sahnesi (kaynak: http://tr.wikipedia. org/wiki/Potemkin 22 02. 20008)

f) Tarihsel Belgesel Filmler: Tarih filmlerinin amacı, tarihi gerçekleri ve toplumların geçmişlerini bugünle birleştirerek bugün ve gelecek için önlem alınmasını sağlamaktır (Gündeş,1998:30). Tarih, geçmişin bilgisini bugünle birleştirerek sürekliliklerin ve kopmaların oluşumunu engellemek isteyen bir bilim dalı olarak kabul edilmektedir. Geçmişin bugünle bağlantı kurmasının sağlanmasında ve bunun yeni kuşaklara anlatılmasında en önemli iletişim aracı televizyon olabilir. Özellikle batı toplumlarında televizyon izleme oranının sürekli artış göstermesi onun bir “koşut okul” olarak kabul edilmesi gerçeği ile bizi karşı karşıya getirmektedir (Ferro, 1995: 186). Yapılan bir araştırma bir kadının 5 saat 1 dakikasını, erkeğin ise 4 saat 17 dakikasını televizyon karşısında geçirdiğini ortaya çıkarmıştır. Araştırma ayrıca okul öncesi çocuklarının okula başlayana dek 5.000 saatin üzerinde televizyon izlediğini, lise bitiren bir gencin ise 25.000 saatini yani okulda geçirdiği süreden daha fazlasını televizyon karşısında geçirdiği ortaya çıkmıştır (Pembecioğlu, 2005: 241). Sinema ve televizyonun eğitici

yönü ön plana alınırsa olumsuz olarak ifade edilen bu oran daha geniş kitlelerin eğitilebilirliğini sağlayan olumlu bir unsur olarak görülebilir. Sinemanın eğitsel öneminin fark edilmesi tarihe, kendini yeni bir şekilde ifade etme hakkı da verebilir (Ferro, 1995: 187). Tuchman, tarihçinin geçmişi araştırırken onu tek bir biçimde sunmasının imkansız olduğundan söz eder. Bunun tarihçiyi olayları sadece kaydeden kişi konumuna getireceğini belirtir (Çaplı, 2002: 129-130, aktaran Pembecioğlu, 2005: 248) Tarih sadece geçmişin kaydını tutan bir bilim değil öğretim anlayışı sayesinde geçmişi bugüne yansıtmaya çalışan bir disiplin olabilmelidir. Geçmişi bugüne taşımada seyirci kitlesinin talebine ve çekilen film sayısına bakıldığında tarihi belgesellerin uygun alanlardan biri olduğu görülebilir. Nitekim Avrupa’da 10.000 civarında belgesel film yapan şirketin varlığı da belgesele olan talebin bir yansıması olarak kabul edilebilir (Torun, 2000: 37).

Nijat Özon tarih belgesellerini “çağ filmi” ve “giysili film” olarak iki gruba ayırmaktadır. Özon için “çağ filmi”, belirli bir çağın yada uygarlığın toplumsal siyasal kültürel yönleri ile canlandırılmasıdır. Bir toplumun yaşayışını daha çok dış görünüşe önem vererek ele alan filmleri ise “giysili film” olarak nitelendirmiştir ( Gündeş, 1998: 30).

Tarih nasıl konularının daha iyi anlaşılabilmesi için roman, hikaye hatta şiiri zaman zaman bir ders aracı olarak kullanabiliyorsa filmleri de aynı zenginleştirici unsur olarak kullanabilmelidir. Tarihi belgeselleri ders aracı olarak kullanmada önemli sorunlardan biri filmlerin temini ve film seyredilecek ortamların oluşturulmasıdır.

1.3.3.Yeni Belgesel Formları

Melek Atabey, bir makalesinde medya sektöründe meydana gelen değişimlerin belgesel film türlerinde de yeni açılımlar oluşturmaya başladığından söz eder. “Televizyonun ekonomik ve program yapısı ile ilgili öncelikleri, belgesel yapımcılarını daha çok izleyici kitlesini çekebilecek ve izleyiciyi eğlendirecek yeni arayışlara yönlendirmektedir. Bunun sonucunda da, bilgi ağırlıklı formlarla kurmacayı biraraya getiren yeni belgesel formlar ortaya çıkmıştır. Televizyonun belgesel filmi biçimlendirmedeki rolü arttıkça, belgeselin işlevleri ve özellikleri üzerindeki etkisi de

daha belirgin hale gelmektedir.” diyerek bu oluşuma neden olan gelişmeleri belirtir (Atabey; 2005: 217).

a) Fly-on-the-wall ve Dizi Belgeseller: İngilizce’de sahne ışıklarının ve dekorun olmadığı bir film çekim ortamını ifade eden bu isimle anılan belgesel türü, konu olarak kurumları (hastane, polis, cezaevi, havaalanı vb.) ya da sıradan insanların gündelik hayatlarında olan biteni (aile hayatı, evlilik, hastalık, çocuk eğitimi vb.) görüntülemeye çalışır. Olaylar gerçekte yaşandığı gibi çekilir. Ayrıca Biri Bizi Gözetliyor, Ünlüler Çiftliği, Biz Evleniyoruz, Akademi Türkiye gibi programlarda bu formatı kullanan daha çok ünlülerin yer aldığı bir belgesel tür olarak kabul edilmiştir (Atabey, 2005: 220-221). b) Refleksif Belgeseller: gerçeklerin görüntüsünün ne kadar gerçek olduğuna dair seyirciyi kuşkuya götüren bu türde Belgesel yapımcısı izleyicinin alışık olmadığı “beklenmeyeni” dener; belgesel izleyen kendini katılımcı formun içerisinde bularak, görünenden kendine göre bir anlam çıkarmaya çalışır (Atabey, 2005: 216). Michael Moore tarafından yapılan belgeseller bu tarzın içerisinde yer almış ve geniş bir seyirci kitlesine ulaşmayı başarmıştır. Ancak, bu belgesellerde gerçekliğin ele alınması, sunulan bilgilerin belli bir yönde güdülenmiş olduğu kuşkusu yapımların içtenliği ve güvenilirliği konusunda güven sorunu yaratmıştır (Atabey, 2005: 222-223).

c) Birinci-şahıs Belgeseller: Video güncesi (video diary), ya da kişisel belgesel olarak da tanımlanan bu tür belgeseller, kişilerin kendi düşüncelerini yazmak yerine, sesli ve görüntülü olarak kaydetme isteklerinden doğmuş bir türdür. Amatör kameralarca çekilen belgesellerde bu çeşidin içerisinde kabul edilebilir (Atabey: 2005: 223).