• Sonuç bulunamadı

Beden Dilini Kullanarak Hataları Düzeltme Metodu

“İnsanların duygu, düşünce, istek, ihtiyaç ve ruhsal zenginliklerini paylaşmada kullandıkları dil, beden dilidir.”238 “Beden dili, kişiler arasındaki mesafeden, bedene ait her türlü duruş, yöneliş, baş hareketleri, kaş göz işaretleri, yüz ifadeleri, bakış

235 İbn Mâce, Tahâret 48.

236 Ebû Davud, İlim 3; Dârimî, Mukaddime 43; İbn Hanbel, Müsned, c. IV, s. 269. 237 İbn Mâce, Edep 27.

tarzları, gülme ve ağlama, el, kol ve bacak hareketleri, oturma, kalkma ve yürüme biçimleri, ses tonları, dudak ve dil hareketleri, arkaya ve yana dönme, kucaklaşma, tokalaşma, giyim kuşam, saç, sakal ve her türlü makyaja varıncaya kadar bedene ait pek çok hareketi kapsamaktadır.”239 Kimi eserlerde ses tonu ve mimikler takrir metodu içerisinde değerlendirilmiştir.240 Ancak bunlar beden dilinin kapsamında değerlendirildiği için, bunları “beden dilini kullanarak hataları düzeltme metodu” başlığı altında incelemeye çalışacağız.

Günlük hayatımızdaki ilişkilerde, en önemli görevi sözlü ve yazılı dil değil, duygu ve heyecanlarımızı ifade eden sözsüz iletişim yüklenir. Yüz ifadelerimiz, bedenimizin duruşu, el-kol hareketlerimiz, sesimizin tonu bir kimseye nasıl duygular içerisinde olduğumuzu ifade eder. “Psikologlar, normal koşullar altında günlük insan ilişkilerinde, mesajın %85’inin sözsüz iletişim aracılığıyla anlatıldığını söylemektedirler. Geriye kalan %15’lik kısım sözle ifade edilir.”241

Hz. Peygamber’in ilgili hadislerini incelediğimizde, beden dilinin bazen söze hacet kalmayacak kadar kuvvetli bir anlatım ve kesin bir çözüm ortaya koyduğunu gördük. Hz. Peygamber’in Hudeybiye’de yaşadığı olay bunun en açık örneklerindendir.

Hadis epeyce uzundur; bu yüzden sadece konuyla ilgili kısmı kaydediyoruz. Urve İbn Zübeyr, el-Mısver İbn Mahrame ile Mervân İbn Hakem birbirlerini doğrulayarak şunları naklederler:

Resûlullah (Hudeybiye) barış andlaşmasının yazım ve imzasını bitirip ayrıldığı zaman, sahâbîlere: “Haydi artık kalkın, kurbanlarınızı kesip, başlarınızı tıraş edin!” buyurdu. Vallâhî sahâbîlerden bir kişi olsun kalkmadı. Hattâ Resûlullah bu emri üç defa söyledi. Sahâbîlerden hiçbirisi kalkmayınca, Resûlullah zevcelerinden Ümmü Seleme'nin yanına girdi ve sahâbîlerden gördüğü kayıdsızlığı (söz dinlememeyi) ona söyledi. Mü’minler’in annesi Ümmü Seleme: “Ey Allah'ın Peygamberi! Sen bu emri yerine getirmek istiyor musun? O hâlde şimdi dışarı çık, sonra tâ kurbanlık develerini kesinceye ve berberini çağırıp, o seni tıraş edinceye kadar sahâbîlerinden hiçbirisine

239 Karataş, a.g.e., ss. 43-44.

240 Örneğin Abdullah ÖZBEK “Bir Eğitimci Olarak Muhammed” kıtabında, ses tonu, jest ve

mimikleri takrir metodu başlığı altında değerlendirmiştir. Bkz. Özbek, a.g.e., ss. 137-143.

bir kelime bile söyleme!” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Ümmü Seleme validemizin yanından çıktı ve sahâbîlerinden hiçbirisi ile konuşmayarak, umre ibâdetlerini yerine getirdi. Kurbanlık develerini kesti ve berberini çağırıp tıraş oldu. Sahâbîler Hz. Peygamber'i bu hâlde görünce, onlar da hemen kalkarak kurbanlarını kestiler, birbirlerini tıraş etmeye başladılar, hattâ (icâbet çabukluğunun meydana getirdiği sıkışıklıktan) neredeyse birbirlerini (ezeceklerdi) öldüreceklerdi.242

İbn Mâ’ce’nin rivayetinde, Resûlullah’ın yanında bulunduğu zevcesi Hz. Âişe’dir. Buhârî’den almış olduğumuz rivayette de Hz. Ümmü Seleme denmektedir. Ancak İbn Mâ’ce’den gelen hadisin senedinde Ebû İshâk vardır ve bu kişi, âhir ömründe ihtilât sahibidir. Hadisi ihtilâtından önce mi, sonra mı olduğu hususunda ise tevakkuf edilmiştir.243 Bu sebeple Buhârî hadisi tercih edilmiştir.

Bu emre uymayanlar arasında Hz. Ömer de vardır. Hatta aynı rivayetin devamında Hz. Peygamber’e itirazı vardır. Bu itirazın sebebi ise, hakkın daima üstün geleceğine inanarak, yaptıkları anlaşmanın dinleri için bir alçaklık olduğunu düşünmeleridir. Başta Hz. Ömer olmak üzere böyle bir anlaşma yapılmasını ashabın zihni almıyordu.244

Hz. Peygamber, emrini tekrar etmesine rağmen sahabenin bu emre uymaması Hudeybiye barış anlaşmasında cereyan eden olaylar ve anlaşma maddelerinin zâhiren müslümanların kötülüğüne gibi görünmesinden duydukları üzüntü ve keder sebebiyledir. Hz. Peygamber’in sözel uyarılarına cevap vermeyen ashab, O’nun davranışına, sünnetine icâbette o kadar hızlıdır ki, neredeyse birbirlerini ezeceklerdi. Hatalarını ashaba fark ettiren Hz. Peygamber’in beden dilidir. Burada beden dilinin sözden daha tesirli olduğu açıkça görülmektedir.

Başka bir örnek de şöyledir: Abdullah ibn Abbas şöyle demiştir: Resûlullah deve üzerindeydi. Fadl İbn Abbas, Resûlullah’ın terkisindeydi. Haş'am kabilesinden genç bir kadın Resûlullah'a geldi. Bu sırada Fadl kadına, kadın da Fadl'a bakmaya başladı. Hz. Peygamber de Fadl'ın yüzünü (eliyle kadından) başka tarafa çevirdi.

242 Buhârî, Şurût 15; İbn Mâce, Menasik 41; İbn Hanbel, Müsned, c. IV, s. 286.

243 Sindî, Muhammed İbn Abdulhâdî, Ebu’l-Hasan, Nûreddin, Sünen-ü İbni Mâce bişerhi’s-Sindî,

(Thk. Halil Me’mûn Şîhâ) Dârü’l-Ma’rife, Beyrut, 1997, c. III, s. 452; Bûsirî, Ebu Abbas Şihâbüddîn Ahmed İbn Ebubekir, Misbâhü’z-Zücâce fî Zevâidi İbn Mâce, (Thk. Muhammed Müntekâ Kişnâvî), Dâru’l-Arabiyye, Beyrut, H. 1403, c. III, s. 199.

Kadın:

Yâ Resûlallah! Allah'ın kulları üzerine farz kıldığı hacc ibadeti, babama ihtiyarken erişti. O deve üzerinde sabit duramaz. Binâenaleyh kendisine (vekâleten) ben hacc edebilir miyim? diye sordu.

"Evet, vekâleten hacc edebilirsin!" diye cevap verdi. Bu suâl ve cevap, Veda Haccı sırasında meydana geldi.245

Hz. Peygamber’in beden dilini kullanma tarzlarından birisini de Hz. Âişe’nin yaşadığı şu olayı örnek verebiliriz: Hz. Âişe anlatıyor: Yanımda oturan bir erkek olduğu halde, Resûlullah odama girdi. Bu hâl, ona bir hayli ağır geldi [ve rengi değişti], öfkesini yüzünden okudum. Bunun üzerine:

"Ey Allah'ın Resûlü! Bu benim sütkardeşimdir!" dedim.

"Siz kadınlar sütkardeşlerinizi iyi düşünün! Çünkü sütkardeşliği, açlık (dönemi)246 sebebiyle oluşur!" buyurdular.247

Hz. Âişe’nin, Hz. Peygamber’in yüzünün değişmesinden, kendisine kızdığını anlaması, Hz. Peygamber’in hataları bazen beden diliyle düzelttiğini gösteren delillerdendir. Kaldı ki, Hz. Peygamber’in yüz ifadesinin değişmesiyle ilgili daha pek çok hadis vardır.