• Sonuç bulunamadı

D- SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE BALKANLAR

III. BALKAN COĞRAFYASININ STRATEJİK KONUMU

Balkanlar coğrafi olarak, Avrupa’nın güneyinde ve Akdeniz’e uzanan üç yarımadadan en doğudan olanıdır.189 Bölge, bir taraftan Avrupa’nın ortasına diğer taraftan da Akdeniz’e uzanan bu coğrafi konumu ile stratejik bir öneme de sahip

187 Ülger, Yugoslavya Neden Parçalandı?, s. 136; Crampton, İkinci Dünya Savaşı’ndan Sonra Balkanlar, s. 247.

188 Claude Nicolet, “The İnterrelationship Between the Evolution of Civil Society and Progress in Reginal Security: The Case of the Balkans”, www.iews.org/publications.nsf (Erişim Tarihi:27.01.2011)

189 Osman Metin Öztürk, “Türk Dış Politikasında Balkanlar” Ömer E. Lütem ve Birgül Demirtaş Coşkun(Der.), Balkan Diplomasisi, Ankara: ASAM Yayınları, 2001, s. 2.

77 bulunmaktadır. Balkanların stratejik açıdan taşıdığı önem herhangi bir dünya haritasına çıplak gözle bakıldığında da görülebilmektedir. Yarımada, bu olağanüstü konumu ile tarihin her döneminde göç, ulaşım ve ticaret yolları üzerinde yer almış ve Avrupa ile Asya arasında ve Orta Avrupa ile Ortadoğu arasında köprü olmuş ve bu niteliği ile de tarihin her döneminde yoğun şekilde göç, ulaşım ve ticaret yollarının kesişme alanı olmuştur. Batı ve Orta Avrupa ile Orta Doğu, Batı Asya ile Orta Avrupa, Kuzey Afrika ile Orta ve Kuzey Avrupa arasında köprü rolü oynamıştır.190 Bunun sonucunda da bölge tarihin her döneminde büyük güçlerin karşılaşma ve mücadele alanı haline gelmiştir.191 Bu özelliği sonucu olarak bölge de tarihin hiçbir döneminde istikrar yakalanamamış ve bölge sürekli bir çatışmalarla anılmıştır. Bölgenin tarihin her döneminde üzerinde kontrol sağlama mücadelesinin yaşanması bölgede bir türlü istikrarın sağlanamaması her zaman için Avrupa’nın da istikrarını tehdit etmiştir. Bu haliyle Balkanlar; geçmişte doğudan gelen halkların göç güzergâhları üzerinde yer alması, günümüzde ise ürettiği krizlerden dolayı Avrupa’nın güvenliğini yakından etkilemiştir. Bölgenin Avrupa’nın arka bahçesi olmasına karşılık sürekli şekilde çatışmalarla anılıyor olması aynı zamanda bölgenin Avrupa’nın siyasi planlamalarında da göz ardı edilmesi sonucunu da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle de Balkanlar her zaman “Avrupa’nın çevresi”

olarak değerlendirilmiştir.192

Balkanların, stratejik açıdan ne kadar önemli bir pozisyona sahip olduğuna dikkat çeken bir başka açıklama da Ahmet Davutoğlu tarafından yapılmıştır.

Davutoğlu’na göre Balkanlar bölgesi, Avrasya kıtasından Akdeniz’e inen kuşakta yer almaktadır ve bu konumu ile de Doğu ve Batı’yı ayırmakta dolayısıyla da jeokültürel açıdan da dünyanın en önemli bölgelerinden birisi haline gelmiştir.193

190 Balkan yarımadası bu coğrafi konumu ile aynı zamanda Batı ve Orta Avrupa ile Ortadoğu’yu, Batı Asya ile Orta Avrupa’yı, Kuzey Afrika ile de Orta ve Kuzey Avrupa’yı da birbirine bağlayan bir köprü olmuştur. Nikola Zeljkovic, “Clash of Interests on Balkans between USA, Russia, Turkey and the EU”, 2010 Moscow Conference on Geopolitics Connecting Geography to Politics: 21st Century Issues and Agendas, s. 4. http://rc41.ipsa.org/public/Moscow_2010/Balkans.pdf (Erişim Tarihi: 23.12.2011); Öztürk,

“Türk Dış Politikasında Balkanlar”, s. 3.

191 Gürkan, “Jeopolitik ve Stratejik Yönleriyle Balkanlar…”, s.259.

192 Zeljkovic, “Clash of Interests on Balkans between…”, s. 4.

193 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, Türkiye’nin Uluslararası Konumu, İstanbul: Küre Yayınları, Mayıs, 2004, s.120.

78 Balkanların stratejik açıdan da dünyanın en önemli bölgelerinden birisidir.

Balkanlar, jeopolitik ve jeostratejik konumundan dolayı tarihin her döneminde Avrupa’ya giden tüm yolların kavşak noktası olduğu gibi, Karadeniz ve Ege Denizi ile birlikte Orta ve Doğu Akdeniz’i kontrol edebilecek pozisyonu ile de birlikte değerlendirildiğinde bu önemi daha da artmaktadır.

Balkan yarımadasının Soğuk Savaş sırasında Doğu-Batı blokları arasında tampon olma niteliğinden kaynaklanan stratejik önemi, Soğuk savaş sonrasında yeni boyutların devreye girmesiyle birlikte aynı şekilde devam etmiştir. Bu stratejik önemin artarak devam etmesinde etkili olan temel faktör yine bölgenin jeopolitik konumunun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Buna göre Balkanlar, coğrafi konumu ile hem Türk boğazları ve Süveyş gibi dünyanın stratejik açıdan en önemli suyollarını kontrol edebilme imkânına sahiptir hem de bu bölgelerin hinterlandında bulunan ve dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip bölgeleri olan Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya’nın da hemen yanı başında olabilme imkânı sunmaktadır. Bu açıdan Balkanlar, bu bölgelerde ortaya çıkabilecek istikrarsızlık halinde buralar yapılacak olası müdahaleler için doğal bir üs imkânı da sağlamaktadır. Balkanlar, aynı zamanda söz konusu bölge kaynaklarının Batı piyasalarına arzı noktasında da coğrafi konumunun sonucu olarak doğal bir transit koridor görevi de yapmaktadır. 194

Balkan yarımadasının, Soğuk Savaş sonrasında da yukarı da belirtilen nedenlerle jeopolitik ve jeostratejik önemini koruması; ABD, Rusya ve AB gibi büyük güçlerin dikkatlerini yine bölgeye yoğunlaştırmalarını da beraberinde getirmişti. Bu noktada ABD’nin önceliği; bölgeyi, bölgesel ve küresel rakiplerinin kontrolüne geçmesine engel olunması oluşturmuş; Rusya’nın hedefi de Soğuk Savaş döneminde varisi Sovyetler Birliği’nin olduğu gibi bölgenin yeni dönemde de kendi hâkimiyet alanı altına almak olmuş ve AB de bölgeyi kendi doğal gelişim alanı içerisinde değerlendirerek etkinlik sağlamak istemiştir. AB’nin, ilerleyen yıllarda bölgeye yönelik olarak geliştireceği stratejilerin ardında yatan neden de bu olmuştur.

194 Dordevic ve Filijovic, “Balkan Energy Corridors…”, s. 168.

79 Balkanların, stratejik önemini 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra da devam etmiştir. Bunun göstergelerinin en başında da; bölgenin, coğrafi konumu ile Türk Boğazları ve Süveyş bölgesi gibi petrol alanları için stratejik öneme sahip olan yerlere yakın olması ve buralara yapılacak olası operasyonlar için de “üs” imkânı sunmasından kaynaklanmıştır.195

Balkanların, Soğuk Savaş sonrası uluslararası politikadaki önemini artıran bir başka faktörde; Yugoslavya’nın dağılmasının ardından bölgede önce Bosna-Hersek’te sonra da Kosova’da baş gösteren etnik temelli çatışmalar olmuştur. Yugoslavya merkezli başlayan çatışmaların daha sonra bölgesel barış ve istikrarı tehdit etmekten çıkarak tüm uluslararası sistemi etkileyen bir nitelik kazanması hali bölgenin uluslararası ilişkiler bağlamındaki öneminin devam ettiğinin bir başka işareti olarak algılanmıştır.

195 Gürkan, “Jeopolitik ve Stratejik Yönleriyle Balkanlar…”, ss. 261–263.

80

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SOĞUK SAVAŞ SONRASI AMERİKAN DIŞ POLİTİKASI VE BALKANLAR

I. ABD’NİN SOĞUK SAVAŞ SONRASI BALKAN SORUNLARINA YAKLAŞIMI