• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.3. BAKIM YÜKÜNÜ AZALTMAYA YÖNELİK GİRİŞİMLER

2.2.2.5. Hastanın hastaneye yatış/kalış durumu

Bakım gereksinimi olan hastanın hastaneye sık yatması, uzun süre hastanede kalması ve tedavi sürecinin uzaması bakım veren kişilerin bakım yükünü etkilemektedir (Sert 2015). Yazıcı ve ark.nın (2016) yaptığı bir çalışmada hastanın işlevselliği, hastaneye yatış sayısı, bakım verenin hasta ile aynı yerde yaşaması, hastayla geçirilen süre ve aylık gelir düzeylerinin bakım yüküne neden olduğu saptanmıştır. Hemodiyaliz tedavisi gören hastalara bakım veren 235 bireyin dahil edildiği bir çalışmada hastalık süresi ve hemodiyaliz tedavi süresi arttıkça katılımcıların bakım yüklerinin de arttığı belirlenmiştir (Gülpak ve Kocaöz 2014). Gülseren ve ark. nın (2010) yaptığı çalışmada şizofreni hastalarının tanı süresinin ve hastanede yatarak tedavi görme sayısının artması katılımcıların anksiyete, depresyon, öznel ve nesnel yüklerini arttırdığı tespit edilmiştir. İnmeli hastalara bakım verenlere yönelik yapılan bir çalışmada erkek hastalara bakım verme ve hastaneden taburcu olduktan sonra ücretli yardım alma durumları bakım yükünü arttırırken, hekim ziyaretlerinin sayısı arttıkça bakım veren bireylerin bakım yükünün arttığı tespit edilmiştir (Nelson, Smith, Martinson , Kind and Luepker 2008).

2.3. BAKIM YÜKÜNÜ AZALTMAYA YÖNELİK GİRİŞİMLER

Bakım verenlerin bakım yükü, hasta ve bakım verenlere yönelik olarak yapılan girişimler ile azaltılabilmektedir. Bakım yükünü azaltabilmek için uygulanabilecek girişimler; bilgi gereksinimlerin karşılanması (hastalığın tanısı, tedavisi, hastalığın aile üzerindeki etkisi, hastanın öz bakımı/ev bakımının sağlanması, bakım desteği, hastane bakımı, hastalığın takibi ve rehabilitasyonu hakkında bilgiler vs.), bakım için yardım almasını sağlama,diğer aile üyelerini de bakım sürecine dahil etme, bakım için destek gruplarına dahil olmasını sağlama, bakım evleri veya çeşitli kurumlar aracılığı ile bakım verenin mola vermesini ve ya dinlenmesini sağlama, problem çözme/bakım becerisini geliştirmesine yardımcı olma (hastalığın semptomları ile başa çıkabilme ve yönetebilme vs.), bakım için teşvik etme,emosyonel gereksinimlerini karşılayacak terapi yöntemleri geliştirme, aile ilişkilerini geliştirme, fiziksel ve zihinsel yorgunluğu azaltacak terapiler uygulama (masaj, müzik dinleme, günlük egzersiz yapma veya yürüyüş, duygu, düşünce veya hislerini yazıya dökmek

24

vs.), uyku hijyeninin sağlanması, hekim, hemşire, sosyal hizmet uzmanları, fiziksel ve mesleki terapistlerden danışmanlık hizmeti alabilmesini sağlama, telefon, internet veya web tabanlı yöntemler kullanmasını sağlayarak bakım vericilerin özellikle istediği her vakitte ve sürekli olarak danışmanlık hizmeti alabilmesini sağlama, bakımı kolaylaştıracak teknolojik yöntemler kullanma (olağandışı durumları haber verecek ev monitörleri, alarmlı ilaç dağıtıcıları, sesli hatırlatıcı cihazlar kullanma vs), eve bağlı ve sosyal izolasyonu olan hastalara yönelik entegre telefon sistemi ile canlı eğitim programları uygulama, stres kaynaklarını belirleme, stresle baş edebilme becerisini geliştirme ve stres yönetiminde bakım verenin kendisini geliştirmesine yardımcı olma şeklinde sıralanmaktadır (Applebaum and Breitbart 2013, Adelman et al 2014, Sert 2015, Çapan 2016, Kent et al 2016). Yapılan bir çalışmada inmeli hastalara bakım veren 50 yaş üzerindeki katılımcılara 12 hafta boyunca problem çözme becerilerini geliştirecek yöntemler kullanılmış 13. haftada yapılan tekrar ölçümler sonucunda bakım verenlerin depresyon düzeylerinin azaldığı ve bakım sürecinden olumlu düzeyde etkilendiği saptanmıştır (Günal 2014).İleri evre gastrointestinal kanser hastalarına bakım verenlerin yarısına kendisi gibi kanser hastasına sahip ailelerin yer aldığı ve ailelerin kendi baş etme stratejilerini sunduğu akran desteği verilmiş, diğer yarısına telefon yardımı ile baş etme becerilerini geliştirmesi sağlanmıştır. Her iki grupta başlangıçta orta derece psikolojik distrese sahipken, girişimden sonraki 1. ve 5. haftalarda ölçümler yapılmış, ölçümlerin sonucunda her iki gruptaki katılımcıların olumlu bakış açısı için baş etme stratejileri geliştirebildiği, bakım verenin yorgunluk düzeylerinin azaldığı ve bakım yükünde küçük çaplı düşüş yaşandığı gözlenmiştir (Mosher et al 2017). 12 çalışmanın dahil edildiği bir araştırmada bakım verenler aileden aileye destek programına dahil edilmiş, program sonunda şizofreni hastalarına bakım verenlerin memnuniyet ve bilgi düzeyleri, aile işlevsellikleri, sosyal destek düzeylerinin arttığı ve bakım yükünün azaldığı tespit edilmiştir (Bademli ve Duman 2011).

Hastalığın özelliği, tedavisi, belirtileri, hasta ile iletişim yöntemleri, stres kontrolü ve problemle baş edebilme konularını içeren psiko-eğitimin uygulandığı başka bir çalışmada katılımcıların eğitimden sonraki 3. ayda yapılan ölçümlerde bakım yükünün azaldığı tespit edilmiştir (Çabuk 2014)). Benzer şekilde yapılan başka bir

25

çalışmada psiko-eğitim programına dahil edilen katılımcıların eğitim sonunda bakım yüklerinin önemli düzeyde azaldığı gözlenirken, kadın cinsiyetine sahip, 51 yaş üstü, eğitim seviyesi düşük, çalışmayan ve bakım konusunda yardım almayan katılımcıların eğitim sonrasında da bakım yüklerinin yüksek olduğu gözlenmiştir (Tanrıverdi 2008).

Demanslı hastaya bakım veren 100 kadının dahil edildiği bir çalışmada, egzersiz grubuna dahil edilen katılımcılardan haftada 30-40 dakikalık yürüyüş yapmaları, günlük rutin aktivitelerini arttırmaları istenmiş, beslenme eğitimi grubuna dahil edilen katılımcılara ise telefon destekli beslenme eğitim uygulanmıştır. Eğitimlerin sonunda her iki grupta da yaşlı, başlangıçta daha düşük depresyon ve kaygı düzeyine sahip kadınların eğitimlere daha fazla uyum gösterdiği, stres, depresyon ve bakım yükü düzeylerinin ise önemli ölçüde azaldığı belirlenmiştir (Castro, Wilcox, O'Sullivan, Baumann and King 2002). Benzer şekilde yapılan başka bir çalışmada demanslı hastalara bakım verenler beslenme eğitimi ve egzersiz programı olmak üzere iki gruba dahil edilmiş, 12 aylık program sonunda katılımcılarda strese bağlı kan basınçlarının düştüğü, uyku kalitesinin arttığı, uyku hijyeninin sağlanmasına bağlı objektif ve subjektif yükün azaldığı, beslenme eğitimi alan katılımcıların egzersiz programına katılanlara göre 12 ayın sonunda vücut yağ oranının daha fazla düştüğü, ayrıca her iki grupta da stres ve depresyon düzeylerinin başlangıca göre iyileşme gösterdiği tespit edilmiştir (King, Baumann, O'Sullivan, Wilcox and Castro 2002).

McCullagh, Brigstocke, Donaldson ve Kalra'nın (2005) yaptıkları bir çalışmasda, inmeli hastaların bakım verenlerine bakım yönetimi için temel hemşirelik bilgileri ve kişisel bakım eğitimi verilmiş, 3. ve 12. ayda ölçümler yapılarak katılımcılar değerlendirilmiştir. Bu ölçümlere göre 3. aydaki bakım yükünün %50'sine, hasta ve bakım veren bireylerin anksiyete düzeylerinin neden olduğu, katılımcıların 3. ve 12. ayda yaşam kalitelerinin yükseldiği, bakım verenlere uygulanan eğitimin hasta ve bakım veren özelliklerine bakılmaksızın bakım yükünü azalttığı ve 12. ayın sonundaki bakım yükü puanının bakım verenin özellikleri veya aldığı destek düzeyinden değil, hastanın artan sakatlığı ile anksiyete ve depresyon düzeyinden

26

kaynaklandığı saptanmıştır. Bakım verenlere yönelik yapılan başka bir çalışmada ise; demanslı hastaların davranışsal problemleri ile başa çıkabilmeleri için 12 ay boyunca bilgisayar aracılığı ile destek olunmuş, yeterli deneyimi olmayan bakım verenlerde depresyon ve anksiyete düzeylerinin azaldığı, ayrıca bakım sağlayan eşler üzerinde önemli derecede olumlu etkisinin olduğu tespit edilmiştir (Mahoney , Tarlow and Jones 2003).

Sonuç olarak bakım yükünün azaltılması bakımın sürekliliğinin sağlanması, kalitesinin artırılması, bakım verenlerin fiziksel, ruhsal, sosyal açıdan sağlıklarının korunması ve yaşam kalitelerinin artırılması açısından büyük önem taşımaktadır.

2.4. BAKIM VERENLERDE SIK GÖZLENEN PSİKOMETRİK

Benzer Belgeler