• Sonuç bulunamadı

5.3. Bağlanma Puanları ile İlişkili Değerlendirmeler

5.3.3. Bağlanma ve Travmatik Yaşantının Niteliği

Farklı travma yaşantıları olan bireylerin bağlanma özellikleri açısından farklılık gösterip göstermediği sorusunu yanıtlayabilmek için travma türlerinin incelenmesinden sonra farklı nitelikte travma yaşantısı olan katılımcıların bağlanma özellikleri incelenmiştir.

Yaşam boyu cinsel şiddet yaşantısı bulunan katılımcıların tüm katılımcılar arasında en yüksek güvensiz bağlanma (142.14) ve en yüksek kaygılı bağlanma (74.23) puan ortalamasına, çocukluk çağı cinsel şiddet yaşantısına sahip katılımcıların ise tüm

katılımcılar arasında en yüksek kaçıngan bağlanma puan ortalamasına (68.13) sahip oldukları izlenmiştir. Bu durum, bağlanmanın yaşam boyu değerlendirilmesi gereken bir kavram olabileceğini, aynı zamanda bağlanma özelliklerinin yaşantılara bağlı olarak değişiminde cinsel şiddet yaşantısının insan elinden kasıtlı olarak gerçekleştirilmiş diğer travmalardan daha etkili olabileceğini düşündürmektedir.

5.3.3.1. Çocukluk çağı travması ve bağlanma

Çocukluk çağı travma yaşantısı bulunan katılımcıların güvensiz bağlanma puanları, kaygılı bağlanma puanları ve kaçıngan bağlanma puanları çocukluk çağı travma yaşantısı bulunmayan katılımcıların güvensiz bağlanma puanları, kaygılı bağlanma puanları ve kaçıngan bağlanma puanlarına göre anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur (sırasıyla

p=.000, p=.005 ve p=.001). Bu bulgular Waldinger ve arkadaşlarının (2006), travma

yaşantısı olan çocukların tümünün güvensiz bağlanmasa da çocukluk çağı travmasının, güvensiz bağlanma için bir risk faktörü olduğu bulgusuyla uyuşmaktadır. Waldinger ve arkadaşları çalışmalarında kadın katılımcıların çocukluk çağı ihmal ve istismar yaşantısına sahip olmasıyla güvensiz bağlanma puanları arasında anlamlı ilişki bulmuşken erkek katılımcılarda çocukluk ihmal ve istismarı ile güvensiz bağlanma arasında anlamlı bir ilişki bulamamıştır. Aynı çalışmada kadınların erkeklere oranla 3 kat daha fazla çocukluk çağı cinsel istismar yaşantısı ifade etmiş olması da yine çocukluk çağı cinsel istismar yaşantısının bağlanma üzerindeki etkisinin daha büyük olabileceği düşüncesini desteklemektedir. Bifulco ve arkadaşları da (2006), çocukluk çağı ihmal ve istismarının varlığının güvensiz bağlanmayla ilişkili olduğunu belirlemişlerdir. Woke ve arkadaşları saplantılı bağlanma ile fiziksel, duygusal ve cinsel istismar arasında anlamlı ilişki bulmuşlar ve bulgularının çocukluk çağı istismarlarının kaçıngan kişilik özellikleri ve bağlanma bozukluklarıyla ilişkili olduğu bilgisiyle uyumlu olduğunu belirtmişlerdir (1996 alıntı Deniz 2006). Deniz ise ergenlerle yaptığı çalışmada saplantılı bağlanma biçimi ile çocukluk çağı fiziksel, duygusal ve cinsel istismar yaşantısı arasında anlamlı bir ilişki belirlemişken güvenli, korkulu ve kayıtsız bağlanma biçimleriyle çocukluk çağı örseleyici yaşantıları arasında anlamlı bir ilişki izlememiştir (Deniz 2006).

5.3.3.2. Cinsel istismar yaşantıları ve bağlanma

Cinsel şiddet vakalarında saldırganın çoğu kez mağdur tarafından tanınan biri olması, mağdura en yakın insanların, hatta diğer kadınların çoğu kez mağdura destek olmaktansa suçluya destek vermesi ve böylece mağdurun çevresinden uzaklaştırılması, güvenlik, koruma ve yardıma ihtiyacı duyan mağdurun tehlike, korku, güvensizlik yalnızlık, utanç ve suçluluk duygularını tetikleyebilir (Herman 2007, s.81-82). Sonuç olarak, cinsel şiddet

yaşantısı, bağlanma ile ilgili güven, şefkat, sevgi kavramlarıyla ilişkili duygu ve düşünceleri olumsuz yönde etkileyebilmekte, kişilerin ilişkilere daha güvensiz biçimde bakmalarına sebep olabilmektedir. Bu çalışmada da cinsel istismar yaşantısı olan katılımcıların bağlanma özelliklerinin cinsel istismar yaşantısı olmayanlara göre anlamlı olarak daha farklı olduğu görülmüştür.

Yaşam boyu cinsel şiddet yaşantısı bulunan katılımcıların güvensiz bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma puanlarının tümü, yaşam boyu cinsel şiddet yaşantısı olmayan katılımcılara oranla p<.001 düzeyinde anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Yetişkin cinsel şiddet yaşantısı bulunan katılımcıların güvensiz bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma puanları yetişkin cinsel şiddet yaşantısı olmayan katılımcıların güvensiz bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma puanlarına göre p<.05 düzeyinde anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.

Çocukluk çağı cinsel istismar yaşantısı bulunan katılımcıların güvensiz bağlanma puanları, kaygılı bağlanma puanları ve kaçıngan bağlanma puanları çocukluk çağı cinsel travma yaşantısı olmayan katılımcıların güvensiz bağlanma puanları, kaygılı bağlanma puanlarına ve kaçıngan bağlanma puanlarına göre anlamlı olarak (sırasıyla p=.000, p=.008 ve p=.001) daha yüksek bulunmuştur. Alexander ve arkadaşları da (1998) özellikle ‘olumsuz kendilik’ ve ‘olumsuz başkaları’ düşüncesinin hakim olduğu korkulu kaçıngan bağlanma ile ensest yaşantısı arasında ilişki belirlemişlerdir.

5.3.3.3. Aile içi şiddet ve bağlanma

Çalışmada aile içi şiddet yaşantısı bulunan katılımcıların güvensiz bağlanma puanları,

kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma puanları aile içi şiddet yaşantısı olmayan katılımcıların güvensiz bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma puanlarına göre anlamlı olarak (sırasıyla p=.003, p=.014 ve p=.007) daha yüksek bulunmuştur. Ev içi şiddette mağdurun güvenliğinin saldırıdan sonra da tehlikede olmaya devam ediyor olması (Herman 2007, s.81), tehdidin veya şiddetin mağdurun en yakın bağlanma ilişkileri içinde bulunduğu kimseler tarafından gerçekleştiriliyor olmasının bireyin bağlanma özelliklerini olumsuz yönde etkilediği düşünülebilir.

5.3.3.4. Ölümcül hastalık ve bağlanma

Çalışmada, ölümcül hastalık yaşantısı bulunan ve bulunmayan katılımcıların güvensiz ve kaygılı bağlanma puanları arasında anlamlı bir fark bulunamazken, ölümcül hastalık yaşantısı bulunmayan katılımcıların kaçıngan bağlanma puanları ölümcül hastalık yaşantısı bulunan katılımcılara oranla p<.05 düzeyinde anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Bu durumda, bireylerin ölüm riski olan ciddi bir hastalık süreci içerisinde diğerlerine karşı

kaçınmacı ve duygularını saklayan tavırlarını azalttıkları düşünülebilir. İleride yapılacak çalışmalarda, farklı yaşantıların bağlanma ile ilişkili hangi özellikleri ne şekilde değiştirdiği incelenebilir.

5.3.3.5. Sevilen birinden ani ayrılık ve bağlanma

Travmatik bir yaşantı olarak adlandırılmamasına rağmen 'sevilen birinden ani ayrılık' yaşantısı sıklıkla ifade edilen olumsuz bir yaşam olayı olması sebebiyle bu çalışma içerisinde değerlendirmeye alınmıştır. Sevilen birinden ani ayrılık yaşantısı bulunan katılımcıların güvensiz bağlanma, kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma puanlarının tümü sevilen birinden ani ayrılık yaşantısı olmayan katılımcıların güvensiz, kaygılı ve kaçıngan bağlanma puanlarına göre p<.05 düzeyinde anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Bağlanma özelliklerinin mi yaşantıdan etkilenme düzeyini belirlediği yoksa sevilen birinden ani ayrılık yaşantısının mı bağlanma özelliklerini etkilediği yapılacak boylamsal çalışmalarda araştırılabilir.

Bu sonuçlar bağlanmanın yaşam boyu değerlendirilmesi gereken bir kavram olup farklı nitelikteki travma yaşantılarının bağlanma özelliklerini farklı şekilde etkileyebileceği düşüncesini desteklemektedir.