• Sonuç bulunamadı

B – I DÜNYA SAVAŞI VE İTTİHAT TERAKKİ İKTİDAR

1 – I. Dünya Savaşının Uluslaşmaya Etkisi

Balkan Savaşları yenilgisinin yaraları henüz tazeyken ve iktidardaki İttihat Terakki’nin bir zamanlar merkezi olan Selanik ve Makedonya gibi İmparatorluğun çok önemli topraklarının kaybının getirdiği şok atlatılmadan, Ekim 1914’te, büyük bir Avrupalı devletler grubunun müttefikleri olarak, büyük bir Dünya savaşına girildi96.

94 A.g.e., s. 554.

95 Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 2. 96 A.g.e., s. 236.

Savaş, zaten zayıf olan devletin çökmesine neden olsa da savaşın getirdiği fırsatlardan biri de İttihat Terakki’nin barış zamanında yapamayacağı birçok reformun uygulamaya konmasıdır. Böylece devletin ekonomik ve siyasal açıdan kaybetme sürecine girmiş bağımsızlığının tam olarak temin edilmesi amaçlanmıştır. Her ne kadar bu reformlar savaşın bitimiyle ve işgalle birlikte sona ermişse de, Türk halkında tam bağımsız modern devlet anlayışı oluşmuştur. Bu reformların en önemlileri kapitülasyonları kaldırılması ve Milli bir ekonomi ve burjuvazi kurma çalışmalarıdır.

Türk milliyetçiliğinin yalnız siyasi değil ekonomik boyut kazanması önemli bir ilerlemeydi. Öncekine oranla modern devletin yalnız şeklen değil içeriğinin de modern olması gerektiği bunun da bağımsız bir ekonomi anlayışıyla mümkün olabileceği net bir şekilde anlaşılmıştı. Bu görüş, “İttihat ve Terakki'nin "Millî İktisat Programı" ile ortaya

çıkmaktadır. Millî İktisat Programı çok kısa olarak Osmanlı İmparatorluğunda azınlık ya da yabana tüccar, sermayedar, bankacı ve sanayiciyi tasfiye ederek yerine Türkleri geçirmek, yani millî Türk burjuvazisini yaşatmak ve geliştirmek olarak

tanımlanabilir”97.

Savaş Türk kadınının özgürleşmesi yolunda önemli bir fırsat yaratmıştır. Savaşta milyonlarca erkek nüfusun cepheye alınması cephe gerisindeki toplumsal yaşamda sıkıntılara yol açmıştı. Biraz da zorunluluktan doğan bu ihtiyacı doldurmak için, Türk kadınlarına iş hayatına girebilmeleri için imkân ve serbestlik tanındı98.

Türkiye ile iki güçlü askerî imparatorluğun müttefiki olarak Rusya arasında 1914’te savaşın patlaması, Türk aydınında da büyük ümitler uyandırmıştı. 1914’te Ziya Gökalp Kızıl Destan şiirine şu beyitle başladı : “Düşmanın ülkesi viran olacak, Türkiye

büyüyüp Turan olacak”99. Ancak yine tecrübesiz idealistlerin yönetimindeki Osmanlı

ordularının yenilgileri ardı ardına gelmiştir.

1917 de Rus Devrimi ile Rus Çarlığının çökmüş savaşın kazanılacağı ihtimali belirmiştir. Bu olay İttihat ve Terakki’ye kısa bir müddet için de olsa, Pantürkist hayallerini gerçekleştirmek için bir ümit vermiştir100.

97 Gencay Şaylan, “Milliyetçilik İdeolojisi ve Türk Milliyetçiliği”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, VII, İletişim yay., İstanbul, 1983, s. 1949.

98 Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 237.

99 Aktaran, Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 349. 100 A.g.e., s. 349.

İttihat ve Terakki, yönetimdeki kısa iktidarına karşın devletin kurtuluşu için çok değişik politikaları aynı anda veya aşamalı olarak harekete geçirmiştir.

“…Osmanlıcı ve İslamcı politikaların yanında Türkçü politikayı esas alarak I. Dünya Savaşı'na girmiştir. Bu yöndeki amaçları gerçekleştirmek ve dolayısı ile de dağılmayı önlemek istiyorlardı. Ancak bu Savaş, beklentileri getirmediği gibi Devletin yıkılışı da

önlenememiştir”101.

2 – İttihat Terakki Dönemindeki Sosyal ve Yapısal Reformlar

İttihat ve Terakki dönemi yöneticileri ülkeyi iç yıkılmadan ve yabancı saldırılardan korumak amacıyla Osmanlı devlet ve toplumunda temelden köklü

reformlara gereksinim bulunduğuna inanmaktaydılar102. Bu inanç Balkan savaşları

bozgunundan sonra daha da pekişmişti. Reformların temel amacı Osmanlı devletini geleneksel devlet yapısını değiştirmek modern bir yapıya oturtmak ve bunun sağlanası için toplumun da modernleşmesini sağlamaktı. Bu yönüyle önceki idarecilerden çok daha doğru bir noktaya parmak basmışlardı.

Sadece İdari ve siyasi reformlarla yetinilmemiş, yargı alanında da reform ve laikleşme çabaları da dikkat çekici olmuştur. İttihat ve Terakki, yargı organlarını birleştirme doğrultusunda mahkemelerin yalnız adalet bakanlığına bağlanmasını sağladı103. Yine şahsi hukuk davalarının şeriye mahkemeleri yerine nizamiye (adliye) mahkemelerince görülmesi sağlanmıştır104.

Balkan savaşları sonunda İttihat Terakki’nin o güne değin açıkça ifade etmediği uluslaşma politikası çok daha net bir şekilde ortaya çıktı. “Genç Türklerin

merkezi ve bastırıcı politikası hiç de sadece imparatorluğun Hıristiyan tebaasına karşı değildi. Rumeli ve Asya vilâyetlerinin her ikisinde de bir Türkleştirme politikası güttüler ve Arap, Arnavut ve diğer Türk olmayan Müslümanlara Türk dilini zorla kabul

ettirmeğe çabaladılar”105. Fakat ulus olma sürecini nasıl takip edeceğini bilmeyen

yönetim kısa zamanda çok büyük hatalara imza attı. Bu durum özellikle Türk olmayan Müslümanların tepkisini çektiği gibi girilecek Harbi Umumide uzun zamandır

101 Gül, a.g.e., s. 23.

102 Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 227. 103 Tanör v.d., a.g.m., s.24.

104 A.g.m., s. 24.

panislamist politikaya karşı çalışmalar yürüten Emperyalist devletlerin istediği şekilde iç isyanlara neden oldu.

Yine bu kısa dönemde ulusal egemenlik ilkesinin de etkisiyle siyaset yapan kitlelerin arttığı ve halkın eskisine kıyaslanmayacak derecede siyasi sorunlarla ilgilendiği görülmüştür. Bu nedenle meşrutiyetten önce halk yönetim tarafından "tebaa" olarak görülürken "vatandaş" kavramı az da olsa oluşmaya başlamıştır106.

Yine modern devletin temelleri atılmış merkezi yönetimin güçlendirilmesi doğrultusunda valilerin yetkilerini genişleten bir Vilayetler Kanunu çıkarılmıştır. Laikleşme ve kadın hakları konusunda yapılan yasal düzenlemeler de toplumu Cumhuriyet devrimine hazırlaması açısından önemli çalışmalardır107.

Türk milliyetçiliğinin ortaya çıkışının gecikmesinde Türklerin Osmanlı İmparatorluğunun yönetici kesimlerini oluşturduğundan devleti bir arada tutmaya çalışması ve orta sınıfı oluşturan Türk burjuva sınıfının ancak 19. yüzyıl sonları gibi oldukça geç sayılabilecek bir dönemde oluşmaya başlaması olmuştur108.

Genç Türkler, idari alanlarda olduğu gibi ekonomik alanda da büyük bir başarı sağlayamamıştır. “Bununla beraber, bir büyük ekonomik sorunu, toprak sorununu

karma sonuçlarla, çözmeğe uğraştılar ve Cumhuriyet devrinde gelişecek olan iktisadî

milliyetçilik politikasında ilk adımları attılar”109.

Genç Türklerin gösterdikleri en büyük başarıları ise eğitim alanındadır. Jön Türkler, kadınların eğitiminde ileriye doğru birkaç adım atmışlar, önce orta dereceli okulların ve üniversitenin kapıları kız öğrencilere açılmıştır110. Yine savaş süresince öğretmenler askerlikten muaf tutulduğu gibi Türkçe, Milli tarih ve coğrafya derslerinin öğretimine de özel bir önem verilmiştir111. Özetle; bu dönem Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen eğitim reformlarının hazırlık evresi sayılabilir112.

Siyasette milliyetçilik ilkesi ekonomide de milli ekonomi olarak yansımıştır. Bu yüzden milli bir burjuva oluşturma çabaları dikkat çekicidir. Devlet tarafından

106 Tanör v.d., a.g.m., s. 26. 107 A.g.m., s. 24.

108 Şaylan, a.g.m., s. 1948.

109 Aktaran, Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 228.

110 Lord Kinross, Atatürk, Çev. Necdet Sander, Altın Kitaplar yay., İstanbul, 2003, s. 488. 111 Aybars, Atatürkçülük ve Modernleşme, s. 153.

112 İlhan Tekeli, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Eğitim Kurumlarının Gelişimi”, Cumhuriyet Ansiklopedisi, III, İletişim yay., İstanbul, 1983, s. 659.

desteklenen belli kişilere bazı ayrıcalıklar verilse de bu çaba savaşın da etkisiyle çeşitli suiistimallere ve başarısızlığa neden olmuştur113.

İttihatçılar, yapmış oldukları önemli hatalardan tarih tarafından sert bir şekilde kınanmışlardır114.İttihat ve Terakki’nin tecrübesiz politikaları, hürriyet ortamının kısa zamanda siyasi bir anarşiye dönüşmesi, ordunun politikaya sokulması, Dünya Harbine hiçbir hazırlık yapılmadan girilmesi gibi İmparatorluğun sonunu hazırlayan önemli hataları olmuştur. Yine de her şeye rağmen Türklerin ekonomik ve sosyal yaşantısında köklü bir değişimin temellerini atarak ülkelerine önemli bir hizmette bulunmuşlardır115.

Tevhid-i tedrisat (öğretimin birleştirilmesi) konusunda eğitimin laikleştirilmesine ve ulusallaştırmasına çalışılıyordu. Yine dil konusunda Arap harflerinde değişiklik yapılarak kolay bir alfabe yapılmaya çalışılmıştır. Ulusçuluk akımı yanında kadınların eğitiminin yaygınlaştırılması, dönemin başarılı çalışmaları arasındadır116.

Bu dönemde çağdaş devletin ancak iktisadi ve siyasi tam bağımsızlık ile sağlanabileceği, "devleti kurtarmak" çaresinin aslında "ulusu kurtarmak" sorununun çözümü ile başarılabileceği, bunun da ancak toplumun modernleştirilmesi ve laikleştirilmesi mümkün olabileceği düşüncesi oluşmuştur. Bu fikri gelişim Cumhuriyet dönemindeki ulusal-demokratik-laik devlet tablosunun oluşumunu hazırlayan önemli katkılardır117.

Her şeye rağmen, birçok bakımlardan, yaptıkları reformlarla kendilerinden sonra ortaya çıkacak yeni laik ve modern Türkiye'ye yol hazırlamışlardır118. Kısa ama sonuçları yönünden önemli bu dönemin etkileri uzun süreli olmuştur.

Meşrutiyetin beklenen kurtuluşu sağlayamamasında birçok iç ve dış kaynaklı neden bulunmaktadır. Osmanlı’yı parçalamaya karar vermiş olan emperyalist devletlerin baskılarının yanı sıra yine bu devletlerin yardımını alan Balkan devletleri ile yapılan savaş, devletin ayrılıkçı milletlerden kurulu olması, iktisadi ve idari alanlardaki

113 Aybars, Atatürkçülük ve Modernleşme, s. 232. 114 Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 226. 115 Aybars, Atatürkçülük ve Modernleşme, s. 230-231. 116 Tekeli, a.g.m., s. 659.

117 Tanör v.d., a.g.m., s. 26.

yetersizlik ve savaşlarla ezilmiş devletin yine felaketli bir Dünya savaşına sokularak tüm kaynaklarının tüketilmesi119 bu nedenlerin başında gelmektedir.