erkek, göğü dişi olarak kabul etmişlerdir. Ve gökyüzünü ekseriyetle okyanus olarak algılamışlardır. Güneş, ay ve yıldızlar bu okyanusta gemilerle dolaşırlardı. Güneş akşam dünyanın altındaki karanlık bir nehirden geçerek her sabah doğu tarafından yeniden görünürdü.217
Ra, göğün hâkimi ve sahibi olan güneşin ismi olup, V. Hanedanlıkta milli tanrı ve panteonun en önemli ilâhı oldu, atmaca kafalı bir insan şeklinde tasvir edilen Ra, muhtemelen “Yaratıcı” anlamına gelmektedir. Esas mabedi Heliopolis’te bulunmaktadır. Atum ile Ra kelimeleri aynı tanrıyı ifade etmek için kullanılmıştır. Heliopolis dokuzlusunun başında bulunmaktadır. Mısır
216
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 68-69.
217
Charles H. Long, a.g.e., s. 99; Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.e., s. 35-36; Mehmet Aydın, a.g.e., s. 498.
tarihi geleneğine göre ilk kral olan Ra’ya, “Atum” adıyla dünyanın yaratıcısı olarak inanılıyordu. Ra, güneşin günlük hareketini göstermek için gübre yuvarlağını gökyüzünde yuvarlayan kırık kanatlılardan bir böcek veya Khepri ile sembolize edilmiştir. Ayrıca Ra, zaman zaman mahallî ilâhlarla birleştirilmiştir.218
Amon, Mısır tarihinde oldukça geç göründü. O, Orta Krallık kurulup da Thebes, Mısır’ın merkezi olduğu zaman bu şehrin tanrısı idi. Thebes’in, Orta ve Yeni Krallık’taki öneminden ötürü Amon mahallî statüden daha yüksek bir mertebeye çıkarıldı. Amon, Ra ile bir tutuldu ve başından güneş ışınları yükselen taçlı bir kral olarak tasvir edildi. Belirli bir zaman sonra Tanrıların kralı Amon, kâinatın kralı olarak Ra’nın yerini aldı. Kendine tapan ülkeler Nubiya, Suriye ve Filistin’e kadar yayılmıştır.219
218
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 64-65; Samuel Henry Hooke, a.g.e., s. 72; Annamarie Schimmel, a.g.e., s. 38; Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.e., s. 36-37; Şinasi Gündüz, Din ve Đnanç Sözlüğü, s. 315-316; Mehmet Aydın, a.g.e., s. 498; J. Viaud, “Egyptian Mythology”, New Larousse Encyclopedia of Mythology, Paul Hamlyn, Middlesex, 1959, s.11.
219
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 65; Şinasi Gündüz, Din ve Đnanç Sözlüğü, s. 30-31; J. Viaud, a.g.m. s. 29-32.
Ptah, tamamen beşeri formdaki bir tanrı örneğidir. O, sanatkârların ve zanaatkârların koruyucusu görünümündedir. Eski krallığın merkezi Memfis’in ilâhı olarak ortaya çıkmıştır. Ptah’ın kutsal hayvanı Apis Boğası’dır. Amon ve Ra’dan sonra Mısır panteonunda üçüncü sırayı alan Ptah, evrensel bir yaratıcı olarak değerlendirilen, dünyaya kendi elleriyle şekil verdiğine inanılan tanrıdır.220
Yaratılışla ilgili mitlerin çokluğu çeşitli tanrıların ön plana çıkmalarına neden olmuştur. Yaratılış mitleri incelendiğinde değişik içerikli mitlerle karşılaşmaktayız. Mısır şartlarında suyun önemine inananlara göre her şey ilk sudan ortaya çıkmıştır. Güneşin önemine inananlara göre ise her şeyin güneşten meydana geldiğine inanılmıştır.221
Yaratılış mitinin anlatımlarından birinde “Kaostan ateş çıktı. Ateş, saf, ışıklı ve yükselince havanın içinde dağıldı. Özü ona sinmiş olarak su ve ateş arasındaki ara
220
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 69; Annamarie Schimmel, a.g.e., s. 38; Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.e., s. 37; Şinasi Gündüz, Din ve Đnanç Sözlüğü, s. 312-313; J. Viaud, a.g.m., s.11;34-36; Mehmet Aydın, a.g.e., s. 498.
221
bölgeyi işgal eder. Yer ve su o kadar iç içedir ki suyla kaplı olan yer kabuğundan eser yoktu.”222
Mısır mitolojisindeki bir inanışa göre, başlangıçta yer ve gök bitişik idi. Daha sonra Ra tarafından yaratılan Shu, yer tanrısı Geb ile gök tanrısı Nut’un arasına girerek göğü yerden ayırmış ve bir daha birleşmemesi için göğü yukarıda tutmuştur.223 Bir başka inanışa göre ise dünya ters çevrilmiş kâse şeklindeki göğü destekliyordu. Gök bazen inek Hator’un altı, bazen de tanrıça Nut’un önü sayılırdı. Her akşam, güneşi tanrıça Nut’un yuttuğu sanılırdı.224 Bir başka inanışa göre ise de gök kubbeyi dört direk tutmaktadır. Ve güneş büyük bir kaz yumurtasından müteşekkildir.225
Birçok gelenekte görüldüğü üzere, Mısır kozmogonisi Đlk suların içinden bir tümseğin çıkışıyla başlar. Uçsuz bucaksız suların üzerinde bu ilk yerin belirmesi toprağın olduğu kadar, ışığın, hayatın ve bilincin de ortaya çıkışı anlamına gelmektedir.
222
Augustus Le Plongeon, a.g.e., s. 186.
223
Mircea Eliade- Ioan P. Couliano, a.g.e., s. 222; J. Viaud, a.g.m., s.13.
224
Mircea Eliade- Ioan P. Couliano, a.g.e., s. 222.
225
Heliopolis’te güneş tapınağının bir parçası olan ve “Kum Tepesi” adı verilen yer ilk tepeyle özdeşleştirilmiştir. Hermopolis kozmogonisi, nilüferin çıktığı gölüyle meşhurdu. Ama aynı ayrıcalığı başka yerleşim merkezleri de sahipleniyorlardı. Aslında her kent, her tapınak “Dünyanın Merkezi” yaratılışın başladığı yer olarak kabul ediliyordu. Đlk tümsek, kimi zaman firavunun güneş-tanrıyla buluşmak için üzerine tırmandığı kozmik dağ haline geliyordu.226
Başka versiyonlarda “Işık Kuşunu” barındıran ezeli yumurtadan veya Çocuk Güneş’i taşıyan nilüferden ya da tanrı Atum’un ilk ve son imgesi olarak ilk yılandan söz edilmektedir. Yaratılışın evreleri farklı farlı olarak sunulmaktadır. Nil deltasının ucunda yer alan Heliopolis güneş teolojisine göre, tanrı Ra-Atum-Khepri ilk tanrısal çifti, Shu ve Tefnut’u yarattı. Bu çift Geb ve tanrıça Nut’un ebeveynleriydi. Yaratıcı, yaratılışı mastürbasyon yaparak veya balgam çıkararak gerçekleştirdi. Bu ifadeler naiflik derecesinde kaba olsalar da anlamları açıktır.
226
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 68; Samuel Henry Hooke, a.g.e., s. 73; Mircea Eliade- Ioan P. Couliano, a.g.e., s. 222; Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, I/115.
Tanrısal varlıklar üstün tanrının tözünden doğmaktadır. Tıpkı Sümer mitolojisinde olduğu gibi Gök ve Yer, hava tanrısı Shu tarafından birbirlerinden ayrılıncaya dek, kesintisiz bir hieros gamos’la birleşmişlerdi.227
Orta Mısır’daki Hermopolis’te, teologlar sekizli tanrı gurubu etrafında oldukça karmaşık bir öğreti geliştirdiler, bu tanrılara Ptah’ta katıldı. Hermopolis’teki ilk gölden bir nilüfer, bu nilüferden de “Đlk tanrıların ilk tohumu olan, sekiz tanrının doğurduğu mükemmel mirasçı, kutsal-aziz çocuk” çıktı; “o, tanrıların ve insanların tohumunu birbirine bağlayan idi.”228
Ama en sistemli teoloji birinci hanedan firavunlarının başkenti Memfis’te, tanrı Ptah’ın etrafında kuruldu. “Memfis teoloji belgesi” adı verilen kaynağın ana metni Firavun Şakaba zamanında taş üzerine oyulmuş, ama özgün metin yaklaşık olarak iki bin yıl önce yazılmıştı. Şimdiye dek bulunan en eski Mısır kozmogoni rivayetinin aynı zamanda çok felsefî olması şaşırtıcıdır; çünkü Ptah, ruhu (“kalbi”) ve sözü ile
227
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 69; Charles H. Long, a.g.e., s. 99-100; Mircea Eliade- Ioan P. Couliano, a.g.e., s. 222; Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, I/115.
228
(“dili”) yaratır. “Atum’un görüntüsü altında kalp (ruh) olarak tecelli eden, dil (söz) olarak tecelli eden, çok eski tanrı olan Ptah’tır…” Ptah en büyük tanrı ilan edilmiştir; Atum sadece ilk tanrısal çiftin yaratıcısı olarak kabul edilmektedir. “Tanrıları var eden Ptah’tır. Daha sonra tanrılar, her türlü bitkiye, her türlü taşa her türlü kile, onun kabartıları üzerinde biten ve tecelli edebilecekleri her şeye” girerek, görünür bedenlerine bürünmüşlerdir.229
Kısacası teogoni ve kozmogoni bir tek tanrının düşüncesinin ve sözünün yaratıcı gücüyle gerçekleştirilmiştir. Kuşkusuz burada Mısır metafizik spekülasyonunun en üstün ifadesi söz konusudur. John Wilson’un da dikkat çektiği gibi Mısır tarihinin başlangıcında, Hıristiyanlığın Logos (söz) teolojisine yakın olarak değerlendirilebilecek bir öğreti bulunmaktadır.230
Đlk önce bir ruh şeklinde olan Ra geniş bir boşluğa yayılmıştı. Bir zaman sonra Ra kendisinin bezerini görür. Ona Amon der. Bu evrenin ışığı ve bilinci olur. Onun
229
Kürşat Demirci, a.g.t., s. 15; Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, I/115-116.
230
yaratma gücü ile Shu hava tanrısı; Tefnut da ateş tanrıçası olur. Shu, uçsuz bucaksız su olan Nun’dan yumurta şeklinde çıkan tepeyi ikiye böler. Üstü Nat adı verilen gök, altı Geb adı verilen tanrıça olur. Bundan sonra Amon-Ra yeraltı tanrısı Oziris ile sevgi, güç ve bereket veren Tanrıça Đsis’i var eder. Bundan sonra Selh adlı yok edici tanrıyı ve Neftis adlı Đsis’e yardımcı tanrıçayı yaratır. Amon-Ra daha sonra her çeşit canlıyı çift çift yaratır.231
Yaratılış ile ilgili mitlerin çokluğu muhtelif tanrıları ön plana çıkarmanın yanında, yaratılışın başlangıcını bir dinî merkezler çokluğunda mahallîleştiriyordu. Đçerikler, farklı şekillerde sıralanmaktaydı. Bunlardan en yaygın olanı ise Heliopolis şehrine ait olanıdır. Piramit metinlerinde insanlar ve tanrılar yokken, ölüm mevcut değilken, ezeli kaos okyanusunda karalar ve sular meydana geldi.232 Nun veya Nu ilk okyanus yani kaostur. Yaratılıştan önce bütün nesne ve varlıkların tohumları onun içinde bulunmaktaydı. Metinde ona Tanrıların
231
Charles H. Long, a.g.e., s. 99-100; Muazzez Đlmiyi Çığ, a.g.e., s.170.
232
Mircea Eliade- Ioan P. Couliano, a.g.e., s. 222; Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.e., s.59.
Babası adı verilmektedir. Ancak onun ne tapınağı ne de tapınanı olmuştur. O, zihni planda kalmıştır. O, bazen beline kadar suya girmiş ve kollarını kendisinden çıkan tanrıları desteklemek için kaldıran bir şahıs olarak temsil ve tasvir edilmiştir.233 Kaos olarak da isimlendirilen Nun’un sularından çıkan bir tepenin üzerinde duran Atum tek başına Shu (hava) ve Tefnut (ıslaklık) adındaki ilâhları meydana getirdi. Tefnut ise o zamana kadar birbiriyle bitişik olan göğü yerden ayırarak Geb (yer) ve Nut (gök)’un doğumunu sağladı.234
Daha sonra rahipler Atum’u büyük güneş tanrısı Ra ile aynileştirmişlerdir. Nun (kaos)’ un içinde bulunan şekilsiz bir ruhun bütün mevcudatın hülasasını taşıdığı düşünülür. Ve ona Atum denilirdi. O, bir gün kendisini Atum-Ra adı altında ortaya koymuş ve kendinden tanrıları, insanları ve yaşayan şeyleri türetmiştir. Heliopolis rahiplerine göre önceleri güneş tanrı, Atum adı altında Nun’un göğsünde dinlenmekte idi. Parlaklığın gitmemesi için orada gözlerini kapalı olarak tutmaya dikkat etti. O, kendisini şahsiyetsizlikten usanacağı güne
233
Charles H. Long, a.g.e., s. 99-100; J. Viaud, a.g.m., s.11.
234
kadar bir nilüfer çiçeğine hapsetti. Sonunda o, boşluktan gelen iradenin gücüyle “Ra” adı altında parlayan ihtişamıyla gözüktü. Sonra Shu ve Tefnut’u, daha sonra da kendilerinden Đzis, Oziris, Set ve Nephthys’in neşet edeceği Geb ve Nut’u yarattı. Bunlar sekiz büyük tanrıdır. Bunların başkanı Ra ya da Amon-Ra’dır. Bu kutsal ortaklık Heliopolis’in dokuzlusunu teşkil eder.235
Hermopolis ve Memfis kozmogonilerince değiştirilmiş olan Mısır yaratılış mitosunun en eski biçiminde, Amon-Ra, ilksel tepeciğin üzerine oturmuş, “Đzleyicileri olan tanrıları” var ederken gösterilir. Atum’un kendisi ise ilksel okyanus Nun’dan çıkıp yükselirken (doğarken) sunulur. Yaratılış mitosunun orta Mısır’daki Hermopolis’e ait biçiminde Atum (Yaratıcının bir yumurtadan çıktığı ve o yumurtanın da Hermopolis gölünden çıktığına inanılırdı. O, dört çift varlıkla ifade edilen sıvı kaostan sadır olmuştur. Yani kozmozun unsurlarına katılan dört çift ulûhiyet vardı.) Ogdoad’ların eylemlerinin bir sonucu olarak doğmuştur. Dört yılan ve
235
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 64-65; Samuel Henry Hooke, a.g.e., s. 73; Joseph Campbell, Doğu Mitolojisi, s. 92-93; J. Viaud, a.g.m., s.11.
dört kaplumbağa biçimli oldukları düşünülen Ogdoad’lar, ilksel kaosu temsil etmektedir. Bunların isimleri ise; Noun ve Naounet ilk sulara; Kuk ve Kauket karanlığa; Huh ve Haulet; Amon ve Amaunet ise görünmezliğe tekabül ediyordu. Atum, sulardan çıkarak, kaos öğelerini düzene sokar. 236
Yaratılış mitosunun bir başka biçimi Memfis’in, Mısır’ın ilk hanedanlarının yeni başkenti olarak taşıdığı önemi gösterme açısından doğmuştur. Ptah, Memfis’in yerel tanrısıydı ve mitosun bu biçiminin içinde yazılı bulunduğu belgeye verilen ad ile “Memfis Teolojisi” yaratılış eylemlerinde önderliği Ptah’a vererek Heliopolis Dokuzlusu’nda değişiklikler yapılmıştır. Bu yaratılış mitinde, Ptah ilksel okyanus Nun ile eşleştirilir. Tanrısal “sözü” ile Atum’u ve Heliopolis Dokuzlusu’nun tüm diğer tanrılarını var eden tanrı olarak sunulur. Ptah düşüncesiyle ve sözüyle tanrıları var eder, kaostan düzen çıkarır, yazgıları satar, insanlığa yiyecek sağlar, Mısır’ı bölgelere ve kentlere ayırır ve çeşitli yerel tanrıları
236
Samuel Henry Hooke, a.g.e., s. 73; Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, I/114-115; Huzeyfe Sayım, a.g.t., s. 210.
yerlerine yerleştirir. ve Ptah her şeyi yarattıktan sonra dinlenir.237
Atum’un yaratıcılığı ile ilgili elimizde iki metin vardır. Đkisi de piramitlerden alınmadır; (M.Ö. 2350- 2175)
Đlk yaratılışa göre Atum yaratmayı Heliopolis’de masturbasyon yaparak evrenin yaratılışını gerçekleştirdi. Fallusunu avucuna aldı, onunla istediğini yarattı ve isimleri Shu ve Tefnut olan ikizler doğdu.
Đkinci yaratılışa göre tanrı, piramit gibi kozmik dağ ananın zirvesinde dururken tükürüğüyle başladı. Atum tepeye çıktığı zaman Heliopolis’teki Anka tapınağındaki eski piramit taşında anka kuşu gibi parladığında Shu’yu kükürdü. Tükürüklerinden Tefnut saçıldı. Atum, Hint mitolojisinde olduğu gibi yaratılışta kendini dışarı dökmektedir.238
237
Fred Gladstone Bratton, a.g.e., s. 65; Samuel Henry Hooke, a.g.e., s. 74; Mehmet Taplamacıoğlu, a.g.e., s. 111-112.
238
II-B-I-b- Mısır Mitoslarında Đnsanın Yaratılışı