• Sonuç bulunamadı

B.B Japonya'da Matbaa Teknolojisi ve Yayıncılık

Baskı teknolojisi Japonya’a Çin’den ulaşmıştır. Sekizinci yüzyıl Japonya’sında Çin Budist tapınaklarından getirilen ağaç baskı kitap örneklerine rastlamak mümkündür. 764 senesinde İmparatoriçe Shotuku, her birinin içinde, üzerine Budist bir kutlama metni basılı broşürler (Hyokumanto Darani

百万塔陀羅尼, Bir Milyon Pagoda içinde Darani Duaları, 6x45 cm) bulunan bir milyon minyatür pagoda yaptırtmış, ve bunları aynı yıl gerçekleşen Emi isyanının

bastırılmasının anısına ülke çapındaki tapınaklara dağıtmıştır.44 Bunlar Dünya’da kayıtlara geçen ilk basılı yayın örnekleridir.

Onbirinci yüzyılda, Japonya’daki tapınaklar kendi basılı sutralarını, mandalalarını ve her türlü Budist metni ve imajı basmaktadırlar. Zira baskı süreci çok pahalı olduğu ve henüz Japonya’da bu tip yayınları tüketebilecek kalabalık bir okur-yazar kitlesi bulunmadığı için Yüzyıllar boyunca matbaa, Budizmin etki alanı ile sınırlandırılmıştır.

Figure 2, 1596- 1614 yılları arasında yayınlandığı düşünülen Setsuyo-shu’nun Kyoto Üniversitesi

Kütüphanesi koleksiyonunda bulunan bir kopyası, ağaç baskı; http://www1.gifu- u.ac.jp/~satopy/reki01.html, 8, 11, 2008

1590’da Japonya’da ilk basılı dünyevi eser yayınlanmıştır. Bu iki ciltlik bir Çince-Japonca sözlük olan Setsuyō-shū’dur. 1590’dan itibaren Cizvitler Nagasaki’de hurufatlı bir matbaa kullanıyorlardı, ancak Toyotomi Hideyoshi’nin,1593’te ordusuyla Kore’den dönerken beraberinde getirdiği matbaa ekipmanlarının, bu türün Japonya’da serpilmesinde çok daha büyük bir önemi vardır. Dört yıl sonra Tokugawa Ieyasu, şogun olur. Ieasu, şogun olmadan çok önce de ilk yerli hurufat setinin

44

National Diet Library,Japan 1996-1998, http://www.ndl.go.jp/exhibit/50/html/catalog/c002.html, 6,11,2008

tasarlanmasında büyük rol oynamıştır. İlk yerli hurufat seti için metal yerine kaligrafi ruhuna daha yakın ve daha ekonomik sonuçlar veren tahta hammadde olarak kullanılmıştır. Ieasu 100.000 farklı harf setinin tek tek tasarlanmasına gözetmenlik yapmıştır. Bu harfler bir kısım politik ve askeri metnin basımında kullanılmıştır. Bir şogun olarak Tokugawa Ieasu, halk arasında okur yazarlığı teşvik ederek yeni bir kentsoylu aydın sınıfının doğuşunu tetikledi. Matbaa müessesesi, şogunluk tarafından idare edilmiyordu, bu sebeple Onyedinci Yüzyılın başlarında Kyoto’da özel yayın evleri ortaya çıkmaya başladı. Bu arada Tokugawa’nın en yakın politik rakibi Toyotomi Hideyori’de matbaanın yayılmasında yardımcı oldu. 1598’de İmparator Go- Yozei’nin emri ile bir Kore malı matbaa makinesi kullanılarak Konfiçyüs Hatıratı’nın ilk Japonca nüshası basıldı. Hurufatlı matbaanın cazibesine rağmen Japon kaligrafisine özgü akan yazıların ağaç bloklar üzerinde daha kolay üretildiklerine kanaat getirildi ve 1640’lara gelindiğinde bu ahşap bloklar artık her türlü amaç için kullanılıyorlardı.

Bu yöntem sanatçılar arasında hızla popülerlik kazandı ve sadece kitap basmak için değil ayrıca ucuz, küçük baskı resimler üretmek için kullanıldı. Honamı Koetsu ve Suminokuro Soan gibi öncüler bu metodu genel tüketici pazarına sanat kitapları üretmek için kullandılar. Saga’daki stüdyolarında ikili Japon klasiklerinin ahşap baskılarını, resimleri ve metinleri ile birlikte el tomarlarından, basılı kitap formatına dönüştürdüler. Koetsu Kitapları, Suminora Kitapları ya da Saga Kitapları olarak anılan bu kitaplar, dönemlerinin en iyi basılı yayın örnekleri olarak kabul edilirler. 1608’de basılan Ise’nin Öyküsü (Ise monogatari) adlı Saga Kitabı, özellikle dikkate değerdir.

Tomarları, basılı yayınlara dönüştürme işi o dönemdeki diğer tekniklerden çok daha emek istiyordu ve daha pahalıydı, ancak kitapları elle yazarak çoğaltma işinden de daha ucuzdu. Böylece Japon basın-yayın piyasası tam anlamıyla bir seri üretim süreci ile tanıştı. Saga Kitapları, pahalı, süslü kağıtlara basılıyordu ve çeşitli bezemelerle allanıp pullanıyorlardı. Bu tür kitaplar küçük varsıl bir tüketici kitle tarafından takip ediliyordu. Kyoto’daki diğer basım evleri ise düşük kaliteli kağıda çok büyük rakamlarda kopyalar yayınlıyor ve bunları orta sınıf halka pazarlıyorlardı.

Bu kitapların içeriği gezi rehberlerinden tutun da genel klavuzlar, hiciv romanları, şehir kültürü üzerine yazılar, baskı resimler, kukla oyunu için yazılmış senaryolara kadar büyük bir çeşitlilik sergiliyordu. Genellikle belli bir tür yazın biçimi için, örnek olarak kukla tiyatrosu senaryoları için tek bir yazı tipi kullanılıyordu; bu yazı tipleri de özel bir sanatçının kaligrafik üslubundan esinlenilerek tasarlanıyordu.

Figure 3, 1654’de Kyoto’da yayınlanmış Genji Monogatari’nin ağaç baskı bir nüshası; Asian

Collections Illustrated Guide 2007, http://www.loc.gov/rr/asian/guide2007/guide-japanese.html, 10, 11,2008

Bağımsız yayın evleri büyüdü ve gelişti, sayıları arttı. O dönemde “telif hakkı” kavramı olmadığı halde bir kitabın ağaç baskı kalıplarına sahip olan bir kitap evi bir anlamda o eserin yayın haklarının da sahibi olarak kabul ediliyordu. Dolayısıyla bloklar, yayın evlerinin arasında takas edilir, dönemlik olarak kiralanır ve satın alınırlardı. Buna rağmen fikir hakları olgusu varolmadığı için metinler istenildiği gibi kopyalanabilir, yeniden uyarlanabilir ve değiştirilebilirdi.

Ağaç baskı ukiyo-e düşüşe geçtikten sonra bile, hatta gelişmiş hurufatlı matbaa ve diğer kopyalama ve baskı teknolojileri Japonya’ya girdikten sonra bile kullanılmıştır. Ağaç baskı tekniği, metin çoğaltmak kadar sanat nesneleri üretiminde de; ukio-e gibi geleneksel baskı metodları veya batılı anlamda çağdaş baskı resim alanı içinde kullanılmaya devam edilmektedir.