• Sonuç bulunamadı

Büveyhiler Dönemi

Belgede Kars Caferilerinde dini hayat (sayfa 57-63)

F. ARAġTIRMANIN HĠPOTEZLERĠ

II. BÖLÜM

2.2. ĠSLAM VE MEZHEP

2.2.2. Mezheplerin Sınıflandırılması

2.3.1.4. Gaybet-i Kübra Dönemi

2.3.1.4.1. Büveyhiler Dönemi

Mezhebin teĢekkülünde en önemli dönem Büveyhiler dönemi (334-447/945- 1055) olmuĢtur. Çünkü, mezhep ilk defa bu hanedan sayesinde akidelerini serbestçe yaymak ve yazmak imkanını elde etmiĢlerdir.124

Bu dönem mezhebin Ģekillenmesinde oldukça önemlidir. Ġmamiyye'nin itikat ve ibadetle ilgili olarak en muteber saydığı eserler bu dönemde kaleme alındı.125

Büveyhiler Döneminde, ġii rivayetlere göre Hz. Peygamberin "Gadir-i hum" denilen yerde kendisinden sonra Ali b. Ebi Talip'in imametini ilan ettiği gün olan zilhiccenin 18. Gününün " Gadir Bayramı" olarak tes'id edilmesine karar verilmiĢ, yine bu dönemde Hz. Hüseyin'in Kerbela 'da Ģehit edildiği 10 Muharrem umumi matem günü ilan edilmiĢ, özellikle Ahmet b. Büveyh o günde dükkanların kapatılmasını, alıĢ-veriĢ yapılmamasını ve herkesin yas tutarak Hz. Hüseyin için üzüntüsünü dile getirmesini emretmiĢ, o tarihten bu tarafa da aĢûrâ matemlikleri yapılagelir olmuĢtur.126

ġiilik, Büveyhilerden sonra bir duraklama ve bekleme devresi127 yaĢar ve yıkılır. ġii- Ġmamiyye, siyasi ve askeri bakımdan Sünni hakimiyetinin devam ettiği bu dönemden sonra, Moğol istilasını bir kurtarıcı olarak görmüĢ; Onların Allah tarafından gönderilmiĢ oldukları inancıyla lehlerine çalıĢmıĢlar ve her fırsatı kullanarak inançlarını müdafaa için eserler vermiĢlerdir.128 Bu dönem, Moğol- Ġlhanlılar dönemi olarak adlandırılır. ġeyh Tabarsî, Nâsıru'd-Din et- Tusi, Ca'fer b. El-Hasan ibn Yahya b. Saîd el- Hıllî, bu dönemde eserler veren Ġmamiyye müellifleridir. ġiiler için Ġlhanlılar dönemi, Fâtımîler ve Büveyhilerden sonra, yönetimde inisiyatifi elde ettikleri önemli bir dönemdir.129

2.3.1.4.2. Safeviler Dönemi

Büveyhilerin yıkılıĢıyla resmi desteğini kaybeden Ġmamiyye ġiası, ilerleyen asırda bir devletin resmi mezhebi olma konumunu ancak 907/1501' Tebriz'de hükümdarlığını ilan eden Safevi ġah Ġsmail'le birlikte elde edebilmiĢtir.130

ġah

124 Fığlalı, Ġmamiyye ġiası, s.187 125 Mutlu, a.g.e., s.55

126 Üzüm, a.g.e., s.66 127

Sarıkaya, a.g.e., s.170

128 Fığlalı, Ġmamiyye ġiası, s. 189

129 Hanifi ġahin, Ġlhanlılar Döneminde ġiilik, Ötüken Yay., Ġstanbul, 2010, s.113 130 Sarıkaya, a.g.e., s.171

Ġsmail, Safevi devletini kurduktan sonra hızlı bir Ģekilde ġiilik programını uygulamaya baĢlamıĢtır.131

Ġmamiyye mezhebi, Safeviler döneminde baĢta ġah Ġsmail olmak üzere idareciler tarafından desteklenmiĢ ve güçlendirilmiĢtir.

Safevi Hanedanlığının mezhep anlayıĢı Ġmamiyye fırkasının klasik zihniyetinden biraz daha farklı, münferit bir çizgideydi.132

Çünkü, Safevi devleti, Erdebil dergahının dini/ kültürel mirası üzerine inĢa edilmiĢtir.133

Safeviler 'de ġii düĢünceyle Erdebil tarikatının fikirlerini harmanlanarak yeni bir Safevi ġiiliği ortaya çıkardı. Safevi ġiiliği pratik hedefleri olan bir ġiilik programıdır ve önceliği, ġiiliği Ġran'da hâkim kılmak suretiyle Ġran coğrafyasını ve ülkesini homojen bir güvenlik alanına dönüĢtürmektir.134

Safevi siyasetinin devletin tüm imkanlarını seferber ederek uygulamaya koyduğu ġiileĢtirme programı, Ġslam geleneğinde ikinci bir örneği olmayan kapsamlı bir toplum mühendisliği projesidir.135

Safeviler, uyguladığı baskıcı ġii politikaları onları yükseltirken yıkılıĢını da beraberinde getirdi. ġiileĢtirme politikasına karĢı çıkan Sünni ve Afgan gruplar ayaklanmalar çıkartınca, iç karıĢıklıklara sürüklenen Safeviler, AfĢarlar tarafından yıkıldı. Günümüz Ġran toprakları olan bölge, sonrasında AfĢarların, Kaçarların ve Pehleviler yönetimi altına girdi. Pehlevilerin de mollalar ve Humeyni'nin devrimiyle yıkılmasından sonra, 1 Nisan 1979'da günümüzdeki Caferi Ġran Cumhuriyeti kuruldu.

Tarihi seyrine baktığımızda Caferilik, Hz. Ali'ye duyulan sevgiyle baĢlayan, ümmeti yönetecek halifenin Hz. Ali olması gerektiği fikriyle büyüyen ve halifeliğin onun soyuna ait bir makam olduğunu ideolojileĢtiren, bu soyu 12 imamla sınırlayan ve altıncı Ġmam Cafer Es-Sadık'ın fıkhı ile yoğrulmuĢ dini bir gruptur.

Günümüzde Caferilik, Ġran, Irak, Lübnan, Basra Körfezi Arap devletleri, Suriye, Azerbaycan ve dünyanın birçok yerinde varlığını devam ettirmektedir.

Caferiyye Mezhebine göre Din, Usûlü'd-Din ve Fürû'u'd-Dîn olmak üzere bölüme ayrılır.

131 Mehmet Çelenk, "Safeviler'in Din Politikası ve Ġran'ın ġiileĢme Seyri", Ç.O.M.Ü.Ġ.F. Dergisi,

S.4, 2014, ss.7-35

132 Fığlalı, Ġmamiyye ġiası, s.171 133

Mehmet Çelenk, "Safeviler Döneminin ġii-Sünni ĠliĢkiler Üzerindeki Etkisi", e-Makalat Mezhep AraĢtırmaları, VI/2 Güz 2013, ss.63-85

134 Çelenk, "Safeviler Döneminin ġii-Sünni ĠliĢkileri Üzerindeki Etkisi", ss.63-85 135 Çelenk, "Safeviler Döneminin ġii-Sünni ĠliĢkileri Üzerindeki Etkisi", ss.63-85

2.3.2. Usûlü'd-Din

Usûlü'd-Din, dinin temel esasları anlamına gelir. Caferi mezhebi Ġslam'ın var olan Tevhit, Nübüvvet ve Mead esaslarına Adalet ve Ġmameti de ekleyerek Usûlü'd- Dinini beĢ temel esas olarak belirlemiĢtir. Tevhid, nübüvvet ve meâd'ı inkâr eden kiĢi Ġslam dairesinden çıkmıĢ olur. Ġmamiyye 'de, adaleti ve imameti inkâr eden ġii ve Caferi olamaz.136 Ġnanç esaslarını öncelikle Ġslam dairesinde ve sonra Caferi mezhebi esasları çerçevesinde sıraya koyduk. Böylece Caferi Mezhebinde temel inanç esaslarını, Tevhit, Nübüvvet, Meâd, Adalet, Ġmamet, Reca't, Beda' ve Takıyye Ģeklinde açıklayacağız.

2.3.2.1. Tevhid

Tevhid, bütün Ġslam fırkalarının üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu olup, Allah'ın birliği, Allah'tan baĢka hiçbir ilah olmadığı, yaratıcının sadece o olduğu, ondan baĢka her Ģeyin yaratılmıĢ bulunduğu, onun hiçbir Ģeye muhtaç olmadığı fakat her Ģeyin ona muhtaç olduğu, doğurmamıĢ, doğurulmamıĢ, hiçbir Ģeyin kendisine eĢit ve denk olmadığının kabul edip inanmakla gerçekleĢmiĢ olur.137

Ġmamiyye'ye göre, akıllı kiĢiye yaratanı bilmek, tanımak ulûhiyetinde bir olduğuna, Rab oluĢunda, ortağı benzeri bulunmadığına, yaratmak, rızık vermek, öldürtmek, diriltmek, yoktan var etmek, varı yok etmek gibi iĢleri, Ģeriki olmaksızın yaptığına inanmak gerekir ki bu inanç, akıllı kiĢinin aklının da hükmedeceği bir inançtır.138

Allah vardır ve birdir, eĢi benzeri yoktur, Kadimdir, Evveldir, Ahirdir, alimdir, Hakimdir Kadirdir, Adildir, Hayydır, Semi' ve basirdir, yaratıkların tavsif edildiği Ģeylerle tavsif edilmez.139

Ethem Ruhi Fığlalı İmamiyye Şiası isimli kitabında Tevhid ilkesini, Tevhid-i Zat, Tevhid-i Sıfat, Tevhid-i Fiil ve Tevhid- Ġbadet olmak üzere dört esasa dayandırır.140

Tevhid-i Zat, Allah'ın zatının bir olduğu, her türlü noksanlıktan münezzeh bulunduğu, eĢi ve benzeri, yaratılmıĢlarınkine benzeyen bir vasfının bulunmadığı, varlığının kendi zatının gereği olup, yaratılmıĢ olan cismiyet ve mekândan tenzih

136 Mehmet Keskin, Caferi Ġlmihali, 2. Baskı, D.Ġ.B. Yay., Ankara, 2012, s.29 137 Öz, a.g.e., s.168

138

KaĢif'ül Gıtâ, Caferi Mezhebi ve Esasları, Çev. Abdülbaki Gölpınarlı, 3. Baskı, Zaman Yay., Ġstanbul, 1979, s.46

139 Sarıkaya, a.g.e., s.176

edilmesi, cevher, araz, Ģekil, uzunluk, geniĢlik, ağırlık, hafiflik, sükûnet, hareket, yer ve zamanla vasıflandırılmaması, her Ģeyin ona muhtaç, onun hiçbir Ģeye muhtaç olmadığının ifadesidir.141

Tevhid-i Sıfat, sıfatların birliği demektir. Allah, en güzel isimlerin sahibi olup bütün kemal sıfatlarla vasıflanmıĢ ve bütün noksan sıfatlardan da uzak beri olduğuna, onun isim ve sıfatlarıyla yaratılmıĢların hepsinden ayrıldığına ve tek olduğuna iman etmektir.

Tevhid-i Fiil, Cenab-ı Allah'ın fiilleri yönünden birlenmesi ve ondan baĢka yaratıcı olmaması, yaratıcılığında ortağı bulunmamasıdır.142

Tevhid-i Ġbadet, ibadetin sadece Allah için yapılması demektir. Allahtan baĢka bir varlığa ibadet etmek Ģirktir. Allah'tan baĢka hiçbir Ģeye kulluk edilmez.

Ġlyas üzüm, yapmıĢ olduğu doktora çalıĢmasında, tevhid konusuna tevhid-i Hakimiyet, Tevhid-i Taknin ve TeĢri maddelerini eklemiĢtir.143

2.3.2.2. Nübüvvet

Nübüvvet yahut peygamberlik, Allah'ın seçtiği mümtaz kullarını Cebrail vasıtasıyla veya doğrudan vahiy yoluyla ilahi tebliğ göreviyle vazifelendirmesidir.144 Tüm peygamberler sıdk, emanet, fetânet, ismet ve tebliğ sıfatlarına sahiptir. Kur'an-ı Kerim de geçen peygamberlere inanmak esastır. Ġmamiyye nübüvvet konusunda Ehl- i Sünnetle aynı çizgide olmasının yanında farklılık hususlara da sahiptir.

Ġmamiyye ġia'sının, Kuran'ı Ali ve evladının imametini ispata yönelik yapmıĢ olduğu tefsir ve te'vil çabaları bilinmektedir. Ayrıca, Hz. Ali Mushaf'ı145

olarak adlandırılan Mushaf inancı da ayrılık konularından biridir.

Hadis kaynakları konusunda da farklı bir düĢünceye sahip olan Ġmamiyye ġiası, Hz. Muhammed ile birlikte Hz. Fatıma, Hz. Ali ve on bir evladının sözlerini hadis olarak değerlendirip, imamların din konusundaki Hz. Muhammed'in sözleri kadar bağlayıcı olduğunu kabul etmiĢlerdir.146

141 Öz, a.g.e., s.169

142 Fığlalı, Ġmamiyye ġiası, s.212 143 Üzüm, a.g.e., ss.129-138 144

Öz, a.g.e., s.171

145 Mustafa Öztürk, "Hz. Ali ve Hz. Fatıma'ya Nisbet Edilen Mushafların Mahiyeti", Ç.Ü.Ġ.F.

Dergisi, 6 (2), Adana, 2006, ss.15-38

Diğer bir farklılık ilk dönem sahebelerin hadis nakilleri ile ilgilidir. Hz. Ali'nin imametini tanımayan sahabelerden hadis rivayeti yapılmamıĢ ya da rivayetleri zayıf değerlendirilmiĢtir.

2.3.2.3. Mead

Ġmamiyye, öbür Müslüman mezheplerin inandıkları gibi Allah sübhanehu ve taalanın, halkı yeniden ve ölümden sonra kıyamet gününde, hisab ve ceza için dirilteceğine inanır. ġahıs, ayniyle, cesediyle ve ruhuyla dirilecektir.147

Kuran-ı Kerim'de geçen soru, hesap, sırat, Ģefaat, cennet, cehennem hepsi gerçektir. Ehl-i Sünnetten farklı olarak kabirde "imamın kim?" sorusunun sorulacağı, mahĢerde müminlerin altında duracağı sancağı Hz. Muhammed'in değil Hz. Ali'nin tutacak olmasıdır. Ehl-i sünnetin sadece peygamberin Ģefaat hakkı olacağına olan inancına ilaveten, imamiyye imamlarında Ģefaat yetkisi olacağına inanmaktadır. Caferilere göre Allah'ı dünyada ve ahirette görmek de mümkün değildir.

2.3.2.4. Adalet

"Adl" ve "adalet" kavramı dini bir terim olarak, ifrat ve tefrit arasında orta yolu takip etmek, hak yol üzere dosdoğru olmak, dinen haram kılınan Ģeyleri terk etmek, farzları yapmak, içi ve dıĢı, özü, sözü, fiil ev davranıĢları eĢit olmak, haklıya hakkını, haksıza cezasını vermek, suç ve cezada eĢit davranmak, Ģirk, küfür, nifak ve zulmü terk etmek, anlamlarına gelir.148

Kısaca Adalet, herkesin hakkının gözetilmesi ve nedensiz yere ayrım yapılmamasıdır.149

Caferi mezhebine göre ise Adaletten maksat, Allahu Taalanın, hiçbir kimseye zulmetmeyeceğine ve akl-ı selimin kötü gördüğü Ģeyi iĢlemeyeceğine inanmaktır.150

Allah adil, kullar ise iradelerinde ve fiillerinde hürdürler. Allah, kullarını güç yetiremeyeceği Ģeylerle sorumlu tutmaz.

2.3.2.5. Ġmamet

Ġmamet, Ġmamiyye mezhebinin temel inanç esasıdır. Ġmamiyye mezhebi mensupları, nübüvvetin nasıl Allah'tan bir lütuf olduğuna inanılıyorsa, her asırda

147 KaĢif'ül Gıtâ, a.g.e., s.59 148

Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı, Dini Kavramlar Sözlüğü, s.6

149 Komisyon, Ehl-i Beyt Mektebine Göre Usul-u Din, Çev. Cafer Bayar, 4. Baskı, Kevser Yay.,

Ġstanbul, s.79

peygamberin vazifeleriyle vazifenlenmiĢ, insanların hidayet ve irĢatlarını üstlenmiĢ bir imamın mevcudiyetine de inanmaktadır.151

ġia, imametin ümmetin reyine ve tayinine bırakılabilecek umumi maslahatlardan olmayıp, dinin rüknü ve Ġslam'ın temel esası olduğunu, hiçbir peygamberin imamet esasından gaflet ederek, onu ümmetin rey ve görüĢüne havale etmesinin caiz olmadığını, ümmeti için imam tayin ve tespit etmesinin kendisine vacip olduğunu ileri sürer.152

BaĢta Ġsnâ'aĢeriyye olmak üzere hemen hemen bütün ġii gruplara göre Hz. Muhammed, Veda Haccı dönüĢünde Gadir-i Hum'da Hz. Ali'yi kendisinden sonra imam olarak tayin etmiĢtir. Ayrıca Peygamber vefatından hemen önce kırtas hadisesinde de Hz. Ali'nin halife olmasını yazdıracağı için engellendiğine inanılır.

Ġmamiyye'ye göre Hz. Muhammed'in, ölmeden Hz. Ali'yi imam tayin etmesi "vasilik" kavramını doğurmuĢtur. Ve böylece vasilerin atamasıyla bir sonraki imam belirlenir. Ġmamiyye 'ce Allah'ın emri üzerine Hz. Peygamber tarafından tayin edildiği söylenen imamların sayısı on ikidir.153

Bunlar: 1) Ali b. Ebu Talip (ö. 40/661)

2) Hasan b. Ali (ö. 49/669) 3) Hüseyin b. Ali (ö. 61/680) 4) Ali Zeynel Abidîn (ö. 94/713) 5) Muhammed el-Bakır (ö. 114/733) 6) Cafer es-Sadık (ö. 148/765) 7) Mûsâ el-Kâzım (ö. 183/799) 8) Ali er- Rıza (ö. 203/818)

9) Muhammed et-Takî el-Cevat (ö. 220/835) 10) Ali en-Naki el-Hâdî (ö. 254/868)

11) Hasan b. Ali el-Askerî (ö. 260/874)

12) Muhammed el-Mehdî el-Muntazar (Doğumu, 15 ġâban 255 / 29 Temmuz 869).

151 Fığlalı, Ġmamiyye ġiası, s.217 152 Öz, a.g.e., s.175

Caferiliğe göre, imamlar din ve dünya iĢlerini yürütmek, insanlar arasındaki birlik ve bütünlüğü sağlamak, düĢmanlığı gidermek, adaleti yaymak gibi konularda peygamberin umumi velayetine sahip kimselerdir.154

Aslında Ġslam ümmetini yönetecek halife ya da imamın varlığı tüm ümmetçe kabul gören bir istektir. Lakin Ehl-i Sünnet 'in karĢı çıktığı durum imamın vâsi yoluyla atanıyor olması ve Peygambere mahsus sıfatların imamlara da atfedilmesidir. Sonuç olarak, Caferilik için On iki Ġmama inanmak dinin temel esaslarındandır. Bu esasa göre imamlar vasi yoluyla Allah tarafından tayin edilmiĢtir. Nebi göndermek Allah'a vacip olduğu gibi imam göndermekte vaciptir.155 Hz. Muhammed'in bildirmesi ile Ġlk imam Hz. Ali olup, Allah tayini ile diğer imamlar Hz. Ali soyundan gelecek on bir kiĢidir. 12. Ġmam Muhammed el-Mehdî 260/973 yılında gaybete çekilmiĢtir ve hala yaĢamaktadır. 12. Ġmam Muhammed el- Mehdi, Kaim, Muntazar, Halefi, Salih, Bakiyyetullah, Mensur, Sahib'ul Emr, Veliyy- i Asr ve Sahib'uz Zaman156 isimleri ile de anılır. Allah'ın izin vereceği vakit tekrar zuhur edeceğine inanılmaktadır.

Günümüzde de Mehdilik, her daim tartıĢılan bir konu olarak günceliğini korumaktadır. Özellikle toplumların sıkıntıya düĢtükleri dönemlerde, mehdi olduğunu iddia eden kiĢilerin ortaya çıktığı da görülmüĢtür. Esasında, Mehdilik konusunda herhangi bir ayet bulunmadığı gibi mütevatir hadiste bulunmamaktadır.157

Ali CoĢkun, Mehdilik fenomeni isimli eserinde mehdiye inanmayı ve beklemeyi, "daha önce zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak" Mesihi bir ıstılahçı olarak mehdinin geliĢini bekleme inancından doğan hareketler158

olarak tanımlamaktadır.

Belgede Kars Caferilerinde dini hayat (sayfa 57-63)

Benzer Belgeler