• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM – UYGULAMA ÇALIŞMALAR

G 84. Uğur AVCI, “Başlangıç”, 2018, 100x120cm, T.Ü.Y.B

IV. BÖLÜM – UYGULAMA ÇALIŞMALAR

4. Uğur AVCI’nın Resimlerinde Polar Panoramanın Yeri

Camera Obscura’nın kullanımı ile elde edilen taslaklardan tuvallere aktarılan kusursuz gerçeklik, görüntünün fırçaya ihtiyaç kalmaksızın kimyasal yollar dolayısıyla yüzeye aktarılması ile 19. yüzyılda yeninden büyük ilgi görmüştür. Duyarkat teknolojilerinin birbiri ardına geliştiği ve farklı tekniklerin keşfi ile başlayan bu dönemde, fotoğraf ve resim arasında bocalama yaşanırken, yepyeni bir icadın heyecanı bu bulgulama ve deney yolunun ilerlemesini sağlanmıştır (Ergand, 2006: 57).

Günümüz sayısal teknoloji ürünü cep telefonları, bilgisayar programları, fotoğraf makineleri ve fotoğraf çekiminde kullanılan aparatlar dahilin de geleneksel fonksiyonlarından arındırılmış, sahibine fotoğraf çekme alışkanlığı kazandırmıştır. Bunlara ek olarak yapılarında bulunan basit yazılımlar sayesinde panorama ve polar panorama yapabilme özgürlüğüne erişebilinmiştir. Bir teknik ve yöntem olarak panorama, resim sanatı tarihi içerisinde yer aldığı gibi, fotoğrafında ilk yıllardan itibaren resimden gelen tanınmışlığı ile çağına tanıklık eden fotoğrafların üretilmesinde faydalı olmuştur. Evlerimize kadar giren ve tanıtım amaçlı bir minyatür panoramanın üretilmesinde etkili olarak kullanılan bir tekniğin fotoğraf mekaniği, kimyası ve optiği ile teknolojik gelişmelerden yararlanarak günümüz modern polar panoramanın gelişmesinde en çok yararlanan alanlardan biri olmuştur.

Bu bağlamda çalışmalarımda fotoğraf teknolojisinden faydalanan birisi olarak en çok dikkat ettiğim nokta, tasarımların oluşumunda tamamıyla fotoğrafa bağlı kalmadan kolay eskizler ve yazılım programları kullanarak kompozisyonlarımı oluşturabilmektir. Esas amacım fotoğraf ve yazılım teknolojisini kullanarak istediğim birçok tasarımı kolaylıkla kurgulayarak, tuval üzerinde hem istediğim gerçekçi boyutta bir eser görünümünü yapabilmek hem de tasarımlarımda azami derecede zaman tasarrufu oluşturabilmektir. ayrıca “Polar Panorama”yı sadece bir yerin ya da bir olayın özelliğini anlatan el broşürü sınırını aşmasını sağlayarak, resim sanatında gerçekçi boyuttaki bir görsel şöleni tuval üzerine yansıtabilme olanağını zorlamaktayım.

Çalışmalarımda fotoğraf teknolojisinden yararlanarak tasarlamış olduğum kompozisyonların tamamı plastik açıdan bir ifade biçimidir. Bu teknoloji bugün için ilerleyebildiğim ve sanat serüveninde beni ileriye taşıdığına inandığım bir araçtır. Şu an tasarımlarımdaki iç ve dış mekânlardan oluşan birçok etki bana gelecekteki düşüncelerimi etkileyebilecek farklı boyutta tasarım yeteneğimde bana eşlik edebilecek bir yol arkadaşı olarak görebilmekteyim.

Şimdi buraya kadarki açıklamalarımdan sonra, polar panoramam teknolojisinden faydalanarak ortaya koyduğum çalışmalarım incelenecek olursa; eserlerimde ilk olarak ön yapı ve daha sonra arka yapı değerlendirilecektir.

Görsel-75: Uğur AVCI, “Yolculuk”, 2018, 100 x 100cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Yolculuk” adlı çalışma, 100 x 100 cm ebatlarındadır. Tuval üzerine yağlı boya tekniği kullanılarak üretilmiş bu çalışmaya ilk bakıldığında göze çarpan ilk şey, polar panorama tasarımın fotoğraf teknolojisi kullanılarak oluşturulması ile bir düzenleme aktarılmasıdır. Renk düzeni açısından bakıldığında ise, açık tonda sıcak ve soğuk renklerin hakim olduğu, parlak ve şeffaf bir yüzey olarak yansıtıldığı görülebilmektedir (Görsel 75).

Resmin ön yapısına daha ayrıntılı bakıldığında; ilk etapta resmin, kare formunda kompozisyonun ise, merkezi orta noktaya yerleştirildiği görülmektedir. Resme ilk bakıldığında soğuk renklerin bütünüyle olduğu gibi (gri ve mavi tondaki renklerin) hakim olduğu görülmektedir. Kompozisyonun orta kısımlarında oluşan küçük gezegenin kenarlarında görülen yer yer turuncu ve yeşil renkler ise soğuk renklerin bütünleşmesinde etkili olmuştur. Resmin orta bölümünde kullanılan gezegenin içinde iki figür dikkat çekmektedir.

Çalışmada ritim ve devingenlik, gezegenin merkez noktasında kurgulanmıştır. Farklı boyutlarda beyaz ve yeşil tonlar kullanılarak, ritim oluşturulmuştur. Bu şekilde insan figürlerinin orta merkezli hareketsiz bir görünüm ile dengelenmiştir.

Resmin arka yapısına gelince; tuval yüzeyinin tamamında etkili olan mavi tonların insan düşüncesindeki özgürlüğe sürükleyen pozitif duyguları anımsattığı söylenebilir. Yer yer kullanılan canlı renklerin ise pozitif duyguları güçlendirdiği aydınlık bir oluşumu göstermektedir. Resimde yer alan küçük gezegendeki sonsuz oluşum ise insanların hayatlarındaki yaşam tarzlarına kendilerini hapseden, aynı yaşam biçimini sonsuz bir döngü haline getirebilen göndermenin yansımasıdır. Çalışmanın kurumsal yapı itibariyle bakıldığı zaman realist bir yapıya sahip olduğu söylenebilir.

Görsel-76: Uğur AVCI, “Mevsim Döngüsü”, 2018, 100 x 100cm, Tuval üzerine Yağlı boya.

İkinci çalışma olan “Mevsim Döngüsü” (Görsel-76) 100 x 100 cm ebatlarında, tuval üzerine yağlı boya tekniği kullanılarak polar panoramik teknoloji ile kompozisyona müdahalede bulunulmuş bir resimdir. Tasarımın söz konusu resim merkezde konumlandırılmış, dairesel merkez ilişkisi ile kurgulanmıştır.

Çalışma renk itibariyle sıcak ve soğuk renklerim hakim olduğu bir düzenlemeye sahiptir. Kare formundaki yüzeyin merkez noktası küçük gezegen biçimde bir kompozisyon olduğu ve resmin orta noktasında yer alan küçük gezegenin üzerindeki insan figürünün resmin ana merkez noktasını oluşturmakta olduğu görülmektedir.

Bütününde soğuk renklerin hakim olduğu bu resimde, yeşil, mor ve toprak renkleri ile beyaz gri ve mavi renk tonlarıyla bütünlük içinde olduğuna şahit oluruz.

Resmin ana merkezinde bulunan küçük gezegenin, çaprazlama ikiye bölünerek üst bölümde sıcak renkler, alt bölümde ise soğuk renkler kullanılmaktadır. Küçük gezegenin ortasında yer alan büyük insan figürü ve gezegenin sağ alt köşesinde yer alan küçük insan figürü üzerindeki açık ton uyumu kompozisyondaki renk dengesini oluşturmaktadır.

Arka yapıya bakıldığı zaman, resmin ana merkezinde bulunan daire formundaki küçük gezegen bir yer yüzü görüntüsünü çağrıştırmaktadır. Küçük gezenin üstünde yer alan ellerini açmış insan figürü ise, hayatın döngüsünün ortasında olduğumuzu, çaprazlama olarak bölünmüş bu iki hayat olgusunun birleşimi içerisinde olduğumuzu göstermektedir. Gezegenin üst tarafında yer alan yaz mevsimi insanın ruhani iç güzelliğini, gezegenin alt tarafında yer alan kış mevsiminin ise hayattaki olumsuz koşulları yansıtmaktadır. Fakat, kış mevsiminin içerisinde yer alan sarı tonda gösterilmiş insan figürü ise, her olumsuz koşulun sonunda küçük bir ışığın bize yol gösterebileceğini ve yeni bir başlangıç yapabileceğini bize haber verir niteliktedir.“Mevsim Döngüsü” adlı eserde son olarak kurumsal yapı itibariyle bakıldığında önceki eserde olduğu gibi realist bir tavrın varlığı söz konusudur.

Görsel-77: Uğur AVCI, “Dönence”, 2018, 100 x 100cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Dönence” (Görsel-77) 100 x 100 cm ebatlarından, tuval üzerine yağlıboya tekniği kullanılarak, polar panoramik teknolojisi ile oluşturulmuş bir diğer çalışmadır.

Eser üzerinde kullanılan polar panorama teknolojisi ile dikkati çeken, daire formunda yer alan küçük gezegenin içerisinde elini bize doğru uzatan insan figürünün daire dışına çıkıp merkezi kompozisyonu bir parça dağıtmış olmasıdır. İnsan figürünün etrafından yer alan binaların oluşumu ise küçük gezenin sınırlarını belirlemektedir.

Kare formu üzerinde yer alan kompozisyonun renk dağılımına ağırlıkla soğuk renklerin hakim olmasıdır. Gökyüzünde oluşan gün batımında kullanılan koyu mavinin üzerinde yer alan pembemsi bulutların ve güneşin batışını gösteren sarı ve turuncu renklerin oluşumu hareketli renk ilişkilerini göstermektedir. Yeşil, mavi ve

turuncu renklerin kullanılması resimde kontrastı sağlamaktadır. Kahverengi, mavi ve yer yer mor tonlarının kullanımı ve yeşil, turuncu, sarı tonlarının mevcudiyeti bu ilişkiselliği vurgulanmaktadır. .

Söz konusu resmin arka yapısına bakıldığında; kullanılan renkler içerisinde mavi ve mavinin koyu tonları sonsuzluktan bitişe doğru yönelmeyi ifade etmektedir. Mavi rengin soğuk renk olarak yarattığı uzaklık algısı derinliğe dönüşerek sonsuzluk ifadesini güçlendirmektedir. Fakat gökyüzünde kullanılan koyu mavi tonlarının sonsuzluğu bitişini ve gün batımındaki ışığın bizlere her zaman küçük umutların da filizlenebileceğini göstermektedir. Gezegenin orta merkezinde bulunan yeşil kıyafetli insan figürü, elini bizlere doğru uzatmaktadır. Daire formundan dışarıya doğru çıkarak aslında hayatımızdaki kısıtlı olan düşüncelerin bizleri bir alana hapsettiğini, kendi çabalarımızla istediğimizde ne koşulda olursa olsun bu engeli aşabileceğimizi gösterebilmektedir. İnsan figürünün üzerindeki yeşil kıyafet ise her karanlıkta insanın içindeki o umut ışığı temsilen bizlere yansıtmaktadır.

Görsel-78: Uğur AVCI, “Basamaklar”, 2018, 100 x 100cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Basamaklar” adlı çalışma 100 x 100 cm ebatlarında tuval üzerine yağlıboya tekniği kullanılarak, polar panoramik teknolojisi ile oluşturulmuş bir kompozisyona sahiptir. Çalışmada açık renklerin hakim olduğu görülmektedir. Orta merkezli oluşturulan kompozisyonda, insan figürlerinin olduğu bölümlerde hareket daha fazladır. Tasarımda mekan, dışarıya doğru devam ettiğinden dolayı açık kompozisyon düzeni vardır.

Kompozisyonda koyu renkler, açık renklere göre az kullanılmıştır. Fakat merkez noktalı bölümlerde koyu renkler dengeli ve bir hareket sistemi şeklinde oluşturulmuştur. Açık lekeler; eflatun, buz mavisi ve beyaz tonları, koyu renkler ise; siyah, gri yer yer kahverengi tonları ile vurgulanmıştır.

Çalışmanın arka yapısına bakıldığında, önceki çalışmalarda olduğu gibi resmin tamamında etkili olan açık renklerin iyimser ve umut verici bir hava yarattığı söylenebilir. Kapalı bir mekân içerisinde oluşturulan bir merdiven boşluğunun sonsuz döngü içerisinde bize yansıtıldığı görülmektedir. İnsanların iki taraflı düşünce içerisinde kendilerini psikolojik olarak sınırladıkları bazı noktalar vardır. İlki; merdivenin başında duran kadın figürüne bakıldığında her ne koşulda olursa olsun zirveye ulaşmanın birçok zorlukların aşılabileceği ve yeri geldiğinde bu zorlu maratonda yorulabileceğini, kendinden birçok şeyi feda edebileceği bilinciyle zirveye yükselebilme gücünü kendinde görürler. İkincisi ise; tasarımdaki merdivenlerde yatan insan figürlerinin savrulmuş bir şekilde görülmesi, bizlere bazı insanların başladığı bir işi zamanında bitiremediğini ve zirveye ulaşamadan bu merdivenlerde savrulan insan figürleri gibi olabileceğimizi işaret eder.

Görsel-79: Uğur AVCI, “Dinner Time”, 2018, 100 x 100cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Dinner Time” ‘a bakıldığında 100 x 100 cm ebatlarında, polar panoramik teknolojinin kullanıldığı, tuval üzerine yağlı boya tekniği uygulandığı görülebilmektedir.

“Dinner Time” açık kompozisyon düzenine sahiptir. Kompozisyonda kullanılan tavan bölümleri, hareket ritmini oluşturarak açık ve koyu tonlardaki renklerle verilmiştir. Kompozisyonun merkez noktası koyu renklerin etkisi altında olsa bile, merkezde yer alan yemek masasının üzerindeki beyaz tabaklar, etkili bir biçimde merkezde odak noktası haline gelmektedir. Yemek masasında oturan insan figürlerinin oturuş biçimi, üçgen formdadır.

İlgili görselin arka yapısı ele alındığında, merkez noktada bulunan yemek masa ve yemek masasında oturan insan figürlerinin akşam yemeği için toplandıkları farkedilmektedir. Yemek masasının altında bulunan halı ve sandalyelerdeki yeşil renk, emniyette olma duygusunu içermektedir. Aile toplumun en küçük yapı taşıdır. Aile içerisinde yetişen bireyler toplumu oluşturduğu için toplumun gelişiminde ailenin büyük rolü vardır. Anne, baba ve kardeşlerden oluşan aileler her birey için önemli bir olgudur. Yani aile, her zaman, her ne koşulda olursa olsun güvenebileceğimiz, bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayacak bağ olduğunu yeşil renk ile sembolize edilmiştir. Tavandaki bölmelerdeki hareket sistemi ise, dışarıdan gelebilecek birçok sorunların aslında merkez odaklı yemek masasının güvenli oluşu ve aile içerisinde her zaman emniyetli olabileceğini bizlere gösterebilmektedir.

Görsel-80: Uğur AVCI, “Sonsuz Yol”, 2018, 100 x 100cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Sonsuz Yol” adlı çalışma 100 x 100 cm ebatlarında, tuval üzerine yağlıboya tekniği kullanılarak ve polar panoramik etki teknolojisi ile tasarlamıştır. İlgili çalışmaya ilk bakıldığında dikkat çeken, kare fon üzerinde daire formunda bir kompozisyon düzenine sahip olmasıdır. Kompozisyondaki ritim, tünel şeklindeki kahverengi metal konstraktif görüntü ile sağlanmıştır.

Kompozisyona (Görsel-80) renk ilişkileri açısından bakıldığında; siyah fon üzerinde, daire formunun içerisinde yer alan yer yer kahverengi ve toprak tonlarının böldüğü gök mavi ve beyaz geçişlerin hakim olduğu yer yer yeşil parçaların daire formu içerisine dahil olduğu bir sistem görülmektedir.

Resmin (Görsel-80) arka yapısına bakıldığında; mavi tonlarında vurgulanan renkler gökyüzünü göstermektedir. Sonsuzluğun, özgürlüğün renkleri olan mavi tonlar, daire biçiminde yer alan tren raylarıyla bütünleşmektedir. Sanki, gökyüzüne doğru yapılabilecek bir yolculuğu simgeler gibidir. Hayatlarımızdaki bir yolun başlangıcından o yolun bitişine kadar ki olan süreci gözler önüne serecesine zamanı anımsatmaktadır. Realist yapıdaki çalışmada, karmaşık bir ritim duygusu içerisindeki sonsuz yolculuğu temsil etmektedir.

Görsel-81: Uğur AVCI, “Karmaşa”, 2018, 100 x 105cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Karmaşa” (Görsel-81) adlı çalışma, 100 x 100 cm boyutlarında tuval üzerine yağlıboya tekniği kullanılarak yine bilgisayar teknolojisi yardımıyla polar panoramik etki yakalamaya çalışılmıştır. Söz konusu eserde dikkat çeken koyu renklerin gri, koyu mavi ve toprak tonlarında olması, açık renklerin ise; beyaz yakın tonlarda olmasıdır.

Eser; açık kompozisyon düzeninde, soğuk renklerin hakim olduğu kare bir çalışmadır. Resmin merkezinde küçük gezegen şeklinde daire bir form yer almaktadır. Daire formu içerisinde yer alan küçük gezenin renk tonları gri, lacivert ve toprak tonlarıyla bütünleşmiştir.

Söz konusu “Karmaşa” adlı eserin arka yapısına bakıldığında; kapalı bir gökyüzü olduğu görülmektedir. Fakat, özgürlüğü az derece kısıtlamış olsa bile ferah

bir tutum sergilemektedir. Resmin orta merkezinde yer alan gezegenin üzerindeki karmaşa tutumu, insanın hem beynindeki hem de ruhani düzenindeki engelleri, sorunları ve şehir içerisindeki yaşamsallığını dile getirmektedir. Karmaşa içerisinden çıkan, uzakta görülen beyaz binanın, bu engellere karşı olan duruşunu gösterirmişçesine kendini oradan sıyrılması vurgulamaktadır. Resim duruşunu içerisindeki gezegende yer alan koyu renkler ise, dünya düzenini bozulduğun, kötülüklerin ve sorunların dünyaya yayıldığını simgelemektedir.

Görsel-82: Uğur AVCI, “Anlaşma”, 2018, 100 x 100cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Anlaşma” adlı çalışma 100 x 100 cm ebatlarında tuval üzerine yağlıboya tekniği kullanılarak üretilmiştir. Polar panoramik figürlerle açık kompozisyon düzenine yönlendirilen bir kurgu tasarlamıştır. İlgili çalışmaya ilk bakıldığında dikkat çeken, kare fon üzerinde daire formunda bir kompozisyon düzenine sahip olmasıdır.

Merkezi kapalı bir kompozisyona sahip kare içerisinde bulunan orta merkezinde daire formunda bir küçük gezegen konumlandırılmıştır. Yüzey üzerinde kullanılan açık tondaki renkler daire formu içerisinde kullanılan açık renklerle bir bütünleşip bir etki uyandırmaktadır.

Kompozisyona genel olarak bakıldığında özellikler orta alanlarda, toprak tonlarındaki renklerin etkisi altında kaldığı yer yer sıcak renklerin kendini gösterdiği

söylenebilmektedir. Daire formundaki gezegenin ufuk sınırlarını koyu renk tonlarıyla belirleyen koyu kontur çizgiler ile yeşil renklerin birleşimi hem resimde bir sınır belirlemiştir, hem de iki renk arasında uyumu göstermektedir.

Yüzey üzerindeki açık renkler; beyaz tonları, gökyüzü mavisi, lacivert, mor ve yeşil tonları, koyu renkler ise; siyah gri ve toprak tonlarındadır.

Resmin merkezinde yer alan gezegenin sol üst köşesinde üç insan figürü, daire formundaki merkezin ana noktasını oluşturmaktadır. Ayrıca gezegenin alt kısımlarına dağılan insan figürleri ve gezegenin en alt kısmındaki yeşil renk dağılımı, daire formundaki iki alandaki renk denge dağılımını oluşturmaktadır.

Resmin (Görsel-82) arka yapısına bakıldığında; gökyüzündeki mavi tonların, mor tonlardaki renklerin birleşmesiyle renk geçişlerin yoğunlaştığı görülmektedir. İnsanın içindeki sonsuz özgürlük ifadesine bir göndermedir. Toplum içerisinde yaşayan bireyin karar verebilme, yönetme ve yönelme duygusunun sınırlandırıldığı bir ortamda, özgür olabilme dürtüsünü ön plana çıkarırcasına bu tutumu sergileme kararlılığı vurgulamaktadır. Gezegen içerisinde yer alan sol üst köşedeki üç insan figürünün, gezegenin dışına çıkarak hiçbir şeyin katı sınırlarının olamayacağını aktarır. Ancak burada bir yandan figürlerin tek bir iş kıyafeti içinde küresel dünyanın birer temsilcisi gibi varoluşlarını gerçekleştirmeleri eleştirisini de sunarken, diğer yandan sınırları kalkmış bir gezegenin aslında bireysel farklılıkları da yok ettiği gerçeğine işaret etmekteyim.

Görsel-83: Uğur AVCI, “Sarı Yol”, 2018, 100 x 120cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Sarı Yol” 100 x 100 cm ebatlarında tuval üzerine yağlıboya tekniği ile bilgisayar teknolojisi kullanılarak üretilmiş bir çalışmadır. İlgili çalışmanın ön yapısına bakıldığında, kare fon üzerinde daire formunda bir kompozisyon düzenine sahip olduğu görülmektedir. Çalışma, koyu açık dengesi planlanırken renk dağılımının da dahil edildiği bir ilişki planlanmıştır.

Söz konusu resim (Görsel-83) renk itibariyle açık renklerin yoğunluğunun daha çok kullanıldığı bir düzenlemeye sahiptir. Açık kompozisyon düzenindeki çalışmada küçük daire formundaki gezegenin 360 derecelik alan içerisindeki evlerin ve gökyüzündeki bulutların dağılımı ritim algısını arttırmaktadır.

“Sarı Yol” adlı eserin arka yapısına bakıldığında ise; insanların çevre ve doğa bilincinin şu an hızla gelişmekte olan medya teknolojisi ile artması gerekirken gün geçtikçe azalması çağın gerçekliğini yansıtmaktadır. Toplumdaki duyarlı insanların çoğunluğu sahip oldukları çevre bilincini yitirmektedirler. İklim

değişikliği, azalan canlı türlerinin, ağaçların yok edilmesi ve kentleşmenin gittikçe artması, sağlıksız endüstrileşme dünyanın ve insanlığın karşı karşıya geldiği en önemli problemler olarak büyümektedir. Kentleşme hızının giderek artması, tüm insanlığın gelecekte yeşil alanlar yitirmesine, beton yapının arasında kaybolabileceğini işaret etmektedir.

Bu bağlamda söz konusu çalışmaya bakıldığında; gri tonların ağırlıkta oluşu, şehirleşme sisteminin artışını, yeşil örtüsünün azaldığı çevre felaketini simgelemektedir. Fakat gökyüzündeki temiz mavi ve beyaz renk tonlarının her ne olursa olsun doğa şehir faktörü ile savaşabileceğini, özgür bir irade yöntemiyle her şeyin üstesinden gelircesine mücadele edebileceğini göstermektedir. İlgili çalışma kurumsal açıdan “Realist” bir yapıya sahiptir.

Görsel-84: Uğur AVCI, “Başlangıç”, 2018, 100 x 120cm, Tuval üzerine yağlıboya.

“Başlangıç” adlı çalışma; 100 x 120 cm ebatlarında tuval üzerine yağlıboya tekniği kullanılarak yapılmıştır. İlgili çalışmaya ilk bakıldığında dikkat çeken, kare fon üzerinde daire formunda bir kompozisyon düzenine sahip olmasıdır. Çalışmada koyu renk tonlarının, açık renk tonlarıyla dengeli bir şekilde kullanılmıştır.

Kompozisyona ilk bakıldığında dikkat çeken nokta, sıcak renk tonlarının hakim olduğu, koyu renk tonlarının daire formunda birleşerek ritim algısını gözler önüne sermektedir. İlgili (Görsel-84) çalışmada sıcak renk dağılımının açık kompozisyonda yoğun bir şekilde görüldüğü daire formundaki küçük gezenin koyu tondaki renklere sahiptir. Koyu renkler, siyah, gri tonları, açık renkler ise eflatun, lacivert, turuncu, kırmızı, sarı ve beyaz ton renkleri ile vurgulanmıştır.

Söz konusu “Başlangıç” adlı resmin arka yapısına bakıldığında; günümüzde insanların düşüncelerinde teknolojinin, şehirleşme iç güdüsünün hızlı bir şekilde yaygınlaşması, çevre faktörüne karşı ilginin giderek azaldığını göstermektedir. Bu

yüzden daire formunda küçük gezenin temelinde görülen betonlaşma sistemi, insanların toprak olgusu ve çevre bilincinin üzerine örtmesini yansıtmaktadır. Fakat gezegenin etrafında oluşan ağaç dağılımı ise bütün insanlığın ve yaşamın aslında sağlam tutabilecek tek unsurun ağaç olduğunu ve ağacın hayat damarlarımızdan biri olduğunu göstermektedir. Gezegenin arkasında yer alan gökyüzündeki renk dağılımı ise engellenen çevre faktörünün kendisidir. Yani doğanın o muhteşem olgusunun günümüz şehirleşme algısıyla üstününü örtülmesini simgelemektedir.

İlgili çalışma kurumsal açıdan “Realist” bir yapıya sahip olması ve günümüz çevre faktörünün benimsenmesin ve duyarlı algı sistemi içerisinde tüm insanlığın benimseyebilmesine gönderme yapılmak istenmiştir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Popüler bir gösteri mekânı olan panoramalar, gravür, resim, fotoğraf ve teknolojinin gelişmesiyle farklı mecralarla kent temsilinde kullanılmaya başlanmıştır. Mekân içerisinde kullanılan 360 derecelik bir alanı kapsayan, resim, gravür ve

Benzer Belgeler