• Sonuç bulunamadı

FIRAT NEHRİ VE KARAKAYA BARAJI

Yük Müh. İrem Haspolat

Çüngüş İlçesi Fırat nehrine karışan Çüngüş Çayı üzerinde yer alan Hendek Vadisi’nde kurulmuştur. İlçenin en önemli akarsuyu olan Çüngüş Çayı, Çüngüş Dağları’ndan doğar ve Fırat’a akar (5) Fırat nehri Çüngüş ilçemizin sınır nehridir. Bu nedenle Çüngüş kita-bında Fırat nehri ve üstündeki barajın ele alınması zorunludur. Dicle nehri Diyarbakır ilinin ortasından geçen ve bazı kaynaklarını da bu ilden alan bir nehrimizdir. Diyarba-kır’ın diğer önemli nehri Fırat nehri olup, Çüngüş ve Çermik ilçelerine yararşarını sunar ve yine Diyarbakır’a ait üzerinde Karakaya barajı bulunmaktadır.

Şatülarap dışında yani Basraya dökülmeden önce birleşme dışında Dicle ve Fırat’ı birlikte bünyesinde bulunduran başka bir şehir yoktur. İlin önemli bir arazisi iki nehrin arasındadır.

Tevratta bu iki nehrin arasında kalan ve Hz.Adem’in büyük ihtimalle yaşadığı(Aden bahçesi de buradadır.

Dicle ve Fırat nehrine üç din önem vermiştir. Her iki nehri bünyesinde bulunduran Şatülarapta iki nehrin birleşmesi dışında Diyarbakır’dan başka bir il bilmiyoruz. İki nehir Diyarbakır sınırları içinde akar ve gider. Ali efendimiz Dicle ile Fırat’ı gayet övmüş ve tatlı sularının vücuda faydalı olduğunu söylemiştir. (6)

İbni Abbas (RA)’dan rivayet olunmuş. Peygamberimiz buyuruyor: “Allah (cc) yeryü-züne beş nehir indirmiştir. Bunlar Hindistan nehri Ceyhun, Balh nehri Ceyhun, Irak nehirleri Dicle ve Fırat ve Mısır nehri Nil’dir.”

“Allah(cc) bu nehirleri cennet kaynaklarından en alt kaynaktan Cebrail (AS) vasıta-sıyle yeryüzüne indirmiştir” (Tezkirtetül-Kurtubi.sayfa :524)

Şeyh Abdurrahman El Aktepi Miraciye manzumesinde Peygamberimiz (SAV) Sey-hun, CeySey-hun, Nil, Dicle ve Fırat nehirlerinin menba-ı cennetler olduğunu ifade etmek-tedri. (Ravdatün-Naim)

147TÜM YÖNLERİYLE ÇÜNGÜŞ İLÇESİ VE TURİZM

Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ta bugün Türkiye sınırları içinde bulunan birçok yerin ismi geçmektedir. Bu yerlerin başında Dicle ve Fırat nehirleri gelmektedir. Tevrat’a göre, Tanrı Âdem’i yarattıktan sonra “doğuya doğru Aden’de” bahçe yaratmış ve Âdem’i buraya yerleştirmiştir. Buradan bir ırmak çıkmış ve daha sonra bu ırmak dört kola ayrıl-mıştır. Bu dört koldan ikisi Dicle ve Fırat’tır. Dicle ve Fırat nehirleri kaynaklarını Doğu Anadolu bölgesinden alan iki akarsuyumuzdur. Bu iki nehrin bulunduğu bölge Yahudiler açısından kutsaldır.

(İnanç Turizmi ve Anadolu. Uysal Yenipınar. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi. Yıl.3.sayı:29)

Tevratta:

Yar.2: 14 Üçüncü ırmağın adı Dicle’dir, Asur’un doğusundan akar. Dördüncü ırmak ise Fırat’tır.

denmektedir.

Dicle ve Fırat’ın çok önemli iki nehir oldukları da Kuran ve Tevrat’ta geçmektedir.

(Dicle ve Fırat hikayesi için kaynakça: Tevrat, “Tekvin” bölümü, 2/13-14; tecrid-i sarih, diyanet tercümesi, no:1551; Buhari-Müslim, el-lü’lüü ve’l mercan, no: 103; buhari, bed’ü’l halk, 6; Menakıb-ı Ansar, 42; Eşribe, 12; Müslim, iman, no:164, cennet, no:2839 ve diğer hadis kaynakları Dicle ve Fırat Nehirleri ve arasında kalan bölge (Aden Bahçesi):

(Tevrat: Yaratılış (Tekvin) 2:13

Tekvin 2: 8-14 şu şekilde devam eder ve Adem’in yaşadığı ortamı ve yeri tarif eder.

“Ve RAB Allah şarka (doğuya) doğru Aden’de (Aden: zevk) bir bahçe dikti ve yaptığı adamı oraya koydu. Ve RAB Allah görünüşü güzel ve yenilmesi iyi olan her ağacı ve çenin ortasında hayat ağacını ve iyilik ve kötülüğü bilme ağacını yerden bitirdi. Ve bah-çeyi sulamak için Aden’den bir ırmak çıktı ve oradan bölündü ve dört kol oldu. Birinin adı Pişon’dur; kendisinde altın olan bütün Havila diyarını kuşatır; ve bu diyarın altını iyidir; orada ak günnük ve akik taşı vardır. Ve ikinci ırmağın adı Gihon’dur; bütün Kuş ilini kuşatan odur. Ve üçüncü ırmağın adı Dicle’dir; Aşur’un önünden akan odur. Ve dör-düncü ırmak Fırat’tır. Ve RAB Allah adamı aldı, baksın ve onu korusun diye Aden bah-çesine koydu

Fırat adı Arapçada tatlı su anlamına geldiği Mu’cem-ül Buldanda yazılıdır.Zend di-linde geniş, İbranicede çiçek ya da yayılma anlamına gelir.(7)

Batı dillerinde Fırat nehri, Euphrates olarak geçer. Euphrates adı Yunanca’dan gelen bir sözcüktür.

İsmin asıl kaynağı konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır:

• Eski Farsça’daki Ufratu ve Akad dilindeki Purattu ‘dur. Eski Farsça’daki sözcüğün Avesta Farsça’sında geçen huperethuua(geçmesi kolay) olduğu tahmin edilmektedir.

• Arapça tasasızlık, rahatlık anlamına gelen “ferahat” kelimesinden gelmektedir.

• Kürtçe’deki “Fere”, “Ra” ve “Hat” kelimelerinden gelmektedir. İki tane re olduğu için teki telaffuz edilmez, dolayısıyla Ferehat “Geniş akan su” anlamını gelmektedir. Za-manla ise kısaltılmış şekli Fırat adını almıştır.

• Fırat; Akadcada Pu-rat-tu, Sümercede Buranun olarak geçmektedir. Kelimenin Hint-Avrupa kökenli olmadığı, Akadca ve Sümerceden kaynaklandığı, Eski Farsça ve Farsça aracılığıyla diğer dillere geçtiği görüşü ağırlık kazanmaktadır.

• Fırat adı, Akkadça “Ulu Irmak”, yahut “Yüksek Kıyılı Irmak” anlamına gelen: “Pu-ranunu” iken, Kaldeenler “Purat”, sonra “Puratou” oldu (8)

Sabilikte Dicle ve Fırat

Sabiliğe göre Fırat, Dicle, Ğrdün ve benzeri nehirler Yardna ve Miia d Hiia (hayat suyu) olarak nitelenen kutsal sulardır. Bu nehirler ,ilahi alemle yeryüzü arasında bir köprü vazifesi görür.

(M.Franzmann’Living Mediating Element in Mandaean Myth and Ritual’’, Numen, 36. s.158)(9)

Dicle ve Fırat

Sümerlerde Dicle ve Fırat kutsaldı. Sümer baştanrısı Enki ‘Dicle ve Fırat’ı ışıldayan sularla doldurur ve sonra ırmakları balıklarla doldurur.(10)

Sümer tabletlerinde Yaratılış anlatılırken

‘Gök ve yer çift olarak yaratıldığı zaman Ana tanrıça İnana onlara şekil verdiği zaman Yerler düzenlendiği, toprak yerleştiği zaman Gök ahenk içinde hareket ettiği zaman

Nehirler ve kanallar, düz bir çizgi gibi aktığı zaman Dicle ve Fırat nehirleri kıyılarını doldurduğu zaman

Başka bir tablette

Gök yerden yarıldıktan sonra Yer gökten ayrıldıktan sonra İnsanın adı konduktan sonra Denmektedir.

Yine Sümer tabletlerinde Tanrı Enki

‘Dicle’yi saçılan sularla doldurdu Dicle’ye neşe getirdi’

‘Dikildi Fırat’ın kıyısına

Ağaç beslendi Fırat’ın sularıyla’(11)

Kutsal nehir Dicle ve Fırat’a renk katan bir husus da peygamber mekanlarını içermesidir.

Thomas Mann ‘Hz Lut Dicleyle Fırat diyarındandır’demektedir (12)

İncil’de kıyamet alametlerinin anlatıldığı bölümde kıyametin de Dicle Fırat arasındaki mezopotamyada olacağı ifade edilmektedir(13)

Bu olaya yaklaşık İslami bir kaynak şu şekildedir:

Fırat ile Dicle arasında Zevra denen bir şehir olacak. Orada büyük bir savaş olacak.

Kadınlar esir edilecek, erkekler ise, koyun kesilir gibi boğazlanacak.”

(Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame kısm-ul efal, c.5, sf. 38, El Muttaki)

Güneydoğu’daki olaylara Peygamberimiz(SAV) ‘in işaretini şu hadisten yorumluyoruz Abdullah b.Amr b.El-As(r.a)’dan Resulullah (s.a.s) ’Size irfan ve Bizans ‘ın hazineleri fethedildiği vakit sizler hangi kavimsiniz…’Bundan başka bir şey yapmazmısınız? Yarış edersiniz. Sonra birbirinize hasetlik çekersiniz. Sonra birbirlerinize küsersiniz. Yahud buna benzer şeyler yaparsınız…’(Müslim, Zühd. Hds7 ve İbn Mace, fiten. B. 18. Hds.

3996) (Abdullah Dai.Vuslat derg)

Burada Bizans kelimesine fikse olalım. İlk Bizans hazinelerinin fethedildiği yer MS.639. yılında Diyarbakır’dır. İstanbul yaklaşık 800 yıl sonra fethedilmiştir.

Bu durumu teyidiçin şu hadise de bakalım: ’Arab yarımadasında gaza edeceksiniz.

Allah onu size fethedecektir. Sonra İran’a gaza edeceksiniz. Allah onu da size fethede-cektir. Sonra Romalılarla gaza edeceksiniz. Allah,onu da fethedefethede-cektir. (Müslim, fiten, B.12,Hds.38 ve İbn Mace,fiten B.35,Hds 4091) (Abdullah Dai.vuslat derg)

Bu hadise baktığımızda İran’ın fethinden sonra Roma kenti Diyarbakır’ı görüyoruz.

Resulullah buyurdu ki: (1) Fırat Nehri’nin suyu çekilip (2) altından bir dağ mey-dana çıkmadıkça kıyamet kopmaz... (Riyazü’s Salihin, 3/332)

(1) Fırat Nehri’nin suyunun çekilip...

Suyuti’nin kitabında bu hadis “suyun durdurulması” olarak geçmektedir. Gerçekten de Keban Barajı, Fırat Nehri’nin suyunu durdurarak kesmiştir.

(Yazarın notu: Diyarbakır Karakaya barajında da Fırat nehrinin suyu durdurulmuştur) (2) “Altın”dan bir dağ meydana çıkmadıkça...

Yapılan baraj sayesinde; elektriğin üretilmesi, toplanan suyun arazide kullanılarak toprağın veriminin artması ve ulaşım kolaylığının sağlanması gibi sebeplerle, buradaki topraklar “altın” gibi kıymetli hale gelmiştir.

Keban barajı ve Fırat Nehri üzerine sonradan kurulan diğer barajlar, betondan dev birer dağı andırmaktadır. Bu barajlardan (hadis-i şerifteki benzetmeye göre dağdan) altın değerinde servet dökülmektedir. Dolayısıyla barajlar “altın bir dağ” özelliği kazanmak-tadır. (En doğrusunu Allah bilir)(14)

Resullulah (sav) buyurdu ki: Firat nehrinin suyu cekilip altindan bir dag cikmadikca kiyamet kopmaz. Bu hazina üzerine kital vukua gelir, her yüzden 99u ölür. Kitale istirak eden her kisi “yalniz ben kurtulacagim” diye ümitlenir.

hadisi buhari ve müslim rivayet etmislerdir / Riyazü Salihin, 3/322

Firat nehrinin suyu cekilip altindan bir dag cikmadikca kiyamet kopmaz bu dag firat nehrine insaa edilen 210 metre devasa olan barajdir. Firat nehrini durduran dag odur.

Firat nehrinin zenginligi yanliz bununla bitmiyor. Sular cekildiginde gözle görülecek se-kilde altin madenleri ortaya cikar. Kital Vukua’da buna isarettir, kital vukua insanlarin ölümüne neden olan kavga demektir, türkiyenin verdigi terrörizimle mücadelede buna isarettir. Bush Firat nehrini hayal ettigini söyledi (buda ilerde bir kital vukua olabilir) (15) Diyarbakır’da il ortasından geçen Dicle ve kenarından geçen, sınır oluşturan,Çermik ve Çüngüş kazalarına katkıda bulunan Fırat nehri vardır.Diyarbakır nehirleri denince her nedense Fırat akla gelmiyor.Yukarıda suyun durdurulduğu yer olarak Diyarbakır’daki Çün-güşte Kaarkaya barajını düşünebiliriz.Diyarbakır çevresinde de kıtal yani terör olmuştur.

16.yüzyılda Çüngüş’te Fırat nehrinde iskele olduğunu öğreniyoruz.

Çüngüş, 1518’de 39 köyü olan bir nahiye iken, 1566’da 24 köyü olan bir nahiye haline getirilmiştir. Çüngüş nahiyesine bağlı Adiş-i Süfla köyünde, Fırat nehrinin batısıyla ir-tibatı sağlayan bir iskelesinin olduğu, köyün vergileri arasında yer alan “mahsul-i sefine”

adıyla yıllık 2000 akçe bir gelir kaydının olmasından anlaşılmaktadır.(4)

Benzer Belgeler