• Sonuç bulunamadı

alabalık tesisi kurulmuştur

Balıkçılık

Çüngüşte 3 alabalık tesisi kurulmuştur

Şabut balığı ilgi topladı (22)

Yalnızca Fırat ve Dicle Nehri’nde yetişen şabut balığı ile ilgili yapılan araştırma çalış-malarının, bilimsel dergilerde yayınlanmasının ardından, ABD ve İsrail bu balıkla ilgi-lenmeye başladı.

Harran Üniversitesi (HRÜ) Bozova Meslek Yüksek Okulu (MYO) Müdürü Yrd.

Doç. Dr. Erdinç Şahinöz, yalnızca Fırat ve Dicle Nehri’nde yetişen şabut balığı ile ilgili yaptıkları araştırma çalışmalarının, bilimsel dergilerde yayınlanmasının ardından, ABD ve İsraillerin bu balıkla ilgilenmeye başladığını söyledi.

Su ürünleri bölümünde, şabut balığının üretimiyle ilgili yaptıkları bir çalışmanın bi-limsel dergilerde yayınlanmasının ardından, İsrail ve ABD’lilerin de yalnızca Fırat Nehri’nde endemik olarak yetişen bu balıkla ilgilenmeye başladıklarını, buranın yanı sıra kısmen de Fırat Nehri’nin Suriye ayağında bulunan şabut balığının İsraililer tarafın-dan kutsal da sayıldığını ifade eden Şahin, şöyle konuştu:

‘’Şabut balığı İsraililer tarafından kutsal kabul ediliyor.Çünkü İsrailler’e domuz etinin haram kılınmasıyla bir arayışa geçmişler ve şabut balığını kendilerine kutsal göre-rek bu balığı tüketmeye başlamışlar. Bugün ise İsraillerin elinde şabut balığı yok. Bu balık çok kıymetli onlar için. Dünya tüketiminde hatırı sayılır bir balık.

Üniversitemizin yürüttüğü çalışmalardan haberdar olan İsrailler ve Amerikalılar bi-zimle irtibata geçtiler. Bir kaç balık alıp gittiler. Bu balığın üretilip satılması yatırımcı için önemlidir. Bu konuda yatırım yapacak iş adamı kazançlı çıkacaktır. İsrail ve ABD’nin haricindeki ülkelere de rahatlıkla bu balık satılabilir.’’(22)

Tufan Güney Mezopotamyadan başka yerde olabilir mi:

Çüngüş

Tufan gibi büyük boyutlu bir selin olabilmesi için bu iki büyük akarsudan en azından birinin su topladığı bölgede çok önemli bir doğa olayının yaşanmış olması gereklidir.

‘Prof Özdoğan’dan öğreniyoruz ki, Malatya Ovası`nın Fırat üzerinde çok önemli bir ko-numu vardır. Karasu ve Murat suları; Fırat `ın iki ana kolu dağ arası ovalardan geçip Malatya ya geldikten sonra Kömürhan Boğazı olarak bilinen ve yer yer derinliği bin met-reyi bulan boğaza girmektedir. Bugün üzerinde Karakaya Barajı`nın yer aldığı bu boğaz Toros dağlarını geçen, Doğu Anadolu`yu Güneydoğu Anadolu`dan ayıran tektonik kö-kenli bir fay yarığıdır. Depremsellik etkinliği çok yüksektir. Karakaya Baraj Göl alanında İÖ 4 bin yıllarına, kalkolitik döneme inen Değirmentepe kazıları çok kalın ve şiddetli bir selin ilk izlerini veriyor. Bu sele ait izler bölgedeki diğer höyüklerin üzerinde de açık olarak izlenebiliyor. 4 bin yılda bir Jeomorfologlar bu kadar etkin ve şiddetli bir selin ancak Kömürhan boğazının tıkanması ile oluşabileceğini öngörüyor. Bu dar boğaz , her zaman şiddetli bir depremin etkisi ile oluşacak geçici bir baraj gibi tıkanma potansiyeline sahip. İS 16. yüzyılda meydana gelen bir depremde boğazın düşen kayalarla tıkandığı ve Fırat`ın bir hafta boyunca ters aktıktan sonra tekrar bu barajı yıkıp yoluna devam ettiği şeklinde bir anlatımdan da söz ediyor Özdoğan . Profesör Mehmet Özdoğan , benzer bir olayın İÖ 4. bin yılda meydana geldiğini söylüyor(1)

Mezopotamyanın aşağı kısımlarında Tufanın etkisiyle oluşan geniş alüvyon ta-bakasının benzerini Elazığ ve Malatya’da da görüyoruz

Bu açıdan bir öğretim üyesinin makalesine bakalım:

Nuh Tufanı

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan,( İstanbul Üniversitesi, Prehistorya Anabilim Dalı Baş-kanı )’ın görüşünü değerlendirelim(2)

Bu iki büyük akarsu(Dicle, Fırat) Mezopotamya düzlüklerine gelmeden önce çok farklı ortamları, iklim kuşaklarını aşar. Doğu Anadolu’nun dağlık kesimlerinden, orta-lama yüksekliği bin metreyi aşan dağ arası ovalardan ve bu dağları yaran, esasında fay kı-rıklarının açtığı derin boğazlardan geçerek güneydeki düzlüklere iner. Bu bakımdan güneyde Mezopotamya bölgesinde gerek Fırat ve Dicle’nin su rejimi, gerekse bunların getirdiği molozun miktarı, Mezopotamya’nın çok dışında, uzaklarda, Doğu ve Güney-doğu Anadolu’da meydana gelen olaylara bağlıdır.

Doğu Anadolu 1968 yıllarında Keban Barajı Kurtarma Kazıları’nın başlamasına kadar arkeolojik bakımdan hemen hemen hiç araştırılmamış bir bölge idi. Araştırılma-dığı için hiçbir bilgi, dolayısı ile ilginin olmaAraştırılma-dığı bir yerdi. Keban kazıları Elazığ ve Tun-celi çevresinde, Fırat boyu ve özellikle Fırat’a açılan Heringet Suyu’nun geçtiği Altınova’da yoğunlaşmıştı. Çalışmalar Toros Dağları’nın kuzeyindeki bir dağ arası ovası olan bu bölgede İÖ 3. binyıldan itibaren hızlı bir alüvyon birikimi olduğunu ve dolayısı ile daha eski katmanların bugünkü ova seviyesinin çok altında kaldığını göstermişti. Ör-neğin Elazığ Tepecik Höyüğü’nde Neolitik dönem katmanları ova seviyesinin 8 metre kadar altında, Tülintepe Höyüğü’nde İlk Kalkolitik Çağ dolguları taban suyunun içinde bulunabilmişti.

Karakaya Baraj Göl Alanı’nda İÖ 4000 yıllarına, Obeyd dönemi olarak da bilinen Kalkolitik döneme inen Değirmentepe kazıları çok kalın ve şiddetli bir selin ilk izlerini vermişti. Bu sel yalnızca diğer sellerde olduğu gibi alüvyonlu, mil ve kilden oluşan top-rakları değil, kalınlığı iki metreyi bulan çakılları da Obeyd tabakasının üzerine yığmıştı.

Sele ait izler bölgedeki diğer höyüklerin üzerinde de açık olarak izlenebiliyordu. Jeo-morfologlar bu kadar etkin ve şiddetli bir selin ancak Kömürhan Boğazı’nın şu ya da bu şekilde tıkanması ile oluşabileceğini öngörüyorlardı. Nitekim bu dar boğaz her zaman şiddetli bir depremin etkisi ile oluşacak geçici bir baraj gibi tıkanma potansiyeline sahipti.

İS 16. yüzyılda yaşanan bir depremin anlatımında boğazın düşen kayalar ile tıkandığı ve Fırat’ın bir hafta boyunca ters aktıktan sonra tekrar bu doğal barajı yıkıp yoluna devam ettiğinden söz edilir. Benzer bir olayı İÖ 4. binyıla da taşıyabiliriz.

Tufan olayında iki üs görüyoruz.

a)Karakaya ve Kömürhan’da tıkanan Fırat’ın geriye doğru yansıyarak Elazığ ve Fırat bölgesini sular altında bırakması

b)Karakaya ve Kömürhan’da tıkanmanın bitip adeta bir baraj olarak tarihin derinle-rinde yer alan bu tıkacın yıkılarak Mezopotamya’nın sular altında kalması

Bu sular altında kalan bölgeden iki bölgeden birinden Hz Nuh’un çıktığını gözlüyo-ruz. Karakaya bölgesinden çıkış olursa Çüngüş bölgesi muhtemeldir.

Grek ve Latin kaynaklarını esas alacak olursak Güney Mezopotamya’dan çıkıştan Di-yarbakır-Muş arası dağları (Kulp-Lice ) dağları ön plana çıkar

Olaya terminolojik olarak yaklaşmıştık. Cudi’nin cins isim olduğunu Arapça

‘Yüksekçe yer’ anlamına geldiğini belirtmiştik. Bir de bu dağların yerli halkının termi-nolojisi ve mitolojisiyle olaya yaklaşalım:

‘Kürtçe de ‘cı’di’ yeri buldu veya yer buldu anlamına gelir. Nuh tufanının bitiminde, suların çekilip çekilmediğini öğrenmek için gemisinden kuşlar gönderir. Bunlar yedi gün ara ile üç sefer göndermişlerdir. İlk iki seferde geri dönmüşler ve üçüncü seferde gönder-diği ise gemiye geri dönmeyince, Nuh’un onun kalabileceği veya dinlenebileceği bir yer bulduğunu anlayınca, yer buldu veya yeri buldu anlamına gelen ‘Ci-di’ denmiştir ve bu ismin buradan geldiği sanılmaktadır’(3)

Çüngüş dağları da bu özellikleri taşımaktadır.

Kaynaklar

1- Özcan Yüksek. Nuh Tufanı`nın izleri...2006-04-02 Referans

2- Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, İstanbul Üniversitesi, Prehistorya Anabilim Dalı Baş-kanı Atlas derg. Nisan.2006.sayı.157

3- Etem Xengin: Kürdistanda Mitoloji ve Dini İnançlar. Doz yay.İst.2005.s.200 4- Mehmet Salih Erpolat. 1566 Tarihli Mufassal Tahrir Defterine Göre Ergani San-cağı’nda Tarım Ve Üretim. Tüm Yönleriyle Ergani ilçesi ve Turizm. Ergani kaymakam-lığı-D.Ü.yay.2014

5- www.diyarbekir.com

6- M.Şefik Korkusuz. Seyahatnamelerde Diyarbekir. 1999.İst .s:33

7- Şemseddin Sami (Osmanlıcadan çev: M.Emin Bozarslan):Tarihte İlk Türkçe An-siklopedide (1898 senesi) Kürdistan ve Kürtler. Deng.yay 2001 s:126

8- Dr.Hikmet Kıvılcımlı. Cennet Nedir .www.dikine.nt

9- Doç. Dr. Şinasi Gündüz. Urfa. Uluslararasu Türk Dünyası İnanç merkezler, Kon-gresi. Türksev yay. Ank.2004.s.616

10- Samuel Noah Kramer. Tarih Sümerde Başlar. Kabalcı yay. İst.2002.s.125,127,366 11- Muazzez İlmiye Çığ: Uygarlığın Kökeni Sümerliler-1. Kaynak yay. İst.2007.

s.53,54,73,105

12- Thomas Mann: Yusuf ve Kardeşleri. Hece yay. Ank.2007.4/26 13-.www.hristiyanforum.com

14- http://www.hazretiisagelecek.com/signs/signs005.html

15-http://forum.turksestudent.nl/index.php?showtopic=6157&mode=threaded 16-www.cungus.gov.tr

17-www.cungus.bel.tr

18-Doç. Dr. Ahmed Akgündüz Osmanlı Kanunnameleri .İst.1991.3/247 19- Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım. Karakaya baraji ve doğal çevre etkileri D.Ü.Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi 6, 32-39 (2006)

20- Yılmaz Karataban TMH Turkiye Muhendislik Haberleri / Sayı 442443 -2006/2-3

21-2013.www.diyarinsesi.org 22-09 Aralık 2009 aa

23-2000’e beş kala Diyarbakır il yıllığı

ÇÜNGÜŞ’TE DOĞA, DOĞAL GÜZELLİKLER

Benzer Belgeler