• Sonuç bulunamadı

SONUÇ

Tarihimize, geçmişimize ve geleceğimize ışık tutan kültürel miras ürünleri gün geçtikçe artmakta ve oluşan bu kıymetli miras ürünlerinin koruma ve saklama koşulları hızla gelişen toplumla birlikte farklılaşmaya başlamaktadır. İnsanoğlu hayatta kalabilmek ve yaşamını sürdürebilmek için çağın getirdiklerine ve gerekliliklerine ayak uydurmak zorundaysa aynı süreçler kültür mirasımız içinde geçerli olmalıdır. Bir noktada geçmişine sahip çıkamayan geleceğini inşa edemez sözü konuya açıklık getirmektedir.

Modern toplumların bambaşka bir çağa, bilgi çağına dönüşmeye başladığı şu günlere kültür varlıklarımızın yaşam döngülerini sürdürebilmeleri için bu dönüşüme entegre olmaya başlamaları gerekmektedir.

Dijitalleştirme, sayısallaştırma, farklılaşma kavramları artık yeni bir disiplin olmaktan çıkarak bir zorunluluk haline gelmektedir. Kültürel mirasımızın devamlılığını sağlamak adında ülkemizde 1900’lü yılların sonuna doğru çalışmalar yapılmaya başlamıştır. Uluslarası camiayla karşılaştırıldığında geç kalınmış ve zor bir süreç biz bilgi profesyonellerini o dönemlerde beklemektedir.

Uzun vadede koruma sağlayan bir dizi kontrollü süreç ve aşamalara sahip dijitalleştirme sonucunda yeni bir nesne ortaya çıkmaktadır. Bu yeni nesnenin ortaya çıkışı hem artı sonuçlar yaratırken hem de bu nesnenin nasıl sürdürülebilir kılınacağı eksi sonuçlar yaratmaktadır. Oluşan yeni dijital kültürel mirasın sahip olduğu farklı format (makinece okunabilir olma) nesilden nesile nasıl aktarılacak, çevirimiçi formatlar güvenli midir, veriler

arttıkça süreçler nasıl yönetilecek, bu işlemeleri kimler yapacak, hangi eğitimler alıncak vb.

gibi bir dizi soru gündeme gelmektedir. Mevcut soruların bir çoğunun cevabını karşılayacak ülkemiz için yeni bir disiplin olan dijital kürasyon, dijital küratörlük kavramları karşımıza çıkmaktadır.

Dijital nesnenin yaşam döngüsünden korunmasına, saklanmasına, erişimine kadar birçok sürecin yönetimi dijital kürasyon ve onun kapsamlı aşamalarından oluşan işlemler bütününün bir parçasıdır. Dijital kürasyon çalışmaları ile ilgili uygulama ve standartlar dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Özellikle de farklı türde bilgi kaynağını bünyesinde barındıran müzeler dijital kürasyon açısından gelişim göstermektedirler. Çalışmamız kapsamında ülkemizde dijitalleştirmeye bağlı olarak ortaya çıkan dijital kültürel mirasın sürdürülebilirliği açısından dijital kürasyon uygulamaları ve müzelerde bu konuda bilinci ölçmek adına bir anket düzenlemiştir.

Düzenlediğimiz anket sonucunda elde ettiğimiz veriler, ülkemiz açısından dijital kürasyon alanın geliştirilmesi adına adımlar atılmasına öncülük etmeyi amaçlamıştır. Müzeler kültürel miras materyallerini toplayan, tanımlayan, sergileyen, erişime açan modernizm anlayışıyla birlikte eğitim, araştırma, iletişim gibi faaliyetlerde yürüten canlı mekanlar olarak tanımlanabilmektedir. Değerlendirme sonucunda ülkemizdeki müzelerde yukarıdaki tanımda bahsettiğimiz birçok alanın gerçekleşmediğini gözlemledik. Elde edilen sonuçları aşağıdaki başlıklar açısından ele alabiliriz.

5

.1 MÜZELERİN KURUMSAL YAPISININ, ÇALIŞANLARININ VE KOŞULLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Çalışmamız kapsamında uygulanan anket katılımına 54 kişi yanıt vermiştir. Bu yanıtları müzelerin bağlı oldukları kurumsal yapı açısından ele aldığımızda 37 katılımcının özel, 17 katılımcının kamu (devlet) müzesi çalışanı olduğu tespitine elde edilen verilen sonucunda erişilmiştir.

Katılımcıların temel kişisel verileri içinde eğitim seviyeleri değerlendirildiğinde lisansüstü eğitim yaygın olduğu verisine ve aynı zamanda çalıştıkları kurumdaki pozisyonları açısıdan yönetici ve idari personelin fazla olduğu gözlemlenmiştir.

Müzelerin eserleri, çalışma alanları, görsel işitsel malzemerleri..vb koleksiyonu tanımaya ve anlamaya yönelik sorulan sorulara çok az yanıt verilmiştir. Hem özel müzeler hemde kamu (devlet) müzeleri kolekisyonlarında yer alan objeler, basılı materyaller, görsel işitsel materyaller, personel çalışma alanı, depolama alanı ve araştırmacı çalışma alanı sorularını genellikle boş bırakmışlardır. Genel olrak her iki müze türü çalışanları kendi birimleri ve alanları dışında çok kapsamlı bilgi sahibi olmadıkları için bu tarz açık uçlu sorulara doğru ve güvenilir yanıtlar verememiştir. Ama yine de özel müze çalışanları eser sayıların dair bilgiler vermişlerdir. Sadberk Hanım Müzesi 26.000 objesi olduğu, 100m2 depolama alanı, 80 m2 çalışma alanı olduğu bilgilerini anket sonucunda iletmiştir. Çengelhan Rahmi Koç Müzesi 15.000 objesi, 1000 basılı eserinin olduğu ve 30 m2 depolama alanının olduğu bilgisini vermiştir. Rahmi M. Koç Müzesi 71.000 objesinin, 900 görsel iştsel materyalinin, 300 m2 depolama alanının, 1000m2 personel için alanının 2200 m2 ise araştırmacılar için alanının olduğu bilgilerini vermiştir. Sonrasında sorulan koleskiyon erişiminiz ne durumdadır sorusuna en fazla verilen yanıtın “yetkilendirilmiş erişim” ve “özel izinlere” tabi olması müzelerin erişim konusunda çok fazla ilerleyemediklerini göstermektedir.

Müzelerin dijitalleştirme çalışmaları ya da kültürel mirasın dijitalleştirilmesi açısından bilgi sahip oldukları bu alanla beraber dijitalleştirme çalışmalarını az da olsa yaptıkları verisine erişilmiştir.

5.2 MÜZELER DE DİJİTAL KÜRASYONUN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kamu (devlet) müzeleri ve özel müzeler açısından ortak bir değerlendirme yapıldığında;

dijital kürasyon kavramıyla ilgili orta seviyede bilgi sahibi oldukları ama dijital kürasyonun çağrıştırdığı kavramlar üzerinden (dijital koruma, dijital saklama, dijitalleştirme, dijital sergileme) daha fazla bilgi sahibi oldukları elde edilen bulgulardan biri olmuştur.

En çok önem verdiğimiz konu olan dijital kürasyon uygulamaları ve standartlarını bilme, kullanma ya da bu alanda çalışmalar yapma kısmında anlamlı bulgular ve veriler elde edilememişir. Ülkemizde bu standartlara dair çok fazla bilgi sahibi olmakla birlikte sadece bir kurumun LIDO kullandığına dair veri elde edilmiştir. Fakat onun dışında kamu (devlet) müzelerinden anketimizi değerlendiren katılımcılarımız MUES kullandıklarını dile getirmişlerdir. MUES ( Müze Ulusal Envanter Modeli) 2014 yılnda başlatılan tüm müzelerin envanterlerinin tutulacağı bir veri bankasıdır. Envanter dışında müzelerde yer alan çalışmaların (sigorta işlemleri, sergi işlemleri, konservasyon, raporlamalar...vb) da bu veri bankası tarafından tutulması hedeflenmektedir. Bu sayede oluşabilecek riskleri en aza indirmek öngörülmüştür (Kültür Varlıkları ve Müzeler, 2019).

Ülkemizdeki müzelerde dijital kürasyon açısından çalışmalar yapılmaması ve bu alanda standartlaşmanın sağlanaması ulusal ve uluslararası açıdan sorunlar ortaya çıkarmaktadır.

Sonuç olarak çalışma kapsamında elde edilen sonuçlara bağlı olarak öneriler bir sonraki bölümde verilmiştir.

Benzer Belgeler