• Sonuç bulunamadı

1994’TEN SONRAKİ DÖNEMDE AZERBAYCAN’IN ARAYIŞLARI

2 EKONOMİK PROBLEMLERE YÖNELİK ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

2.1 IMF’yle ve Diğer Uluslararası Organizasyonlarla işbirliği

2.1.3 Azerbaycan’ın IMF’deki kotası ve Oygücü

Üye olması ile birlikte Azerbaycan’a IMF tarafından 112, 000, 000 Amerikan Doları tutarında SDR (Special Drawing Rights: Özel Çekme Hakları) ayrılmıştır.32 IMF üyesi her ülkenin kotası o ülkenin oygücünü de belirlemektedir. IMF’deki kotasının her 100,000 SDR’lik bölümü o ülkeye bir adet oy sağlar. Buna ek olarak IMF üyesi her ülkenin 250 adet sabit oyu vardır (IMF dilinde buna basic votes adı veriliyor).

Azerbaycan’ın IMF’deki kotası 160,9 milyon SDR olduğundan dolayı değişken oy sayısı 1609’a eşittir. 250 adet sabit oyunu da gözönünde bulundurduğumuz zaman toplam oy sayısının 1859’a denk geldiğini bulmuş oluruz. Bu rakamı toplam oy sayısına (2.176.037) böler ve 100 ile çarparsak Azerbaycan’ın IMF’deki oygücünün %0,085’e eşit olduğunu buluruz.

31 International Monetary Fund (IMF), http://www.imf.org/external/about.htm, (20 Mart 2005).

32 Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA), Azerbaycan Ülke Raporu, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Ankara:1996

Azerbaycan ilk olarak serbest piyasa ekonomisine geçmek ve mevcut olan iktisadi sıkıntılarını ortadan kaldırmak amacıyla ülkede uygulamak istediği para politikasını ve gerçekleştirmek istediği değişiklikleri IMF uzmanlarının da yardımı ile “niyet mektubu”

adlanan bir program biçimine dönüştürmüş ve bunu 1995 yılının Mart ayında IMF’nin en üst karar organı olan Yönetim Kurulu’na (Board Of Governers) sunmuştur. Azerbaycan Cumhuriyeti Merkez Bankası IMF’le ilişkilerde Maliye Bakanlığı’nı temsil etmektedir.

IMF’le yapılan işlemler, aynı zamanda SDR’le yapılan işlemler Merkez Bankası’nın bilânçosunda gösterilse de, taahhüt Maliye Bakanlığı’na aittir.

Bu program 1995 yılının Nisan ayında IMF tarafından onaylanmıştır. Azerbaycan’ın hazırlamış olduğu ekonomik tedbirler paketinin Fon tarafından onaylanması, hem bu kurum, hem de diğer uluslararası kurumlarla özel ticari bankalardan uygulamaya koyulacak borçlanmalar bakımından büyük önem arz etmektedir. Resmi veya özel uluslararası finans çevrelerinin ülkeye kredi ayırmaları, genellikle IMF’nin “yeşil ışığı”na bağlıdır.

1995 yılında IMF’nin Azerbaycan hükümeti ile birlikte uygulanmasında anlaştığı birinci program üzere teklifleri aşağıdaki gibi olmuştur:

• Makro iktisadi istikrarın sağlanması;

• Azerbaycan’ın ulusal para birimi Manat’ı istikrara kavuşturmak;

• Bütçe açığının asgariye indirilmesi;

• Mülkiyet ilişkilerinin transformasyonu;

• Yapısal reformların uygulanması.

Programın onaylanmasından sonra Azerbaycan bu alanda benzer ülkelere uygulanan Sistematik Geçiş Kolaylığı – STF (Systematic Transformation Facility) adlanan özel yardım programından yararlanma olanağını elde etmiştir.

Tablo 14’de 1995 yılında IMF tarafından Azerbaycan’a ayrılan krediler gösterilmiştir.

Birinci program çerçevesinde ayrılan krediler esasen döviz kurlarında istikrarı sağlamak amacıyla Azerbaycan Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini güçlendirmeye yöneliktir.

Tablo 14.IMF Tarafından Azerbaycan’a Ayrılan Krediler (1995) Tarih Ayrılan Kredi Kredi Adı ve Amacı Nisan -1995 29,25 milyon SDR STF–1 Merkez Bankasının döviz

Rezervlerinin güçlendirilmesi Kasım–1995 29,25 milyon SDR STF–2 Merkez Bankasının döviz

rezervlerinin güçlendirilmesi Kasım -1995 58,50 milyon SDR SBA (Stand by) Para-kredi-bütçe

ve yapısal reformların desteklenmesi Toplam: 117,00 milyon SDR

Kaynak: Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA), Azerbaycan Ülke Raporu, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Ankara: 1996

Azerbaycan hükümeti tarafından uygulanması kararlaştırılan bu program 15 aylık bir dönemi içermeliydi. Azerbaycan hükümeti bu zaman dilimi içerisinde ekonomide iyileştirme ve strateji değişiklikleri yapma teminatı vermişti. Bununla birlikte hükümetin ağırlıklı olarak sadece para politikasına önem verdiği gözlenmiştir.

IMF genel olarak, belli bir ülke tarafından sunulan “niyet mektubu”nu uygun gördüğü zaman, o ülkeye kredi vermekle beraber, ülkenin kendi ulusal parası ile ödeme yaptığı kota payını yabancı para cinsinden kullanma olanağını (Purchase) da tanımaktadır. Azerbaycan’ın da bu olanaktan yararlanmasına izin verilmiştir. Azerbaycan hükümeti bunu ulusal parayı istikrara kavuşturmak için kullandı. Ayrıca, uygulanan istikrar politikası içerisinde döviz kuru politikasına büyük önem verilmiş ve bunda başarı sağlanmıştır.

Azerbaycan’da 1995 yılından itibaren ekonomide istikrarın sağlanması amacıyla uygulanan istikrar politikasını ana hatlarıyla özetlersek, kısa dönemli hedefler için ortodoks şok terapisini, uzun dönemli hedefler için ise heterodoks-aşamalı tedavi metodunu da kapsayan karma tedbirlerin uygulanmağa çalışıldığını söyleyebiliriz. Şok terapisinin uygulanması sonucunda, 1993 ve 1994 yıllarında sırasıyla %1129 ve % 1663 olan enflasyon oranları düzeyleri 1996 yılında %19,9’a, 1997 yılında %3,7’ye kadar düşürülmüştür, yani enflasyon sorunu çözülmüştür.

kavuşturulması ve bütçe açığının asgariye indirilmesi konularında başarı elde edildiği halde, mülkiyet ilişkilerinin transformasyonu ve yapısal reformların uygulanmasında aksamalar kendini göstermiştir.

Mülkiyet ilişkilerinin transformasyonu konusuna gelince ilk önce kaydetmek gerekir ki, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından Mülkiyetin Korunması Hakkında Kanun kabul edilmiş ve bu kanunla serbest piyasa ekonomisinin en temel gereksinimi olan özel mülkiyet anlayışı ve mülkiyet hakları da yasal bir çerçeveye oturtulmuştur.

Sovyetler Birliği döneminde “Halk Mülkiyeti” adı altında sadece “Devlet Mülkiyeti”

mevcut olduğundan mülkiyet ilişkilerinin transformasyonu için geniş kapsamlı bir özelleştirmenin uygulanması da zorunlu hale gelmişti. Bu yüzden 1995 yılından itibaren Azerbaycan’da kupon (vauçer) dağıtılmasıyla özelleştirme uygulamaları başlatıldı.

Azerbaycan’da kamu sektöründe verimliliğin ve etkinliğin arttırılmasının tek yolu yapısal reformların uygulanmasından geçiyordu. Yapısal reformlar içerisinde başlıca yeri ise hiç kuşkusuz, kamu hizmetlerinin yönetimi ve merkezi idarenin örgütlenmesi, memur çalıştırma, ücret, maaş ve benzeri diğer teşvik sistemleri ile bağlı yapısal değişmelere önem verecek organizasyon reformlarının tutması gerekiyordu. En doğru ve kusursuz iktisat politikası programlarının başarı derecesi de onları uygulayacak olan kurumların gücü ve memurların yetenekleri ile sınırlıdır. Dolayısı ile, yapısal reform uygulamaları, bu programları uygulayacak olan kurumların çalışma performanslarını yükselterek daha etkin ve verimli çalışmalarını sağlayabilecek önlemleri de mutlaka içermeli idi.