• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan’ın Stratejik ve Jeopolitik Önemi

I. BÖLÜM

1. Azerbaycan’ın Stratejik ve Jeopolitik Önemi

20. yüzyılın sonunda dünyada yaşanan küresel gelişmeler, özellikle Varşova Antlaşması Örgütü’nün iptal edilmesi, “Soğuk Savaş”ın sona ermesi, SSCB’nin dağılması uluslararası alanda siyası ortamın ciddi biçimde değişmesine ve yeni jeopolitik durumun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Post-Sovyet mekanında ortaya çıkan yeni bağımsız devletlerin doğrudan uluslararası ilişkiler sistemine katılması ve kendi çıkarlarını gözeten dış politika kursunu hayata geçirmeye başlaması dünyada yeni uluslararası ilişkilerin oluşumunun biçimlenmesine yol açmıştır. Bu durum, bir taraftan uluslararası alanda siyasi gerginliğin azalması, küresel çatışmanın ortadan kalkması ile sonuçlanmışsa da diğer taraftan, siyasi, ekonomik ve askeri açıdan stratejik önem taşıyan, çıkarların kesiştiği bölgelere dönüşen bir takım mahalli merkezlerin oluşumuna yol açmıştır.63 Bu denli önemli jeopolitik bir konumda yerleşen Azerbaycan Cumhuriyeti, SSCB’nin dağılmasıyla birlikte, 1991 yılı 18 Ekim’de kendi bağımsızlığını ilan etmiş ve 80’li yılların sonu 90’lı yılların başlarında uluslararası alanda meydana gelen değişikliklerle, milli devlet ilkelerine uygun yeni dış siyasetin oluşturulmasını ve uygulanmasını en önemli konu olarak ön plana çekmiştir.64

Post-Sovyet mekanının, Hazar-Karadeniz Havzası ve Güney Kafkasya’nın modern jeopolitik karakteristiğini, bölge ülkelerinin gelişme eğilimlerini ve

63 Ali Hasanov, Müasir Beynelxalq Münasibetler ve Azerbaycanın Xarici Siyaseti, Azerbaycan

Neşriyyatı, Bakı 2005, s. 211.

perspektiflerini değerlendiren birçok uzmanlar; kullanışlı coğrafi, jeopolitik, jeo- ekonomik, askeri, jeostratejik pozisyonların; izlediği bağımsız iç ve dış politikanın; zengin doğal kaynaklarını, maddi, manevi, emek ve insan kaynaklarını, Doğu-Batı alternatif ulaşım ve iletişim, transit ve enerji koridorlarının oluşturulması alanında yürüttüğü çokuluslu politikası ve tutuğu doğru konumunun; iç sosyo-politik istikrarı sağlamasını, demokratik devlet, sivil toplum, piyasa ekonomisi oluşturma ilkelerini rehber tutması; son on yılda ulaştığı dinamik sosyo-ekonomik gelişimi ve gelecek gelişim potansiyelini dikkate alarak Azerbaycan Cumhuriyeti’ni bölgenin jeopolitik bakımından en önemli ve umut verici ülkesi olarak kabul etmişlerdir. Uzmanların görüşüne göre, jeopolitiğin temel değer ölçüleri olarak hareket eden bu faktörler ülkenin hem uluslararası değerini, hem de günümüz dinamik gelişimini önemli kılmıştır.65

Harita 3. Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Arazi ve Jeopolitik Haritası.66

Azerbaycan, Doğu ile Batı’nın, Kuzey ile Güney’in kesiştiği coğrafi mekanda bulunan, zengin kültürel mirasa ve gelenekselliğe sahip eski bir yerleşimdir. Azerbaycan yerleşmiş olduğu coğrafi konumundan dolayı her zaman uygarlığın

65 Ali Hasanov, Azerbaycanın Geosiyaseti, Zerdabi LTD, MMC, Bakı 2015, s. 123. 66 Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Arazi ve Jeopolitik Haritası,

ortasında olmuş ve tam anlamı ile ister Batı’nın, isterse de Doğu’nun çok fazla etkisini kendi üzerinde hissetmiştir. İnsan ve insanlığın beşiği olan Azerbaycan’da, hayat çok erken dönemlerde ortaya çıkmıştır. Hatta milattan önceki yıllarda da Azerbaycan’da gelişmiş kültür mevcut olmuştur. Kafkasya’nın Güney Doğusunda yerleşmekle önemli jeopolitik konuma sahip olan Azerbaycan’ın Rusya, İran, Türkiye, Gürcistan ve Ermenistan ile doğrudan, Hazar Denizi yoluyla da Merkezi Asya devletleri ile sınırlara sahip olması onun bölgedeki jeopolitik rolünü daha fazla yükseltmiştir. Arazi, nüfus, aynı zamanda sosyal ve ekonomik göstergelere göre Azerbaycan Kafkasya’da belirleyici role sahiptir.67

Azerbaycan’ın jeopolitik değerinin artmasını ve dış ülkelerle ilişkilerinin kurulmasını olumlu etkileyen temel faktörlerden biri de onun önemli jeopolitik, coğrafi konumda yerleşmesi olarak kabul edilmektedir. Ülke dünyanın en önemli bölgelerinden sayılan Avrasya’nın ortasında bulunduğu, Hazar-Karadeniz Havzası, Güney Kafkasya’da süren önemli olayların ve ulus ötesi çıkarların tam ortasında yer alıyor. Azerbaycan’ın yer aldığı jeopolitik köken ve konum, jeopolitik teorilerde uzmanlar tarafından net olarak belirlenmiştir.68

H. J. Mackinderin 1904 yılında yarattığı kavrama göre Azerbaycan’ın bulunduğu arazi “Tarihin Coğrafi Mihveri” olarak bilinen merkezin jeopolitik konumuna aittir. Mackinderin 1919 ve 1943 yıllarında tamamladığı teoride bahsi geçen jeopolitik konumun, Dünyanın Kalbi (Heartland) sınırları nispeten değişse de Azerbaycan yine de tam olarak onun bünyesinde, Mackinderin “Doğu Avrupa’dan Çin’e kadar uzanan Avrasya’nın merkezi toprağı” olarak adlandırdığı bu geniş arazinin tam ortasında yer almıştır. Mackinderden sonra dünyanın jeopolitik durumunu tasvir etmiş tüm jeopolitik teorisyenler Azerbaycan’ı “Heartland” sınırları içerisine dahil etmişler.69

67 Haydar Aliyev, Binyıllıkların Kavşağında, Bakı 2001, s. 43. 68 Ali Hasanov, a.g.e, s. 124.

Azerbaycan Gürcistan ile birlikte, Hazar-Karadeniz arasındaki çok önemli karasal jeopolitik mekanının, Türkmenistan ve Kazakistan ile birlikte Avrupa, Güneydoğu Asya’nın, Rusya ve İran’la birlikte Kuzey-Güney koridorunun, Doğu- Batı arasındaki diğer çokuluslu ulaşım, iletişim projelerinin, NATO ve KTMT70 gibi

askeri-stratejik bloklaşmaların temas hattında bulunduğu, hem Avrupa’nın, hem Asya’nın, hem de söz konusu alanlarla ilgili Hazar-Karadeniz Havzası ve Güney Kafkasya’nın bölgesel çıkarlar mücadelesinde önemli vesile olarak görev alır.71

Bu durumda, ülkenin modern jeopolitik özelliklerine dayanarak söyleyebiliriz ki, bağımsızlığını elde ettikten sonra tarih açısından geçen kısa dönem boyunca Azerbaycan geçiş dönemini tamamlamış, güçlü bölgesel jeopolitik faktöre çevrilmiş, küresel siyasette de kendi sözü, görüş ve konumu ile seçilen bağımsız devlet olarak harekete başlamıştır. Bağımsızlığını elde ettikten hemen sonra kendi refahını ve ekonomisini iyileştire bilmek açısından Batı’ya yönelik ve bağımsız bir politika izlemeye başlamış, bu çerçevede kendi dış politikasını şekillendirmiştir. Azerbaycan’ın dış politikası bir alt başlıkta daha geniş bir şekilde ele alınmıştır.