• Sonuç bulunamadı

4.8. Glasiyal Şekiller

Bilindiği gibi Türkiye‘de Pleyistosen’in Würm devrinde günümüz iklim şartlarına göre daha nemli iklim şartları hüküm sürmüş ve bu iklim şartları altında iç bölgelerimizdeki mevcut göllerin seviyesi yükselmiş ve bazı kapalı havzalarımız göllerle işgal edilmiş, bazı yüksek dağlarımızda buzullaşma meydana gelmiştir (Atalay, 1984, s. 129). Dünyanın değişik bölgelerinde yatay ve dikey sınırı çok farklı olan buzullaşma seviyesi, ülkemizde de batıdan doğuya, güneyden kuzeye doğru farklı şiddet de gelişmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında yükselti, dağların uzanış istikameti, dağların kütlevi yapısı, hava kütlelerinin hareket yönleri etkili olmuştur. Dördüncü zamanda buzullaşmanın Toroslar’da etkili olduğuna çeşitli çalışmalarda değinilmiştir (Blumenthal, 1952, 1956; Planhol ve İnandık, 1958; Onde, 1954; 1958, Atalay, 1973; Selçuk Biricik 2010; Tonbul ve Ege, 2003; Ege ve Tonbul, 2005; Sarıkaya, Çiner,

91

Haybat ve Zreda, 2014; Seven, Ege ve Tonbul, 2016; Seven, Ege ve Tonbul, 2017; Ege 2017). Anadolu’da Pleistosen buzullaşmasına uğramış dağların büyük bir kısmı araştırılmış olmasına karşılık, Engizek Dağı, glasiyal topografya şekilleri bakımından da bugüne kadar herhangi bir araştırıcı tarafından incelemeye tabi tutulmamıştır. Engizek Dağı’nın Pleyistosen’de buzullaşmaya uğradığı ve bu dönemde dağlık kütle üzerinde buzul şekillerinin gelişmiş olduğu ilk kez tarafımızca öne sürülmüş ve 2016 yılında gerçekleştirilen Türkiye Kuvaterner Sempozyumunda (TURQUA) ‘‘Engizek Dağları’nda Pleyistosen Buzullaşmasına Ait İlk Bulgular” adı altında bildiri olarak sunulmuştur. Engizek Dağı’nın buzul topografyası açısından bilimsel literatüre kazandırılması gerekmektedir.

Şekil 28. Engizek Dağı’nda görülen Glasiyal şekiller

Engizek Dağları’nda buzul şekillerinden birçoğuna rastlanılmaktadır. En karakteristik buzul şekilleri sirkler, buzul vadileri ve moren depolarından müteşekkildir. Engizek Dağı’nın en yüksek yerini oluşturan Engizek Tepe 2814 m. yükseltiye sahiptir. Engizek Tepe (2814 m), Taşpınar Tepe (2743 m) ve Ziyaret Tepe (2770 m)’nin kuzey kesimlerinde oldukça karakteristik sirkler mevcuttur. Bahsi geçen bu sirklerin ağız kısımlarında çık kısa da olsa buzul vadileri yer almaktadır. Engizek Dağları’nın kuzey kesiminde buzul aşınım şekillerinin içerisinde ve cephe kısımlarında ablasyon, dip ve cephe morenlerine rastlanmaktadır (Şekil 28, 29).

Şekil 29. Engizek Tepe Sirki- Çevirmeyayla’sı morenleri gösterir kesiti

Bugün Türkiye’de buzul bölgelerinde etkili olan buzul aktivitesinin gerçekleşme döneminin zamanını ortaya koyabilmek belirli yöntem ve teknikler kullanılarak yapılabilmektedir. Bu metotlar ışığında buzul sahasından alınan numune kayaçlar üzerinde yapılan belirli analizler sonucunda buzulun ortalama yaşı tespit edilebilmektedir. Kozmojenik yaşlandırma yöntemleri buzullaşmanın gerçekleşme döneminin belirlenmesinde bugün ideal sonuçları veren bir yöntem olarak kullanılmakta ve her geçen gün kullanım alanı genişlemektedir. Yapmış olduğumuz arazi çalışmaları neticesinde Engizek Dağı’nda Pleyistosen döneminde buzullaşma süreci yaşandığı tespit edilmiştir. Muhtemelen Pleyistosen’in Würm döneminde bölge buzullaşma süreci yaşamıştır. Tüm bu verilerin ışığında sahada buzullaşma döneminin zamanının ortaya konulması amacıyla kozmojenik yaşlandırma yönteminin kullanılması

93

kararlaştırılmıştır. Bu işlemin yapılabilmesi için uygun noktalardan uygun numunelerin alımı sağlanmıştır. Fakat bu yöntemin ülkemizde uygulama alanının olmaması, yurtdışı bağlantılı olarak yapılması bazı zorlukları da beraberinde getirmiştir. Bu zorlukların en önemlisi de analizi yapılacak olan kayaçların veri sonuçlarının bir yıldan fazla süre ile tarafımıza iletileceğidir. Bu nedenden dolayı proje süresinin kısıtlı olması neticesinde alınmış olan kayaç numuneleri gönderilememiştir.

4.8.1. Sirkler

Sirkler, Engizek Dağları‘nın genel olarak kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı kesimlerinde görülürler. Sayıları çok fazla olmamakla beraber 17 sirk bulunmaktadır (Şekil: 28).

Kuzeye bakan sirklerin en karakteristik olanları adeta bir sirk havzası şeklindeki Engizek Tepe ve Taşpınar Tepe’nin kuzeyindeki sirk havzasıdır. Oldukça dik bir geri yamaca sahip olan bu sirkin çapı 500 m. genişliği 600 m.’dir. Elips şeklinde bir sirk olup geri yamacında eğim %60’ın üzerinde, yaklaşık 170 m. derinliğinde bir sirktir. Sahamızın en karakteristik sirklerinden biri olan Engizek Sirki’nin içerisinde ve cephe kısmında oldukça yoğun morenler bulunmaktadır. Sirkin çanağının içerisinde yaz aylarında kuruyan mevsimlik bir göl oluşmaktadır. Çalışma alanındaki en büyük sirkin bulunduğu bu alanda sirklerin geri yamaçları oldukça dik olması şiddetli bir aşındırma geçirmiş olmalarını göstermektedir. Sirklerin önlerinde yer alan yoğun moren deposunun varlığı buna delil oluşturmaktadır (Foto 36, Şekil 30).

Engizek Tepe’nin batı kesiminde de yine küçük bir sirk bulunmaktadır. Bu alandan batı kesime doğru Çukursulak mevkiinde de irili ufaklı birçok sirk bulunmaktadır. Engizek Tepe’nin doğu kesiminde Taşpınar Tepe’nin kuzeyinde 100 m. derinliğinde bir sirk bulunmaktadır. Bu sirkin ağız kısmında 90 m.lik bir eşik mevcuttur. Araştırma sahasında Kuzuyatağı Tepe’nin kuzeyinde de irili ufaklı birçok sirk mevcuttur. Çalışma alanımız içerisindeki en alçak seviyedeki sirklerden bir tanesi de 2335 m. yükseltideki Çevirme yayla sirkidir. Doğu-batı istikametinde şekillenmiş bir sirk olup geri yamacı 100 m. kadardır. Ağız kısmında 40 metrelik bir eşik ile basamaklı olarak buzul vadisine geçilmektedir.

Engizek Dağları üzerinde bir diğer önemli sirk ise Küçükyeşil yaylasının güney- güneydoğu kesiminde ve Hacıbeli Sırtının kuzey kesiminde 2200-2250 m. arasında yer alan sirktir. Sirkin iç kısmı ve ağız kısmında çok karakteristik moren depoları yer alır

(Şekil 28, Foto 37). Kuzeye bakışlı olan sirkin geri yamacında eğim % 40’ın üzerindedir. Yine bu çevrede Saçkaya Tepe’si çevresinde irili ufaklı oldukça fazla sirkler mevcuttur.

Engizek Dağları üzerinde sirklerin yoğun olarak bulunması 2200 m. den yüksek kesimlerin uygun eğimde ve dağın kuzey kesimlerinde uygun buzullaşma şartlarının yaşanmasıdır. Bunun yanında bu alanda sirklerin yoğun olarak bulunmasının bir diğer sebebi ise kireçtaşlarından müteşekkil sahada buzullaşma öncesinde karstlaşma sonucu meydana gelen dolin ve uvalaların buzullaşmaya uygun çukurluklar olmasıdır.