ğer insan zaaflarından bütünüyle uzaktı. İçtenlik ve sam im iliğiyle de ö r nek b ir kişiydi.
II. Dünya Savaşı başladıktan sonra Isis'in Belçika’da yayınına a rtık d e vam edilem eyeceği kesinleştiğinde, Sarton Boston’da yerel m atbaalar ile tem asa geçti. Böyle b ir yayıncının b ir temsilcisiyle ko nuşurken, yan oda da b u lu n an ve konuşm alara kulak m isafiri olan Dr. A lexander Pogo bu adam ın Sarton’u bazı m akul olm ayan düşü nceler için kandıracağı korku suna kapıldı ve zam an zaman görüşm eye m üdahale edici hareketlerde b u lundu. Fakat Sarton o daları ayıran kapıyı kapattı ve adam ın onun la daha özel konuşm asına izin verdi. Adam gittikten sonra Pogo’nu n endisesine bakm ak gerekiyordu; ve, Sarton bu konuda Pogo’nu n endişesini tak d ir et mekle birlikte, adam ın pazarlıktan m em nun olmasını ve nihayette iş adamı olarak adam ın işinin, m üşteri olarak Sarton’dan daha açıkgöz olm ak ve pazarlıklarında kendisinden bazı avantajlar elde etm ek olduğunu izah etti.
D aha önce de ifade ettiğim gibi, o n un bilim tarih i k ü ltü rü n ü n in san lara kazandırılm ası için öncü olarak kendi isteğiyle k end ini adam aya ka ra r verdiği m esleğinde ve h attâ bilim tarih in i bağım sız b ir akadem ik disiplin olarak kurm ak için ana ilgisinde Sarton, bilim tarih çile rin in ye tişm esine ilişkin kafasındaki ideal m odeli sabit olm akla beraber, dogm a tik ya da aşırı hevesli değildi. Fakat, b ü tü n hepsi o n u n açık fikirliliği ve başka şeylere karışm am ak isteği yüzündendi. Ve, b u n lard a n başka, bilim tarih çile rin in eğitim i için düşü n dü ğ ü ideal p ro g ram ın d a gerçekçi ve m a kuldü; bilim tarih in d e ileri sınıf adaylarının son derece iyi niyetle veya saflıkla, h attâ iyi eğitim görm üş çevreler tarafından zam an zam an iddia edildiği gibi im kânsızı b aşarm aları için uğraşm ıyordu.
D isiplin k urucu olarak Sarton, meselâ, 1936 veya 1932’den önce, bi lim tarih çile rin in yetişm esine ilişkin kafasında biraz m übalağalı p ro jele re sahip olmuş olabilir; fakat, düşüncelerini resm en pratiğe dönüştürm eye başladığında plan ların ı daha ılım lı boyutlara yum uşatm ış olmalı. Çin ast ronom isinde, M ezopotamya tıbbında, Yunan m atem atiğinde, O rtaçağ İs lâm kimyasında ve O ndokuzuncu yüzyıl fiziğinde ihtisaslaşmak veya uzm an olm ak elbette ki m üm kün değildir, tıpkı aynı kişinin beyin cerrahı, solu n um hastalıkları uzm anı ve çocuk hastalıkları m ütehassısı olm asının im kânsız olması gibi. Bu d u rum , bilim ta rih in in bağım sız b ir akadem ik disiplin olması gerektiği ve bilim tarih çile rin in , tıpkı tıp, veya m atem a tik, fizik, psikoloji, edebiyat, felsefe ya da h e rh a n g i b ir kapsam lı incele me sahasında olduğu gibi, bilim tarih inin b ü tü nü hakkında kabataslak bir bilgiye sahip olm alarının beklenm esi gerektiği düşüncesini mantıksız hale getirm ez.
GEORGE SARTON VE BİLİM TARİHİ 151
Yazımı neticelend irm eden önce Profesör Sami H am arneh ’e atıfta bu lu n m an ın ve on u n Sarton hakkındaki “Sarton an d the Arabic-Islamic Legacy” adlı yazısından bazı p asajları alın tılam anın yerinde olacağı kanı sındayım. Sami H am arneh şöyle söylemekte:
“Sarton için çok büyük anlam ı olan ve gerçekleşm eleri ve uygulam a ya konm aları kendisini çok m em nu n eden iki iş Isis ve Introduction'u n ya yını ve hararetli biçim de kabul görm eleri idi. Bunlara yaşamının en verimli d önem ini hasretm iş ve yine en iyi bu eserler dolayısıyla h atırlanm ak ta dır. Başlangıçta Sarton bu iki yayının elele ilerlem esini planlam ıştı. Isis’- in, bilim ve k ü ltü rü n genel tarihsel d u ru m la rı ile ilgili belirli m akaleleri, araştırm a bulgularını, yeni konuları, soru ve cevapları, kitap tanıtm aları nı ve sistem atik k ritik bibliyografyaları kapsam ası tasarlanm ıştı. Sistem a tik k ritik bibliyografyalar, kurm ak için çok uğraştığı ve önem li öncüsü olduğu tam am iyle yeni bu akadem ik disipline yeni b ir ru h , boyut ve dü zen getirdi. Böylece, Sarton sahn eden çekilm eden önce, bilim tarih i ko nusu sadece Yeni Dünyada değil, fakat aynı zam anda Eski pek çok ülkede akadem ik çevrelerin daim î b ir parçası olarak sağlam b ir biçim de k u ru l muş oldu.” 77
Sarton’u n b ir başka hedefi de 1924 O cak’ında ABD’de ‘Bilim Tarihi K u rum u ’ k u ru ld u ğ u n d a gerçekleşm iş oldu. İki yıl sonra Isis bu k uru m u n resm î organı oldu. Kurum la birleşm esinden itibaren dernek Isis’e malî des tek olm asına rağm en, k ırk yılın büyük bölü m ü n de Sarton, d erg in in faali yet ve yayın giderlerinin büyük bölüm ünü kendi cebinden ödemeye devam etti. 1952 yılında, H arv ard’dan em ekli olduktan sonra, bu sorum luluğu bıraktı; ve, Isis’in editörlüğü başkalarına geçti. Fakat b ir zam anlar Sarton’ u n baba gibi kendini adadığındaki aynı ru h u asla yeniden bulm adı.
“B urada, kapsam lı beş ciltlik Introduction’ın Sarton’u n ondokuzuncu yüzyıl sonuna kadar b ir bilim tarih i p ro jesin in yalnızca ilk kısm ını oluş tu rd u ğ u açıklanm alı. Ama devam etm ek için gerekli malzem e ve h azır lıklar öyle m uazzam dı ki XV. yüzyılda d u rd u rm a k z o run da kaldı. O nunla aynı düzeyde bilgi ve kusursuzluğa sahip b ir kim senin yaşam süresince b u dizi tam am lanam azdı. İtira f edildiği gibi birtakım , h attâ değişik kabi liyet ve akadem ik vasıflara sahip araştırıcı nesilleri gerektiriyordu. Bizzat Sarton şöyle yazmıştır: “İncelem em i yirm inci yüzyıla götürem eyeceğim zaten sarihtir.” O n u n bilim sel araştırm a sahasının genişliğini b elirtm ek güçtür. A raştırm alarının örneğin 1931 Ocak ayındaki m ateryaline b ir göz atm ak bu konuda b ir fikir verecektir. 3100 kadar kitap, 4000 risâle, m o nografi ve yeni baskı, 41.000 dolayında bibliyografya kartı gözden geçir m iştir. 1947’ye k adar bu “ m alzem e d eposu” 3400 kitaba, 13.500 risâleye,
ve 80.000 k art ve diğ er belgeye ulaşm ıştır. B ütün b u n lara H arv ard k ü tü p h a n e le rin d e n istifade im kânı eklenm iştir. Sarton, disipline olm uş çok ge niş b ir bilgi ve k ü ltü r ile büyük b ir entellektüel b aşarın ın üstesinden gelm işti ki bu işe hayatının en verim li yıllarını adam ıştı. O n u n gönüllü olarak yaptığı bu çetin iş acımasızca ihm al edilm iş olan alanlarda ilgiyi gayretli biçim de a rtırd ı. Ve kapsadığı dönem ler için, b ir insanın güç ve yeteneği d ah ilin d e m üm kün olan en tam ve doğru biçim de yayınlanmış ilk uygarlık incelem esiydi.” 78
Yine Sami H am a rn e h şöyle yazm aktadır:
“Introduction’ın b irin ci cildi (1927) dokuz yıllık b ir hazırlık zam anı al
mış ve iki bin yıllık b ir dönem i kapsam ıştır. Sarton “ Bu büyük düşünce beni kork udan titretm ek te” diye yazmıştır. 1930 E kim inde Sarton ikinci cilt (iki kısım) için son tash ih lerin i tam am lam ıştır. O nüç yıllık hazırlık tan sonra 1931 Tem m uzunda yayını tam am lanm ıştı. Ü çüncü ciltin (bu da iki kısım dır) tam am lanm ası ise yirm iyedi sene aldı. Bu ciltlerde hem an a litik hem de sentetik araştırm a m eto du nu kullandı. Amacı, araştırıcıla rın h e r konu için zam anın bilgisinin d u ru m u n u m üm kün olduğunca tam b ir şekilde b ilm elerini sağlam aktı. Eser, O rtaçağ bilim ve tekniğinin do ğu ve batıda b irik erek artan bilgisini tek b ir sentez içinde bü tü n leştirerek ilk defa oldukça m ükem m el izahını içine alm ıştır.
“ 1947 yılı so nlarına k adar Isis’in 103 sayısı (35 ciltte) ve 67 kritik bib liyografya, ve 0 « m ’in yedi cildi çıkmıştı. Sarton nükteli biçim de şöyle açık lamakta: “Eğer d ördüncü cilt için teşebbüse geçseydim on onbeş sene (veya daha fazla) alırdı. Bu, ancak ölüm süzlüğe özenm e olurdu.” G erçekten bu ifadeyi yazdıktan dokuz seneden daha az bir zaman sonra öldü. Bu nedenle “yaşam ının geriye kalan zam anını daha kısa (ve daha küçük) g irişim lere” adam ayı tercih etti. Geç O rtaçağ dönem ine ilişkin araştırm aların ı Röne sans ve erk en M odern çağlara taşıyan daha küçük k itaplar tasavvur etti. Fakat b u rda bile ve ilerlem iş yaşında şunu tekrarlam ıştır: “Hakikati ve ger çek olanı g aran ti altın a alm ak için h e r şeyi kendi gözlerim le sınamaya ka ra r verm iştim .” 79
Sarton’un Introduction’ları onbeşinci yüzyıla kadar getirebilm iş olm a sı bilim tarih çileri ve entellektüel tarih ö ğrencileri için büyük b ir nim et olmuştur. Onaltm cı yüzyıl, m odern dönem lerin bütünleyici b ir parçası ola rak ve O rtaçağlarla sürekliliğin sona erdiği b ir dönem olarak d üşün ü l müştü. Bu geleneğin b ir sonurgusu olarak hem hoca hem de araştırıcı daha sonraki yüzyıllar için çok fazla güçlüğe uğ ram adan referans kitapları b u lacaktır; halbuki onbeşinci yüzyıl için d u ru m oldukça farklıdır. Bu yüzyıl
GEORGE SARTON VE BİLİM TARİHİ 153
için ne bu d ö n em in b ir b ü tü n olarak ya da esas özellikleri için çok yönlü g ö rü n tü le rin i elde etm ek, ne de bu dönem özel p ro b lem lerin i yeterince aydınlık zem inlere yerleştirm ek kolay değildir. Introduction’m b ir parçası olarak onbeşinci yüzyıl için özel b ir cilt, ya da o n d ö rd ü n cü yüzyıl için ol duğu gibi b ir çift cilt, bu nedenle Sarton’u n bu eserini entellektüel tarih öğrencileri ve bilim tarih çileri için güvenilir b ir re h b e r olarak çok iyi b ir d u rm a noktası olm uştu.
Sarton’u n çok geniş faaliyet alanı ve olağanüstü geniş ilgi sahası, şüp hesiz, hem O rtaçağı hem de İslâm Dünyasını aşm ıştır, ki bu dönem lerin h e r ikisine de Introduction’lar çok ışık tutm uştur. B unların h e r ikisi için de ansiklopedik ve eklektik b ir tabiatta olsa da kapsam lı b ir sentez gerek miştir. Ancak Sarton’un Introduction’m m İslam Dünyasını ele alışı gözönüne a lın d ığın d a d aha tam olarak nitelenebileceği söylenebilir. Ç ünkü İslam D ünyasına entellektüel dünya tarih in in b ir ana safhası ve devresi olarak dah a sarih biçim de dikkati çekmeye hizm et etm iştir. Ve, hem de, en azın dan göreli b ir ifadeyle, böyle b ir takdim e en acil biçim de lâyık olan bu dönem için ay rıntılı genel ve güvenilir b ir re h b e r ile k en dilerini d o n at maya m eraklı araştırıcılara da yardım etm iştir. B undan başka, O rtaçağ İs lâm ve Avrupa geç ortaçağları h er ikisi de gözönüne alındığında Sarton’un eserlerin e dayanabildiği çok önem li ö n cüler sorusu vardır. Fakat bunlar, hâl-i h âzırdaki gibi b ir m akalede sadece yüzeysel b ir biçim de ele alınabi lecek büyük sorulardır.
Profesör Sami H am arneh, Sarton’u n İslâm’ı ele alışı konusundaki ba şarısının b üyü klüğünün bu yönüne ilişkin şunları söylem ektedir:
“Sarton’u n beş ciltlik Introduction’ı tam am lam asından neredeyse bir yüzyıl önce bazı m üşteşrik ve A rap inceleyicileri İslâm-Arap mirası üzerine anıtsal eserler ortaya koymuşlardı. Birkaçının adını verm ek gerekirse, Wüs- tenfeld, C houlant, A hlwardt, Mueller, H oustm a, Fluegel, Suter, Brockel- m ann, Pertsch ve M eyerhoFu sözkonusu edebiliriz. Fakat bu uygarlığın yeri ve m ünasebeti, bilim ve teknolojisinin tarih i ve b u n u n evrensel etki si konusunda Sarton’u n katkısı eşsiz kalm ıştır. Sarton bu öncü ve araştırı cıların değerli b ir izleyicisi oldu. Bu araştırıcılar arasında o, sem ereli yaşam ının kırk yılından daha fazlasında Isis, Introduction ve diğer yayın larda yaptığı üzere Arap-İslam bilim ve teknolojisine önem li b ir yer ve re n ilk ve en dinam ik kimseydi. Bu katkılar, yeni önem li gözlemlere, sonuçlara ve fikirlere yol açan eski ve klâsik m irasın yalın b ir intikalini aşar.” 80