• Sonuç bulunamadı

Aydınlatmanın Konusu

C. Hastanın AydınlatılmıĢ Olması

3. Aydınlatmanın Konusu

a. Tanı ve Bulgular

Hastanın kendi geleceğini belirleme hakkını kullanması açısından önem taĢıyan

unsurlardan biri de, tıbbi bulgular ve tanı hakkında aydınlatılmasıdır140. Hastanın neye

138

Hasta Hakları Yönetmeliği 28. madde 1. fıkra: “Mevzuatın öngördüğü istisnalar dışında, rıza herhangi

bir şekle bağlı değildir.”

139 ÖZSUNAY, Ergun: “ Alman ve Türk Hukuklarında Hekimin Hastayı Aydınlatma Ödevi ve Ġstisnaları”, Türk Hukukunda Hekimin Hukuk ve Cezai Sorumluluğu, MHAUM Sorumluluk Hukukundaki Yeni GeliĢmeler V. Sempozyumu, Ankara 12/13 Mart 1982, Ġstanbul 1983, s. 31-60. 140 ÖZSUNAY, s. 41; ERMAN, s. 106; KarĢıt görüĢ, tedavi aydınlatmasının amacı, kiĢinin kendi geleceğini kullanmasını sağlamak olmayıp, asıl olanın hekimin tavsiyeleri ile hastayı yönlendirerek mümkün olan en iyi tedavinin yapılmasını sağlamak ve komplikasyonları önlemek olduğu ifade edilmiĢtir (HAKERĠ, Tıp Hukuku, s. 110).

36

rıza gösterdiğini bilmesi açısından teĢhis ve buna bağlı tehlikeler hakkında

aydınlatılması gerekmektedir141

.

Hastanın, tıbbi müdahale hakkında sağlıklı bir karar verebilmesi için, bulgular üzerinde bilgi sahibi olması büyük önem taĢımaktadır. Hastanın seçimini her zaman etkileyecek etken olarak görülen tanının, hastaya bildirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple, bulgular üzerinde yeterli bilgilendirmenin, aydınlatma yükümlülüğünün bir

parçası olduğu savunulmuĢtur142

.

Bu tür aydınlatmalarda hekim, hastasına tıbbi müdahalenin gerekliliği konusunda bilgilendirmelidir. Tedavinin baĢarısı ve kiĢinin sağlığına yönelik tehlikelerin önlenmesi için hekim, hastasına, belirli davranıĢ Ģekillerine uyması

gerektiğini açıklamalıdır143

. Tanı ve bulgular konusunda hekim tarafından yapılacak aydınlatmanın, ayrıntılı betimlenme olarak değil de hastalığın ağırlık derecesi üzerinde, genel bir bilgilendirmenin yapılmasının yeterli olacağı ifade edilmiĢtir. Tanı konusunda bir kesinlik bulunmadığı takdirde ise, hekimin aydınlatma sırasında temkinli davranması, o anki bilgi ve görüĢ düzeyinin geçici olduğunu vurgulaması

gerekmektedir144.

Hastanın, sağlığı ile ilgili bulgular ve bu bulguların anlamı hakkında özel bir haklılık sebebi olmaksızın teĢhisin gizlenmesi, aydınlatma eksikliği bağlamında,

hekimin özen yükümlülüğünün ihlali olarak ifade edilmiĢtir145

.

ĠletiĢim kurabilen hasta çocuğun, tanı ve bulgulara yönelik haberdar edilmesinde, küçüğün anlama kapasitesine göre yapılacak müdahale anlatılmalı, korkmaması sağlanmalıdır. Hastalığın gidiĢatı kötü bir durum gösteriyorsa, durum

141

KAYALI, s. 35.

142 KarĢıt görüĢ ise, teĢhis ve bulguların, kural olarak aydınlatma yükümlülüğünün kapsamına girmediği ifade edilmiĢtir. Bu görüĢü savunan yazarlara göre, özellikle ağır hastalıklar bakımından, teĢhis ve bulgular konusunda hastaya bilgi vermekten kaçınılabileceği ya da yanlıĢ bilgi verilebileceği, teĢhisinin açıkça hasta tarafından talep edildiğinde açıklanması gerektiği savunulmuĢtur. Hastanın müdahaleye rıza göstermesi için, müdahalede bulunulmaması halinde ortaya çıkabilecek tehlikeleri mutlaka bilmesi gerekiyorsa, bunun tersinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiĢtir (ERMAN, s. 106-107).

143 HAKERĠ, Tıp Hukuku, s. 110. 144

ERMAN, s. 107. 145 OZANOĞLU, s. 66.

37

hastaya doğrudan değil, dolaylı Ģekilde söylenmelidir. Çocuk hastalarda ise, çocuklara hastalığın kötü gidiĢi söylenmeyebilir. Ancak bu durumu çocuğun yakınlarının bilmesi

gerekmektedir146.

b. Müdahalenin YürüyüĢü

Aydınlatma yükümlülüğünün konusunu oluĢturan tedavi sürecinde, hekim, hastasını öngörülen müdahalenin Ģekli, etkileri ve süreci hakkında bilgilendirmelidir. Hastanın seçimini etkileyecek her türlü noktaya değinerek, farklı tedavi seçenekleri

konusunda da aydınlatma yapmakla yükümlüdür147

.

Hekimlerin, teĢhis neticesinde elde ettiği bulgular çerçevesinde belirlenen fiziksel ya da ruhsal bozuklukların tedavisi, bu tedavi sürecinde gerçekleĢmesi muhtemel müdahalelerin gerekliliği, türü, gerçekleĢtiriliĢ tarzı ve kapsamı ile böyle bir tıbbi müdahalenin gerçekleĢtirilmemesi durumunda doğabilecek sonuçlar hakkında,

hastalarını aydınlatmaları gerekmektedir148

.

Müdahalenin yürüyüĢ ve kapsamında aydınlatılması gerekli olan bir diğer husus da, tamamen güvene dayalı hasta-hekim iliĢkisinde, müdahaleden önce müdahalede bulunacak hekimin, hastaya, bizzat kendisini tanıtması gerektiği belirtilmiĢtir149

.

c. Sonuçlar, ġans ve Riskler

Hekimin müdahale sonrasında ortaya çıkma olasılığı kesin olmamakla birlikte,

değiĢik oranlarda oluĢabilecek sonuçlar bakımından aydınlatma yükümlülüğü vardır150

. Her tıbbi müdahalede komplikasyonlar veya planlanmayan geliĢmelerin ortaya çıkması

146

DEMĠRHAN ERDEMĠR, s. 124. 147 ERMAN, s. 108.

148 ÇĠLĠNGĠROĞLU, s. 60; ÖZSUNAY, s. 41; AYAN, s. 70; OZANOĞLU, s. 66. 149

ERMAN, s. 108. 150

38

olasıdır. Tıbbi müdahaleye iliĢkin rıza verecek olan hastanın, kendini ne gibi bir

müdahaleye teslim ettiğini her yönüyle bilmesi gerekmektedir151

.

Tıbbi müdahale sonucu, ortaya çıkması muhtemel bu olumsuz sonuçlar, risk olarak ifade edilmektedir. Risklerin ağırlığı ve oluĢma oranlarındaki farklılıkların,

yapılacak aydınlatmanın da içeriğini ve kapsamını etkileyeceği savunulmuĢtur152

. Hastanın tedavisinde bilgilendirilmesi gereken riskler, tıbbi müdahalenin yapıldığı anda tıp bilimince bilinen ve öngörülmesi gereken tipik risklerdir. Müdahaleden önce öngörülme imkanı bulunmayan ve tıp bilimince henüz tanınmamıĢ risklerin, hastaya bildirilmesi mümkün olmayıp, hekimin bu konuda sorumlu tutulması öngörülemeyeceği

ifade edilmiĢtir153

.

Erman, her müdahaleye bağlı olarak ortaya çıkabilecek olağan risklerle, her zaman kolaylıkla ve etkin bir Ģekilde ortadan kaldırılabilecek risklere iĢaret etmeye

gerek olmadığını savunmuĢtur154. Ayrıca, tıbbi müdahalenin taĢıdığı risk ne kadar

büyükse, yapılacak aydınlatmanın kapsamının da o ölçüde, geniĢ olması

gerekmektedir155.

Burada yaĢanılan sorunun, riskler konusunda hekim aydınlatma yaparken,

sınırlarını ne Ģekilde belirlemesi gerektiğidir156. Uygulanması düĢünülen tıbbi

müdahale neticesinde oluĢabilecek komplikasyonlar açısından, gerçekleĢmesi korkulan zararın ağırlığı ve kalıcılığı önem taĢımaktadır. Ağır ve kalıcı zararlar, hastaya mutlaka

bildirilmelidir157. Bu ölçütte, komplikasyonların sıklığı ve ağırlığı ile giriĢimin konu ve

zaman itibariyle ne zaman gerçekleĢtirileceği hakkında hastaya bilgi verilmektedir. Bu konuda savunulan bir diğer ölçüt ise, hastanın bireysel durumu dikkate alınarak, her

hastanın durumuna uygun düĢen aydınlatmanın yapılmasıdır158

. 151 ERMAN, s. 109. 152 IġIK ÖZCAN, s. 109. 153 AYAN, s. 74; ÖZSUNAY, s. 42. 154 ERMAN, s. 110. 155 OZANOĞLU, s. 68. 156 OZANOĞLU, s. 67.

157 IġIK ÖZCAN, s. 15; Örneğin, doğurma yeteneğinin kaybolması, dikkati çeken yara izleri, kiĢinin beden yapısı gereği sünnetten sonra ereksiyon fonksiyonun zarar görmesi gibi ortaya çıkması kesin olarak istenmeyen sonuçlar hakkında, aydınlatılmada bulunulması gerekmektedir (ERMAN, s. 109).

39

Ülkemiz açısından, hekim baĢına düĢen hasta sayısının fazlalığı, hastaların sık sık tedavi merkezi ve doktor değiĢtirmesi gibi nedenlerle, hasta hekim arasındaki iliĢkiler yeterince geliĢememektedir. Bunun sonucunda hastanın kiĢisel ihtiyaçları ve bulunduğu somut durum dikkate alınarak aydınlatma yapılmasının olanaklı olmadığı ifade edilmiĢtir. Bu nedenle sıklıkla baĢvurulan yöntemin, riskin ağırlığı ve sıklığı

ölçütü olduğu belirtilmiĢtir159

.

Bu konuda doktrinde kabul edilen genel görüĢ, uygulanması gereken ölçütün, her somut olayın kendi özellikleri içersinde ele alınması gerektiği ve hekimin objektif kriterler ile hastanın durumunu gözeterek, aydınlatmanın içeriğini belirlemesinin

yerinde bir yaklaĢım olacağıdır160. Kanaatimizce de, hekim tarafından her tıbbi

müdahale kendi koĢullarına göre değerlendirilerek hasta bilgilendirilmelidir. Küçüklerin aydınlatılması ile kastedilen, iletiĢim kurabilen hasta çocuğa, Ģikayetin nedeni, ortadan kaldırma yöntemleri, bu yöntemin sağlayacağı yarar ile eğer tedavi olmazsa ortaya çıkabilecek zararlar hakkında bilgilerin verilmesidir. Böylece çocuğun anlayabileceği basit ifadelerle ve kısa cümleler kurarak verilmesi gereken bilgi ile çocuğun neye rıza

gösterdiği konusunda aydınlatılması sağlanmalıdır161

.