• Sonuç bulunamadı

AYAKLANMANIN YAYILMASI

Belgede Hindistan'da İngiliz yönetimi (sayfa 107-135)

alay askerle hiçbir başarı gösterememişti. Bu alaya da subaylarının çoğu öldüğü için komuta edilememişti. Bundan dolayı gün batımına kadar Mirat’tan yardım gelmesi ümidiyle bekleyen tuğgeneral, oradan da umudunu kesince kadın, çocuk ve hayatta kalan diğer İngilizleri toplayıp, gecenin karanlığından faydalanarak kaçtı.89

Cephaneliğin patlatılmasıyla yüzlerce sipahinin ölmüş fakat Delhi, ayaklanmanın merkezi olmuştu. Baburlu sarayında yükselen sancağın itibarı, Hindistan'ı kısa bir zamanda saracak, daha önce İngiliz idaresini muhafaza eden sağlam surlar bu defa Baburlu sancağını koruyacaktı. Hatta Rusya veya İran’dan yardım gelmesi bile sipahilerce mümkün görülüyordu.90 Nitekim Baburluların son hükümdarı II.Bahadur Şah’ın liderliğe iknâ edilmesi ile ayaklanmanın seyri değişmiş oldu. Çünkü II. Bahadur Şah, acziyet içinde de olsa Baburlu Devleti’nin meşru hükümdarıydı ve nüfuzu ülke genelinde büyük çoğunlukları İngilizlere karşı ayaklanmaya sevk edebilecek durumdaydı.91 Üstelik İngilizlerin bir takım kötü uygulamaları, Hindistan halkını II. Bahadur Şah’tan medet umar dereceye de getirmişti. Bundan dolayı onun liderliğinde bir kurtuluş hareketinin başladığını duyan halk, büyük bir heyecanla destek olmaya başladı.

Ayaklanmanın merkezinin Delhi olduğunu gören İngilizler, büyük bir tedirginlik içindeydiler. Siyasi, tarihi ve kültürel sebeplerden dolayı sipahiler üzerinde büyük etkisi olan bu şehrin yeniden ele geçirilmesi en önemli ve öncelikli amaç olmalıydı.92 Böylece sadece sipahilerin değil aynı zamanda İngilizlerin de gözleri imparatorluk şehrine çevrilmiş oldu.93

D. AYAKLANMANIN YAYILMASI:

Mirat’taki sipahi başkaldırısını, Delhi’nin ele geçirilmesi ve II. Bahadır Şah’ın Hindistan imparatoru ilan edilmesi izleyince, olaylar başkaldırıdan çıkmış ve bir ihtilale

89 Bu kaçış sırasında yaşanan zorluk ve sefalet, İngilizlerde büyük bir intikam duygusu oluşturacak ve onlar,

geçtikleri köylerdeki yerli halkın göstermiş olduğu yardım ve nezakete minnettar olduklarını belirtmekle birlikte intikamlarını da daha sonra kat kat fazla alacaklardır. Bkz., T.R.Holmes, "The Mutiny", s.177; H. Beveridge, a.g.e. IX, s.572.

90 Bkz., R. Collier, a.g.e., s.45 vd. 91 Bkz., G.B. Malleson, a.g.e., s.73 vd.

92 Simla’da yaz karargahında bulunan Baş komutan General George Anson, Delhi’nin geri alınması için

hazırlık yapmak üzere komutanlarına emirler verdikten sonra kandisi de harekâtı bizzat yönetmek üzere Ambala’ya gelmiştir. Onun bu faaliyetleri, Sir John Lawrence’in, baş komutandan harekât onayı istediği mektubu ve aralarındaki Delhi’yle ilgili diğer mektupları hakkında geniş bilgi için bkz., F.S.Roberts, a.g.e., s.53 vd.

dönüşmeye başlamıştı.94 Kısa zamanda bütün ülkeye yayılan bu haberler, büyük bir heyecana sebep olmuştu. Bu heyecanla yeni bir kurtuluş fırsatı arayan sipahiler, 13 Mayısta Firuzpur’da ve 14 Mayısta da Muzaffernagar’da ayaklandılar.95

Muzaffernagar’daki ayaklanma, mülkî amir Bay Berford’un liyakatsizliği yüzünden olması beklenenden daha önce çıktı, kısa sürede yayıldı ve önemli sonuçlar doğurdu. Mirat’tan gelen isyan haberlerinden dolayı infial içinde olan Bay Berford, olayı abartarak âsilerin Muzaffernagar’ı basmak üzere olduğu korkusuna kapıldı. Bundan dolayı hemen hükûmet binasının üç gün süre ile kapatılmasını emretti. Şehirde hiçbir kargaşa olmadığı halde 12 Mayıs akşamı, hapisteki mahkûmların gece yarısı isyan başlatacağını duyunca, geceyi geçirmek için orman içindeki bir köye kaçtı. Yetki boşluğundan yararlanan bazı zemindârların teşvikiyle bazı subay evleri 13 Mayıs 1857 tarihinde köylüler tarafından ateşe verilince hazineyi kurtarma telaşına düştü. Bundan dolayı 14 Mayısta hazinenin Tehseel’e taşınmasını emretti. Fakat korumalar bunu yapmayı reddettikleri gibi hazine sandıklarının ağızlarını açarak içinden alabildikleri kadarını aldılar. Hazinenin geri kalan kısmı yakındaki insanlar tarafından yağmalandı. Düzenli sipahiler yoktu ve gardiyanlar ceza evindeki mahkûmları serbest bıraktılar. Bütün bunlar İngiliz yönetiminin sona erdiğini düşünen insanları harekete geçirdi ve hiç kimse buna engel olmaya kalkmadı. Hatta kundakçılar diğer evlerle birlikte devlet binalarını da yakınca devlet kayıtları da tahrip edildi. Bütün bölgede güpegündüz devam eden bu suçların faili belli değildi. Herkes bir şekilde buna katılmıştı. Bu münasebetle sipahiler arasında başlayan isyan burada ilk defa halka mal olmaktaydı.96

Muazzam İngiliz yönetiminin düştüğü ve II. Bahadur Şah’ın liderliğinde Baburlu idaresinin yeniden kurulduğu haberleri, halkı memnun etmekle birlikte, onlara çok da inandırıcı gelmiyordu. Çünkü yıllarca Hindistan'ı işgal eden donanımlı İngiliz kuvvetleri karşısında onların başarısına çok da ihtimal verilmiyordu.97 O yüzden Firuzpur ve Muzaffernagar’daki ayaklanmalardan sonra kurtuluş heyecanın yerini bir süre tedirginlik almış ve bir hafta boyunca herhangi bir olay meydana gelmemiştir. Sipahi ayaklanmasının kurtuluş mücadelesi değil de geçici bir başkaldırı olması ve İngiliz otoritesinin buralarda

94 J.Allan, T.W.Haig, H.H.Dodwell, a.g.e., s.743; H. Beveridge, a.g.e. IX, s.571

95 H. Beveridge, a.g.e. IX, s.573 vd; R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", British Paramountcy and Indian Renaissance I, (nşr.R.C. Majumdar), Bombay 1988, s.476.

96 R.C. Majumdar, “The Revolt of the People”, British Paramountcy and Indian Renaissance I, (nşr.R.C.

Majumdar), Bombay 1988, s.501; H. Beveridge, a.g.e. IX, s.574.

yeniden kurulması ihtimali, halkı baskı altında tutmaktaydı. Fakat uyuşukluk ve hareketsizlik içinde geçen günler boyunca İngilizlerin hiçbir şey yapamamaları üstelik Delhi’deki bütün İngilizlerin şehirden kaçma haberleri Hindistan halkının nezdinde sipahilerin başarılı olacağı kanaati uyandırdı. Böylece arka arkaya bir dizi ayaklanma meydana geldi.98

Sipahilerin başlatıp, halkın devam ettirdiği ayaklanmalar neredeyse tüm Kuzey Hindistan’ı sarsmıştı. Özellikle Aligarh ayaklanması, diğerlerini de tetikleyen girişim oldu.99 Halbuki buradaki sipahiler, başlangıçta sadece kayıtsız kalmamış aynı zamanda İngilizlere bağlılıkta da kusur etmemişlerdi. Hatta İngiliz subaylarına suikast hazırlığı içinde olan bir Brahmanı da yakalayarak yönetime teslim etmişlerdi. Ancak Aligarh’taki İngiliz yönetiminin bu suikast girişimine tepkisi sert oldu. Suikastçi sipahi, arkadaşlarının gözleri önünde asıldı. Onun titreyen bedenini gösteren bir arkadaşı üzgün ve bilinçsiz bir şekilde “Bakın! Dinimiz için bir şehit verdik” diye haykırınca diğer sipahilerin, içlerinde oluşan kin, anlamlı bir dava uğruna harekete dönüştü. Bunun üzerine tek vücut haline gelmiş Aligarh’taki sipahi birlikleri, 20 Mayıs 1857 tarihinde İngiliz subayları saf dışı bıraktıktan sonra Delhi’deki arkadaşlarına katılmak amacıyla buraya hareket etti.100

Aligarh’taki bu olayın Pencap’a ulaşması uzun sürmedi. 21 Mayısta Pencap ve Naushera’da ayaklanmalar çıkarken bunu iki üç gün boyunca Hoti Mardan’da baş gösteren isyanlar izledi. Ancak buralardaki sipahi sayısı az olduğundan bunlar, küçük isyanlardı. Bu yüzden kolayca bastırıldı. Halbuki Oudh ile kuzey batı vilayetlerinde birbirini takip eden ayaklanmalar, daha büyük ve ciddiydi.101 Bunlar sırasıyla; 23 Mayısta, Etava ve Mainpuri’de, 25 Mayısta Rurki’de, 27 Mayısta Etah’da, 30 Mayısta Hodal, Mathura ve Leknev’de, 31 Mayısta Bareilly ve Şahcihanpur’da, 1 Haziranda Muradâbad ve Bedaun’da, 3 Haziranda Azamgarh ve Sitapur’da, 4 Haziranda Malaon, Mohamdi, Benares ve Kanpur’da, 6 Haziranda Hansi ve Allahâbad’da, 7 Haziranda Fyzâbad’da, 9 Haziranda Dariâbad ve Fatepur’da, 18 Haziranda Fategarh’da, 1 Temmuzda Hathras’da ve diğer birkaç yerleşimde meydana gelmişti.102

98 T.R.Holmes, "The Mutiny", s.178 vd:R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.476. 99 J.C. Marshman, a.g.e., s.498; J.Allan, T.W.Haig, H.H.Dodwell, a.g.e., s.744.

100 R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.476.

101 Bkz., J.C. Marshman, a.g.e., s.499; R. Collier, a.g.e., s.71 vd.

102 R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.476; Bu ayaklanmaların başlaması ile o sırada İngilizlerin

durumu hakkında geniş bilgi için bkz., Bkz., T.R.Holmes, "The Mutiny", s.177 vd; H. Beveridge, a.g.e.

Bu ayaklanmalar, genel yapıları itibarıyla Mirat’ta başlayan ilk ayaklanma örneğini takip ettiler. Sipahiler, önce ceza evine yürüyerek oradaki mahkûmları serbest bıraktılar. Daha sonra onlarla birleşerek subayları ve diğer Avrupalıları kadın ve çocuk ayırt etmeden öldürdüler. Bunu hazinenin yağmalanması ve hükûmet binalarının yakılması izledi. Bulundukları yeri bu şekilde İngiliz nüfuzundan arındırdıktan sonra da asıl ihtilâl kuvvetleriyle birleşmek üzere Delhi’ye hareket ettiler.103 Bunlardan bir kısmı yerli subayların komutasında Delhi’ye ulaşıp asıl kuvvetlere katılırken, bazıları da zengin olmak amacıyla hem yerlileri hem de Avrupalıları yağmalamış ve başı boş çeteler haline gelmiştir. Böylece İngiliz otoritesine karşı Delhi merkezli olmak üzere Oudh, Rohilkend ve Batı Bihar gibi diğer bölgelerde başlayan isyanlar, kısa bir zaman içinde yerel liderlerin gayreti sonucunda halk ayaklanmasına dönüşecekti.104

Bütün ayaklanmalarda Avrupalılar ilk hedef sayılmakla birlikte, her zaman öldürülmeleri söz konusu değildir. Hatta sipahilerin bazen eski efendilerine karşı son derece saygılı ve merhametli olduğu da görülmektedir.105 İngiliz subayların, sipahi öldürmesi sonucunda çıkan ayaklanmalar hariç tutulacak olursa, bazı durumlarda İngiliz subaylarına hiçbir zarar verilmeden ayrılmalarına izin verildi. Hatta gidişleri boyunca eski subaylarının güvenliklerini sağlamak üzere sipahilerin refakat ettikleri bile oldu.8 Böylece, pek çok İngiliz subayı ve ailesi öldürüldüğü gibi, Leknev ve Kanpur’daki istisna olaylar hariç, önemli bir kısmı da güvenli yerlere kaçabildiler.106

a. Kanpur Ayaklanması:

Kanpur’daki isyan, son Marata Pişvası II. Baci Rao(1796-1818)’nun,107 Nana Sahip takma adıyla ünlenmiş evlatlık oğlu Dundu Pant’ın, oynadığı rolden dolayı çok büyük bir ün kazandı. II. Baci Rao, tahtını kaybetmiş bir şekilde 1853 yılında ölünce, evlatlığı olan Nana Sahip, onun bütün mirasına sahip olmuş ve tabî olarak yetkilerini de kullanmak

103 Bu konuda geniş bilgi için bkz., J.C. Marshman, a.g.e., s.494 vd; T.R.Holmes, "The Mutiny", s.174 vd;

J.Allan, T.W.Haig, H.H.Dodwell, a.g.e.,s.742 vd; R. Collier, a.g.e., s.31 vd; R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.476 vd.

104 R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.477.

105 Bu durum Avrupalı yazarların pek çoğu tarafından da doğrulanmakta ve nadiren de olsa sipahilere rağmen

yerli halkın merhametinden bahsedilmektedir. Bkz., T.R.Holmes, "The Mutiny", s.177.

106 R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.477.

107 Sekizinci ve son Pişwa olan II. Baji Rao, Maratha topraklarında İngilizlerin en güvendiği ve değer verdiği

kişi olmayı başarmıştı. Doğu Hindistan Şirketiyle Bassein Anlaşmasını yaptıktan sonra İngiliz askerlerinin kendi bölgesindeki faaliyetlerine müsaade etmiştir. Bkz., S.Bhattacharya, a.g.e., s.99 vd.

istemiştir.108 Ancak İngilizler, babası Baci Rao’ya vermekte oldukları ödeneği ona vermediler.109 Bu onun için hem meşruiyet hem de itibar meselesiydi. Kendisi Brahman kastından olduğu için itibara da çok önem veriyor ve İngilizlerin misyonerlik faaliyetlerinden son derece rahatsız oluyordu.110 Bundan dolayı İngilizlere karşı kin beslemesi normaldi. Fakat Nana Sahip, babasından kalan emekli ödeneğini alabilmek için açtığı davayı temyiz etme hakkının, idare mahkemesi tarafından reddedilmesine rağmen, bunu takip eden dört yıl boyunca İngiliz resmi makamları ile samimi ilişkilerine devam etti.111 1857 yılındaki sipahi ayaklanmasına kadar İngilizlerin lehinde veya aleyhinde herhangi bir tavır sergilemedi.112 Bundan dolayı onlar üzerinde sarsılmaz bir güven sağladığı için İngilizler, ayaklanma sırasında aciz kaldıkları yerde onun yardımına müracaat edeceklerdir.

aa. Nana Sahib’in İngilizlere Yardımı:

Mirat’taki ayaklanma, yerli subayların sadakatsizliklerini de ortaya koymuş, Barrackpur ve Delhi’deki olaylar, bu subaylar hakkındaki endişe ve korkuları haklı çıkarmıştı. Bununla beraber ayaklanmanın kısa sürede yayılarak Kuzey Hindistan'ı sarması, yerli kuvvetlerin desteği olmadan bastırılamayacağını ortaya koymaktaydı. O sebeple güvenilir yerli liderlerle iş birliği yapmak zaruretini duyan İngilizler, Nana Sahip’in kendilerine yardım edebileceği kanaatine vardılar. Çünkü Nana Sahip, hem sivil hem de askerî İngiliz makamlarında öyle bir güven sağlamıştı ki, hükûmetin en yetkili yöneticilerinden biri olan Mr. Hillersdon, eğer ayaklanma bastırılamazsa Nana Sahip’in yardımını istemeyi planlıyordu.113 İngiliz yerel kuvvetlerinin komutanı Sir Hugh Wheeler ile yaptığı müzakerelerden sonra, Nana Sahip’ten, “nakit olarak yüz bin pounddan fazla paranın bulunduğu sekiz km uzaktaki hükûmet hazinesinin korumasına yardım etmesini” rica etti. Nana Sahip, bu ricayı kabul ederek çift silahlı adamlarından oluşan bir kuvveti

108 Marata Pişvası II. Baci Rao ve Nana Sahip hakkında geniş bilgi için bkz. Andrew Ward, Our Bones are Scattered; The Cawnpore Massacres and the Indian Mutiny of 1857, London 1996, s.34 vd. 109 T.R.Holmes, "The Mutiny", s.167 vd ;R. Collier, a.g.e., s.115.

110 Y.Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi III; Nadir Şah Afşar’ın Akınından Bağımsızlık ve Cumhuriyete Kadar (1737-1949), Ankara 1987, s.305.

111 J.Allan, T.W.Haig, H.H.Dodwell, a.g.e., s.749.

112 Bu konuda geniş bilgi için bkz., R.C. Majumdar, “The Annexations of Dalhousie”, British Paramountcy and Indian Renaissance I, (nşr.R.C. Majumdar), Bombay 1988, s.79 vd.

hazineyi korumak üzere gönderdi.114. Mirat’taki ayaklanmadan on iki gün sonra yani 22 Mayısta sayıları iki yüz ile altı yüz arasında olduğu tahmin edilen adamlar, hazinenin ve cephaneliğin olduğu Nûvvâbgenc’e yerleştiler. 23 Mayısta da buradaki İngiliz kadın, çocuk ve siviller, güvenliği sağlanmış bir yere yerleştirildiler.115 Bütün bunlar, Kanpur’daki İngilizlerin Nana’nın sadakatinden hiç şüphe duymadıklarını ortaya koymaktadır. Nitekim Yüzbaşı Mowbray Thomson ‘un“ Bu adamla ilişkilerimiz her zaman arkadaşçaydı.Bu yüzden liderlerimizden hiç birinin aklına onun sadakatinden şüphe etmek gelmedi. Onun desteği, kritik durumumuzdan doğan heyecanı nispeten hafifletmişti ve hatta kadınların Bithoor’daki kendi malikanesine taşınması gerektiği, orada daha güvende olabileceklerini önermişti.” Demek suretiyle açıkça belirttiği gibi Nana Sahip, İngilizlerin iş birliği yapabileceği en uygun liderdi.116

4 Haziranda gece yarısına doğru, 2. süvari alayı ve bir ya da iki saat sonra da 1.yerli piyade alayı ayaklandı. Sipahiler bu sefer subaylarına saldırmadılar. Bu alayların ayaklanmasını duyan 56. yerli piyade alayı 5 Haziran sabahı onlara katıldı. Fakat 53. yerli piyade alayı İngilizlere sadık kalmıştı.117 Diğer sipahilerin kendilerine katılmaları yönündeki baskılarına direnerek her zamanki görevlerine devam ettiler. Hatta bu alaydan bir birlik, ayaklanan sipahilere karşı daha sonra Nûvvâbgenc’de dört saat mücadele edecekti. Bu sadakatle sonuna kadar subaylarının yanında yer almaya hazırlanmış olmalarına rağmen, sipahilere güvenleri sarsılan İngilizler tarafından siperlere alınmadılar.118 Üstelik her birine birkaç rupi ve bir sadakat belgesi verilerek kovuldular. Bu yaklaşım İngilizlerin ne kadar büyük bir şaşkınlık içerisinde olduğunu göstermekteydi.

114 Çağdaş bir yazar olan W.J. Shepherd, [A Personal Narrative of the Outbreak and Massacre at Cawnpore, during the Sepoy Revolt of 1857, Leknev 1878, s.7.]’e göre “Nana Sahip yardım etmeyi

teklif edince, teklifi uygun bulundu ve o da 500 silahlı adamıyla birlikte geldi.” Kanpur’da yaşanan can pazarından hayatta kalan dört kişiden biri olan Yüzbaşı Mowbray Thomson [The Story of Cawnpore, London 1859, s.32-33.] ise, “Nana’nın gönüllü olmadığını, Mr. Hillersdon’un, Sir Hugh Wheeler ile görüştükten sonra ona yardım ricasını gönderdiğini, Nana’nın da bu teklif üzerine muhafızı ile birlikte derhal oraya gidip, devletin hazinesini korumak için iki yüz ile altı yüz arasında çift silahlı adamlarını yollamak üzere anlaştığını” belirtmektedir. Nana Sahip’in emrinde bulunan Tantia Topi, bu olayı “Nana Sahip, yaklaşık yüz kadar sipahi ile üç yüz kadar çift silahlı ve fitilli tüfekçi adamla birlikte tahsildarın Kampur’daki evine gitti. Sipahilerin kural tanımazlıklarından rahatsızlık duyan tahsildar, yardıma gittiğimiz için General’e bizim adımıza başvuracağını söyledi ve öyle yaptı. General, Agra’ya bir cevapla adamlarımıza ödeme yapılması için düzenleme yapılacağını bildirdi.” Şeklinde aktarmaktadır. Buradan da anlaşıldığı gibi İngilizlerin Nana Sahip’ten yardım istemiş olması daha mantıklıdır. W.J. Shepherd, Mowbray Thomson ve Tantia Topi’nin verdiği bu kayıtları hakkında daha geniş bilgi için bkz., R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.478; H. Beveridge, a.g.e. IX, s.593.

115 Bkz., J.C. Marshman, a.g.e., s.501; R. Collier, a.g.e., s.115 vd.. 116 Bkz., R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.478. 117 Bkz., J.C. Marshman, a.g.e., s.501; R. Collier, a.g.e., s.117 vd.

Zira onları korumak için gönüllü olan sadık sipahileri kovmak, o askerleri ayaklananların safına itmek demekti.119

ab. Nana Sahip’in İngilizlere İhaneti:

Sipahi ayaklanması başlamadan önce askerler arasındaki huzursuzluğu sezmiş olan General Hugh Wheeler, acilen bazı tedbirler almış, bu arada Kanpur’da yaşayan İngilizler için bir de sığınak inşa ettirmişti. Burası tuğladan yapılmış tek katlı barakalardan oluşan bir kışlaydı. Acil olarak yapıldığı için pek çok eksiği vardı. Hatta bir tanesinin çatısı sazlardan yapılmıştı. Sığ siperlerle ve yaklaşık bir veya bir buçuk metre yüksekliğindeki çamurdan bir duvarla çevrelenmiş olan bu sığınak, çok zayıf bir korunma sağlamaktaydı. Buna rağmen yine de inşa edilmiş olması ve kadınlarla çocukların 21 Mayısta oraya taşınması, İngiliz subayların sipahilere olan güvensizliğini açıkça göstermekteydi.120 Bunu anlayan sadık sipahiler, son derece rencide oluyorlardı. Bu korunmaya muhtaç sığınağın içine, yetmişten fazlası bir iş göremez halde bulunan dört yüz İngiliz savaşçı yerleştirildi. Bundan başka yaklaşık üç yüz yetmiş altı İngiliz kadın ve çocuk, yirmi sipahi, kırk dört müzisyen ve elli de uşak olmak üzere yaklaşık dokuz yüz can sığdırılmıştı. Bu durumda kendilerini üç bin tam teçhizatlı sipahiye karşı korumak zorunda olan sığınaktakiler, güçlerin eşit olmayışı ve savunmanın zayıflığına rağmen ancak 25 Hazirana kadar direnebileceklerdir.121

4 Haziran gecesi Kanpur’da ayaklanan sipahiler, ertesi gün Nûvvâbgenc’de Nana Sahip’in koruması altında bulunan hükûmet hazinesini yağmalamak üzere doğruca oraya gittiler.122 Nana Sahip’in burayı korumakla görevli adamları, sipahileri görünce onlara katıldı. Bu durumda yalnız kalan 53. yerli piyade alayının sadık sipahileri, daha önce sığınağın siperlerine alınmamalarına rağmen diğer arkadaşlarının saldırılarına dört saat boyunca direnebildi fakat yardım gelmeyince dağılmak zorunda kaldı. Sipahiler, hazineyi talan ettikten sonra hapishanedeki mahkumları serbest bıraktılar ve cephaneliği ele geçirdiler. Bu olaylar sırasında Nana Sahip de iknâ edilerek sipahilere katılması

119 R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny", s.478 vd. 120 Bu konuda geniş bilgi için bkz., R. Collier, a.g.e., s.120 vd.

121 F.S.Roberts, a.g.e., s.162; H. Beveridge, a.g.e. IX, s.595; R.C. Majumdar, "The Spread of the Mutiny",

s.485 vd.;.

sağlandı.123 Daha sonra Delhi’ye hareket eden sipahiler, yol üzerindeki Kalyanpur’a varınca bir süre dinlendiler. Burada durumu değerlendirdikten sonra, Delhi’ye gitmekten

123 Nana Sahip’in İngilizlere ihanet ederek sipahilere katılması konusunda kaynaklarda çelişkili bilgiler

bulunmaktadır. Onun Kanpur’da mı yoksa Kalyanpur’da mı, sipahilere katıldığı, neden buna mecbur edildiği konusu uzun zaman tartışılmakla beraber, ayaklanmadan önce sipahilerle gizli iş birliği içinde olduğu da iddia edilmiştir. Daha önce de belirtildiği gibi Kanpur’daki İngiliz devlet adamlarının hiçbir şekilde Nana Sahip’in sadakatinden şüpheleri yoktu. Hatta bazı devlet adamları isyan bittikten sonra bile bu fikre inanmadılar. Üstelik genel olarak Nanak Chand’ın günlüğüne ve tarafsızlıkları anlaşılamayan bazı şahitlerin ifadelerine dayanan bu iddia, ispatlanamamıştır. Kaldı ki kanıt olarak ileri sürülen kayıtlar, Kanpur’un yeniden ele geçirilmesinden kısa bir süre sonra herkesin kendisini aklamak ve Nana Sahip’i ihbar ederek ödül kazanmak için yarıştığı bir dönemde İngilizler tarafından tutulmuştur. Ayaklanmayla ilgili resmi kayıtların koleksiyonunu yaparken bu yeminli ifadelere dikkat çeken G.W. Forrest [ The Indian Mutiny 1857-58; Selections from the Letters, Despatches and Other State

Papers Preserved in the Military Department of the Government of India 1857-58 I-IV, Calcutta

1902]’e göre; “Kuzeybatı vilayetleri polis müdürü Albay Williams’ın baskısı altında alınmış, altmış üç yerli ve melez şahidin yeminli ifadesi olduğu doğrudur. Fakat bu beyanatlar, ip boyunlarında olan veya ipin boyunlarında olduğunu hisseden adamların tutarsızlıklarla dolu ifadeleridir. O sebeple bu yönleri dikkate alınarak incelenmelidir.” Tutmuş olduğu günlükte Nana Sahip’in hain olduğunu iddia eden Nanak Chand’ın kendisi, isyan başlamadan çok daha önce onun yeminli düşmanı idi. Üstelik bazı modern tarihçilerin bu iddialarına dayanak teşkil eden Nanak Chand’ın günlüğü aslında günbegün

Belgede Hindistan'da İngiliz yönetimi (sayfa 107-135)

Benzer Belgeler