• Sonuç bulunamadı

2.2.4.1. ERKEK AYAKKABI VE ÇORAPLARI

Erkek ayakkabıları da şapka gibi önemli olup giyim kuşamın vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Erkek ayakkabılarının şekline ve gündelik yaşamda pratik bir biçimde kullanılmasına önem verilmiştir. Deri ayakkabıya esneklik özel bir biçimde verilmiştir. Çorap şeklinde dikilen ince deri, ıslak hâlde çıplak ayak ile giyilmiş, böylece kuruyup ayakkabı şeklini almıştır. Kuzey Kafkasya bölgesinde yaşayan Türk halklarında ayakkabı yapılma tekniği çok erken dönemlerden itibaren bilinmektedir.

Coğrafyacı I.Strabon tarafından şu şekilde tanımlanmıştır: Kafkas Dağları'nın sakinleri, yazın, ayak tabanlarına sığır derisini iple bağlayıp dağ zirvelerine böyle tırmanmışlardır. “Conçarık” ve “çabur” denilen bu tür ayakkabılar Karaçay Balkarlar tarafından kullanılmıştır (Kat. No. 227; 234; 235).

1668 yılında Jean-Baptiste Tavernier, ayakkabılar hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Onun açıklamalarına göre, ayakkabının üst ve alt kısmı deriden ve tek dikişlidir. Balkar bölgesinde “Starıy Çerek” mezarında bulunan ayakkabı örnekleri, bu açıklamalara benzemekte olup katalogta verilen fotoğraflarda görülmektedir (Kat. No. 226; 227).

XII.-XVIII. yüzyıllara ait arkeolojik mezarlarda deriden yapılmış, çok çeşitli ayakkabı örnekleri bulunmuştur. “Bayrım” mezarında bulunan örnekler daha net ve ayrıntılıdır. Bu mezarda kuzu derisinden yapılmış iki çeşit ayakkabı bulunmuştur. Alt ayakkabı çok ince ve yumuşak deriden yapılmıştır. Buna benzer ayakkabı örneği katalogta görülmektedir (Kat. No. 228). Üst ayakkabı ise daha da kaba deriden

yapılmıştır. Alt ve üst ayakkabılar sivri uçlu ve bacağın diz altında kalan kısmını sarmaktadır.

Ayakkabılar, XIX. yüzyıldan itibaren dana derisinden yapıldığı bilinmektedir (Kat. No. 229). “Çabır”ların tabanı dağlarda rahat yürümek için dikişsiz, tam parça hâlinde deriden yapılmıştır. Karaçay Balkarlarda çeşitli şekillerde çabır ayakkabılar kullanılmıştır: “tüklü çabır”, işlenmemiş derinin yünlü tarafı dışarıda kalacak şekilde yapılmış ayakkabılardır. “Karaçabır”, işlenmiş deriden (yünsüz) ve siyah renge boyanmış ayakkabılardır.

Çabır ayakkabıların içerisine ayakkabı çıplak ayağa giyilmeden önce yumuşak ot ve yün konulmuştur. Bu ot ve yünler; “zarak”, “ayı yünü”, “kara

salam”, “airı çeb” ve “zaba salam”dır. Günümüzde hâlâ “zarak” ve “zaba”nın ne

anlama geldiği bilinmemektedir. “Çabır”ın dışında, özel zamanlarda ve törenlerde giyilen, tabanı yumuşak deriden, önü ve arka parçaları dikilmiş, sivri burunlu terlikler kullanılmıştır. Ancak bu ayakkabılar, işlenmiş dana derisinin en iyi kısmından yapılmıştır (Kat. No. 231-233; 235). Ev yapımı, kaba, saf kumaşlardan veya kuzu derisinden yapılmış, rüzgârdan ve engebeli arazilerde kayalardan korunmak amacıyla bacağa giyilen “ışım”, “çabır” ve “çarık” ile birlikte kullanılmıştır. Büyük boyutta dikilen “ışım”lar, diz altı kısmından bilek kısmına kadar “ışım-bau” denilen ipler ile bağlanmıştır (Kat. No. 230-235). “Işım-bau” deri parçası, örgü ve kumaş parçalarından işlenmiştir. Soylularda ise “çarık”, “çabır” ve

“ışım” en kaliteli deri ve kuzu derilerinden yapılmıştır (Kat. No. 232; 235).

XIII.-XIV. yüzyıllara ait “Nijniy Arhız” bölgesindeki mezarda bulunan tabanına dikili ayakkabıların “çabır” olduğu açıklanmıştır. Kuzey Kafkasya’da Karaçay Balkarlardan başka hiçbir Türk halkı, “çabır” ayakkabılarını kullanmamıştır (Kat. No. 226-235; 237; 238).

Karaçay Balkarlarda tasma ile bağlanan diz üstü uzun çizmeler, yumuşak yün kumaş veya keçeden yapılmıştır. Keçeden yapılan çizmeler, günlük yaşamda kullanılmıştır (Kat. No. 231-233). Ancak kuzu derisinden yapılıp aplikasyon ile süslenen çizmeler özel günlerde kullanılmıştır. Kalitesini yükseltmek amacıyla çizmeleri tabanlı yapmışlardır (Kat. No. 227; 229). Bağcıklı çizmeler, bacağa oturacak şekilde yapılmıştır. “Çarık” denilen bağcıklı ayakkabılar, kalın deriden yapılmıştır (Kat. No. 235).

Eski dönemlerden itibaren beraber kullanılan “ışım” ile “çarık”, XIX. yüzyılın sonunda çizme şekline dönüşüp Kafkasya çizmeleri diye tanıtılmıştır. Kafkasya çizmeleri esnek, yumuşaklığını kaybetmeyen, kullanışlı, dayanıklı ve sağlam tabanlıdır (Kat. No. 229; 234).

2.2.4.2. KADIN AYAKKABI VE ÇORAPLARI

Kadın ayakkabıları, hayvancılık ile uğraşan halkların ekonomik durumlarını yansıtmaktadır. “Mahçesk” ve “Bayrım” mezarlarında bulunan ayakkabıların biçiminden anlaşıldığı üzere bu ayakkabılar tarih içerisinde çok az değişikliğe uğramıştır (Уварова, 1900; 258; // Мизиев, 1964; 18-22). İ.Miziev tarafından gerçekleştirilen “Bayrım” mezarlık kazısında, XIII.-XVIII. yüzyıllara ait mezarları çok iyi bir biçimde korunmuş ayakkabı parçaları bulunmuştur. Bu mezarlıkta iki tane üst üste giyilmiş deri çizme bulunmuştur. Eski dönemlerden itibaren giyim kuşam unsuru olarak kullanılan bu ayakkabılar, esasen üst üste giyilen iki eşit ayakkabıdan oluşmuştur; çıplak ayak ile giyilen ayakkabı, yumuşak kuzu derisinden, üste giyilen ayakkabı ise nakış ile süslenmiş ve rahat giyilmesi için daha bol ve geniş bir şekilde yapılmıştır. Yere kadar uzun elbise ve şalvar altına giyilen ayakkabılar katalogta görülmektedir (Kat. No. 238; 239; 408; 412; 413).

Erken dönemlerden itibaren günümüze kadar korunan ayakkabıların tek şekli, deri üzerine yiv yöntemi ile yapılmış süs desen örneklerine sahip olanlardır. Her gün giyilebilen, ev yapımı hafif ve yumuşak ayakkabı (çarık), çok yaygındı. Kadın çarıklarında erkek çaburlarının yansımaları olduğu düşünülmektedir. Kadın çarıkları, yere dik dikiş ile yumuşak kuzu derisinden yapılmış ve çok uzun zaman tabansız kullanılmıştır. Taban kullanılmaya başlandıktan sonra çarıklar, çuha kumaşından dikilmiş ve üzeri renkli kuzu derisinden kesilmiş aplikasyon ile süslenmiştir. Sonraki zamanlarda da “çubyak” denilen, kuzu derisinden yapılmış açık renkli, zarif ayakkabılar Türkiye’den getirtilmiştir (Студенецкая, 1948; 214).

Karaçay Balkar kadınları tören günlerinde uzunluğu 20 cm. ve yüksekliği 12 cm. olan ahşap ayakkabılar kullanmışlardır. Karaçay Balkarların “agaç ayak kiyim” dedikleri ayak tabanı görünümlü ahşap ayakkabılar, ucu sivri biçimde yapılmıştır. Topuklu ahşap ayakkabılar, topuk ve ön kısımda ayak ucundan iki eşit büyüklükte alt

kısım tabanlık ile sağlamlaştırılmıştır. (Kat. No. 236) Bu tabanlıklar, aşağı doğru genişleyerek yer ile temas etmektedir. Ayakkabının üst kısmı deri ve geniş şeritten yapılmış ve ayağın ayakkabıyı taşıyabilmesi sağlanmıştır. Bu topuklu ayakkabılar, hiçbir zaman çıplak ayağa giyilmemiş, bu ayakkabılar kullanılmadan önce ayağa bir başka ayakkabı giyilmiştir. Kadife ve deri ile kaplanan topuklu ahşap ayakkabılar, gümüş oyulup üzerine siyah ve altın varak ile kaplanarak çok büyük bir itina ile süslenmiştir. Sonraki zamanlarda halk arasında özel günlerde kadınların kullandığı ucuz topuklu ahşap ayakkabılar ise ince metal parçalar ile kaplanmıştır.

Karaçay Bölge Müzesi’nde bulunan ahşap ayakkabılar, Yevgenia Nikolaevna tarafından şu şekilde açıklanmıştır: Ahşap ayakkabılar kemik parçalar ile süslenmiştir. Kemik ve sedef ile süslenmiş olan, 12 cm. yüksekliğindeki topuklu ahşap ayakkabı Kırım Tatarlarına aittir. Açıklamasına devam eden Studenetskaya, bazı durumlarda, topuklu ahşap ayakkabı altlarına asmalı metal zillerin takıldığını belirtmektedir. Bu tür metal ziller, sadece asil soylu kadınlar tarafından kullanılmıştır. Yevgenia Nikolaevna Studenetskaya, bu ayakkabıların, çok erken dönemde Kefe-Feodosiya bölgesinde kullanıldığını açıklamış ve bu bölgede yaşayan halktan örnek alınmış olabileceğini ileri sürmüştür. Kadınlar, bu tür topuklu ahşap ayakkabılarla asaletini belirtmek için kadınlar çok yavaş yürümüştür. Yevgenia

Nikolaevna Studenetskaya, bu durumu “Topuklu ahşap ayakkabıları giyen kraliçe, yarım gün içerisinde odanın yarısını yürümüştür.” şeklinde açıklamıştır. Topuklu

ahşap ayakkabı örnekleri katalogta görülmektedir (Kat. No. 228; 236; 238).

Topuklu ahşap ayakkbı giyen kadınlar için halk arasında şöyle denmektedir:

“Cami, insanlar üstünde, kraliçe ise tüm kadınlar üstünde yükselmiştir.” Bu söz ile

topuklu ahşap ayakkabılar, kadınların boyunu uzun göstermesi hasebiyle kadınlar, cami minaresine benzetilmiştir. Nasıl ki cami minaresi yüksek olduğu için görünür, kadınlar da bu ayakkabıları giydikleri için dikkat çeker. Eski zamanlarda bu ayakkabılar, kadınların sosyal statülerini belirtmekle beraber, yakın dönemlerden itibaren özel günlerde Karaçay Balkar kültürünü yansıtmak için kullanılmaktadır. Asil soylu kadınlar, bu tür ayakkabıları tören dışında her gün kullanmıştır. Sonraki zamanlarda, yaşam koşullarına bağlı olarak bu tür ayakkabılar kullanılmamış ve Karaçay Balkarlarda, geleneksel kadın giyim kuşamında sadece sembolik bir anlam taşımıştır.

Benzer Belgeler