• Sonuç bulunamadı

Avrupa ve Anglosakson’larda istihbaratın ortaya çıkışı ve kurumsallaşması

2. İSTİHBARAT OLGUSU VE GELİŞİMİ

2.5. İstihbaratın Tarihsel Kökeni

2.5.2. Avrupa ve Anglosakson’larda istihbaratın ortaya çıkışı ve kurumsallaşması

Milattan önceki dönemlerde daha çok bireysel casusluğun ve muharebe istihbaratının ön planda olduğunu görmekteyiz. Devletlerin kurumsallaşmaya, uluslararası ilişki kültürünün filizlenmeye başladığı Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinde istihbarat yapılanmaları da örgütlenmeye başlamıştır.

Rönesans döneminde; istihbarat çalışmalarının çeşitlendiğini, zenginleştiğini, profesyonelleşmeye başladığını, özellikle ekonomi ve diplomasi alanlarına yoğunlaştığını söyleyebiliriz (Acar, 2011:79). 15. yüzyılda ilk defa İtalyanlar, yurtdışında daimi elçilikler açarak istihbaratta ileri bir adım atmışlardır. Venedikli elçiler ise yalnızca rapor yazmak ile yetinmeyerek, devamlı surette çalışacak olan istihbarat şebekeleri kurmanın temelini atmışlardır (Yakın, 1969:12). Bu dönem Avrupa’sında diplomasi ve istihbarat arasındaki ilişki o kadar girift bir hal almıştı ki, genel kanaate göre elçiler ile casuslar arasında bir fark görülmemekteydi (Avcı, 2007:16). İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in bakanı Francis Walsingham (1532-1590) tarafından 1568 yılında kurulan İngiliz gizli servisi ‘Intelligence Service’ Avrupa’da örgütlenen ilk profesyonel haber alma servisi olarak kabul edilmektedir (Yüksel, 2013:30). Walsingham, kurduğu teşkilatta; mektup açma, mühür yapma, yazı ve imzaları taklit etme konusunda uzman olan casusları bir araya getirmiştir (John,

18

2016:144). O dönemde Intelligence Service’in en önemli rakibi Fransa’da Kardinal Richelieu (1585-1642) tarafından kurulan haber alma servisiydi (Erdem, 2015b:70). 18. yüzyılda Prusya Kralı Büyük Friedrich, Fransız mareşali Charles Soubise’i mağlup ettiğinde (Avcı, 2007:18) istihbaratın önemini şu sözlerle vurgulamıştır: ‘‘O zat savaşa gittiğinde yanında yüzlerce aşçı götürür. Ben ise önden yüz casus gönderirim’’(Yakın, 1969:16). 18. yüzyılda da 15.yüzyıldaki elçi-casus anlayışı çok fazla değişmemiştir. Söz konusu anlayışa göre elçiler onurlu bir ajandır.

Elçilere düşen en önemli görev, bulundukları ülkeler hakkında mümkün olduğu kadar fazla bilgi toplayabilmeleriydi. Bu yüzyılda, elçilerin hırsızlık ve ajanlık yapmaları ve rüşvet almaları da olağan karşılanmaktaydı (İlter,2002:247). Elçilerin sahip oldukları diplomatik dokunulmazlığın, resmi ajanlık görevlerini yerine getirmelerindeki en önemli etken olduğu söylenebilir.

İstihbarat alanında başlayan örgütlenme ve sistemleşme çalışmaları Fransız İhtilali’nden sonra hızlanmıştır.

Balzac’ın: ‘Napolyon’un etkilendiği yegane bakan’ (Zweig, 2015:20) olarak tanımladığı Fouche, ihtilalden sonra kurulan ilk hükümetin polis şefi olmakla birlikte istihbarat teşkilatını zamanının şartlarına göre yapılandırmıştır (Çınar, 1997:110). Napoleon Savaşları olarak adlandırılan dönemde, Napoleon’un ‘İstatistik Bürosu’ adını taşıyan bir bürosu olmakla birlikte, kurumsal manada stratejik istihbaratın başlaması bu büroya dayanmaktadır (Özdağ, 2008:47). İstihbarata önem veren liderlerden biri olan Napoleon’un: ‘‘İnanın bana, savaşın sonuçları incelendiğinde topçunun, süvarinin, piyadenin kahramanlıkları, casusların şu göze görünmeyen lanetli ordusu yanında hiç kalır’’ (Tılısbık ve Akbal, 2006:22-23) sözü konunun önemi hakkında örnek olarak verilebilir.

Tüm bu kurumsallaşma belirtilerine rağmen istihbarat kavramına yalnızca savaş dönemlerinde önem verildiğini, barış zamanlarında dikkate alınmadığını belirtebiliriz (Çınar, 1997:110). Daha sonraki devirlerde istihbaratın tam olarak kurumsallaşması konusunda önemli adımlar yine Fransızlarca atılmıştır (Yüksel, 2016:33). 1855 gibi erken bir tarihte Fransız askeriyesi bünyesinde istihbarat örgütlenmesi oluşturulmuştur (Özdağ, 2008:49). İngilizler, ilk istihbarat örgütleri olan DMI (Department of Military Intelligence) ve DNI’i (Department of Naval Intelligence) 1877 yılında kurmuşlardır (Çınar, 1997:111, Özdağ, 2008:49). Rusların ise çağdaş

19

anlamdaki istihbarat geçmişleri 1881 yılında Çarlık Rusya’sı İçişleri Bakanlığına bağlı Okhrana’ya dayanmaktadır (Atay, 2002:309).

Buraya kadar verilen örneklere baktığımızda genellikle savaş dönemlerinde geçerli olmak üzere, salt askeri ve muharebe istihbaratının önemli olduğunu görmekteyiz. Lakin ekonomik istihbarata önemli bir örnek olay olarak gösterebileceğimiz Nathan Rothschild’in bankacılık-finans istihbaratı, döneminin bu konudaki ilk örneklerinden birini teşkil etmektedir.

1815 Waterloo savaşının sonucu henüz Avrupa’da öğrenilmemişken, Nathan Rothschild, Fransa’daki adamlarından İngilizlerin savaşı kazandığını öğrenmiş ve bu haberi değerlendirerek elindeki resmi hisse senetlerini piyasaya sürmüştür. Böyle bir hamleyle İngilizlerin savaşı kaybettiğine inanan diğer bankalar hisse senetlerinin daha da düşeceğine hükmederek, derhal ellerindeki resmi senetleri düşük fiyatla elden çıkarmışlardır. Kısa bir zaman sonra Nathan Rothschild bütün senetleri düşük fiyata toplayarak devasa bir servetin sahibi olmuştur. Ayrıca Rothschild’lerin istihbarat konusunda güvercin ve balon kullandıkları da söylenmektedir (Yakın, 1969:13-14). İkinci Dünya Savaşı döneminde ise Victor Rothschild, İngiliz iç istihbarat servisi MI5’de bomba uzmanı olarak görev alarak George madalyası ile ödüllendirilmiştir. Savaştan sonra Shell Petrol Şirketi’nin araştırma bölümü başkanı olan Victor Rothschild, toprak altında uzun süre kalabilen bir yağ hazırlamış ve MI5 ile MI6’in hizmetine sunmuştur (Wright, 1989:90-91). Bu örneklerden hareketle, dünyanın en zengin ailelerinden biri olan Rothschild’lerin, istihbarat servisleriyle yakın ilişkide bulunduklarını ve servetlerinin büyük bir bölümünü istihbarat faaliyetleriyle oluşturduklarını söyleyebiliriz.

Çağdaş anlamdaki askeri istihbaratın gelişimi, muharebe ve gözlem sistemlerindeki gelişmelere paralel olarak Birinci Dünya Savaşı esnasında hız kazanmıştır. Elektronik alanında telsiz cihazının muharebe alanına girmesi, dinleme ve karıştırma taktiklerinin gelişmesine yol açarken, optik sistemler, fotoğrafçılığın gelişimi, düşman birliklerinin keşfinde foto istihbaratının insan gözünün algılayamadığı teferruat ve yanılgı payının değişimine sebebiyet vermiştir (Caşın, 2002:272). Teknolojiyle bütünleşmeden önce savaş mesleğinin amacı tepenin ardında ne olduğunu tahmin etmekten ibaretken, özellikle İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte filizlenmeye başlayan teknik gelişmeler tepenin diğer tarafını en az bu taraf kadar görünür yapmaktaydı (Kahn, 2002:16). İkinci Dünya Savaşı’nda teknolojiyle

20

istihbaratın bir arada kullanılmasıyla birlikte istihbaratın modern döneminin başladığını söyleyebiliriz.

Bu dönemden sonra istihbarat birimleri sadece düşmanlarını değil dost devletlerin durumlarını da incelemeye başlamıştır. Hatta İkinci Dünya Savaşı’ndan 1990’a kadar devam eden Soğuk Savaş dönemine istihbarat örgütleri savaşı denilmektedir (Çınar, 1997:113). Bu söylemi delillendirmek maksadıyla, istihbarat teşkilatlarının hemen hepsinin, soğuk savaş döneminin ürünleri olduğunu ifade etmekle birlikte (Göç, 2013:106) CIA, MOSSAD (İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü), KGB’yi örnek olarak gösterebiliriz.

Lenin’e göre: Diktatörlüğün temeli şiddettir ve gerekli olan yalnızca kuvvettir. Sovyetlerin en önemli istihbarat örgütü KGB’de Lenin’in ortaya koyduğu kuvveti sembolize etmektedir (Barron, 1974:15-16).

Bu açıklamadan hareketle, istihbarat örgütlerinin iktidarı sağlama ve sağlanan iktidarın devamını sürdürme konusunda da etkin oldukları sonucuna varabiliriz. Örneğin Saral’a (2016:212) göre siyasi bir partinin finanse edilmesi, gazete ve dergilerin politik görüşlerine etki edilmesi gibi faaliyetler de yine bu kapsamda girişilen eylem metotlarından bazılarını oluşturmaktadır.

Özellikle yakın dönemdeki 11 Eylül saldırıları, bilhassa ABD’deki istihbarat servislerinin re-organize edilerek bir reforma tabi tutulmalarını zorunlu hale getirmiştir (Zelikow, 2012:1). Bunun en önemli sebebi CIA özelinde istihbarat servislerinin yaşadığı ihmaller silsilesidir. İstihbarat başarısızlığına yapılan yoğun eleştiriler istihbaratta reform çalışmalarını hızlandırmıştır (Wark, 2010:143). Küresel terörizm olgusuyla beraber, istihbarat servisleri yeni düşmana karşı kendilerini yenilemiş ve istihbarat teşkilatları arasında bilgi alışverişi ve ortak operasyon fikri geçerlilik kazanmaya başlamıştır.

Benzer Belgeler