• Sonuç bulunamadı

Avrupa Tutuklama Müzekkeresi

Belgede Suçluların iadesi (sayfa 31-35)

Avrupa Birliği (AB) hukukunun karşılıklı tanıma araçlarından olan“Avrupa Tutuklama Müzekkeresi”; bir ceza soruşturması veya kovuşturmasının gerçekleştirilmesi, bir hürriyeti bağlayıcı cezanın veya bir tutuklama kararının infazının sağlaması amacıyla talep edilen kişinin başka bir AB üyesi devlet tarafından tutuklanması ve teslimi amacıyla AB üye devletleri tarafından çıkarılan adli bir karardır43. Avrupa tutuklama müzekkeresinin uygulanmasında AB üye

41 ERGÜL, Teori ve Uygulamada Suçluların İadesi ve Hükümlülerin Nakli, s.39

42 Kırmızı bülten, difüzyon mesajı ve mavi bültenin yanı sıra; kişinin suç kaydına ilişkin bilgileri içeren “yeşil bülten”, kayıp kişilere ilişkin “sarı bülten”, kimliği belirlenemeyen cesetlerin teşhisine ilişkin “siyah bülten” ve “çalıntı sanat ve tarihi eser bülteni” düzenlenmesi mümkündür. Bkz. ERGÜL, Teori ve Uygulamada Suçluların İadesi ve Hükümlülerin Nakli, s.36

43Bkz. Council Framework Decision of 13 June 2002 on the European arrest warrant and the surrender procedures between Member States (2002/584/JHA) 1 inci madde: “(1)The European arrest warrant is a judicial decision issued by a Member State with a view to the arrest and surrender by another Member State of a requested person, for the purposes of conducting a criminal prosecution or executing a custodial sentence or detention order. (2)Member States shall execute any European arrest warrant on the basis of the principle of mutual recognition and in accordance with the provisions of this Framework Decision. (3) This Framework Decision shall not have the effect of modifying the obligation to respect fundamental rights and fundamental legal principles as enshrined in Article 6 of the Treaty on European Union.”

devletlerinin merkezi makamları sürecin dışında bırakılmış ve iade sürecinin yürütülmesinde tüm yetkiler mahkeme ve savcılıklara verilmiştir.

Avrupa Tutuklama Müzekkeresi ve Üye Devletler Arasında Teslime İlişkin 13 Haziran 2002 Tarihli Konsey Çerçeve Kararı incelendiğinde; genel olarak iadenin şartları, geçici tutuklama, birden fazla devletin talebinin varlığı, teslim, transit geçiş ve hususilik kuralı bakımından SİDAS’ta yer alan sistematiğin ve kuralların benimsendiği görülmektedir. Bu doğrultuda, Çerçeve Kararın 2 inci maddesinde Avrupa Tutuklama Müzekkeresinin en az on iki aylık süre için hürriyeti bağlayıcı ceza gerektiren eylemlerle ilgili olarak çıkartılabileceği öngörülmüştür. Mahkûmiyet kararları bakımından ise SİDAS’ta olduğu gibi, en az dört aylık hürriyeti bağlayıcı cezanın bulunması şartı aranmaktadır.

Çerçeve Kararın 13 üncü maddesinde ise “basitleştirilmiş iade” usulü düzenlenmiştir. Yakalama müzekkeresine konu kişi tutuklandığında, teslime rıza gösterdiğini beyan ederse, basitleştirilmiş usulde teslim gerçekleştirilir. Bu durumda kişi, iadeye rıza gösterdiğine ve gerekli olduğu durumlarda hususilik ilkesinden feragat ettiğine dair açık beyanını, talep edilen devletin iç hukukuna uygun olarak ve bu ülkenin adli makamları önünde vermelidir. Kural olarak verilmiş olan rıza geri alınamaz. Ancak her üye devlet, kendi hukukunda geçerli kurallara uygun olarak rızanın ve hususilik kuralından feragatin geri alınmasına karar verebilir44.

44 Bkz. Council Framework Decision of 13 June 2002 on the European arrest warrant and the surrender procedures between Member States (2002/584/JHA) 13 üncü madde: “(1)If the arrested person indicates that he or she consents to surrender, that consent and, if appropriate, express renunciation of entitlement to the "speciality rule", referred to in Article 27(2), shall be given before the executing judicial authority, in accordance with the domestic law of the executing Member State.(2)Each Member State shall adopt the measures necessary to ensure that consent and, where appropriate, renunciation, as referred to in paragraph 1, are established in such a way as to show that the person concerned has expressed them voluntarily and in full awareness of the consequences. To that end, the requested person shall have the right to legal counsel. (3)The consent and, where appropriate, renunciation, as referred to in paragraph 1, shall be formally recorded in accordance with the procedure laid down by the domestic law of the executing Member State.(4) In principle, consent may not be revoked. Each Member State may provide that consent and, if appropriate, renunciation may be revoked, in accordance with the rules applicable under its domestic law. In this case, the period between the date of consent and that of its revocation shall not be taken into consideration in establishing the time limits laid down in Article 17. A Member State which wishes to have recourse to this possibility shall inform the General Secretariat of the Council accordingly when this Framework Decision is adopted and shall specify the procedures whereby revocation of consent shall be possible and any amendment to them.”

V. SUÇLULARIN ULUSLARARASI CEZA MAHKEMELERİNE İADESİ

Suçluların iadesinin, herhangi bir devletin ulusal mahkemesi olmayan ve uluslarüstü yargı mekanizmasına sahip olan ceza mahkemelerince de talep edilmesi mümkündür. Uluslararası ceza mahkemelerinin gelişimine ilişkin tarihsel sürece baktığımızda; Nürnberg Uluslararası Askeri Mahkemesi ve Tokyo Uluslararası Askeri Mahkemesiyle başlayarak, Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi ile Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nin kurulmalarıyla devam eden sürecin, Uluslararası Ceza Divanı’nın (UCD) kurulmasıyla sonuçlandığı görülmektedir45.

Bu mahkemelerden yakın bir tarihe kadar faaliyetlerine devam eden Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi ile Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemeleri’nin46 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla

kurulmuş olmaları ve BMGK kararlarının üye devletleri bağlayıcı nitelik taşımaları nedeniyle, bu mahkemelerce yabancı savaş suçlularının talep edilmesi halinde iade süreci işletilmesi ve iade talebine konu suçluların uluslararası mahkemeye teslimi gerektiği savunulmaktaydı47.

UCD’ye iade yükümlülüğü bakımından ise, UCD'nin kurucu andlaşması olan Roma Statüsünün 89 uncu maddesinde; “Kişilerin mahkemeye teslimi” başlığı altında;“Mahkeme, bir kişinin tutuklanması veya Mahkemeye teslim edilmesi

amacıyla 91 inci maddede belirtilen destekleyici belgelerle birlikte, kişinin ülkesinde bulunabileceği devlete talep gönderebilir ve bu devletin söz konusu kişiyi tutuklaması ve teslim etmesi için iş birliği talebinde bulunabilir. Bu bölümün hükümleri ve ulusal mevzuatları gereğince taraf devletler tutuklama ve teslim etme taleplerine uyarlar.”

hükmüne yer verilerek, taraf devletlere ülkelerinde bulunan suçluları iade etme yükümlülüğü getirilmiştir.

45 ŞEN Ersan, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Seçkin Yayınları, Ankara, 2009, s.19-29

46 Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi 21 Aralık 2017; Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi ise 30 Kasım 2015 tarihinde kurucu belgelerindeki görevlerini tamamlayarak çalışmalarına son vermişlerdir.

47 Bu yöndeki görüş için bkz. BASSIOUNI, M. Cherif, International Extradition: United States Law and Practise, 16th Edition, Oxford University Press, New York, 2014, s.44 Ayrıca bkz. ERGÜL, Teori ve Uygulamada Suçluların İadesi ve Hükümlülerin Nakli, s.26

Öte yandan, Roma Statüsünün adli iş birliğine ilişkin genel hükümlerin düzenlendiği 87 nci maddesinin beşinci fıkrasında; UCD tarafından, Statü’ye taraf olmayan bir devletten geçici (ad hoc) bir düzenleme, andlaşma veya bunlara benzer başka bir mutabakat çerçevesinde iş birliği talebinde bulunabileceği ifade edilmiştir. Statü’ye taraf olmayan devletlerin UCD ile yapacağı adli iş birliği, gönüllülük esasına dayanmakla birlikte; devletlerin UCD ile geçici andlaşma yaptığı durumlarda taahhüt edilen iş birliği yerine getirilmezse. UCD bu durumu BMGK’ya bildirebilir.

Türkiye, hâlihazırda UCD’nin Statüsü’ne taraf bulunmamaktadır. Bununla birlikte 6706 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının a bendinde UCD’ye taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, iadesi talep edilen kişinin Türk vatandaşı olması halinde iade talebinin yerine getirilmeyeceği ifade edilmiştir. Bu bağlamda, UCD Statüsünün kabul edilmesi halinde Türk vatandaşların talep halinde yargılanmak üzere UCD’ye iade edilebileceği sonucuna varılmaktadır.

Bu hükümlerden hareketle; UCD ile suçluların iadesi konusunda iş birliğinin, Türkiye’nin Roma Statüsüne taraf olmasından sonra gündeme gelebileceği anlaşılmaktadır48.

İKİNCİ BÖLÜM

İADENİN KOŞULLARI

I. İADE İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

Belgede Suçluların iadesi (sayfa 31-35)