• Sonuç bulunamadı

Avrupa'da, AKÇT'den sonra 25 Mayıs 1952 tarihinde "Altılar" tarafından

imzalanan Avrupa Savunma Topluluğu (AST) ve 10 Mart 1953 tarihinde kabul edilen Avrupa Siyasi Birliği (ASB), askeri ve siyasi alanda Avrupa'da bütünleşme yolunda

başarısızlıkla sonuçlanmış iki girişimdir. Yaşanan bu başarısızlıklar sonucunda oluşan düşünce, geleceğe dönük olarak alt yapı olan "ekonomiyi" entegre etmeden, üst yapı

olan "siyasi" ve onun uzantısı olan "askeri" entegrasyon girişimlerinin başarısız olacağıdır. AKÇT ile başlatılan bütünleşme çabalarının, çok geniş bir alanda (savunma, güvenlik, siyaset, ekonomi) başarısızlığa uğramasıyla sona ermesini istemeyen

Altılar'ın devlet adamları, yeni bir bütünleşme girişimine yönelmişlerdir. Böylece AKÇT modeli bir başlangıç olarak alınmıştır. "Örgüte üye devletler bu modeli bir

bütünleşme mutfağı olarak kabul etmişlerdir. Evet, bu mutfakta yemek iyi pişiyordu,

15 Bozkurt, a.g.e., s.68.

16 S.Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye (Dördüncü baskı, İstanbul: İMKB Yayınlan, 1996), s.4.

ancak menüde sadece iki yemek vardı; kömür ve çelik... Artık menü yü zenginleştirmenin ve çok yemekli bir menü hazırlamanın zamanı gelmişti ... "17

AKÇT'na üye ülkelerin Dışişleri Bakanları 1-2 Haziran 1955 tarihlerinde

İtalya'nın Messina kentinde yaptıkları toplantıda, bir Komite oluşturarak başkanlığına

Belçika Dışişleri Bakanı Henri Spaak'ı getirmişlerdir. Komite, öncelikle Batı Avrupa'da ekonomik entegrasyonu gerçekleştirecek yeni bir topluluğun kurulması konusundaki

çalışmalarını bir yıl içinde tamamlamıştır. Hazırlanan Raporda iki yeni topluluk daha

kurulması öneriliyordu. Bunlar Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi

Topluluğu'dur. AKÇT'u Dışişleri Bakanları 29-30 Mayıs 1955 tarihlerinde Venedik'te toplanarak, Spaak Komitesi'nin hazırlamış olduğu raporu yapılan müzakereler sonucu kabul etmişlerdir. Antlaşma metinleri üzerinde ayrıntılı görüşmelerden sonra Roma

Antlaşmaları 25 Mart 1957'de taraflar tarafından imzalanmıştır. Böylece Avrupa Ekonomik Topluluğu (The European Economic Community : EEC) ile Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (The European Atomic Energy Community : EAEC veya EUROTOM) kurularak Antlaşmalar 1 Ocak 1958 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 18 AET

Antiaşması'nın süresi sonsuzdur ve daha önceki iki antlaşmayı yani AKÇT ve BENELÜKS 'ü ortadan kaldırmamıştır.

AET'nun kurulmasından sonra İngiltere bütün Avrupa'yı kapsayacak bir serbest ticaret bölgesinin yaratılmasını, buna AET' nun tek birim, diğer ülkelerin de kendi

başlarına katılmalarını Topluluğa önermiştir. Fakat bu teklif, Fransa tarafından reddedilmiştir. Çünkü Fransa Avrupa'da sıkı bir işbirliğine yönelik bir birlik istemekteydi. Bütün bu gelişmeler üzerine İngiltere, AET'na rakip olacak bir kuruluşa girmeyen Avrupalı ülkeler ile Avrupa Serbest Ticaret Bölgesini 19kurmuştur?0

Antlaşma'ya göre, temelde ortak pazarda21serbest piyasa ekonomisinin egemen

olması öngörülmüştür. Topluluk organları da serbest piyasa ekonomisinin işleyişini

sağlayacak yetkilerle donatılmıştır. Ortak Pazar'ı oluşturan gümrük birliği22, serbest

17 Günuğur, 1995, a.g.e., s.l5.

18 Haluk Günuğur,"Avrupa'nın Kurulması Yolundaki Girişimler". İktisat Türkiye Odalar ve Borsalar

Birliği Haftalık Ekonomi Gazetesi, (24-3 1 Mart 1 990), s.7.

19 Üyeler arasındaki ticareti kısıtlayan veya engelleyen tarife ve kota gibi sınırlamaların ortadan kaldırıldığı ve üye ülkelerin birlik dışında kalanlara karşı ortak bir tarife uygulama yükümlülüğü altında bulunmadıkları ekonomik birleşme türüdür.

2

°

Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, 1996, a.g.e., s.47.

21 Gümrük birliğinin doğal sonucu olarak birliğe üye ülkeler arasındaki emek, sermaye ve müteşebbis gibi üretim faktörlerinin birlik içinde serbestçe hareket edebilmeleri sağlanmış ise, gümrük birliği için gerekli şartların varlığının devam etmesi durumunda, üye ülkeler arasında ortak pazar oluşmuş demektir.

22 Serbest ticaret bölgesindeki şartlara ek olarak birliğe üye ülkelerin serbest dış ticaret politikasını izleme imkarıları sınırlandırılnuş olduğundan, gümrük birliği serbest ticaret bölgesine göre dalıa ileri bir ekonomik birleşme derecesindedir.

dolaşım, serbest rekabet, Topluluk ticaret politikası ve Topluluk tarım politikası günden güne değişmeyecek, üzerinde anlaşılmış genel kurallar olarak düzenlenmiştir.

Bunlardan sadece tarımsal politikanın günlük olarak saptanan değişken bir özelliği

mevcuttur.

Topluluğun kurumsal yapısı incelendiğinde, ulusların egemenlik haklarını

zedelemeyecek şekilde, organların uluslar üstü yetkilerle donatıldığı görülmektedir.

Komisyon, Topluluğun yürütme organıdır ve Topluluk çıkarlarını korumakla görevlidir.

Burada kararlar, üye ülkelerden bağımsız ve oy çokluğu ile alınacaktır. Konsey ise üye devletleri temsil eden birer bakanın katılmasıyla oluşturulmaktadır. Hangi bakanların katılacağı ise ele alınacak konulara göre değişmektedir. Esas karar organı Konsey

olmasına karşın, birkaç özel durum dışında ancak Komisyon'un önerisi üzerine karar verebilmektedir. Avrupa Parlamentosu ise çok güçsüz olarak kurulmuştur.23 Üyeleri

doğrudan seçimle gelmemekte, Komisyon üyelerinin atanması durumunda da etkisi

bulunmamaktadır. Komisyon ve Konsey kararları üzerinde tavsiye kararı bulunmakla beraber, Topluluk bütçesi üzerinde sınırlı derecede denetim yetkisine sahiptir. Adalet

Divanı'nın görevi ıse, Antlaşmaların uygulanmasında hukukun üstünlüğünü koruyacaktır. Üye devletlerin birlikte seçtiği 7 yargıçtan oluşmaktadır.

Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun amaçları Roma Antiaşması'nın 2nci maddesinde şu şekilde belirlenmiştir."Topluluğun görevi, bir ortak pazarın kurulması ve üye devletlerin ekonomi politikalarının zamanla yaklaştırılması yoluyla, Topluluğun

tümü içinde ekonomik etkinliklerio uyumlu olarak gelişmesini, sürekli ve dengeli

yayılmasını, istikrarın artmasını, hayat seviyesinin hızla yükseltilmesini ve birleştirdiği

devletler arasında daha sıkı bir işbirliğini gerçekleştirmektir."24

AET ile birlikte, ı Ocak ı 958 tarihinde yürürlüğe gıren EUROTOM

Antiaşması'nın amaçları ise; Topluluk, atom enerjisinin, sanayi ve enerji üretiminde

barışçı amaçlar için kullanılmasını hedeflemiştir. Üye devletler o tarihlerde enerji

ihtiyaçlarını atom enerjisi ile gidermeyi düşünmüşlerdir.

4. TekAvrupa Senedi Ve Avrupa İc Pazarının Oluşması

Avrupa Topluluğu'nun geçmişte karşılaştığı en büyük sorun, Avrupa pazarının

ulusal pazarlar olarak maliyetleri artırıcı bir şekilde bölünmüş olmasıdır. Tek bir pazarın yaratılması amacı, Roma Antiaşması'nın 2nci maddesinde de dile getirilmiş olup

23 Tekeli-İlkiı:ı, a.g.e., s.45-46.

24 Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, 1996, a.g.e., s.59.

bütünleşme yolunda ulaşılması gereken birinci derecede bir hedeftir. 6 Ocak 1985 tarihinde Komisyon Başkanlığı'na Fransa eski Maliye Bakanlarından Jacques Delers'un

atanmasıyla, Komisyon özellikle 3-4 Aralık 1984 Dublin Zirvesi'nde ele alınan "iç

pazarın" tamamlanması ve teknik engeller dahil tüm ileri adımların atılması yönündeki

kararından hareketle, alınması gereken tedbirler ve önerilerini 29 Haziran 1985 tarihinde Milana'da toplanan Bakanlar Konseyi'ne sunmuştur. Beyaz Kitap25 (White Paper) olarak adlandırılan bu raporda, iç pazarın gerçekleştirilmesi için ayrıntılı bir zaman planlaması yapılmış, tek pazara geçişi engelleyen unsurların neler olduğu araştırılıp, birer birer saptanmış ve çözüm yolları belirlenmiş, ayrıca daha önceki dönemde yapılan çalışmaların yetersiz kaldığı ve bundan sonra daha radikal önlemlerin alınması gerektiği vurgulanmıştır.26

Üye ülke pazarlarının, tek bir topluluk pazarı olarak bütünleştirilmesi şeklinde tanımlanabilecek, "iç Pazar" hedefinin gerçekleştirilmesine üyeler arasında mal, hizmet,

kişi ve sermayenin özgür biçimde dolaşmasını sağlayan tarife dışı engeller, fiziksel, teknik ve mali olmak üzere üç grupta toplanabilir. 27

a) Fiziki Engellerin Kaldırılması : Topluluğun, coğrafi sınırlarının üye ülkeler

arasında kalan kesimlerindeki, gümrük kapılarında uygulanan fiziki kontrollerden meydana gelmektedir. Topluluk iç sınır kapılarında yapılan fiziki kontroller, üye ülkeye

giriş yapmakta olan yabancı uyrukluların denetimi yanında malın kullanım güvenilirliği

ve standart denetimi amacına da yöneliktir. Komisyon'a göre, fiziki engel olarak nitelendirilen çeşitli formalitelerin basitleştirilmesi ve serbest dolaşım ilkesinin

uygulanması yeterli bir tedbir olarak görülmemektedir. Temel ilke olarak, gereksiz kontrollere yol açan politikaların yürürlükten kaldırılması, hedeflerine ulaşmamış ortak

politikaların ıse, tam anlamıyla uygulanabilir duruma dönüştürülmesi

benimsenmektedir.

b) Mali Engellerin Kaldırılması : İç pazann oluşumunu geciktiren ve serbest

dolaşım ilkesini zedeleyen mali engelleri; dalaylı vergiler olarak nitelendirilen muamele vergisi ve KDV'lerin ülkeler arasındaki çeşitli uygulama farklılıklarından kaynaklanan güçlükler olarak tanımlanabilir. 1968 yılında gerçekleştirilen Gümrük Birliği pazarın

25 İbraltim S. Canbolat, Uluslarüstü Sistem Avrupa Birliği Bir Dönüşümün Analizi (İkinci Basım, İstanbul:

Alfa Basım Yayım Dağıtım, 1998), s.94-96.

26 Tekeli-İlkin, a.g.e., s.101-102.

27 Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Avrupa Topluluğu ve Türkiye (Ankara: 1991), s.84-85.

tamamlanması için yeterli olmamıştır. Fiziki ve teknik engeller nedeniyle aksamış olan serbest dolaşım ilkesi, gümıük birliğine rağmen, üye ülkelerin bir çeşit gider vergisi olan muamele vergilerini tahsil etmek amacıyla gösterdikleri hassasiyet ve bu amaçla

çıkartılan farklı mevzuatlar, bu ilkenin zedelenmesinde rol oynamışlardır. Komisyon, iç

pazarın tamamlanması gayretleri kapsamında giderek kaldırılmaya çalışılan sınır

kontrollerinin ışığında, vergilendirme farklılıklarından kaynaklanan fıyat sorununun, ticari mal trafiği ve turistik amaçlı kişi trafiği bakımından, ayrı ayrı ele alınması görüşündedir.

c) Teknik Engellerin Kaldırılması : Bu tür engeller, ülkelerin ulusal mevzuatları (Üye ülkelerin sağlık standartları, çalışma, güvenlik, tüketiciyi koruma ve çevre koruması gibi sebeplerle belirlemiş oldukları mevzuatlar) ile iç pazarını korumaya yönelik olarak getirilen tedbirlerden oluşmaktadır. Komisyon'un önerisine göre,

"herhangi bir üye ülke vatandaşı veya üretici firması, ürettiği hizmetler ve yapmış olduğu faaliyetler bakımından, bulunduğu ülkenin yasal gereklerini bütünüyle yerine getiriyor ise, bu kişi veya fırma, Topluluğa üye diğer ülkelerde de aynı ekonomik faaliyetleri yapabilme ve hizmetleri görebilme hakkına haiz olmalıdır." İlkesinden

hareketle serbest dolaşımı zedeleyen teknik engellerin ortadan kaldırılması

mümkündür.28

Milano'da, Bakanlar Konseyi'nde gündeme gelen ve Beyaz Kitap olarak

adlandırılan bu Rapor'da Avrupa Topluluğu'na üye ülkeler arasında sınırlardan

tamamen arındırılmış gerçek bir Topluluk iç pazarının 1992 yılına kadar oluşturulması amacıyla, mal, hizmet, kişi ve sermayenin serbest dolaşımı önündeki fiziki, teknik ve mali nitelikteki engellerin kaldırılmasına yönelik 300 civarında direktif hazırlanmıştır.

Bu önerilerin her birinin Komisyon tarafından Konsey' e sunulu şu ve Konsey tarafından

Kabulü bir takvim ile belirlenmiş, sonuç olarak iç Pazar 1 Ocak 1993 tarihinde

gerçekleştirilmiştir.

Yukarıda belirtildiği gibi fiziki, teknik ve mali engellerin kademe kademe

kaldırılması suretiyle, daha ileri büyüme fırsatları, yeni istihdam olanakları, ölçek ekonomileri, yüksek prodüktivite ve karlılık, sağlıklı rekabet, ve meslek mobilitesi, stabil fıyat ve tüketici tercihine ulaşılması iç pazar gerçeğinin nihai amacıdır. Bütün bu

karmaşık görüntüye karşın aslında mekanizma çok basittir. Bu ekonomik kazanç eyleminin başlangıç noktası, Topluluk içinde tarife dışı engellerin kaldırılmasıdır.

28 Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, 1996, a.g.e., s.62-63.

Böylece, Topluluk ekonomisinde arz cephesinde bir şok etkisi yaratacaktır ki, bunun adı

Avrupa iç pazarının bütünleşmesidir. Sürekli değişen yeni koşullar ve daha az himayeci bir ortamda sürdürülen ticaret sonucu, oluşan yeni rekabet koşullarında fıyatlar genel düzeyinin aşağılara çekilmesi talebi uyaracak, bu da fırmaları daha fazla üretime yöneltecektir ki, sonuçta daha rasyonel bir kaynak dağılımı, hem Avrupa hem de uluslar

arası piyasalarda rekabeti körükleyecektir. Zaman içerisinde makroekonomik engellerin

kaldırılması suretiyle, Avrupa iç pazarının yaratılması son 20 yılda kronik olarak durgunluk gösteren,. sürekli ve sağlıklı büyürneyi yeniden harekete geçirecektir.29 Ekonominin yeniden canlanması ve açık kamu ihaleleri sayesinde kamu kesimi açıkları

daha da düşecek, enflasyon ise, birbirine açılan piyasalar sonucu düşen fiyatlara bağlı

olarak sakinleşecektir.

ı 9 8 O' li yıllarda bir raporun daha ortaya çıktığı görülmektedir. Londra' da Ekim

ı 98 ı' de yayınlanan bu rapor, üye ülkeler arası kurulan siyasi işbirliğinin, bütün ülkelerin dış politikalarının odak noktası haline gelmesini kabul etmektedir. Ayrıca yapılan işbirliğinin sadece soyut planda kalmayıp yapacakları işbirliğinin operasyonel alanda da geçerli olması gerektiği hakkında bir karara varılmıştır. Yine aynı toplantıda

Avrupa Topluluğu'nun dünya sahnesinde daha etkin bir rol aynaması konusunda da

görüş birliğine varılmıştır. Stuttgart'da ı983'de yapılan AT'u zirvesi sonucunda bir deklarasyon yayınlanmış, bu belgede, o zamana kadar dış politika işbirliği konuları

içinde yer almayan güvenlik konularının da "Avrupa Siyasi İşbirliği" olarak adlandırılan faaliyetin içinde ele alınması kararlaştırılmıştır.30

Uzun süreli ve değişik alanlarda yapılan çalışmalar sonucunda, 25-26 Haziran ı 984'te

yapılan Konsey toplantısında, Topluluğun güçlendirilmesi için çalışmalar yapıp,

gereken kurumsal düzenlemeleri getirmek üzere önerilerde bulunacak, hükümet ve devlet başkanlarının özel temsilcilerinden oluşan bir komite kurulması

kararlaştırılmıştır. "Ad Hoc"31 olarak ifade edilen bu komite hemen kurularak

çalışmalarına başlamıştır. Komite'nin çalışmaları sonucunda "Kurumsal" ve "Politik"

değişiklikler içeren rapor, 25-26 Haziran ı985 tarihinde Milano'da, "Beyaz Kitap" ile birlikte gündeme gelmiş, ancak raporda üyeler arasında büyük görüş ayrılıklarının

giderilmesi için, " Hükümetler Arası Konferans " düzenlenmesi önerisi getirilmiş, yapılan oylama sonucu AT'u Konseyi 3'e karşı 7 oyla Topluluk organlarının

29 Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, a.g.e., s.81.

30 Mürnin Alanat, "Ortak Dış Güvenlik Politikası ve Siyasi Birlik", TC Merkez Bankası Avrupa Birliği El

Kitabı (Aııkara: TCMB Yayınevi, 1995), s.129-130.

31 Kısa süreli ve özel bir konuyu incelemek üzere kurulan komite.

fonksiyonlarının yeniden belirlenmesi, faaliyetlerinin genişletilmesi ile bir iç pazarın

kurulması konularında hükümetler arası konferansın toplanmasına karar vermiştir.32 1985 yılı boyunca devam eden konferanslar sonucunda bir taslak hazırlanmış, 2-3 Aralık 1985'te Lüksembourg'da yapılan zirvede gündeme getirilmiştir. Taslak ana

hatlarıyla 27 Ocak 1986'da yapılan toplantıda kabul edilmiş, daha sonra Dışişleri Bakanları toplantısında gözden geçirilerek son şekli verilen rapor, 17 Aralık 1986' da Lüksembourg' da yapılan toplantıda 9 üye ülke tarafından (Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, Hollanda, Belçika, İrlanda, Portekiz, Lüksembourg) imzalanmıştır.

Danimarka' da yapılan referandumun olumlu sonuç vermesi üzerine, İtalya ve Yunanistan'da 28 Şubat 1986'da Rapor'u yani "Tek Avrupa Senedi"ni imzalamışlardır.

Tek Avrupa Senedi olarak adlandırılan bu Antlaşma daha sonra üye ülke parlamentolarına onaylanmak üzere sunulmuş fakat İrlanda' da bir kişinin mahkemeye başvurması üzerine altı aylık bir gecikme ile 1 Temmuz 1987' de yürürlüğe girmiştir.33

Tek Avrupa Senedi; Topluluğun temel sözleşmesi olan Roma Antiaşması'nda değişikli yapan ve yeni maddeler ilave eden ilk antlaşmadır. Yeni düzenlemeler başlıca beş alanda gerçekleştirilmiştir. Bunlar ;

-Avrupa Parlamentosu ve Konsey aras;.nda yeni bir işbirliği süreci başlatılmış ve Avrupa Parlamentosu'nun Topluluk mevzuatlarının yaratılmasındaki etkinliği attırılmıştır.

- Avrupa Parlamentosu'nun görev alanı genişletilmiştiL Roma Antıaşması'nın

237nci maddesine göre Topluluğun genişlemesi ve 238nci maddesine göre de, ortaklık antlaşmaları konularında Konsey'in kesin karar almasından önce, Parlamento'nun

görüşünün alınması şartı getirilmiştir. Böylece Avrupa Topluluklarının dış politikasının

belirlenmesinde parlamentonun fonksiyonu artırılmıştır.

-Yeni ve mevcut ortak konular yeniden düzenlenmiştir. Tek Senet bir iç pazarın

31 Aralık 1992 tarihine kadar oluşturulmasını kabul etmiştir. Roma Antlaşmasına

eklenen yeni bölümler, parasal kapasite, sosyal politika, ekonomik ve sosyal birleşme, araştırma ve teknolojik gelişme konularıdır.

-Konsey' de nitelikli çoğunlukla karar alma ilkesi bazı konularda değiştirilmiştir.

Ortak gümrük tarifesi, hizmet edimlerinde ve sermaye hareketliliğinde serbestleşme ile, deniz ve hava taşımacılığında ortak politika konularındaki kararlar için gerekli olan

32 Alunet Çimen, Gümrük Birliği ve AT-Türkiye İlişkileri, (Ankara: Maliye Bakanlığı Yayınlan, 1996), s.103-104.

33 Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, 1996, a.g.e., s.68-69.

nitelikli çoğunluk yerine, oybirliği şartı getirilmiştir. Nitelikli çoğunluk yeni getirilen şu

konularda aranmaya devam edecektir; İç Pazar, sosyal politika, ekonomik ve sosyal

birleşme, araştırma ve teknolojik gelişme ve çevre.

- Dış politika konusunda "Avrupa İşbirliği"nin sağlanması amaçlanmıştır.

Topluluk üyelerinin, Avrupa'nın dış politikasının formüle edilmesi ve uygulanmasında, ortaklaşa hareket edilmesi teşvik edilecektir. Bunun için danışma ve enformasyon hükümleri getirilmiştir. Bu konuda ortak amaç ve ilkeler belirlenecektir.

Tek Avrupa Senedi ile Topluluğa getirilen yeni politikalar şu başlıklar altında toplanmaktadır;

- Tek pazarın oluşmasını engelleyen teknik, idari ve mali alandaki tüm engellerin kaldırılarak, mal, hizmet ve sermaye gibi üç temel sektörde serbest dolaşımın sağlanması,

-Araştırma ve teknolojik gelişmenin hızlandırılması,

- İç pazardaki eşitsizliklerin ortadan kaldırılabilmesi için, ekonomik ve sosyal

uyumsuzlukların giderilmesi,

-İşçilerin sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi, - Çevrenin korunması,

-Ekonomik ve parasal birliğin sağlanmasıdır.

ı 988 yılı sonlarına doğru Topluluk bünyesinde yapılan araştırma ve

değerlendirmeler sonucunda istenilen hedeflere yaklaşıldığı görülmüştür. Bu araştırmalardan biride İtalyan ekonomist Paola Cecchini başkanlığında kurulan bir ekibe

yaptırılmıştır. Bu ekip Toplulukta piyasa bütünleşmesinin yaratacağı etkiler üzerinde incelemeler yapmış ve sonuçlarını bir raporda Komisyon' a sunmuştur. Rapor2a göre iç pazarın oluşturulması orta vadede şu faydaları sağlayacaktır/4

Topluluğun bütününde ı 988 yılı fiyatlarıyla, ı 70- 250 milyar ECU'lük bir ekonomik kazancın doğması beklenmektedir. Bu Topluluğun GSJ\.1H'nı %5 oranında artıracaktır. 5-6 yıllık orta vadeli bir dönem içinde, ekonomik politikalar doğru olarak yönlendirilebilirse bu oran %7'ye kadar çıkabilecektir.

- 2 milyon kişiye yeni iş sahası açılacaktır. Bu, mevcut istihdamın %2 oranında artması anlamına gelmektedir. Uygun ekonomik politikalar eşliğinde, bu rakamın 5 milyonu bulacağı tahmin edilmektedir.

34 Ahmet Gökdere, Avrupa Topluluğu ve Türkiye ile İlişkiler (Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1991), s.l59

- İç pazarın tamamlanması, bölünmüş bir pazardaki fiyatlara göre ortalama %6 oranında daha düşük tüketici fiyatlarını beraberinde getirecektir.35

Cecchini Raporu'nda, sağlanacak yararların üye ülkeler arasında ne şekilde dağıtılacağı konusunda, bir değerlendirme mevcut değildir. Ancak, Topluluğun tüm üyelerinin, gerçekleştirilecek iç pazardan karlı çıkacakları vurgulanmaktadır. Pazarın oluşumuyla bu ülkelerin üretim biçimleri gelişecek, rasyonelizasyon ve maliyet karları,

özellikle yeni katılanüç ülkeye (Yunanistan, İspanya, Portekiz) avantajlar sağlayacaktır.

Sonuç olarak, Tek Avrupa Senedi iç pazarın oluşturulmasının yanı sıra, "Avrupa

Topluluğu Temel Sosyal Haklar Şartı" çerçevesinde Topluluk içinde, ücretiiierin serbest

dolaşım hakkı, istihdam ve ücret, çalışma şartlarının geliştirilmesi, sosyal güvenlik, toplu görüşme, mesleki eğitim, kadın ve erkeklere eşit işlem, işyerinde sağlık ve güvenlik hakları ile emeklilik, sakatlıklar, çocukların korunmaları gibi konularda da yeni düzenlemeler getirmiştir.36

5. Avrupa Birliği'nin Doğusu: Maastricht Antiaşması

5.1. Maastricht Zirvesi ve Sonucları

Maastricht Antıaşması olarak bilinen, fakat asıl ismi Avrupa Birliği Antıaşması

(Treaty on European Union) olan bu Antlaşma' dan önce, Topluluk iç bütünleşmesinin

temellerini ve esaslarını ı4-ı5 Aralık ı990 tarihinde, Roma Zirvesi'nde belirlemiştir.

Nihai olarak ise, Avrupa Toplulukları Devlet ve Hükümet Başkan'ları ı99ı'deki

Maastricht Zirvesi'nde iç bütünleşme yolunda son kararı vermişlerdir. Maastricht Zirvesi'nden önce, Roma'da; Avrupa Birliği sürecinin daha da hızlanmasını sağlayacak,

özellikle "Ekonomik ve Parasal Birlik" ile "Politik Birlik" alanlarında bütünleşmeyi sağlamak ve altyapıyı oluşturmak amacıyla, "Hükümetler arası konferans" yoluyla Roma Antiaşması'nda değişiklik yapılarak, ı992 yılı sonunda, Tek Pazar hedefine daha bütünleşmiş bir şekilde ulaşılması amaçlanmıştır. 37 ı 99 ı yılı boyunca devam eden

çalışmalar sonucunda, ortaya çıkan öneriler 9-ı O Aralık ı 99 ı tarihinde Maastricht

35 TİSK, Sosyal Yönleriyle AT (Ankara: TİSK Yayınlan, 1989), s.l32.

36 Aynı, s.l34. .

37 ömer Bozkurt, "Maastricht Antıaşması ve Avrupa Bütünleşmesi", Amme Idaresi Dergisi, Cilt 26, Sayı ı, Ankara, (Mart 1993), s.9-10.

Zirvesi'nde toplanan Konsey'e sunulmuştur. Konferans süresince dikkati çeken bir husus, Almanya'nın izlediği politika olmuştur. Özellikle, AT bütünleşmesi olmaksızın,

Avrupa' da gücünü diğer ülkelere kabul ettiremeyeceği endişesiyle, federal yapıda bir

bütünleşme yolunda hareket etmiştir. Fransa ise Almanya'yı Topluluk içerisinde asimile etme amacını gütmüştür.38

Maastricht Zirvesi öncesi sürdürülen konferanslar sonucunda son güne kadar çözülemeyen ve bu zirveye bırakılan hususlar şu şekilde özetlenebilir:39

- Parlamentoya tanınan yetkilerin sınırı,

- Sosyal Politika koşullarının iyileştirilmesi ve uyumu, - Üyeler arasında farklı gelişmişlik düzeyinin giderilmesi,

- Parasal Birliğin aşamaları ve tek para uygulamasının yaratacağı sorunların

- Parasal Birliğin aşamaları ve tek para uygulamasının yaratacağı sorunların