• Sonuç bulunamadı

Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin temel hedefi, ekonomik ve sosyal kalkınmadır. Günümüzde bölgesel kalkınma ajansları, Avrupa Birliği’ne üye ve aday ülkeler için bölgesel politikanın en önemli araçları arasında yer almaktadır (Mesçioğlu, 2011; 120).

AB bölgesel politikalarının 2007-2013 dönemi için belirlenen önceliği, bölgesel rekabet edebilirlik ve istihdam ile ilgilidir. Bu önceliğin amacı, az gelişmiş üye ülke ve bölgelerin dışındaki bölgelerde, ekonomik değişimin ve dengeli bir kalkınmanın tesis edilmesidir. Avrupa Birliği tarafından desteklenen yeni bölgecilik anlayışının en temel özelliklerinden biri, geleneksel yaklaşımda merkezi idare tarafından yürütülen bölgesel

kalkınma politikalarının, bundan sonra yerel aktörlerin katılımıyla yönetişim temelli belirlenmesi ve uygulanmasıdır (Mesçioğlu, 2011; 120-121).

Küreselleşme ve yerelleşme düşüncesi çerçevesinde ortaya çıkan yeni bölgecilik anlayışının stratejik dönüştürme araçları da bölgesel kalkınma ajansları olup, bunlar aynı zamanda bölgesel gelişme stratejilerinin oluşturulmasında belirleyici rol üstlenmişlerdir. Avrupa Birliği, bölgeler arasındaki dengesizliği ortadan kaldırma hedefine bölgelerin rekabet gücünü arttıran politikalar sayesinde ulaşmaya çalışmaktadır. Bölgenin katılımı, kararların olabildiğince halka yakın düzeyde alınması Avrupa Birliği için en önemli prensiplerdendir. Avrupa Birliği’nde bölgesel politikalar, bütçeden en yüksek payı alan ikinci politika konumundadır. Yapısal fonlar, uyum fonları, Avrupa Yatırım Bankası kredileri ile genişlemeye özgü finansal araçlar, bölgesel politikanın finansal araçlarıdır.

Avrupa Birliği’nde bölgesel kalkınma politikaları arasında uyum sağlanması, bölgesel kalkınma ajansları tarafından gerçekleştirilir. Bu ajansların asli rolü, AB fonlarını kullanarak bölgesel gelişmenin arttırılmasıdır (Okutucu, 2006; 399; Mesçioğlu, 2011; 121).

Avrupa Birliği bölgesel politikasının 2007 ile 2013 yılları arasındaki öncelik alanlarından biri rekabet gücünün arttırılması olarak belirlemiştir ve bunun için 58 milyar avroluk bir kaynak ayırmıştır (Mesçioğlu, 2011; 121).

2007-2013 dönemindeki bu süreçte Avrupa Birliği, bölgelerin ve kentlerin cazibesini arttırma, yenilik, girişimcilik ve bilgi ekonomisinin büyümesini desteklemek ve daha fazla ve daha iyi iş alanları yaratma kavramlarını öne çıkarmak istemektedir (Özer, 2011; 393).

Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde başarılı örnekleri bulunan bölge kalkınma ajansları uygulaması, günümüzde bölgesel kalkınmayı sağlamak üzere Avrupa’nın neredeyse tüm ülkelerinde farklı modellerle oluşturulmaktadır. Örneğin, İrlanda’da model, devlet tarafından yaratılırken, İngiltere’de özel yasa ile ve kamu-özel ortaklığı

şeklinde kurulmuş; Almanya’da, Fransa’da ve İspanya’da ise ajanslar, bölgelerce tesis edilmiştir. İtalya’da ve İspanya’da sivil toplum ve yerel ortaklıkların işbirliği ile oluşturulan bölgesel kalkınma ajansları, Avrupa bölgesel kalkınma politikaları ile daha da teşvik edilmeye başlanmıştır. Orta ve Doğu Avrupa’da bölgesel kalkınma ajanslarının kuruluşu, Batı Avrupa ülkelerinden çok farklı olmuştur. 1989 yılı öncesi devletçi bir ekonomiye sahip olan bu ülkelerde piyasa ekonomisine geçiş, önemli değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Merkezi sistemin değişmesiyle birlikte bölgeler arasındaki farklılıklar iyice ortaya çıkmış, bu farklılıklar, bölgesel kalkınma ajanslarının bu ülkelere ithal edilmesine neden olmuştur. Avrupa Birliği, bu ülkelerin bazılarında bölgesel kalkınma ajanslarının kurulmasını hem finansal açıdan hem de uzmanlarla desteklemiştir. Bu doğrultuda, Macaristan’da, Polonya’da, Çek Cumhuriyeti’nde, Slovakya’da ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinde bölgesel kalkınma ajanslarının sayısı hızla artmıştır. 70 civarı ile bu sayı Polonya’da en fazladır. Çoğu ülkede, ulusal düzeyde bölgesel kalkınma ajanslarının koordinasyonundan sorumlu Ulusal Kalkınma Ajansları kurulmuştur.

Bölgesel düzeyde bölgesel kalkınma ajansları, genel olarak diğer kurumlarla işbirliği içinde çalışarak yerel kalkınma hedeflerine ulaşmayı hedeflemektedirler. Örneğin, Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya gibi ülkelerde bölgesel kalkınma ajanslarının yanında başka kurumlar da görev almaktadır (Kayasü, Yaşar, 2006; 204).

2.3.1.AB Üyesi Ülkelerin Bölgesel Kalkınma Ajanslarının Finansman Kaynakları ve Faaliyetleri

AB üyesi ülkelerdeki kalkınma ajanslarının faaliyetlerine bakıldığında ilk yıllarda ağırlıklı olarak altyapı ve tarımsal kalkınma konularına yoğunlaştıkları, sonraları sanayi faaliyetlerini geliştirmeye odaklandıkları ve son dönemde hizmetlerin ve ileri teknolojilerinin desteklenmesine doğru yöneldikleri görülmektedir (Mesçioğlu, 2011; 122).

Son yıllarda AB yapısal fonlarından daha fazla destek alabilmek için bilgi teknolojileri, ar-ge ve inovasyon faaliyetlerine verilen önem daha da artmıştır. Bu bağlamda, kobilerin ajans faaliyetlerinin, hedef grupları içinde özel bir yere sahip olduğu, kobilerin iş etkinliğini ve verimliliklerini arttırmak, kobileri yenilikçi teknoloji ile buluşturmak, yatırımları ve rekabet gücünü geliştirmek gibi konulara öncelik verildiği görülmektedir (Mesçioğlu, 2011; 122-123).

Ajansların, pazarlama iletişimine de büyük önem verdikleri, geniş kapsamlı pazar ve sektör araştırmaları yürüttükleri, web siteleri, basılı katalog, broşürler ve çeşitli fuar katılımları aracılığı ile hem bölgenin özelliklerini ve olanaklarını hem de ajansı ve faaliyetlerini hem ulusal, hem de uluslararası ölçekte tanıtmayı amaçladıkları görülmektedir (Ergüder, 2011; 39).

Avrupa’daki kalkınma ajanslarının faaliyetleri; “bilgi bankaları oluşturarak bölgeyi izlemek, bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmek amacıyla stratejik planlar yapmak, girişimciler için bilgi sağlamak ve teknik destek sunmak, kobiler için finans kaynakları oluşturmak, yerel, ulusal ya da uluslararası kredi kuruluşları ve bankalarla işbirliği yapmak” şeklindedir.

Türkiye’deki kalkınma ajanslarının faaliyetleri ise; “ulusal ve uluslararası fonların kalkınma amaçlı kullandırılmasına aracılık etmek, girişimciliği desteklemek, yatırım ortamını çekici hale getirmek, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği tesis etmek, içsel potansiyeli harekete geçirmek, proje uygulamalarına teknik destek ve danışmanlık hizmeti sunmak” şeklindedir (Mesçioğlu, 2011; 123).

Avrupa Birliği’nde kalkınma ajansları uygulamaları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarına bırakılmışken; Türkiye’de bu uygulamalar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının da yapılanmanın içinde olmalarıyla birlikte son söz Devlet Planlama Teşkilatı’nındır (Sugözü, Atay, 2010; 2). Avrupa’da faaliyet gösteren bölgesel kalkınma ajanslarının en önemli finansman kaynakları; kamu gelirleri ve AB fonlarıdır.

1999 senesindeki EURADA raporuna göre kalkınma ajansları, fonlardan iki temel şekilde yararlanırlar: Yapısal fonları yürütürler, topluluk girişimleri projelerini ya da bu

projelerle bağlantılı mikro projeleri yönetirler. Avrupa Birliği’nin PHARE ve ISPA gibi programları aracılığı ile Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu’ndan ve Avrupa Sosyal Fonu’ndan kaynak almış olan bölgesel kalkınma ajansları, Avrupa Birliği’ndeki 200’den fazla bölgesel kalkınma ajansını bünyesinde toplayan Avrupa Bölgesel Kalkınma Ajansları Birliği ile iletişim halindedirler (Akın, Yıldız, 2005; 40).40 Aday ülkeler için 2007-2013 finansal dönemi için oluşturulan IPA,41 aday ülkelerin kalkınma ajansları için yeni kaynak aktarım aracıdır. Genel olarak bakıldığında Avrupa Birliği’nin, üye ve aday ülkelerde rekabeti geliştirmek ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak amacıyla çeşitli fonlar devreye soktuğu ama bu fonların kullanımını merkezi veya yerel yönetimler üzerinden değil de yalnızca bu amaçları gerçekleştirmeye odaklanmış olan bölgesel kalkınma ajanslarının kullanımına açtığını görmek mümkündür (Dura, 2007; 154; Mesçioğlu, 2011; 124).

Avrupa’da kalkınma ajansları, çoğunlukla kamu kuruluşu niteliğindedirler. Eski Doğu Bloğu ülkelerinde bölgesel kalkınma ajanslarının kamu, özel sektör şirketleri, Fransa gibi devletçi gelenekten gelen bir ülkede karma ekonomi şirketleri şeklinde İngiltere gibi liberalizmin ilk çıktığı bir ülkede bakanlık dışı kamu kurumu ve özerk örgütlenmelere biçiminde kurulduklarını görmek mümkündür. Bunların dışında, limited şirketler ve belediye girişimleri şeklinde bir hukuksal statüye sahip kalkınma ajansları da vardır (Dura, 2007; 147).

Bölgesel kalkınma ajansları aracılığı ile AB fonlardan yararlanmak isteyen özel ve tüzel kişiler, projeler vasıtasıyla bulundukları yöredeki bölgesel kalkınma ajanslarına başvururlar ve projelerin uygun bulunması durumunda, söz konusu AB desteklerinden parasal yardım alırlar (Mesçioğlu, 2011; 126).

Daha çok Kobilere yönelik olan bölgesel kalkınma ajanslarının projeleri, ekonomik ve sosyal boyutludur. Avrupa Birliği’ne üye ve aday ülkeler tarafından, ulusal ve bölgesel kalkınma stratejileri ile hedefleri ve öncelikleri kapsayan Ulusal Kalkınma Planları hazırlanmaktadır. Bu planlar, Avrupa Birliği’nden sağlanacak yardımlara esas

40 ERDF: Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu, ESF: Avrupa Sosyal Fonu. 41 IPA: Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı.

oluşturmakta olup, bu yardımların idaresi genellikle ülkelerin planlama ve koordinasyondan sorumlu merkezi birimleri tarafından yerine getirilmektedir (Mesçioğlu, 2011; 126).

Türkiye’de bu görevi, Devlet Planlama Teşkilatı üstlenmiştir (Akın, Yıldız, 2005; 40). Devlet Planlama Teşkilatı’nın bu anlamda görevleri, 5449 sayılı Kalkınma Ajansların Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun’da şu şekilde sıralanmıştır: “Bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltıcı tedbirleri alır;

planlama, programlama ve projelendirme konularında ajanslara rehberlik ve danışmanlık yapar, plan ve programların uygulanmasını izler ve değerlendirir. Ajansların kurumsal performansları ile yürütülen programların performanslarının ölçülmesine dair yöntemleri ve esasları saptayarak bunların değerlendirmesini yapar veya yaptırır. Bölgesel gelişmeye yönelik iç ve dış kaynaklı fonların ajanslara tahsisi ile bunların kullanımına ilişkin yöntemleri ve esasları belirler. Ajanslar arası işbirliğini sağlar ve ortak proje üretimini destek verir. Ajansların, işlevlerini etkili ve verimli olarak yerine getirebilmeleri için merkezi düzeyde ilgili kurumlarla ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu temin eder. Ajansların yıllık çalışma programlarını onaylar. Yönetim Kurulu tarafından, nitelikleri uygun kişiler arasında seçilen ve teklif edilen ajans genel sekreterini onaylar. Planlara ve programlara, yapılacak yardımlara ve transferlere, personelin niteliğine ve istihdamına, bütçe ve muhasebe standartlarının kullanımına, faaliyet raporlarına, izleme, değerlendirme ve denetim unsurlarına ilişkin esaslar ve yöntemler ile yatırım destek ofislerinin çalışma esaslarını ve yöntemlerini ilgili kamu kurumlarının ve kuruluşlarının görüşünü alarak saptar”.

2.3.2.Avrupa’da Bölge Kalkınma Ajansları Uygulama Örnekleri

2.3.2.1.İngiltere Örneği

İngiltere’de ilk olarak 1965 yılında İskoçya, Galler, Adalar ve Kuzey İrlanda bölgelerinde bölgesel planlama amacıyla kurulan örgütler, 1980’lerin sonlarına doğru AB politikalarının etkisiyle bölgesel politika belirleme ihtiyacı duymaya başlamışlardır.

1991 yılında belirlenen sekiz adet bölge, 1994 yılında sanayi ve ticaret, çevre, ulaştırma, eğitim ve çalışma bakanlıklarının bölge düzeyinde faaliyet gösteren tüm birimler “bölge idaresi” adı altında toplanmıştır. 1998 yılına gelene dek İngiltere’de bölge kalkınma ajansları bulunmaktaydı fakat bunlar bölge idareleri ile işbirliği içinde çalışmaktaydılar, hükümetlerle ilişkileri yoktu. Ancak, 1998 yılında çıkarılan bir yasayla bu ajanslar, hükümetten önemli bir kaynak sağlamaya başlamışlardır. 1999 yılında ise; Londra ve Güney Batı İngiltere Kalkınma Ajansları kurulmuştur (Önen, 2007; 162).

2002 senesinden itibaren 6 bakanlıktan sağlanan fonlar tek bir kaynakta toplanmaya başlanmıştır. Bu kaynaklar, 1999-2000 döneminden, 2004-2005 dönemine kadar %100 arttırılmıştır. Merkezi hükümet tarafından aktarılacak fonlar ise; 2006-2007 bütçesinde 2 milyar 256 milyon sterlin, 2007-2008 bütçesinde ise 2 milyar 309 milyon sterlin olarak belirlenmiştir (Önen, 2007; 162).

2.3.2.2.İrlanda Örneği

1973 yılından beri Avrupa Birliği üyesi olan İrlanda, bölgesel politikalarını AB bölgesel politikalarına uygun olarak hazırlamaktadır. Bu amaçla kurduğu en önemli kurumlardan biri, Yatırım ve Kalkınma Ajansı’dır. Diğer biri ise, 1994 yılında kurulan Forbairt’tir. Bu kurum, İrlanda’ da sanayinin kalkınması amacıyla kurulmuştur. Ancak, son yıllarda İrlanda’da hızlı büyümenin olumsuz etkileri sonucunda bölgeler arasındaki farklar giderek artmaktadır. Bu amaçla hükümet, 2000-2006 dönemi için ulusal kalkınma planı hazırlamıştır. Bu plan çerçevesinde 1998 yılında kapatılan Forbairt yerine “İrlanda Girişim” kurulmuştur. Ayrıca hükümet, Shannon bölgesinin eski stratejik öneminin kazandırılması amacıyla Shannon Kalkınma Ajansı’nı kurmuştur. Ayrıca "Nordmilano" isimli bölge kalkınma ajansı da faaliyet göstermektedir (Kayasü, Pınarcıoğlu, Yaşar, Dere, 2003; 48-49).

2.3.2.3.Avusturya Örneği

Avusturya ekonomisinde sanayi sektörünün ağırlığı yüksektir. Bu nedenle günümüzde iki bakanlık, sanayi politikalarıyla ilgilenmektedir. Bu amaçla Avusturya

Sanayi Araştırma Fonu ve Avusturya Bilim Fonu kurulmuştur. Son yıllarda ise; ülkede bölgeselleşme hareketleri merkezden bölgelere doğru kaymaktadır. Bu amaçla illerde danışmanlık, teknoloji ve sanayi altyapısı oluşturma ile ilgili bağımsız bölgesel kalkınma ajansları kurulmaktadır. İlk kurulan bölgesel kalkınma ajansı ise, 1991 yılında kurulan ve bağımsız yarı kamu kuruluşu olan Stryia Ekonomik Kalkınma Ajansı’dır (Kayasü, Pınarcıoğlu, Yaşar, Dere, 2003; 54-55).

2.3.2.4.İtalya Örneği

İtalya’da 1900’lerin başından itibaren sanayi ve yatırım politikaları devlet tarafından yürütülmüştür. Özellikle 1950’li ve 1960’lı yıllardaki kalkınma, kamu yatırımlarıyla gerçekleşmiştir. Daha sonra ise; 1977 yılında hükümet bölge idaresi oluşturulmuştur. Bu bölge idarelerine bölgesel planlama yapılması, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin sunulması gibi yetkiler verilmiştir. Ayrıca bu kurumlar, devletin denetimine tabi tutulmuşlardır (Önen, 2007; 164).

Bu nedenle, İtalya’da birçok bölgesel kalkınma ajansı kurulmuştur. Sonuçta; ortakları belediyeler, sanayi ve ticaret odaları ve üniversiteler olabilmektedir. Bununla birlikte 1990’larda AB fonlarından daha çok yararlanmak amacıyla “Ulusal Kalkınma Ajansı” kurulmuştur. İtalya’da kurulan bölgesel kalkınma ajansları ise; İtalya’ya yatırım çekmek ve girişimcilerin desteklenmeleri amacıyla kurulan Sviluppo Italia Ulusal Kalkınma Ajansı’dır. Diğeri ise; kobilere ve zanaat firmalarına dayalı bölge ekonomisini geliştirmek üzere kurulan Emiglia Romagna Bölgesel Kalkınma Ajansı’dır (Önen, 2007; 164-165).

Benzer Belgeler