• Sonuç bulunamadı

Türkiye ekonomisi, yapısal dönüşüm ve uluslararası piyasalara entegrasyon konusunda ilerlemeler kaydetmiş olmasına karşın bölgesel gelişmişlik farklılıkları devam etmektedir. Türkiye’de uzun dönem iktisadi büyüme, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesinde gerekli olumlu etkiyi yaratamamıştır.

Türkiye’de nüfus yapısı, fiziki ve sosyal altyapı, eğitim düzeyi, çevre kalitesi, istihdam gibi konularda da bölgesel dengesizlikler bulunmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye’de 1960’tan itibaren ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın hızlandırılması, uygulanan politikalar arasında uyum sağlanması, toplumsal ve kültürel dönüşümün uyumlu yönlendirilmesi ve ekonomiye rasyonel kamu müdahalesinin temini amacıyla kalkınma planlarının hazırlanması ve uygulanması fikri benimsenmiştir. Bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarının giderilmesine yönelik bazı politikalar oluşturulup, birtakım araçlar kullanılsa da istenilen hedeflere ulaşılamamış, bölgeler arası dengesizlikler, varlığını korumaya devam etmiştir.

1.4.1.Türkiye’deki Bölgesel Gelişmişlik Farklılıkları

Bölgesel gelişmişlik farklılıkları, sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir sorun olmayıp, hemen hemen bütün dünya ülkelerinde benzer sorunlar bulunmaktadır. Fakat kimisinde bu farklılıklar az görülürken, kimisinde büyük çaplı olmaktadır. Bazılarında bu konuda önemli gelişmeler meydana gelirken, kimisi hiç önemsememektedir. Türkiye’de özellikle sanayileşme sürecinin hızlanması ile beraber bölgeler arasında ciddi anlamda gelişmişlik farkları ortaya çıkmış olup; günümüzde bölgelerarası farklılıklar sorun oluşturmaya devam etmektedir. Türkiye; Akdeniz, Doğu Anadolu, Ege, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz, Marmara olmak üzere yedi coğrafi bölgeye ayrılmıştır. Bölgeler arasında var olan sosyo-ekonomik farklılıklar coğrafi yapı ve iklim özellikleri, iç ve dış pazarlara uzaklık, kırsal yerleşim birimlerinin çokluğu, eğitim seviyesinin düşüklüğü, bölgeler arası göç, yatırım ve hizmet eksikliği, özel sektörün kamu yatırımlarının yarattığı ortamdan yararlanamaması, işsizlik, altyapı yetersizliği ve kaçak

yapılaşma, sanayi kuruluşlarının coğrafi dağılımı, siyasal ve idari tasarruflar gibi çeşitli sebeplerden kaynaklanmaktadır (Demiral, 2006; 154).

2003 yılında DPT tarafından yapılan illerin ve bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralaması araştırmalarına göre özellikle ülkenin batısında kalan Marmara, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgeleri göreli olarak gelişmiş bölgeler olarak tanımlanırken, özellikle Doğu Anadolu, Karadeniz’in dağlık bölgeleri ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı yöreleri gelir, istihdam ve refah bakımından Türkiye ortalamalarının oldukça altında kalmaktadır. Türkiye coğrafi bölgeleri arasında yapılan gelişmişlik sıralamasında Marmara Bölgesi, ülke genelinde yer alan 7 bölge içerisinde ilk sırada yer almaktadır. Bölgenin sosyo-ekonomik gelişmişliğinin göstergeleri, geleneksel olarak ülkenin en önemli kenti olan İstanbul’un, mevcut durumda da bu özelliğini devam ettirmesidir.

Ülkenin katma değer oluşumunu biçimlendiren sanayi ve ticari faaliyetlerin İstanbul’da yoğunlaşması; bölgenin hızlı bir gelişme temposu izlemesinin temel nedeni olmaktadır. Sanayi ve ticari faaliyetler zamanla tüm bölgeye yayılarak, Marmara’yı, ülkenin en dinamik gelişme odağı ve cazibe bölgesi yapmıştır.

Marmara Bölgesi’ni, en gelişmiş olan bir diğer bölge olarak Ege Bölgesi izlemektedir. Ege Bölgesi’nde de, Marmara’da olduğu gibi mekânsal gelişme eğilimleri yaşanmaktadır. Gelişme faaliyetleri, bölgenin gelişme merkezi olan İzmir’den, zamanla tüm bölgeye yayılmaya başlamıştır. Temel iktisadi faaliyetler; tarımsal potansiyellere dayalı tarım, tarıma dayalı sanayiler ve özellikle 1980’ler sonrasında gelişen turizmdir. Bölge; sektörel olarak çeşitli, aynı zamanda mekânsal olarak dengeli bir gelişme içerisindedir. Ege Bölgesi’ni İç Anadolu Bölgesi takip etmektedir. İç Anadolu Bölgesi’nde başta tahıl üretimi olmak üzere, tarımsal faaliyetler önemli bir yere sahiptir. Bununla birlikte, hızlı bir gelişme sürecine giren Kayseri, Konya ve Eskişehir gibi sanayi odaklarıyla, bölgede sanayi faaliyetleri de yaygınlaşmaya başlamıştır. Bölgenin ticaret merkezi konumundaki başkent Ankara da, İç Anadolu Bölgesi’nin ekonomik ve sosyal tüm göstergelerini yükseltmektedir. Bölgesel sıralamada İç Anadolu Bölgesi’ni,

dördüncü sırada yer alan Akdeniz Bölgesi izlemektedir. Akdeniz Bölgesi’nde; tarım, sanayi ve hizmetler sektörleri hızlı bir gelişme sürecindedir. Tarımda; sanayi bitkileri üretiminde önem arz eden Çukurova ve seracılık faaliyetleri önemli bir yer tutmaktadır. Bunların yanında, demir-çelik ve petro-kimya gibi ana sanayi dalları bölge ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Bölgede yer alan uluslararası limanlar ve serbest bölgeler, ticari faaliyetlerin gelişmesine önemli katkı sağlamıştır. Ayrıca, hızla gelişen turizm faaliyetleri, bölgenin ekonomik yapısını daha da çeşitlendirmiştir.

Bölgede diğer bölgelerin aksine mekânsal düzeyde bir gelişme gözlenmemektedir. Sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyini gösteren endeks değerleriyle ülke ortalamasının altında kalan bölgeler ise; Karadeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleridir. Bunlardan bölgeler içerisinde en çok ile sahip olan Karadeniz Bölgesi, beşinci sırada yer almakta olup; sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi açısından ülke ortalamasına yakın olmasına rağmen ortalamanın altında yer almaktadır. Bu farklılıkları arazi yapısı ve iklimin doğuya doğru gidildikçe dezavantajlar ortaya çıkarması gibi doğal etkenlerin yanı sıra ekonominin gelişme aşamasında olması ve 1980’li yıllardan bu yana içinde bulunulan dönüşüm süreci itibariyle bölgesel problemleri arttırıcı nitelikte olması oluşturmaktadır. Özellikle 1960 sonrası planlı dönemde, kamunun kaynak dağılımına doğrudan veya dolaylı olarak yön vermeye çalışmasına rağmen, gelişme sürecine yön veren etkenler Batı’da yoğunlaşmaya devam etmiştir.

Yoğun girişimlere rağmen, gelişmişlik farklılıklarının bu dönemde de sürmesinin başlıca sebepleri arasında; coğrafi yapı, iç ve dış pazarlara uzaklık, kırsal yerleşim birimlerinin çokluğu ve dağınıklığı bulunmaktadır (DPT, 2003a; 12). Bölgesel gelişmişlik farklılıklarının yoğun olduğu tüm ülkeler gibi Türkiye’de de mekânsal gelişme farklılıkları, iki ayrı sorunu meydana getirmektedir. İlki, gelişmiş bölgelerde aşırı derecede büyümeden kaynaklanan anakent sorunları; ikincisi ise, az gelişmiş bölge sorunlarıdır (DPT, 2003a; 13). Bu iki sorun, gelişmişlik farklılıkların hem sonucu hem de bölgeler arasındaki farklılıkların aşırılığının nedenidir. Aslında hem gelişmiş hem de geri kalmış bölgelerdeki sorunların temel nedenine bakıldığında göç faktörü karşımıza çıkmaktadır. Geri kalmış bölgede meydana gelen göç, bölgeyi daha da yalnızlaşmış hale

getirmekte, pazar daralmakta, yatırımlar sonuçsuz kalmakta, işgücü ve sermaye kaybolmaktadır. Diğer tarafta ise göç alan gelişmiş bölge, yoğun nüfusun getirdiği sorunlarla birçok alanda yüz yüze gelmektedir. Yoğun nüfusun istihdamı, yerleşmede yetersizlikler, çevre, gürültü kirlilikleri gibi, kent hayatının maliyetini arttıran sorunlar gündeme gelmektedir. Sosyo-ekonomik gelişmişlik farklılıklarından kaynaklanan yoğun göçler, ülke genelinde tüm mekânsal birimleri etkileyen yerleşme sorunlarına neden olmaktadır.

Tablo 1.İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması

SIRA İL ENDEKS SIRA İL ENDEKS

 İSTANBUL 4,80772  KIRŞEHİR -0,22870  ANKARA 3,31483  ARTVİN -0,26018  İZMİR 2,52410  AFYON -0,27246  KOCAELİ 1,94329  DÜZCE -0,27995  BURSA 1,67890  ÇORUM -0,32761  ESKİŞEHİR 1,10368  OSMANİYE -0,33321  TEKİRDAĞ 1,05893  K.MARAŞ -0,34968  ADANA 0,94901  NİĞDE -0,35582  YALOVA 0,93541  GİRESUN -0,36696  ANTALYA 0,91480  KASTAMONU -0,37558  KIRKLARELİ 0,86287  TUNCELİ -0,40003  DENİZLİ 0,71624  SİVAS -0,40597  MUĞLA 0,71238  KİLİS -0,41175  BOLU 0,60860  BARTIN -0,41550  BALIKESİR 0,56540  AKSARAY -0,45183  EDİRNE 0,56234  SİNOP -0,48518  MERSİN 0,51934  ERZİNCAN -0,49288  BİLECİK 0,50429  ÇANKIRI -0,51917  KAYSERİ 0,47748  ERZURUM -0,53286  GAZİANTEP 0,46175  TOKAT -0,59010  ZONGULDAK 0,44906  ORDU -0,64489  AYDIN 0,42025  DİYARBAKIR -0,66993  SAKARYA 0,40404  YOZGAT -0,71652  ÇANAKKALE 0,36924  ADIYAMAN -0,77647  MANİSA 0,34165  BAYBURT -0,80176  KONYA 0,25254  KARS -0,81944  KARABÜK 0,21332  ŞANLIURFA -0,83158  ISPARTA 0,21187  IĞDIR -0,89089  HATAY 0,19613  BATMAN -0,90456  UŞAK 0,16867  GÜMÜŞHANE -0,92501  BURDUR 0,14395  MARDİN -0,98944  SAMSUN 0,08791  SİİRT -1,00644  KIRIKKALE 0,05851  ARDAHAN -1,07318  NEVŞEHİR -0,07483  VAN -1,09297  KARAMAN -0,09852  BİNGÖL -1,12469  ELAZIĞ -0,10131  HAKKÂRİ -1,13956

 RİZE -0,17840  ŞIRNAK -1,13979

 TRABZON -0,18582  BİTLİS -1,15736

 AMASYA -0,18591  AĞRI -1,28116

 KÜTAHYA -0,20684  MUŞ -1,43956

 MALATYA - 0,22627

Kaynak: B.Dinçer, M.Özaslan, T.Kavasoğlu, İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, DPT Yayınları, Ankara, 2003, s.55.

Ülke bazında yaygınlaşan yerleşme sorunları ise, zamanla nitelik değiştirerek iktisadi, toplumsal ve siyasal yapılara da yerleşmekte ve giderek derinleşmektedir. Yoğun göç alarak aşırı büyüyen kentlerde beliren eğitim ve sağlık hizmetleri yetersizlikleri ile konut ihtiyacı, belediye hizmetlerinin yetersizliği, trafik sorunları ve çevre kirliliği gibi büyük kent sorunları, kamu yatırım ihtiyacını da artırarak, kamu harcamalarına ek bir yük getirmektedir.

Böylece, bölgeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik farklılıkları, sadece geri kalmış bölgeler açısından değil gelişmiş bölgeler açısından da önemli bir sorun olmaktadır. Başka bir yönü ile iş gücü ve sermaye transferi olarak da nitelendirilebilen göç olgusu, göç veren bölgede pazarın daralmasına, mevcut yatırımların atıl kalmasına ve yine bu bölgelerde aktif ve nitelikli işgücü ve sermaye gibi gelişmeyi olumlu yönde etkileyen dinamik üretim faktörlerinin yitirilmesine neden olarak geri kalmışlığı pekiştirmektedir. Diğer yandan, gelişmiş bölgeler üzerinde meydana getirdiği büyük bir nüfus baskısıyla, kamu yatırım ihtiyacını artırmakta ve böylece kentleşme maliyetine ek bir yük getirmektedir. Göçün temel nedeni ise, bölgeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik farklılıklarıdır. Diğer bir deyişle, toplumsal refah dağılımının dengesizliği sonucunda ortaya çıkan göç olgusu, aynı zamanda toplumsal refah dağılımını olumsuz yönde etkilemektedir (DPT, 2003a; 12-15).

Göç, bölgeler arasında olabileceği gibi bölge içinde de mümkün olmaktadır. Aynı bölge içerisinde, kırsaldan kentsel alanlara doğru yaşanan göç yoğunluğu, mevcut nüfusun gereksinimlerinin karşılanmasında sorunlar meydana getirirken, göçlerle kente gelen nüfusun ihtiyaçlarına da yanıt verilmesi zorlaşmaktadır (Mengi, Algan, 2003; 257).

1.4.2.Bölgesel Politikaya İlişkin Kurumsal ve Hukuksal Yapı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden bu yana gerek ulusal kalkınma planları kapsamında gerek çok özel olarak bir bölgeye özgü olarak birçok bölgesel kalkınma programı ve planı uygulanmıştır. Aslına bakılacak olunursa Türkiye’nin yönetsel yapılanmasında bölge esası bulunmamaktadır. Bölge kavramı, Türkiye’nin topografya ve iklim koşullarına göre oluşturulmuş ve yedi bölgeye ayrılmıştır. Bu ayrım bölgesel politikalara temel oluşturmak amacıyla yapılmamıştır (Z.Şen, 2004; 29). Fakat Türkiye’de büyüme ve kalkınma amacıyla coğrafi sınırlılıklardan bağımsız olarak çeşitli bölgesel politika uygulamalarına gidilmiştir. Bölgesel politikaların oluşturulmasına ve tespitine merkezi idare hâkim olmaktadır. Bölgesel gelişme planlarına kaynak temini ve tahsisi de merkezi idare tarafından sağlanmaktadır. Bölgesel kalkınma ile doğrudan ilgili olan DPT,3 Başbakan’a bağlı çalışmaktadır. DPT, 1961 Anayasası ile kaynakların verimli kullanılması ve kalkınmanın hızla ilerlemesi amacıyla ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel planlama hizmetlerinin bir bütünlük içerisinde etkin, düzenli ve hızlı bir şekilde ilerleyebilmesi için kurulmuştur (Brasche, 2001; 69).

Türkiye’nin kalkınması için uzun vadeli planlar ve yıllık programlar hazırlayan DPT, bu planların ve programların uygulanmasından ve denetiminden de sorumlu olmaktadır. Bölgesel kalkınma projeleri de DPT’nin kontrolü kapsamında hazırlanmakta ve çalışmalar projelere ilişkin diğer kurumlarla işbirliği içerisinde yürütülmektedir. Bu amaca yönelik olarak, DPT bünyesinde Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bölgesel politikaya katkı sağlayan kurumlardan bazıları ve bu kurumların faaliyet alanları şu şekilde sıralanabilir (Ildırar, 2003; 194; DPT, 2003b; 4- 9).

3 T.C.Kalkınma Bakanlığı:06.04.2011 tarihli ve 6223 sayılı yasanın verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar

Tablo 2:Türkiye’de Bölgesel Kalkınma ile İlgili Kurumlar ve Faaliyet Alanları

Kurumun Adı Faaliyet Alanları

Devlet Planlama Teşkilatı Kalkınma planlarında sanayi işletmeleri ile ilgili tedbirlerin belirlenmesi; teşvik sistemi ve kaynak tahsis politikaları ile de ilişkili olarak kalkınmada öncelikli yörelerin belirlenmesi.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü

Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri kurulması, küçük sanayi ve el sanatları ile ilgili geliştirme ve koordinasyon, teşkilatlandırma hizmetleri.

KOSGEB Küçük ve orta ölçekli işletmelerin bilimsel teknolojik yeniliklere ayak uydurarak rekabet güçlerinin artırılması için danışmanlık, eğitim ve teknik yardım desteği.

Türkiye Halk Bankası Yatırım ve işletme kredileri verilmesi, teknik danışmanlıkların, girişimlerin desteklenmesi.

TESK Mesleki teşkilatlanma, sanayi sicillerinin tutulması, sınaî eğitim, bilgilendirme.

MPM Verimliliği artırıcı yöntem ve uygulama olanaklarının

araştırılması, bununla ilgili teknik yardım ve eğitim sunumu.

Hazine Müsteşarlığı Dış Ticaret Müsteşarlığı

Yatırım ve ihracat teşvik belgesi, ithalat ve ihracat belgesi verilmesi, yabancı sermaye izinleri.

İGEME İhracatın teşviki ve geliştirilmesi için dış pazar araştırmaları, ihracat süreçleri, sergi ve fuarlar hakkında bilgi sunumu.

TSE Kalite standartlarının ve normlarının hazırlanması, kalite

belgelendirme test ve analiz laboratuarları.

TOBB-İl Ticaret ve Sanayi Odaları Müşterek ihtiyaçlar, mesleki faaliyetlerin kolaylaştırılması, bilgilerin ve haberlerin ulaştırılması, raporların hazırlanması.

Üniversiteler Üniversite-sanayi işbirliği kapsamında yürütülen teknoloji parkı gibi projeler, araştırma projeleri, eğitim ve danışmanlık.

TKB Yatırım ve işletme kredisi temini, ortak girişimlerin teşviki.

Bağ-Kur, SSK Sosyal güvenlik ve sigorta hizmetleri, malullük yaşlılık ve ölüm sigortası yardımları, sağlık hizmetleri.

TÜİK İstatistikî bilgi temini, yayını.

İhracatçı Birlikleri İhracatla ilgili yayınların izlenmesi, kotalar, pazarlama sorunları, gümrük tarifeleri.

Esnaf-Kefalet Kooperatifleri Mesleki kredi temini için üyelerine kefil olma, borç para verme, ihtiyat fonları oluşturma.

Küçük Kooperatifler Üyeleri için işyeri yaptırma amacıyla arsa ve kredi temini, inşaat işlerinin yaptırılması.

Türkiye İş Kurumu Eleman temini ve eğitim hizmeti.

Eximbank İhracat kredisi verilmesi ve bilgilendirme.

TSKB Finansman sağlanması.

Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı

Ulusal düzeyde yatırım destek ve tanıtım stratejisini, kalkınma ajansları ve ilgili diğer kuruluşlarla işbirliği halinde belirleme ve uygulama kamu kurum ve kuruluşları, kalkınma ajansları ve özel sektör kuruluşlarınca uluslararası düzeyde yürütülen yatırım destek ve tanıtım faaliyetlerini koordine etme ve destekleme.

Yerel Yönetim Birlikleri Yerel yönetimler, kendilerine mevzuatla verilmiş görevlerden bir ya da birkaçını yapmak üzere kendi aralarında birlik kurabilirler.

Kaynak: Mustafa Ildırar, Bölgesel Kalkınma Teorisi ve Gelişme Stratejileri, Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana, 2003, s.194; Devlet Planlama Teşkilatı, Bölgesel

Gelişme Stratejisi, Hedef ve Operasyonel Programlar 2004-2006, Devlet Planlama Teşkilatı Yayınları,

Türkiye’de bölgesel kalkınma alanında faaliyet gösteren diğer kurumlar şunlardır: Parlamento, hükümet, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Kalkınma İdaresi Başkanlığı, GAP-Girişimci Destekleme ve Yönlendirme Merkezleri, İller Bankası, Çevre ve Orman Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, kamu emeklilik fonları tarım satış kooperatif ve birlikleri, ihracatçı birlikleri, küçük sanayi kooperatifleri, esnaf ve kefalet kooperatifleri, il özel idareleri, belediyeler, muhtarlıklar.

Tablo 3.Türkiye’de Bölgesel Kalkınma Kapsamında Sağlanan Teşvikler

TÜRKİYE’DE BÖLGESEL KALKINMA KAPSAMINDA SAĞLANAN TEŞVİKLER ARSA TEMİNİ

ENERJİ DESTEĞİ TAŞIMA DESTEĞİ YATIRIM İNDİRİMİ KDV ERTELEMESİ/İSTİSNASI UYGUN KOŞULLU KREDİLER KALİTE VE STANDART SAĞLAMA VERGİ, RESİM VE HARÇ İSTİSNASI GÜMRÜK VERGİSİ VE FON MUAFİYETİ KAYNAK KULLANIMI DESTEKLEME PRİMİ YATIRIM FİNANSMAN FONUNDAN YARARLANMA DIŞ KREDİLİ TEMİNAT MEKTUPLARI MASRAFLARINA KATKI MAKİNE TEÇHİZAT ALIMINDA KATMA DEĞER VERGİSİ DESTEĞİ

Kaynak: Ömer Bilen, Bölgesel/Yerel Kalkınmada Kullanılabilecek Finansal Sistemler, Aracı

Kurumlar ve Türkiye İçin Önermeler, DPT Uzmanlık Tezi, Yayın No:2677, Ankara, Ağustos 2003, s.35.

Türkiye’de bölgeler arası dengesizlikleri gidermek ve buna bağlı olarak ulusal kalkınmayı sağlamak amacıyla bölgesel kalkınma çalışmaları içinde yer alan kurum ve kuruluşlara çeşitli teşvikler sağlanmaktadır. Bu teşvikler; gümrük vergisi ve fon muafiyeti indirimi, arsa temini, enerji desteği, vergi indirimi, kredi imkânı gibi çok çeşitlidir. Türkiye’de bölgesel politika kapsamında değerlendirilebilecek bir çerçeve mevzuat bulunmamakta fakat bölgesel politikayı etkileyen her bir kurumun uyması

zorunlu olan yasalar bulunmaktadır. Bu alanda dağınık bir yapı söz konusu olmaktadır (Sülün, 2005; 105).

Bölgesel gelişme sürecinde birden fazla kuruluşun yer alması ve değişik faaliyetlerin planlanmasının geniş bir kurumlar arası ağa yayılması, hem yürütmedeki koordinasyonun hem de finansman kaynaklarının etkin dağılımının sağlanmasında sorunları ve yetersizlikleri gündeme getirmektedir. Kıt olan kaynakların bu şekilde tahsisi bölgesel gelişme planlarının zamanında ve tatmin edici bir şekilde sonuçlandırılmasını da engellemekte ve kaynak israfına neden olmaktadır. Bu nedenle, merkezi idarenin mali disiplini ve proje denetimini etkin bir şekilde gerçekleştirebilmesi için çok sıkı bir koordinasyon sağlaması ve mali kaynakları tek bir çerçeve altında toplayarak önceliklere göre tahsis etmesi gerekmektedir (A.Şen, 2004; 42).

Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nin kuruluşundan bu yana bölgesel gelişme politikası alanındaki tecrübesi ve izlediği yöntemin Türkiye’deki mevcut yapının yenilenme sürecine ışık tutacağı değerlendirilmektedir. Avrupa Birliği’nin, 1988 yılında gerçekleştirdiği yapısal reform çerçevesinde bölgesel gelişme politikası öncelikleri ve finansmanı konusunda attığı adımların olumlu sonuçlarının, Türkiye’deki benzer bir çaba çerçevesinde, kaynakların etkin dağılımını sağlamada ve bölgesel kalkınma hedeflerine ulaşmada rol oynayabileceği de göz önünde bulundurulmaktadır (Brasche, 2001; 74). Avrupa Birliği perspektifinde reforme edilmeyi bekleyen ve Türkiye’nin bölgesel kalkınma politikasının temelini oluşturan kanunlar ve kanun hükmündeki kararnameler şöyle sıralanmaktadır (Sülün, 2005; 174).

 540 Sayılı Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (24 Haziran 1984/21970)

 3152 Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun (23 Şubat 1985/18675)

 388 Sayılı Güney Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (06 Ekim 1989/20334)

 3621 Sayılı Kıyı Kanunu (4 Nisan 1990/20495)

 775 Sayılı Gecekondu Kanunu (30 Temmuz 1966/12362)  442 Sayılı Köy Kanunu (11 Şaban 1342 ve 18 Mart 1340/336)

 3624 Sayılı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun (20 Nisan 1990/3624)

 2510 Sayılı İskân Kanunu (21 Haziran 1934/2733)  6831 Sayılı Orman Kanunu (8 Eylül 1956/9402)  3194 Sayılı İmar Kanunu (9 Mayıs 1985/18749)

 3360 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu (26 Mayıs 1987/19471)

 3030 Sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapan Kanun (9 Temmuz 1984/18453)

 4325 Sayılı Köylerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi Hakkında Kanun (27 Şubat 1998/23271)

 4369 Sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımlarına İlişkin Mevzuatta Değişiklik Yapan Kanun (29 Temmuz 1998/23417)

 4759 Sayılı İller Bankası Kuruluş Kanunu (23 Haziran 1945/6039)  180 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (14 Aralık 1983/18251)

 3465 Sayılı Otoyollar Bakım ve Onarımı Hakkında Kanun (24 Mayıs 1988/19821)

 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu (11 Ağustos 1983/18132)

Bu sayılanlar dışında, Türkiye’nin bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmada diğer bir kurumsallaşma çabası ise, son dönemlerde öne çıkan kalkınma ajansları olmaktadır.

Şimdi de, kalkınma ajansları ile ilgili kanunları, kanun hükmündeki kararnameleri ve yönetmelikleri sıralayalım.

 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun (25 Ocak 2006/26074)

 Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Kanun (21 Haziran 2006/26218)

 2006/10550 Sayılı Bazı Düzey 2 Bölgelerinde Kalkınma Ajansları Kurulmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı (6 Temmuz 2006/26220)

 Kalkınma Ajansları Personel Yönetmeliği (25 Temmuz 2006/26239) 1.4.3.Türkiye’de Uygulanan Bölgesel Farklılıkları Giderici Politikalar

Bölgesel farklılıkların çözümüne ilişkin uygulamalar ülke ekonomilerinin gelişimi açısından oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Günümüzde bölgesel politikaların kapsamı, araçları ve uygulanışı küreselleşmenin etkisiyle farklı bir yöne geçiş yapmış olsa da temel hedef her zaman bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması ve ulusal ekonominin gelişmesidir. Ülkemizdeki bölgelerarası farklılıkların kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu dönemlerine kadar dayanmaktadır. 1838 senesinde imzalanan İngiliz Ticaret Antlaşması ve devamındaki antlaşmalar ile Osmanlı topraklarında batılıların sanayi ürünleri bir kısıtlama olmadan satılırken, Osmanlı şehirlerinde var olan tüm ekonomik faaliyetler kısa bir süre içerisinde önemini kaybetmiştir. Bu da ülkenin doğusundan, önemli ticaret noktalarına göçü artırarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ekonomik değerlerini kaybetmesine neden olmuştur. Batıdaki kentler ise, hem artan

Benzer Belgeler