• Sonuç bulunamadı

ATAY VE DİNDE REFORM DÜŞÜNCESİ

HÜSEYİN ATAY’IN İSLAM DİNİNE YAKLAŞIM

B- Allah’ın Birliğ

VIII. ATAY VE DİNDE REFORM DÜŞÜNCESİ

Hüseyin Atay, “Dinde Reform” adlı kitabında reformu şöyle tanımlıyor: “Değiştirmek değil düzeltmek”, “ıslah etmek”, “yararlı bir iş yapmaktır.” Reform ve içtihat yapmak, kayıtsız ve şartsız düşünmekle olur. Kötü yönde değiştirmeye ve bozmaya reform denmez; ona deform denir. İslam’da reform yapmaya içtihat denir. Bundan dolayı her müçtehit reformcudur. Önce “din”i reform yapacağız.695

Bu ifadelerden Atay’ın dinde bir reform yapma taraftarı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Atay’a göre, İslam düşüncesi asırlardır donuklaşıp kalmış ve İslam dini ile bağdaşır bir tarafı kalmamıştır.696 Yine Atay, “İslam dünyasının ilerlemesi, İslamiyet’in esaslarının iyi bilinmesi ile mümkün olabilecektir”697 diyerek İslam dünyasında bir geri kalmışlığın vurgusunu yapmaktadır. Eğer böyle bir şey varsa ki var olduğu ortadadır, o halde bu geri kalmışlığın neden veya nedenlerini de araştırmak, bulmak ve çözüm üretmek kaçınılmazdır.

Atay, bütün İslam dünyasına mahsus olan bu geri kalmışlığın, dini yanlış anlamanın bir sonucu olarak gördüğünden, o, düzeltmeyi, ıslah etmeyi bir görev sayar. Geçmiş zamanların kültürel, ilmi, siyasi ve içtimai şart ve seviyesine göre anlatılmış olan İslam dininin, eksik ve yetersiz bir şekilde, çoğu kez yanlış bir anlam ve tasvir içinde sunulduğunu ileri sürer.698 O’na göre Kur’an’ı ve hadisleri, değişen ve gelişen ilimlere, şartlara ve anlayışlara göre, ilmi yöntemlerle yeniden anlamak gerekir. Böyle yapılırsa din hayatta tutulabilir, yaşayabilir.699

Atay’a göre, İslam’da yeni bir anlayış ortaya çıkarmanın ve geleneksel düşünme biçiminin tahakkümünden kurtulmanın ilk şartı, din (şeriat) ve kültür (fıkıh) arasında bir ayırıma gitmektir. Diğer dinlerdekinin aksine İslam’da din ve kültürü birbirinden ayırmak

693

Atay, H. , A.g.e. , s. 23

694 Geniş bilgi için bkz. Atay, H. , A.g.e. , s. 24

695 Atay, H. Kur’an’a Göre Araştırmalar, V/48 ; http://www.tumgazeteler.com 696

Atay, H. , Kur’an’da İman Esasları, s.7 ; Atay, H. , Cehaletin Tahsili, s. 159

697

Atay, H. , Kur’an’da İman Esasları, s. 7

698 Atay, H. , Kur’an’a Göre Araştırmalar, V/47 ; Atay, H. , Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, s. 11 699 Atay, H. , Kur’an’a Göre Araştırmalar, I-III/16

kolaydır. Din, akıl ve Kur’an’dan ibarettir.700 Din kültürü ise, Kur’an’ı açıklayan hadiste anlatılan ilkeler ve din namına konuşanların, dini kaynağa dayanarak fikir beyan eden ve hüküm çıkaranların fikir ve sözleridir. Böylece İslam’da ilahi unsur ile insani olanı, yani din ile kültürü ayırmak mümkün olur. İlahi unsur zaman ve mekânı aşkın olarak devam eder. İnsani unsur ise zaman ve mekâna bağlıdır. Onun sınırı ile sınırlıdır, sınırının sonuna gelince hükmü ve hüküm sahası sona erer. Bundan dolayı Mecelle’de (Madde 39) ‘zamanın değişmesi ile hüküm de değişir’ denmiştir.701

Kur’an’ın dışında kalan bütün söz, fikir ve içtihatların din sahasının dışına, dinin kültür sahasına ait olduğunu öne süren Atay’a göre, Hz. Peygamberin sözleri, içtihatları, sünnetleri ve zamanlarında sahabenin ve özellikle dört halifenin söz ve içtihatları, mezhep kurmuş veya kurmamış imam ve müçtehitlerin, diğer bütün âlimlerin ileri sürdükleri fikirler, söyledikleri sözler ve yaptıkları içtihatlar hep din kültürünü meydana getirir. Fıkıh bu din kültürünün bir bölümünü, hukuk kısmını teşkil eder.702 Zaman ve mekânla kayıtlı olan bu kültürün, zaman aşımına uğramış olduğunu düşündüğümüz bir hükmünü kaldırmak mümkündür ve bunun için önce bu hükmün kaynağının şer’i mi (Kur’an’a ve sahih hadise dayalı), yoksa fıkhî mi (bilginlerin içtihadına dayalı) olduğu tespit edilmeli, sonra, hüküm ister şer’i isterse fıkhi olsun, gerekçesi yani sebep ve hikmeti araştırılmalı, şartları ayrıca değerlendirilmeli ve tespit edilmelidir. Daha sonra da hükmün uygulanmaya konduğu andan itibaren tartışılıp değiştirilmesi düşünüldüğü zamana kadar geçen süre içinde nasıl uygulandığı ve tatbiki esnasında ortaya çıkan mahzurları ve faydaları incelenip değerlendirilerek görevini yapıp yapamadığı anlaşılmalı, tadile ve değişikliğe uğrayıp uğramadığı tespit edilmelidir. Son olarak ise yeni hükmün kaynağının, gerekçesi, sebebi ve dinin diğer ana ilkelerine uygunluğu araştırılarak tespit edilmeli, faydası, hikmeti, doğruluğu ve geçerliliği ortaya konmalıdır. İsabetli olduğu anlaşılan yeni hüküm ilan edilerek, milletin uygulamasına sunulmalıdır.703

Gerçekleştirmeye çalıştığı dinde reformun kapısını eleştirel düşünce ile aralamaya çalışan Atay, eserlerinde ve konuşmalarında zaman zaman, aslında reddettiği geçmiş referanslara da başvurur. Onun bu uygulamasını, Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, eleştirel düşüncesine gelebilecek olan toplumsal muhalefetin ve tepkinin şiddetini azaltmaya yönelik olarak değerlendirmektedir.704

700 Atay, H. , Kur’an’a Göre Araştırmalar, V/48 701

Düzgün, Ş. A. , A.g.e. , s. 29

702

Atay, H. , İslam’ı Yeniden Anlama, s. 56 ; Atay, H. Kur’an’a Göre Araştırmalar, V/47

703 Düzgün, Ş. A. , A.g.e. , s. 30 704 Düzgün, Ş. A. , A.g.e. , s. 30

Atay, “Kur'an'ın çevirisini dördüncü defa yapıyorum. Beşinciye gerek olup olmadığını şimdi bilemem. Kur'an'ın kelimelerini olduğu gibi, Arapça'da içerdikleri anlamları Türkçe'nin içine sindirerek vermeye çalıştım. Herkesin kolayca anlayabileceği kelime ve üsluba önem verdim. Kur'an'ı tefsir etmeyi düşünmedim. Kur'an'ı bir kişi baştan sona tefsir edemez. Her ayetin tefsiri onun konusunun uzmanına aittir ve uzmanın hakkıdır. Bilimin de dinin de insana yüklediği görev budur. Ben bilgi ve uzmanlık alanımla ilgili ayetleri kitap ve makalelerimde açıkladım. Onlar benim tefsirim sayılır. Böylesi bana daha çok bilim özgürlüğü vermiştir”705 ifadeleriyle Kur’an’ın sürekli okunarak, çağın veya zamanın ulaştığı bilimsel ve ilmi seviye ile insan aklının gelişmesine paralel olarak yeniden anlaşılması ve anlatılması gerektiğini gösterircesine çevirisinin dördüncüsünü yapma gerekçesini ortaya koyar. Tefsir ilmindeki bir kişinin baştan sona Kur’an’ı tefsir etme şeklindeki geleneksel yaklaşıma da aykırı bir tavır sergiler.

Dinde reforma gerekçe olarak İslam dünyasının ve de özellikle Türkiye’nin yanlış din anlayışı yüzünden kalkınamamış olmasını gösteren Atay, buna ilaveten idarenin de bu sonuçta payı bulunduğunu, devletin de bu konuda şu hatalarının bulunduğunu ifade ederek siyasilere gönderme yapar:

1-Bireyin söz, irade ve iş hürriyetinden idarelerce yoksun bırakılması, 2-Laiklik ve demokrasinin siyasilerin keyiflerine göre işletilmesi,

3-Toplumun bireyi serbest bırakmaması ve bunun sonucu olarak bireyin gelişememesinden dolayı toplumun da gelişememesi.

Atay, bireyin gelişmesi için, onun ruhi derinliklerine etki eden dinin ıslah edilmesi gerektiğini söyleyerek, dinin ıslahının da Kur’an’ı yeniden anlamakla mümkün olabileceğini öne sürer. Kur’an’ı yeniden anlayan birey ve toplumun, günümüzün değerlerini, öğretim, eğitim, ekonomi, siyasi ve idari ıslahatında temelli çözümlere ulaşılabileceğini savunur.706

Atay, reformcu anlayışına model olarak sahabelerden Hz. Ömer’i alır. Ona göre İslam’da en büyük inkılâpçı/müceddit (yenilikçi) Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer’in yaptığı yenilikler, bir Fransız veya İngiliz ya da Alman Müslüman’ı tarafından kaleme alınmış olsaydı, yazar onlara “Hz. Ömer’in reformları”, derdi. Ömer’in Zekât konusunda, boşanma konusunda verdiği kararlar Kur’an’a aykırı gibi gözükse de, aslında Kur’an’ın maksadına uygundur.

Atay, “biz önce dini reformu yapacağız, ilmi reform arkasından gelecek” sözüyle her alanda reform gerektiğinin sinyalini vermektedir. Ona göre İslam dünyasında ve Türkiye’de

705 Atay, Hüseyin, Kur’an Türkçe Çeviri, Önsöz, Atay ve Atay Yayıncılık, Ankara, 2003 706 Atay, Hüseyin, Kur’an’daki İlkeler, S.21

modernistler halk tarafından da, devlet tarafından da desteklenmedi, kösteklendi ve halen de köstekleniyor. Dini yenilenmenin önünde üç dini engel bulunmaktadır:

1-Uydurma hadisler, mevzu ve zayıf hadis kültürü. 2-Tasavvuf ve tarikat kültürü.

3-Fıkıh taklitçileri. Müslümanları bu yollardan kurtarmak, ancak dinde reformla, Kuran yoluna çevirmekle mümkün olur.707 Reform yapmak bilgi sorunu olmaktan çok, zihniyetle ilgilidir. Düzeltme şarttır.

Atay, ilk olarak dinin düzeltilmesi gereken fıkıh hükümlerini sıralayarak bunları kırk altı madde halinde sıralar. Bunlardan bazıları şunlardır:708 Boşanma erkeğin elinde değildir, mahkeme iledir. Kadının da boşanma hakkı vardır, mahkeme iledir. Kur’an’da kadını dövme yoktur. Kur’an’da miraç olayı yoktur. Kur’an’da kadere iman yoktur. Kur’an’da erkek kadından daha erdemli değildir. Kur’an’da şefaat yoktur. Kuran’da kadınların çalıştıkları kendilerinindir. Kur’an’da boşanmanın tek nedeni geçimsizliktir. Kur’an’da idare sistemi “şûra”dır. Farz namazların kazası yok, tövbesi vardır. Kadınların başı açık, Kur’an okumaları, namaz kılmaları caizdir . Başı örtmek, namazla ilgili değildir. Hz. İsa ölmüştür, tekrar gelmeyecektir. İslam’da mehdi inancı yoktur. İslam inancında deccal yoktur, ama her ulusu düşüren, fâsık, fâcir ve deccaller zaman zaman çıkabilir. Kadınlar eğe kemiğinden yaratılmamışlardır. Kur’an’da eşcinselliğin hükmü bulunmamaktadır. Gusülde ağza, burna su vermek gerekmez. Oruç’ta kefaret yoktur. Kur’an’da İslam ve iman ayrıdır. Tövbe kefaretten daha büyük cezadır. İslam’ın din bilgisi kaynağı akıl ve Kur’an’dır.709 İslam’ın şartı beş değildir, Kur’an’ın bütün emirleri İslam’ın şartıdır. Kur’an’a gidip fıkhın, tasavvufun, kelamın, hüküm ve kurallarını gözden geçirip değiştirmenin temel kuralı şudur: Günümüzün şartlarına göre ayetleri insanın, toplumun, yararına göre yorumlamaktır. Kur’an’ın amacı insanın yararıdır.710

707

Geniş bilgi için bkz. Atay, H. Kur’an’a Göre Araştırmalar, V/35-48

708

Atay, H. Kur’an’a Göre Araştırmalar, I-III, IV, V, İçindekiler ; http://www.tumgazeteler.com

709 Atay, H. , A.g.e. , V/48