• Sonuç bulunamadı

3.4. Diğer Kanunlar

3.4.15. Askere Zam

Demokrasiyi rayına oturtmak ve ülkedeki anarşiye son vermek için ülke yönetimine el koyan Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi personeline zam yapmayı da ihmal etmemişti. 1967 yılında kabul edilen “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun” 137. maddesi, uzman çavuştan generale kadar olan personelin maaşları hakkında kademeye göre gösterge rakamlarından bahsetmekteydi. Bu maddeye göre en düşük gösterge rakamı 100, en yükseği ise 1000 idi.461

Daha sonra 13 Ekim 1978 tarihinde çıkarılan 15 sayılı kanun hükmünde kararname ile gösterge rakamları en düşük olarak 340 ve en yüksek 1200 olarak belirlenmişti.462

12 Eylül yönetimi darbeden sonra söz konusu gösterge rakamlarını daha da yükseltmiştir. 12 Şubat 1982 tarihinde çıkarılan bir kanun ile en düşük gösterge rakamı 410, en yükseği ise 1400 yapılmıştır. Aynı kanunun sonuna da ek bir madde

460

A.e., s. 25; ayrıca bkz. Gülsün, a.g.e., Cilt IV, s. 102. 461

“Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu,” Resmi Gazete, 10 Ağustos 1967, Sayı: 12670, s. 13.

111 eklenerek, “Genelkurmay Başkanı’na brüt aylık tutarının % 20’si, Kuvvet Komutanlarına ve Jandarma Genel Komutanına ise % 15’i makam tazminatı olarak ayrıca ödenir” demekteydi.463

Birçok gerekçeyi öne sürerek zorla yönetime el koyan ordu, ekonomik darboğazdan çıkmaya çalışan bir ülkede, kendine yönelik bir zam kanununu yapmaktan geri durmamıştır. Her konumda ayrıcalıklı bir pozisyona sahip olan silahlı kuvvetler, yaşayış tarzı olarak toplumun diğer kesimlerine nazaran kendini yüksek tutmayı ihmal etmemiştir.

3.4.16. 12 Eylül Memuru, 12 Mayıs 1982

12 Eylül yönetimi memurlar için de kanun değişiklikleri yapmıştır. 1965 yılında kabul edilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ödevler ve sorumluluklar başlığı altında bulunan 6. maddesi “devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına sadakatla bağlı kalmak ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar” şeklindeydi.464

12 Mayıs 1982 tarihinde bu madde şu şekilde değişmiştir:

“Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar. Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki "Yemin Belgesi"ni imzalayarak göreve başlarlar.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış

halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”465

463

“926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun,” Resmi Gazete, 1 Mart 1982, Sayı: 17620; ayrıca bkz. Gülsün, a.g.e., Cilt VI, s. 11.

464 “Devlet Memurları Kanunu,” Resmi Gazete, 23 Temmuz 1965, Sayı: 12056, s. 1.

465

“657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun,” Resmi Gazete, 16 Mayıs 1982, Sayı: 17696, s. 1; ayrıca bkz. Gülsün, a.g.e., Cilt VI, s. 138.

112

Eski maddeye göre yapılan değişiklik oldukça fazladır. Yeni maddeye detaylı bir yemin belgesi koyulmuştur. Bu yemin belgesi “Atatürk İnkılap ve İlkeleri” ifadeleriyle başlamaktadır. 12 Eylül yönetiminin toplumu birleştirici unsur olarak düşündüğü Atatürkçülük ideolojisi memurun işe başlamasındaki yemin belgesinde de yer almaktaydı.

Kanunun 7. maddesi “tarafsızlık” ile ilgiliydi. Maddenin 1965’teki halinde memurun siyasete girme yasağı mevcuttu.466

12 Eylül’ün bu madde üzerindeki değişikliğinde siyaset yasağı devam etmekle beraber, memurun “herhangi bir derneğe katılmasını” da yasaklamıştı.467

Yine kanunun “disiplin cezaları” ile ilgili 125. maddesi 12 Eylül’den sonra oldukça genişletilmiştir. Sırasıyla uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarının ne oldukları tanımlanmış ve ne gibi durumlarda bunların hangisinin devreye gireceği belirtilmiştir. Örneğin kademe ilerlemesinin durdurulması için gereken şartlardan biri “herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak iken,” en büyük ceza olan devlet memurluğundan çıkartma için gereken şartlardan bazıları “siyasi partiye girmek, yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek, siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek” idi.468

Yapılan bu değişikliklere bakıldığında ordunun, akademisyen ve öğrenciden sonra memurların da herhangi bir siyasi görüşe sahip olmaması gerektiği inancı taşıdığı anlaşılmaktadır. Asker, toplumun her kesimini tek tip, herhangi bir siyasi görüş ve ideolojiden yoksun olarak görmek istemektedir.

466

“Devlet Memurları Kanunu”, a.g.e., s. 1.

467

“657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun,” a.g.e., s. 2; ayrıca bkz. Gülsün,

a.g.e., Cilt VI, s. 139. 468

“657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun,” a.g.e., s. 9.

113

3.5. 1982 Anayasası ve 12 Eylül

Tezin bu alt bölümünde 1982 Anayasası’na değinilerek, kısıtlanan bazı temel haklar üzerinde durulacaktır. Çünkü 1982 Anayasası’nda 12 Eylül darbesinden sonra çıkarılan kanunlara paralel olarak, bütününde devletçi, ideolojik olarak taraflı, bireysellik ve özgürlük karşıtı bir felsefe egemendir.469

Benzer Belgeler